Kuzey Kıbrıs'taki seçimlere Türkiye müdahalesi rapor oldu: MİT, Fuat Oktay, AKP reklam ekibi, tehdit, rüşvet...

Kuzey Kıbrıs'taki seçimlere Türkiye müdahalesi rapor oldu: MİT, Fuat Oktay, AKP reklam ekibi, tehdit, rüşvet...

Seçim sürecinde bizzat baskı ve tehdit gören kişilerle yapılan görüşmeler, sosyal medya verileri, seçmen ve sandık görevlileriyle yapılan anketlere göre hazırlanan raporda, Türkiye’nin seçimlere müdahalesi somut olarak belgelendi.

İleri Haber

Kuzey Kıbrıs’ta son yapılan cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik müdahaleler raporlaştırıldı. Bizzat baskı ve tehdit görenlerle konuşularak hazırlanan raporda, seçimlere yönelik Türkiye kaynaklı ağır dış müdahalelerin gerçekleştiği ortaya konuldu.

Kuzey Kıbrıs’ta ekim ayında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini Türkiye’de de Saray Rejimi’nin açıktan desteklediği Ulusal Birlik Partisi (UBP) adayı Ersin Tatar kazanmıştı. Seçim sürecinde özellikle mevcut Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya karşı Ankara’dan yürütülen dezenformasyon kampanyası, seçime müdahale iddialarına da gündeme getirmişti.

Araştırmacı Mine Yücel, Akademisyen Abdullah Korkmazhan, Aktivist Orhan Erönen, Avukat Mine Atlı ve Uluslararası Danışman Derya Beyatlı tarafından 2020 KKTC Cumhurbaşkanlığı Seçimi Hakkında Müdahale Raporu hazırlandı. Raporun raportörlüğünü kıdemli yargıç ve avukat Tacan Reynar yaptı.

Seçim sürecinde bizzat baskı ve tehdit gören kişilerle yapılan görüşmeler, sosyal medya verileri, seçmen ve sandık görevlileriyle yapılan anketlere göre hazırlanan raporda, Türkiye’nin seçimlere müdahalesi somut olarak ortaya konuldu.

Yapılan görüşmelerde baskı ve tehdit görenlerden aktarılanlar şöyle:

BAĞIMSIZ ADAY SERDAR DENKTAŞ: SEÇİMDEN ÇEKİLMEM İÇİN MİT BASKI YAPTI

- Adaylıktan çekilmesi için kendisine MİT tarafından baskı kurulmuştur. 

- Telefonları dinlenmiştir, resmi araçlarla takip edilmiştir. 

- Seçimler adaylar arasında adil ve eşit bir şekilde gerçekleşmemiştir. 

- Seçimlere TC Lefkoşa Büyükelçiliği’nin müdahalesi vardır. 

- Seçimlere TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından görevlendirilen ekipler tarafından saha çalışması yapılarak müdahale edilmiştir. 

- Seçim sonuçlarının tarafsız olmayan kurumlarda birleştirilmesi yapılmış, denetime ve gözetime izin verilmemiştir. 

- Pusula basımı ve sayımı konusunda ciddi kuşkular vardır. 

- Basın özgür değildir, basına baskılar yapılmıştır, troller seçimde etkin rol oynamıştır.

BAĞIMSIZ ADAY VE MEVCUT CUMHURBAŞKANI MUSTAFA AKINCI: MİT TARAFINDAN TEHDİT EDİLDİM

- Türkiye tarafından seçime açık müdahale yapılmıştır. TC tüm kurumlarıyla seçim çalışmalarına müdahale etmiştir. TC Lefkoşa Büyükelçiliği seçim karargâhı gibi çalışmıştır. 

- KKTC Cumhurbaşkanı ailesiyle birlikte ölüm tehditleri almıştır, çeşitli karalama kampanyalarına uğramıştır ve troll saldırılarının hedefi olmuştur. 

- Bu süreçte Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Cenk Gürçağ’a ulaşılarak MİT tarafından Cumhurbaşkanı tehdit edilmiştir. 

- TC Lefkoşa Büyükelçisi, seçime müdahale ile ilgili Cumhurbaşkanlığı’nın yapmış olduğu uyarıları dikkate almamıştır. 

- Bir istihbarat örgütü olan Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) seçimde aktif görev almıştır, tehdit ve yönlendirme yapmıştır. 

- Seçim sürecinde Türkiye kaynaklı para aktarımları olmuştur ve bunlar seçmenlere dağıtılmıştır.

CUMHURBAŞKANI ÖZEL KALEM MÜDÜRÜ CENK GÜRÇAĞ: ‘UĞRAŞTIRMASIN BİZİ’ DEDİLER

- Kendisine MİT tarafından ulaştığını söyleyen kişilerle bir görüşme yaptığını söyleyen Gürçağ’ın anlatımı raporda şöyle aktarıldı

…“’Biz Akıncı’yı orada istemiyoruz. Zaten kazanamayacak. Kazanamaması sağlanacaktır. Kazansa da hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktır. Ona yakın olan herkesin aldığı nefese kadar haberimiz vardır. Mustafa 9 Akıncı’ya iletmeni hassaten rica ederim. Adaylıktan çekilmesi başta kendisi için, ailesi için ve yakın çalışanları için en hayırlı olacaktır. Söyle bu akşam Facebook’tan yazsın. Biz en yukarıdan geliyoruz. Hiç kimse ve hiçbir şey Türkiye’nin bekasından önemli değildir.’ denildiğini, kendisinin neden çekilmesini istediklerini, zaten kaybedecek dediklerini hatırlatarak sorduğunda ise ‘uğraştırmasın bizi’ diyerek cevap verdiklerini ifade etmiştir.”

BASIN EMEKÇİLERİ SENDİKASI BAŞKANI ALİ KİŞMİR: ‘HEPSİNİ TÜRKİYE’YE KALDIRACAĞIZ’ DEDİLER

- Kişmir’in, kendilerine “Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin elçileriyiz” diyen iki kişiyle yaptığı görüşme şöyle aktarıldı:

… “Seçim hakkında ne düşündüğünü sorduklarını söylemiştir. Kendisinin bu soruyu neden sorduklarını sorduğunu, kendisine hitaben, ‘O zaman daha açık konuşalım. Biz Mustafa Akıncı’nın seçilmemesi için buradayız. Bu adam seçilmeyecek. Bu adam Amerikan ajanıdır. Bu adam TC düşmanıdır. Bu adam Rumlarla işbirliği içerisindedir’ dediklerini, kendisinin de ‘liderim hakkında bu şekilde konuşamazsınız’ dediğini aktarmıştır. 

Mustafa Akıncı’yı açıkça desteklememesinin istendiğini, ancak kendisinin bunu reddettiğini, ‘TC ile Kıbrıslı Türklerin arasının iyi olmasını isteriz’ dediklerini ve Akıncı’ya aynen şu ifadelerin iletilmesini istediklerini: ‘Seçildiği takdirde başına çok kötü şeyler gelecek. Onun için şimdide çekilsin alsın biletini s…in gitsin Amerika’ya. Biz onun Yunan damadının olduğunu da biliyoruz, kızının ne işler çevirdiğini de biliyoruz. Türkiye’nin ve KKTC’nin geleceği için Akıncı’nın seçilmemesi gerekir. Akıncı seçildiği takdirde çok kötü şeyler olacak. Başına bir şey gelecek bu ne olur bilmiyoruz. Zaten şimdi oturduğu koltukta sembolik bir şekilde oturuyor. Görev süresi bitmiş bir heriftir. Seçilsin ya da seçilmesin seçim sonrasında elimizde bir liste var. Bütün Türkiye düşmanları ve ajanlarını biliyoruz. Hepsini Türkiye’ye kaldıracağız.’

Kendisinden önce 50’ye yakın gazeteciyle konuştuklarını ve hepsinin ikna olduğunu, bir tek kendisinin ikna olmadığının kendisine söylendiğini; 11 - 11 Ekim gecesi ilk tur sonrası Akıncı seçim ofisinin önünde bir adamın yanına gelerek ‘seni istiyorum lan’ dediğini ve yanındaki arkadaşların müdahalesi sonucu bu kişinin oradan koşarak kaçtığını söylemiştir.”

GAZETECİ RASIH REŞAT: HEDEF GÖSTERİLDİM

- Cumhurbaşkanlığı seçimine aday olan Serdar Denktaş’ın seçim kampanyasında profesyonel olarak görev üstlenen Gazeteci Rasıh Reşat ile yapılan görüşme ise şöyle aktarıldı:

“Reşat, kendisine yapılan farklı farklı teklifleri ve ikna yöntemlerini de reddettiğini söyledi. Serdar Denktaş’ın seçim kampanyasının görsel ve mesaj içeriği açısından başarılı geçmesi üzerine Tatar’ın seçim kampanyasını yürüten Türkiye’deki ekip yeniden temasa geçerek, bulunduğu kampanyayı terk edip, Tatar’ın kampanyasına dahil olması ile ilgili tekliflerini yinelediklerini kaydetti.

Reşat süreç içerisinde, kendisi gibi birçok insanın yerel unsurlar tarafından Türkiye’den gelen yetkililere hedef olarak gösterildiğini ve ‘Bu kişi bizi desteklemiyor. Üzerine gidilmesi lazım’ diye işaret edildiğini ve işlemin yerel unsurlar tarafından yönetildiğine olan inancını belirtti. Bu konuda Tatar ve ekibinin KKTC ölçeklerinde çok yüksek boyutlarda ve dışarıdan temin edildiği belli olan bütçelerle çalıştıkları kampanyanın her aşamasında hissedildiğini de sözlerine eklemiştir.

Kendisinin profesyonel olarak bir seçim kampanyasında görev üstlendiğini ancak gerek Tatar’ın ekibi, gerekse de Tatar için Türkiye’den gönderilen ekip ile onların ihtiyaçlarını gideren elçilik mensuplarının bunu anlamamakta ısrar ettiğini ve bu 12 nedenle kendisinin o çevrelerde istenmeyen adam ilan edildiğini çok net bir şekilde hissettiğini ifade etti.”

GAZETECİ PINAR BARUT: MÜDAHALEYİ BELGELEYİNCE AJAN İLAN EDİLDİM

- Özgür Gazete’nin Genel Yayın Yönetmeni olan Gazeteci Pınar Barut ile yapılan görüşmenin tamamı şöyle:

“Yapmış oldukları araştırmalarda Türkiye’den birçok seçmenin seçim döneminde bankalar vasıtasıyla hesaplarına para 3,000’er TL para yatırıldığını, bu işin aracıları olan kişiler olduğunu ve bu kişilerin Türkiye’den bir para gelecek eğer bundan yararlanmak istersen Tatar’a oy vermen gerekir, bunun için de sandıklarda bazı seçmenler kullandığı oyun fotoğrafını çekmek zorunda kaldılar, çünkü karşılığında bir para aldılar ve bunu ispat etmek istediklerini, seçim gününde böyle çok haberler yayınladıklarını, 

Kendisine yapmış olduğu araştırmada bir bilgi geldiğini, AKP reklam ekibinin KKTC’de seçim için iki-üç otele ayrılmış durumda kaldığını ve Ersin Tatar’ın reklam propagandasını yaptıklarını’, Fuat Oktay’ın isminin bu ekiple birlikte anıldığını, kendilerinin haber ekibi olarak önce oteli belirlediklerini, o dönem pandemi nedeniyle karantina şartının olduğunu, bu kişilerin uçaktan iner inmez Girne’de Lords Palace Otel’e yerleştirildiklerini ve Lords Palace Otel’in o dönemde karantina oteli olmadığını, burada 20 oda tutulduğunu öğrendiklerini, başka otellerde de ekiplerin bulunduğunu, Lords Palace’da 10-15 kişilik bir call center ekibi oluşturulduğuna dair bazı bilgiler de edindiklerini ve bu ekibin sivil toplum örgütlerinden, spor kulüplerinden aldıkları yaklaşık 10000 kişilik bir listeyi teker teker arayıp Ersin Tatar’a oy vermelerini istedikleri yönünde kendilerine haber ulaştığını;

Kendilerinin haber ekibi olarak gazete manşetinden haber yaptıkları ‘İşte Müdahalenin Fotoğrafları’ isimli haberin ilk fotoğrafını gece saat 2:30’da elde ettiklerini, o fotoğrafta gece saat 2:30’da Ersin Tatar’ın ve Hasan Taçoy’un otele girip çıktığının görüldüğünü ancak en önemli hususun bu fotoğraflarda Recep Tayyip Erdoğan’ın yardımcısı Fuat Oktay’ın ekibinin başındaki Ali Genç’in orada olduğunun görüldüğünü, gece boyunca kendilerinin ekibi görüntülediklerini, ekibin elinde turuncu bir dosya olduğunu, ertesi gün ise Tatar’ın otele geldiğini, çıktığını ve elinde bir turuncu dosya olduğunu, hatta kendilerinin ekibin ‘adama anlatıyoruz, anlatıyoruz kaç gündür hâlâ ne yapacağını anlamadı’ gibi ifadeler kullanıldığını duyduklarını, yaptıkları haberin hiçbir şekilde yalanlanmadığını; 

Haberin yapılması ardından KKTC Başbakanlık Basın Bürosundan gazeteye ve haberi yapan gazetecilerin ‘casus’ oldukları ve yabancı istihbarat örgütleriyle çalışan ajanlar olduklarına dair resmi kanaldan bir basın açıklamasının yayınlandığını, bu haberi yayınlamaları ardından ölüm tehditleri aldıklarını, bazı açıklamaların yapıldığını ancak kimsenin çıkıp bu haber yalandır demediğini;  

Dönemin Başbakanı Ersin Tatar’ın gazeteye dava açacağını söylediğini ve itham yabancı istihbarat örgütleri olduğu nedeniyle de bunun belirlenmesi görevinin dönemin Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’a düştüğünü, Serdar Denktaş’ın Kudret Özersay’a ‘Dışişleri Bakanı olarak bize söyler misiniz ajanlar kimlermiş, hani dava açacaksınız?’ diye soru sorduğunu, polisin soruşturmayı başlattığını ancak kendilerine habercilik dışında dava açılacak hiçbir şey olmadığı için dava gelmediğini, fotoğrafı çekenin kim olduğunu belirlemek için bütün kamera görüntülerini polisin topladığını, fotoğrafı çekenin kendisi olduğunu, dönemin bakanı Hasan Taçoy’un kendisine hitaben ‘görüntülerin masamdadır’ dediğini, onların iddiasının fotoğrafların kendilerine servis edildiği yönünde olduğunu ancak kamera kayıtlarının ortaya çıkması ile ellerinde hiçbir şey kalmadığını, dava açamadıklarını ancak kendilerinin Ersin Tatar ve Başbakanlık aleyhine hakaret davası açtıklarını;

Kendilerinin yapılan açıklamalar nedeniyle fanatik kesimler tarafından yoğun şekilde sahte hesaplardan ölüm tehditleri aldıklarını, bir hususun da bilgilerine geldiğini, TC Büyükelçisinin kendilerini tutuklatmak için Başsavcıyı elçiliğe çağırdığını, bu esnada bazı siyasilerin (Serdar Denktaş, CTP adına Erdoğan Sorakın, LTB başkanı Mehmet Harmancı ve sendikalar) kendilerine destek olduklarını ve böylece bu olayın daha ileriye taşınamadığını;

Elçiliğin KKTC Başsavcılıktan görüş aldığını ve kendilerini tutuklatmak için çaba sarf ettiğini bildiklerini, haberi yaptıktan sonra kendilerine UBP içerisinden muhbirinizi söyleyin diye birçok aracı ulaştığını ancak kendilerinin haber kaynaklarını deşifre etmediklerini, bunu yapamayacaklarını söylediklerinde ise ‘peki o zaman Türkiye’ye gittiğinde havaalanında casusluk, ajanlık suçundan tutuklanacaksın’ tehdidini aldığını, o tarihten sonra da Türkiye’ye pandemi nedeniyle hiç gitmediğini ancak ileride Türkiye’ye gittiği takdirde herhangi bir havaalanında tutuklanma ihtimali olduğunu düşündüğünü, söylemiştir."

‘TATAR’IN CUMHURBAŞKANLIĞI TARTIŞMALI’

Rapor’un sonuç kısmında ise cumhurbaşkanlığı seçimine çok açık şekilde Türkiye kaynaklı müdahaleler olduğu ve seçilen Ersin Tatar’ın temsiliyet ve meşruiyetinin tartışmalı olduğunun altı çizildi.

Raporun tamamı için: https://www.docdroid.net/IOY5qcA/2020-cumhurbaskanligi-secimlerine-mudahale-raporu-pdf