M. Nergis Tekin | AKP medyasının göstermedikleri ve bir Ermeni masalı

M. Nergis Tekin | AKP medyasının göstermedikleri ve bir Ermeni masalı

"Öküz demiş ki aygıra 'Ben işi durdurursam, senin kralların, senin prenslerin ve sen kendin açlıktan ölürsünüz'"

M. Nergis Tekin

“İntihar etmeyeceğim, kendime iyi bakacağım”… Bu cümle Çin’de iPhone ve iPad üreten Foxconn fabrikasında işe bağlı intiharların artması karşısında işçilerden alınan yazılı taahhüt cümlesidir. Foxconn sermayesinin işçilerin intiharına, işçi ölümlerine karşı bulduğu çözüm işçilerin ölmeme taahhüttü! Peki, şaşırtıcı mı? Elbette değil. Sonuçta bu düzen için önemli olan kapitalizmin çarklarının her koşulda sermayeden yana dönmesi. Böylesi bir düzende işçinin, emekçinin hayatının elbette ki bir değerinin olması beklenemez.  İlla işçiye, emekçiye bir değer atfedilmek istenirse o değer kapitalist düzene sağladığı fayda ile ölçülebilir. Oysa gerçeklik çok başka. Buzuev’in “Kapitalizm Nedir?” isimli kitabında anlattığı Ermeni masalındaki gibidir gerçeklik: “Safkan olan aygır, öküze aşağılayarak bakar, çünkü o değerli taşlarla süslenmiştir ve krallar, prensler başka soylular tarafından en iyi kalite buğday ile beslenmektedir. Öküz ise yalnızca şöyle der: Ben öyle çalışıp, çabalıyor ve yoruluyorum ki, sen ve efendilerin benim ürettiklerimi yiyebiliyorsunuz. Ben işi durdurursam, senin kralların, senin prenslerin ve sen kendin açlıktan ölürsünüz”. Bu Ermeni masalında öküzün söylediği gerçekler kapitalist iktidarların en korktuğu gerçeklerin ta kendisidir.

Kapitalizmin çarklarının her koşulda sermayeden yana dönebilmesi için günümüzde iktidarların en kullanışlı aygıtlarından biri olan medyaya da özellikle son derece ihtiyacı vardır.  Genellikle medya eleştirilerinde; medya gündeminde bilinçli olarak gösterilenler tartışmaların odağında yer alıyor. Bu noktada Fikret Başkaya’nın günümüz medyası için sorduğu soruları daha yüksek sesle sormak gerekiyor. “İnsanların yüz yüze oldukları sistemik temel sorunlar, söz konusu iletişim araçlarının gündemine dâhil olabilir mi? Ekonomik, sosyal, ahlaki çöküntünün gerçek nedenlerinin bu televizyonların ekranlarına, gazetelerin sayfalarına yansıması mümkün müdür? Onlar kaybedenler cephesiyle değil, kazananlar cephesiyle ilgilidirler”.  İşte bu nedenle bu defa bu yazının konusu siyasal İslam rejimini ülkeye yerleştirmek isteyen AKP iktidarının güdümündeki medyada yer alan manşetler olmayacak.

[NO]

Asıl konuşulması gereken AKP medyasının göstermedikleri! 

“2 yaşında çocuğuma çikolata alacağım parayı elimden aldın! Ben 12 aydır açım, devlet neden görmüyor?” ( 13 aydır maaşını alamayan Ermenek maden işçisi)

“Parmağımdaki alyansı bir yağa, bir çaya, bir tuza verdim. Allah onu bir dilim ekmeğe muhtaç etsin.” (13 aydır maaşını alamayan Ermenek maden işçisi)

Son bir yılda bireysel kredi borçluların sayısı 2,1 milyon kişi arttı.

Türkiye, 35 OECD ülkesi arasında eğitimde ve istihdamda olmayan gençler sıralamasında birinci. 20-24 yaş aralığındaki gençlerin yüzde 33’ü ne bir okula ne de bir işe kayıtlı.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının son verilerine göre emeklilerin yüzde 49.31’i asgari ücretin altında emekli aylığı alıyor. Bakanlığın verilerine göre 4 milyon 179 bin 840 emekli asgari ücretin altında bir aylığa sahip.

Covid-19 döneminde geniş tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 45,3’e çıktı.

Sakarya’da 4 Eylül günü Covid -19 virüsü kapsamında alınan önlemlerden muaf tutulan ve evde kalamayan mevsimlik tarım işçilerine ırkçı bir saldırı düzenlendi. Linç edilmek isteyen işçiler Kürt işçilerdi. Saldırıya uğrayan 17 işçiden 8’i ise çocuktu. Bakan Ziya Selçuk’un yaz tatili kitaplarını, bir salkım domatesle takas ettiği, “hafta sonu tatilini ailelerinin yanında tarlada vakit geçirerek değerlendiren” mevsimlik tarım işçisi çocuklar!”

10 Eylül 2020’de Nevşehir’in Derinkuyu ilçesinde bir patates üreticisi Ziraat Bankası’nın önünde kredi borcunu ödeyemediği için kendisini yaktı. Sosyal medyadan tepkiler yükselince banka açıklama yaptı: “Müşterimizin sağlık durumu gayet iyi olup, uzlaşmayla sorun çözülmüştür.”

Erzincan’da mesire alanında mısır satarken zabıta tarafından tezgâhına el konulan seyyar satıcı 47 yaşındaki Yavuz Polat üzerine benzin döküp kendini yaktı. Trabzon’da yoğun bakıma alınan üç çocuk babası seyyar satıcı Polat yaklaşık bir ay sonra 27 Ağustos’ta hayatını kaybetti.

DİSK AR raporuna göre işsizlerin ve pandemide farklı nedenlerle çalışamayanların sayısı 14 milyon 200 bine ulaştı. DİSK'e göre artık neredeyse "her evde birden fazla işsiz var."

Kredi derecelendirme kurulu Moody’s Türkiye’nin kredi notunu B2’ye düşürdü. Bu not Türkiye’ye 1993 yılından bugüne verilen en kötü not.

Birleşik Metal-İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi, temmuz ayında dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı 2 bin 385 TL olduğunu açıkladı. Açlık sınırı üzerinden hane halkı tüketim harcamaları esas alınarak yapılan hesaplama sonuçlarına göre ise yoksulluk sınırı 8 bin 249 TL olarak gerçekleşti.

Bir tiyatro daha kapılarını kapadı! Kasım 2016 yılından bu yana Sami Berat Marçalı sanat yönetmenliğinde devam eden  TOY İSTANBUL pandemi süreci ile oluşturulan baskılara dayanamayıp kapılarını kapadı. “ Yolculuğumuzun başından beri bizi yalnız bırakmayan tiyatro seyircilerine, yönetmenlere, oyunculara, yazarlara tüm teknik ekibe teşekkür ederiz. Yeni yolculuklarda buluşmak ümidiyle” diyerek TOY İSTANBUL sanatseverlere veda etti!

Tiyatrocu Cenk Dost Verdi arkadaşlarıyla birlikte yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek için Moda Sahnesi'nin önünde ‘Susma' eylemi başlattı. “Pandemiyle birlikte bütün sahneler bütün etkinlikler elimizden alındığında bizi koruyabilecek bizim gündelik hayatımızı idare ettirebilecek tek kuruş paramızın akmadığını gördük”.

Mersin’de narenciye toplayan tarım işçileri haklarını almak için iş bırakma kararı aldı. Mersin Güvencesiz İşçiler Derneği Başkanı Abdulselam Kutlu ve iki dernek üyesi işçi gözaltına alındı. ÇHD İşçi Komisyonu gözaltı terörünü şu ifadelerle duyurdu: “İşçiler işe gitmeme kararı alıp, bildiri yayınladı diye Mersin'de dernek başkanı ve iki üyesi TEM Şube tarafından gözaltına alınıyor. İçişleri bakanının AYM başkanını tehdit ettiği memlekette hakkını arayan işçilere "devlet terörü" uygulanıyor!”

Muş Hasköy Devlet Hastanesinde görevli iken COVID-19 nedeniyle geçici görevle Muş Devlet Hastanesine gönderilen Dr. Mustafa Salğın kendisi gibi doktor olan arkadaşlarının verdiği bilgilere göre 3 Eylül günü önce bileklerini kesti daha sonra apartmanın 4. katından atlayarak intihar girişiminde bulundu. Ağır çalışma koşulları gerekçesiyle 3 Eylül'de intihar girişiminde bulunan ve 11 gündür yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Dr. Mustafa Salğın hayatını kaybetti.

Böylesi Bir Ortamda 'Burjuva Yazarı Yazacak Ne Bulabilir?' Vatan Savuması…

Genç Doktor Mustafa Salğın’a kimse “ intihar etmeyeceğim, kendime iyi bakacağım” diye bir yazı imzalatmamıştı. Ancak medyanın da yardımı ile işçiler, emekçiler yaratılan gerçek dışı gündemlerin arasında hızla yalnızlaştırılmakta ve Ermeni masalında öküzün, aygıra söylediği o en büyük gerçeği unutmakta. “Ben öyle çalışıp, çabalıyor ve yoruluyorum ki, sen ve efendilerin benim ürettiklerimi yiyebiliyorsunuz. Ben işi durdurursam, senin kralların, senin prenslerin ve sen kendin açlıktan ölürsünüz!”

Ermenekli maden işçileri,  patates üreticisi, ödüllü tiyatrocu, genç bir doktor, narenciye toplayan tarım işçileri, bir aylık 8 bin 249 TL yoksulluk sınırına neredeyse dört ay boyunca çalışarak ulaşan asgari ücretli, ağır koşullarda çalışan ve Korona Virüse yakalanan 30 bine yakın sağlık çalışanı… Kısacı işçi ve emekçi sınıfı AKP medyasında kendisine yer bulamıyor.  Bu noktada insanın aklına Andrey Jdanov’un şu sorusu geliyor. “Kapitalist ülkelerdeki işçi geleceğe güvenle bakamazken ve bir gün sonra iş bulup bulamayacağını bilemezken, köylü elindeki toprak parçası üzerinde ertesi gün de çalışabilecek mi yoksa kapitalist buhran sonucu onu terk etmek zorunda mı kalacak bilemezken, kafa emekçisi bugün işsizken ve yarın da iş bulup bulamayacağını bilmezken burjuva yazarı yazacak ne bulabilir?” Cevap basit. Hitler’den bu yana en çok yazdıkları şey “vatan savunması”!

Düzenin sürmesini sağlayan  ‘tek boyutluluğu’ yaymanın ve sınıf temelli olamayan muhalefetin de peşine her zaman sorgusuzca takıldığı ve gerçek bir vatan savunması ile yakından uzaktan alakası olmayan “ vatan savunması”. Gerçeklikten uzak emperyalizmle kol kola yürütülen, tabanı konsolide etmeye yarayan vatan savunması Fikret Başkaya’nın da belirttiği gibi  “savaşın ekonomik maliyetini işçi sınıfının ve ezilenlerin sırtına yükleyip tabana yayarak kendileri için yüksek ekonomik maliyetlerden kaçınmak, kendi sınıf çıkarlarının kuyruğunda işçi sınıfını ve ezilenleri ulusal seferberliğe dahil edip cephe gerisini sağlamlaştırmak ve cepheyi daha güçlü desteklemek, böylelikle, işçilerin ve ezilenlerin güçlerini bölerek kendi sınıf çıkarları doğrultusunda siyasallaşmasının dinamiklerini engelleyip burjuva siyasete entegre ederek sistem içinde kalmalarını sağlamaya” yarıyor.  İşte tam da bu nedenle egemen ideolojinin kontrolündeki medyanın gösterdiklerinden çok göstermedikleri ile ilgilenmeli. Ermeni masalındaki öküzün aygıra söylediği gerçekleri cesaretle söyleyenlere bakmalı. Öküzün sözlerini gerçekleri göstermemekle görevli medyaya karşı sık sık yinelemeli. “Ben işi durdurursam, senin kralların, senin prenslerin ve sen kendin açlıktan ölürsünüz”!

DAHA FAZLA