Mahkemeden Adalar için önemli karar

Mahkemeden Adalar için önemli karar

İstanbul 8. İdare Mahkemesi, ‘nüfus ve yapı yoğunluğunu artıracağı’ gerekçesiyle Adalar için hazırlanan Koruma Planı’nı iptal etti.

İstanbul 8. İdare Mahkemesi, Mimarlar Odası İstanbul Şubesi’nin Adalar ile ilgili Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’nın iptal edilmesi talebiyle açtığı davayı yedi yıl sonra karara bağladı. Mahkeme, nüfus ve yapı yoğunluğunu artıracağı, koruma mevzuatına, şehircilik ilkelerine uygun olmadığı gerekçesiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi tarafından onaylanan planı iptal etti. Mahkeme, kararında bilirkişi raporunu baz aldı.

'ŞEHİRCİLİK İLKELERİNE UYGUN DEĞİL''

Bilirkişi raporunda plan notlarıyla ilgili şu tespitler yer buldu:

-Dava konusu plan hükümlerinde “20. Eğimden dolayı birden fazla bodrum kat kazanılamaz. Ancak, kot tespiti ilçe belediyesi tarafından yapılan ve 2. Bodrum katı gerektiren alanlarda 2. Bodrum kat iskan edilemez ve ortak alan olarak kullanılabilir. Bina kotu, arazi köşe noktaları keşişiminin ortak noktasından alınır. Su basman kot alınan noktaya göre maksimum bir metredir. Eğimden dolayı kazanılan bir bodrum kat, emsal değerine dahil değildir.” Şeklindeki plan kararının plan bütününde nüfus ve yapı yoğunluğunu artıracağı,

-Büyükada’nın batı yönünde 3. Derece kısmen de 2. Derece ve 1. Derece doğal sit alanlarında planlanan “Rekreasyon ve eğlence parkı” fonksiyonu ile getirilen “F.1. Rekreasyon ve eğlence parkı başlıklı plan hükmünde: rekreasyon ve eğlence parkı alanı kentsel tasarım projesine göre bir bütün olarak planlandığında; E; 0.01 geçmemek üzere 1 katlı birden fazla yapı yapılabilir. Bu alanda yer alan mevcut turizm amaçlı kullanılan binalar ve tescilli yapılar toplan inşaat alanına dahil değildir.” Şeklindeki plan hükmünün de doğal sitler üzerinde yapılaşma baskısını ve bölgenin rekreasyon kapasitesindeki ki artışında koruma-kullanma dengesi üzerinde olumsuz etkileri olacağı, bu bağlamda Adalar ilçesi plan bütününde koruma-kullanma ve karbon ayak izine ilişkin verilere dayalı olarak rekreasyon ve eğlence mekanlarının belirlenmesi gerektiği,

-Bu hususlar doğrultusunda Adalar’a ait 1/5 bin Ölçekli Koruma Planı kültürel doğal çevrenin korunması konusundaki koruma mevzuatına, şehircilik ilkelerine uygun olmadığı yönündeki kanaatinin vurgulandığı görüldüğü...

Diken'den Rıfat Doğan'ın haberine göre, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı, 2011 onanlı planın kendileri ve Adalar sakinleri tarafından yapılaşma baskısını artıracağı, artırılan yapılaşma baskısının sit alanlarına doğru ilerleyeceğini ve o SİT alanlarını bozacağı yapısal topografyasını tahrip edeceği gerekçesiyle dava edildiğini belirterek, söz konusu planın 2000’li yılların sonunda ortaya çıkan yeni neo-liberal yapılaşma yasaları ve esas olarak imar hukukundaki kırılmaların bir sonucu ve Adalar üzerindeki yapılaşma baskısının bir ürünü olduğunu söyledi.

‘HUKUK KARAR ALMAKTA GECİKTİ’

Adalar’ın İstanbul’un en önemli tarihsel, kültürel ve doğal bölgelerinden biri olduğunu çevre düzeni planında Adalar’ın bütünün korunması gerekli alan olarak işaretlendiğine dikkat çeken Yapıcı, “2011 yılında onaylanan 1/5 bin ölçekli planda Yassıada 1. Derece doğal sit alanı, Sivriada 2. Derece sit alanı ve 3. Derece arkeolojik sit alanı, Tavşanadası 2 ve 3. Derece sit alanı yanı sıra Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalı ve Sedef adaları da bulunuyor. Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlık eliyle Sivriada ve Yassıada bu bütünlük içinden koparıldı ve tepeden inme bakanlık planlarıyla çok ciddi bir yapılaşmaya açıldı. Yassıada sadece oranın topografyasını değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda deniz ekolojisine de ciddi zarar verdi. Bu kararlar yanlış kararlardı” dedi.

Hukukun karar almakta geciktiği için Yassıada ve Sivriada’nın 2011 planından koparılarak bakanlık eliyle yapılaşmaya açıldığını dile getiren Yapıcı, “Eğer dava açtıkları yıl yürütmeyi durdurma kararı verilmiş olsaydı belki bugün biz Yassıada ve Sivriada’yı daha doğru çözümlere ulaştırmak için şansımız olurdu. Yeni bir plan yapılacak ve müdahil olacağız. Umarız ki bu plan hem bilirkişi raporu hem de meslek odaları ve Adalar sakinlerinin söylediği ilkelere uygun şekilde yapılır ve plansız Adalar bir koruma planına kavuşur” ifadelerini kullandı.

‘İDARE HUKUKU KANSER VE YIKIM ORGANI HALİNE GELDİ’

Sulukule ve Tarlabaşı’nda davaları kazanmalarına rağmen hukukun karar almakta geç kalması nedeniyle bu mahallelerde mülkiyet ve topografyanın değiştiğini ifade eden Yapıcı devamında şunları söyledi: “Hukukun yavaşlığı doğal, kültürel ve tarihsel varlıklarımızın korunmasında ciddi bir şekilde bir engel teşkil etmektedir. İdare hukuku bir kanser ve yıkım organı haline gelmiştir. Hukuksuzluğa göz yuman bir kurum haline gelmiştir. Sulukule’yi kazandık ama Sulukule diye bir yer kalmadı, Tarlabaşı’nı kazandık ama Tarlabaşı diye bir yer kalmadı. Bunda en büyük suç buna izin veren meslek insanlarının ardından yargınındır.”

Adalar’la ilgili hazırlanan alt ölçekli 1/1000’lik plan ise halen Koruma Korulu’nda onaylanmayı bekliyor.

DAHA FAZLA