Kolombiya'da 'yeni FARC' dönemi

Kolombiya'da 'yeni FARC' dönemi

Barış havası Kolombiya’ya henüz hâkim olabilmiş değil. Ülkenin ikinci gerilla organizasyonu olan Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) Kolombiya ordusuna karşı verdiği savaşa halen devam ediyor ve FARC’ın hükümet ile yapmış olduğu anlaşmaya şüpheyle bakıyor.

Barış havası Kolombiya’ya henüz hâkim olabilmiş değil. Ülkenin ikinci gerilla organizasyonu olan Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) Kolombiya ordusuna karşı verdiği savaşa halen devam ediyor ve FARC’ın hükümet ile yapmış olduğu anlaşmaya şüpheyle bakıyor. Tüm olumsuzluklara rağmen her iki taraf aylardan beri Ekvator’un başkenti Quito’da barış görüşmelerini sürdürüyorlar. Henüz olumlu bir sonuca dair herhangi bir belirti yok. Ancak taraflar Papa Franziskus’un Eylül’de Kolombiya’yı ziyaret edecek olması nedeniyle ateşkes anlaşması yapabileceklerini bildirdiler. Buna ilaveten ELN ve devlet başkanı Juan Manuel Santos’un kabinesi Papa’nın ziyareti nedeniyle barışa doğru büyük bir adım atmak için kararlılar. ELN’in baş müzakerecisi Pablo Beltran da bu Cumaya kadar hükümetle bir şekilde anlaşabileceklerini söyledi.

1964 yılında öğrenciler tarafından kurulmuş olan ELN, Küba devriminden etkilenerek rejime karşı savaşmaya başlamıştı. 1966’da katıldığı örgüte önemli bir damga vuran Camilo Torres Restrepo ise girdiği ilk çatışmada ölmüştü. ELN’i etkileyen ve 1983’e kadar yöneten bir diğer lider İspanyol papazı Manuel Perez Martiniez idi. ELN’in bugün 1500 gerilla savaşçısına sahip olduğu sanılıyor.

Silahlı mücadelenin başlamasından yarım asır sonra geçtiğimiz Pazar günü Bogota’da başlayan konferansta Halkın Ordusu-Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri’nin (FARC-EP) yasal bir siyasi partiye dönüşmesinin süreci başladı. Yaklaşık 1000 delege Perşembeye kadar program, statü ve örgütün yeni ismi için danışmanlık yapacaklar. Şu an için en öne çıkan isim “Kolombiya’nın Devrimci Alternatif Güçleri”. Bu sayede yeni kurulacak siyasi parti FARC kısaltmasını kullanmaya devam edebilecek. Öte yandan bu ismi eleştirmekte olan kişiler örgütün yeni bir isim almasını savunuyorlar, çünkü onlara göre ancak böyle olursa gerilla geçmişi ile arasına bir set çekebilecek. FARC’ın lider kadrosu ise böyle bir set çekişe sıcak bakmıyorlar. Ivan Marquez ise Pazar günü yaptığı açıklamada devamlılık ilkesine vurgu yaparak şunları söyledi: “ 53 yıllık silahlı ayaklanma bugün bu konferans ile bir değişimden geçiyor; değişime yönelik mücadele eden çoğunluk için yeni bir forma bürünüyor; kalplerimizin daima çarpmış olduğu yeni bir ülkenin umuduna dönüşüyor.”


Diğer yandan havaya dikkatli bir ruh hali hâkim. Gerillanın kendisini yıllardan beri Marksist-Leninist olarak tanımlamasına, hatta kendi içlerinde komünist bir parti (PCCC) oluşturmuş olmasına rağmen yönetici kadro şu sıralar sosyalizm kelimesini telaffuz etmekten kaçınıyor. Böylece Marquez konuşmalarında politik, ekonomik, sosyal ve kültürel demokratikleşmeye vurgu yaparken “sosyal adalet ve gerçek demokrasi için mücadele” nitelemelerine sık yer veriyor. Kolombiya Komünist Partisi (PCC) ise bu tutumu taktiksel bir kaçınma olarak yorumluyor. FARC Konferansı’nı selamlayan Komünist Parti, Kolombiyalı komünistlerin birleşmelerinin gerekliliğine değindi ve bu birlikteliğe yönelik örgütlü bir davada her iki taraf arasındaki iletişimin sağlanabilmesi ve fikir alışverişinin sağlıklı bir biçimde yürütülebilmesi için bölgesel bir taban oluşturabileceğini dahi belirtti. Öte yandan her iki örgütün önündeki en kısa vadeli hedef gelecek yıl yapılacak olan başkanlık ve parlamento seçimlerine aynı çatı altında birleşerek katılmak. Bu konuda ana hedef ise tüm ilerici güçleri ortak bir başkan adayında birleştirmek ve henüz ilk turda başkanlık seçimlerini kazanmak olacak.

Bu aşamada Kolombiya Komünist Partisi ile yeni kurulacak parti arasında şekillenecek bir seçim ittifakı çok olası gözüküyor, çünkü 80’li yıllarda FARC, Komünist Parti’nin bir çeşit silahlı koluydu. Sonraki yıllarda ise Komünist Parti silahsız ve yasal yollarla siyaset yapmaya karar verdikten sonra yollar ayrılmıştı. Yine de bu gelişmeyi takip eden yıllarda iki örgüt siyasal olarak birbirlerine yakın durmaya devam ettiler. Öyle ki gerilla sendikal mücadeleye varıncaya dek ultra sağ para-militer teröre karşı savunma kalkanı işlevi gördü. 1985’de FARC ve Komünist Parti üyelerinden oluşan Union Patriotica adlı yasal bir sol parti gerillanın hükümet ile imzaladığı barış anlaşmasının hemen sonrasında kuruldu. Söz konusu barış anlaşmasına FARC’ın yanı sıra diğer ayaklanmacı örgütler de katıldılar. Ancak birkaç yıllık bir zaman zarfı içinde tahminlere göre yeni kurulan partinin yaklaşık 5000 üyesi öldürüldü. Öldürülenlerin arasında iki başkan adayı, 21 parlamento üyesi ve 11 belediye başkanı da vardı.

Bugün bu olayları hatırlatan yegâne örgüt küçük bir yapı olan UP’dir. Alınan tüm önlemlere ve gerek hükümet gerekse de FARC tarafında mevcut olan barış ve reform isteğine rağmen sol açısından tehlike tümüyle bertaraf edildi denememektedir. Alternatif bir yayın kuruluşu olan Contagio Radio’nun geçen Cuma verdiği bir habere göre Kolombiya’da 2017’nin başından beri sosyal akımlardan, insan hakları savunucularından ve sendika üyelerinden toplam 101 kişi cinayete kurban gitti. Aynı habere göre ayrıca cinayetlerden sadece para-militer güçler değil devlete bağlı birimler de sorumlu. Pazartesi günü edinilen bir bilgiye göre Bogoto kentinin yönetimi Cuma günü konferansın bitiminden sonra FARC’ın Bolivar Meydanı’nda düzenlemek istediği bir konsere izin vermedi. Buna karşın FARC lideri Comandante Carlos Antonio Lozada, Bogotas belediye başkanından konser için yeniden izin talep etti ve Jhonny Rivera, Ana Tijoux, Orquesta Aragon Grubu ve Banda Bassoti Grubu gibi müzisyenlerin kamusal huzuru bozacaklarına inanmadığını söyledi. FARC lideri ayrıca bu konserin 50 yıl sonra gelen barış için kuvvetli bir gösterge olabileceğini belirtti. (Andre Scheer, Junge Welt)