Kılıçdaroğlu ve Babacan’dan ‘mutfak’ videosu

Kılıçdaroğlu ve Babacan’dan ‘mutfak’ videosu

Evinin mutfağından seçmenlere seslenen Kılıçdaroğlu’na bugün Babacan eşlik etti.

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, evinin mutfağından paylaştığı videolara bir yenisini daha ekledi. Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın Kılıçdaroğlu’na eşlik ettiği videoda, Millet İttifakı’nın ekonomi hedefleri anlatıldı.

Twitter hesabından yayınladığı videolarla seçmenlere seslenen Kılıçdaroğlu’nun bugün paylaştığı mutfak videosunda Babacan da yer aldı. İki lider, Millet İttifakı iktidarında ekonomide izlenecek yol haritasına ilişkin açıklamalarda bulundu.

‘ÖNCE FERAH, SONRA DA REFAH’

“Bugün mutfağımızda önemli bir konum var” diyerek söze başlayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Sayın Ali Babacan, yıllarca ekonomi yönetiminin başında yer almış, ekonomide akılcı bir politika benimsemiş, işinin ehli bir siyasetçi. Dünyanın güvendiği bir insan. Millet İttifakı olarak birlikte devletin ekonomi kurumlarını dünya ölçeğinde güvenilir hale getireceğiz. Mesleki liyakat, kurumlara geri dönecek, finans çevrelerine gerçekçi bir biçimde güven vereceğiz. Bütçe disiplinini sağlarken vergide adaleti de sağlayacağız. Planlı ve temiz yatırımlarla, her alanda üretim hamleleriyle, yenilikçi teknolojilerle ülkemizi dünyayla rekabet eden bir ülke haline getireceğiz.

Hatırlayın, ‘Önce ferah, sonra da refah’ dedik. Türkiye hızlı nefes aldırıp, bizi bu krizden çıkaracak ve sonrasında da kalıcı refahı sağlayacak ekipler hazır. Dünyada çok saygı gören, yurt dışında ve yurt içinde çalışan akademisyenlerimiz, deneyimli bürokratlarımız var bu ekipte. Millet İttifakı’nın tüm paydaşlarından, ekonomi alanında uzman isimler, ki birkaç gün içerisinde bu Şampiyonlar Ligi kadrosunu da göreceksiniz.

‘KALICI REFAHI TÜRKİYE’YE GETİRECEĞİZ’

Ne yapacağımızı biliyoruz. Görevi devralır almaz, önce halkımıza nefes aldıracak, güçlü çözümleri hayata geçireceğiz. Hayat pahalılığını, fiyat istikrarsızlığını ve bu yaşanan yıkıcı enflasyonist süreci sona erdireceğiz. İç ve dış kaynakları harekete geçirerek ekonomimize nefes aldıracağız. Ben bunun için birçok ülkeye gittim. Bu ekibi söyleyince önümüzde tüm kapılar açıldı. Temiz sermaye gideceği ülkede kadro ve liyakat görmek istiyor. Bu yüzden bilim, teknoloji ve yatırım merkezlerini ziyaret ettim. Dünyanın en büyük yatırım fonlarıyla çalışma toplantıları yaptım. Yüzlerce milyar dolarlık temiz yatırım sözleri aldım. Bu söz sadece Bay Kemal’e verilmedi ki, her şey bir ekip işi. Ancak sadece bununla yetinmeyeceğiz, kalıcı refahı da Türkiye'ye getireceğiz.

Biliyorsunuz, projelerimizi size tahtamın önünden açıklıyorum. Türkiye’de çağın sanayi devriminin altyapısını kuracağız. Dijital teknoloji, yapay zeka, makine öğrenimi, finansal teknolojiler ve yeşil enerji konuşacağız. Evet, bunu başaracağız ve bunu yapacağız. Bu ekiple başaracağız. Emin olun, başaracağız.”

‘HÜKÜMET GEÇEN SENE 1 MİLYON KONUTA YETECEK BİR FAİZ ÖDEMESİ YAPTI’

Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra “Sanıyorum bize söyleyeceğiniz çok şeyler olacak” diyerek sözü Ali Babacan’a bıraktı. Babacan, şunları dile getirdi:

“Eşlerimiz içeride koyu sohbet yaparken, biz de mutfakta sizlerle beraber olalım istedik. Sayın Kılıçdaroğlu bizim ortak Cumhurbaşkanı adayımız. Kendisi dürüstlüğüyle ve devlet tecrübesiyle bütün milletimizin gönlünde, kalbinde yer almış bir insan. Ve inşallah hep birlikte bu ülkeyi çok daha güzel yarınlara çok çalışarak taşıyacağız.

Tabii ekonomi deyince en önemli kavram güven. Güven olmayınca asla ekonomide başarılı olmak mümkün değil. Güvenin olup olmadığında en önemli hazinenin faiz ödemeleriyle ölçeriz. Bir ülkenin hazinesi çok büyük faiz ödüyorsa, o ülkede artık güven ortamı sarsılmıştır. Bir ülkenin hazinesi daha az faiz ödemeye başladıysa, o ülkede güven ortamı oluşmaktadır deriz. Geçtiğimiz yıl baktığınızda, 311 milyar liralık bir faiz ödemesi oldu Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’nin. Bu yılki bütçe için planlanan rakam da tam 565 milyar. Üzerine bir de 200 milyarlık kur farkını eklediğinizde, neredeyse bu yıl için 765 milyarlık bir faiz ödemeyi planlıyor şu andaki hükümet. Bu para tam 1 milyon tane konutu yapıp bedava vatandaşlarımıza vermeye yetecek büyüklükte bir para. 1 milyon konuta yetecek bir faiz ödemesini geçen sene hükümet yaptı, bu sene de yapacağını bütçeyle beraber ilan etmiş oldu. Sadece rakamların büyüklüğü açısından ben bu örneği vermeyi önemli görüyorum.

‘TÜRKİYE'NİN UZUN VADELİ HEDEFE İHTİYACI VAR, BU HEDEF AVRUPA BİRLİĞİ STANDARTLARI’

Tabii ekonomi deyince önce insan diye başlamak lazım. Ekonominin en önemli amacı insan onuruna yaraşır bir hayat sağlamaktır vatandaşlara. Bunun da temelinde adalet var, ehliyetli, liyakatli kadrolarla çalışmak var ve istişare kültürü var. Adalet sadece yargıda işlerin hızlı ve düzgün yürümesi değil, adalet aynı zamanda fırsat eşitliği. Eğitimde fırsat eşitliği, işe girerkenki fırsat eşitliği, ki biz işe girerken mülakatı kaldıracağımızı ilan ettik. O çok önemli bir aşama olacak. Yine terfide fırsat eşitliği. Adalet olmadan asla ekonomi de başarılı olmak mümkün değil. Yine ehliyetli, liyakatli kadrolarla çalışmak. ‘Bir tane kurtarıcı gelsin bütün sorunları çözsün’, böyle bir şey yok. Ekonomi yönetimi kadro meselesidir. İyi yetişmiş, dürüst ve ehil kadrolarla ancak ülkenin ekonomik sorunları çözülebilir. Dolayısıyla bu kadroları da şimdiden çalışıyoruz, hazırlıyoruz ve pek yakında da böyle peyderpey ekibimizdeki güzel, düzgün insanları tanıyacaksınız. Tanıdıkça da onları çok seveceksiniz.

Üçüncü konuda bahsettiğim gibi istişare. İstişare olmadan mümkün değil. Sivil toplumla, meslek örgütleriyle sürekli iletişim halinde, sorunları anlayan, dinleyen ve önerilerle de beraber tekrar dönüp çözüm üreten bir yönetim ilkesine sahip olmamız gerekiyor. Zaten bunun içindir ki Ekonomik ve Sosyal Konseyi uzun süreden sonra derhal toplama kararı aldık ve kısmet olursa hükümet kurulduktan sonraki ilk işlerden birisi hemen Ekonomik Sosyal Konseyi toplayıp sosyal taraflarla etkileşim içerisinde politikalarımızı neticelendirip uygulamaya başlamak. En önemli amaçlarımızdan bir tanesi de bu. Tabii bütün bunlar için Türkiye'nin aslında çok önemli uzun vadeli bir hedefe ihtiyacı var. Bu hedef de Avrupa Birliği standartları.

‘SOSYAL DEVLET KAYGIMIZI HİÇBİR ZAMAN ELDEN BIRAKMAYACAĞIZ’

Avrupa Birliğine üye olalım ya da olmayalım, bu ayrı bir mesele ama bizim 86 milyonluk nüfusumuz, Avrupa'nın en büyük ve en genç nüfusu, Avrupa Birliği standartlarında bir hayatı hak ediyor. Ve Avrupa Birliği standartlarına ulaşmak için de hukukun üstünlüğünde, demokraside, temel hak ve özgürlüklerde ama hayatımızın her safhasında, şu giydiğimiz gömleğin, kumaşın kalitesinden tutun da içtiğimiz suyun kalitesine kadar, vatandaşlarımızı Avrupa standartlarında bir hayata, hayat şartına ulaştırmak. Bu en önemli hedefimiz. Aynı zamanda Avrupa Birliği ile vizesiz seyahat, ki bu konuda yapılacaklar aslında belli, çok zor şeyler de değil. Biz 3 ay içerisinde Avrupa Birliği ile olan seyahatlerde vizenin kaldırılmasıyla alakalı üzerimize düşeni yaparız. Türkiye olarak bunları tamamlayabiliriz. 3 ayda bu noktaya işi getiririz, ki gençlerimiz Avrupa'yı görsünler, Avrupalılar Türkiye'ye daha rahat gidip gelebilsinler. İletişim yoğunlaşsın, ekonomi çok daha yoğun bir etkileşme içerisine girsin ve Türkiye bütün vatandaşlarımızın Türkiye Cumhuriyeti pasaportunun kıymetli olduğu bir noktaya ulaşsın.

Bütün bu yoğun çalışmada kuşkusuz çevreye çok dikkat edeceğiz. Ekonomik büyüme ve kalkınma da hızlı koşarken çevreye zarar verip nesiller arası adalete zarar getirecek bir tutum asla almayacağız. Ve yine bütün bu süreçte sosyal politikalara çok önem vereceğiz. Sosyal devlet kaygımızı hiçbir zaman elden bırakmayacağız. Evet koşacağız, yarışacağız. Dünyada çok daha güçlü bir ekonomiye ulaşmanın mücadelesini vereceğiz, ama bu yarışta sosyal devletin ne varsa yerine getirip hiçbir vatandaşımızın belli bir gelir seviyesinin, belli bir geçim seviyesinin altına düşmesine de kesinlikle izin vermeyeceğiz. Türkiye çok güçlü bir ülke, çok büyük bir ülke, çok büyük potansiyeli var. Ama bu potansiyeli açığa çıkartmak ancak iyi bir yönetimle, dürüst ve ehil kadrolarla mümkün. Biz bunu biliyoruz ve zaten bu amaçla yola çıktık, bu amaçla da vatandaşlarımızın desteğine talip olduk. İnşallah kara kış çok yakında bitecek ve ülkemiz nice baharlara doğru emin bir yolculuğa çıkacak.”

‘ÜLKEYİ RAYINA OTURTTUKTAN SONRA HUZURLA EMEKLİ OLACAĞIM’

Babacan’ın konuşmasından sonra tekrar söz alan Kılıçdaroğlu, “Liyakatsizlerin ülkeyi getirdiği felaketten dolayı soğanı bile fiyatını sorarak alıyor halkımız. Biz adaletsizliğe, kötü yönetime ve kutuplaştırmaya karşı birleşe birleşe kazanacağız. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Türkiye’miz bu Şampiyonlar Ligi kadrosu ile ışıl ışıl parlayacak. Ben de ülkeyi rayına oturttuktan sonra huzurla emekli olacağım ve bu ekibin başarılarıyla gurur duyacağım. Bu da benim en büyük arzum” şeklinde konuştu.