LGBTİ+'lara yönelik medyadaki nefret söylemi için 'Araştırma Komisyonu' önergesi

LGBTİ+'lara yönelik medyadaki nefret söylemi için 'Araştırma Komisyonu' önergesi

Gülüm, medyada kullanın söz konusu ayrıştırıcı ve düşmanlaştırıcı nefret söylemlerinin cezasız bırakılmasının bu dilin giderek daha da yaygınlaşmasına neden olduğunu belirtti.

İleri Haber

HDP’li Züleyha Gülüm, medyada LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemine ilişkin Meclis Araştırması için önerge verdi. Gülüm, önergesinin gerekçesinde, “Medyadaki LGBTİ+ karşıtlığı ve düşmanlığı tesadüfü veya rastlantısal değil, sistematik olarak LGBTİ+’ların ve örgütlerinin hedef gösterilmesiyle ilgilidir” ifadelerini kullandı.

Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) “Medyada LGBTİ+ Temsili İzleme Raporu”na göre, yayınlanan haberlerde özellikle İstanbul Sözleşmesi etrafında şekillenen LGBTİ+ karşıtı kampanya ve Diyanet’in hedef gösteren hutbesinin ardından LGBTİ+’ların olumsuz temsili, nefret söylemi ve ayrımcı dil içeren metinlerin sayısı arttı.

Rapora göre, yeni tip koronavirüs (Covid-19) pandemisiyle geçen süreçte sistematik ve organize bir şekilde LGBTİ+ karşıtı kampanyalar hem yaygın medyada hem de yerel medyada yoğunluk kazandı. 2017 yılında toplam 2 bin 388 haberden 1291’i; 2018 yılında toplam 2 bin 278 haberden 1130’u; 2019 yılında toplam 2 bin 643 haberden 1493’ü; 2020 yılında toplam 3 bin 459 haberden 2093’ü nefret söylemi ve ayrımcılık içerdi.

‘NEFRET SÖYLEMİ CEZASIZ BIRAKILDIKÇA YAYILIYOR’

Konuyu Meclis’e taşıyan Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, medyada kullanın söz konusu ayrıştırıcı ve düşmanlaştırıcı nefret söylemlerinin cezasız bırakılmasının bu dilin giderek daha da yaygınlaşmasına neden olduğunu belirtti.

“’Genel ahlak’, ‘milli ve manevi değerler’, ‘Türk aile yapısı’ gibi muğlak ifadeler öne sürülerek bireyler cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimlerinden dolayı ötekileştirilmekte, ayrımcılığa uğramaktadır. Halihazırda haklara erişimde ciddi sorunlar yaşayan, yaşam hakkı dahil olmak üzere bir dizi hakkı sistematik olarak ihlal edilen LGBTİ+’ların yaşadıkları sorunlar medyadaki nefret ve ayrımcı söylemlerle derinleşmekte, önyargılar yerleşik hale getirilmektedir” diyen Gülüm, yapılan araştırmaların LGBTİ+’lara yönelik medyadaki ayrımcılık ve nefret söyleminin hükümet ve kamu görevlilerinin açıklama ve uygulamalarına paralel şekilde ilerlediğini ifade etti. 

‘CUMHURBAŞKANI HEDEF ALIYOR, MEDYA TAKİP EDİYOR’

Gülüm,  şu ifadeleri kullandu:

Medyadaki LGBTİ+ karşıtlığı ve düşmanlığı tesadüfü veya rastlantısal değil, sistematik olarak LGBTİ+’ların ve örgütlerinin hedef gösterilmesiyle ilgilidir. Nitekim Kaos GL’nin raporunda ve diğer izleme faaliyetlerinde; belli dönemlerde kamu otoritelerinin, bakanların, Cumhurbaşkanı’nın ve üst düzey kamu görevlilerinin LGBTİ+’ları hedef alan açıklamalarına paralel bir şekilde medyada çok hızlı bir şekilde düşmanlaştırma politikalarının devreye koyulduğu belirtilmiştir. LGBTİ+’ları düşmanlaştırmak için en çok kullanılan stratejiler arasında itibarsızlaştırma, LGBTİ+ örgütleri ve LGBTİ+’ları “marjinal”, “toplum dışı unsurlar” olarak gösterme ve bir kutuplaştırma aracına dönüştürme eğilimleri öne çıkmıştır.

Özellikle 2015 yılından beri hükümetin LGBTİ+’ların temel hak ve özgürlüklerini hedef alan uygulama ve açıklamaları, İstanbul Sözleşmesi etrafında şekillenen karalama kampanyaları, Valiliklerin çeşitli şehirlerdeki LGBTİ+ Onur Haftası ve Yürüyüşü yasakları gibi uygulamalar LGBTİ+’lara karşı bilinçli, ideolojik, sistematik bir yaklaşım olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla devletin her kademesinde kurumsallaştırılan LGBTİ+ karşıtlığı medyada da yansımasını bulmuştur.

‘MECLİS ARAŞTIRMASI’ TALEBİ

Gülüm, medyanın LGBTİ+’lara yönelik ayrımcı dil ve nefret söylemlerinin araştırılarak nedenlerinin tespit edilmesi ve LGBTİ+ karşıtı kampanyaların önüne geçilmesi amacıyla bir araştırma komisyonu kurulmasını talep etti.

DAHA FAZLA