Kılıçdaroğlu belgeleri saçtı, yandaş yazarlar çıldırdı

Kılıçdaroğlu belgeleri saçtı, yandaş yazarlar çıldırdı

Erdoğan’ın akrabalarına ait olduğunu belirttiği milyonlarca dolarlık para transferlerine ilişkin dekontları dün partisinin grup toplantısında gün yüzüne çıkaran CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yandaş yazarların hedefinde.

İleri Haber

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün partisinin grup toplantısı sırasında Erdoğan’ın eniştesi Ziya İlgen, oğlu Burak ve kardeşi Mustafa Erdoğan'a ait olduğunu belirttiği milyonlarca dolarlık para transferlerine ilişkin dekontlar gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı belgeler ülke gündemine otururken yandaşları da telaş sardı.

Yandaş yazarların bugün köşe yazılarında tek tip söylemleri öne çıktı. Sabah, Yeni Şafak, Akşam, Takvim ve Star gibi gazetelerin tamamında Kılıçdaroğlu hedef alınırken, belgelerin sahte olduğu tezine sığınıldı.

Kılıçdaroğlu’nu sıklıkla ‘FETÖ’ ile ilişkilendiren yazarlar adeta ortak bir basın bildirisi şeklinde yazılar kaleme alarak şaşırtmadı.

‘SEN BİR ULUSAL GÜVENLİK MESELESİSİN KILIÇDAROĞLU’

Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül “Sen bir ‘ulusal güvenlik meselesi’sin Kılıçdaroğlu” başlıklı bir yazı kaleme alarak Kılıçdaroğlu hakkında “Adam Türkiyeli olmaktan çıkmış, ABD ve FETÖ’den talimat alıyor” ifadelerini kullandı.

Yandaşlığı, Kılıçdaroğlu’nu ‘ulusal güvenlik meselesi’ olarak ilan etmeye kadar götüren Karagül şunları yazdı:

“Kılıçdaroğlu bir ulusal güvenlik meselesidir..

Bütün bunlara Kılıçdaroğlu öncülük etti. Muhtemelen de partinin başına bu projeler için getirildi. Attığı her adımla, söylediği her sözle Türkiye karşıtı kim varsa, hangi ülke ve örgüt varsa onlarla yan yana duran biri Türkiyeli değildir. Asla değildir. Başka bir projenin ürünüdür. CHP’yi Türkiye ekseninden çıkarma projesi bir çokuluslu projedir. Kılıçdaroğlu bu projenin öncüsüdür. Bunu büyük oranda başarmıştır.

Bu yönüyle Kılıçdaroğlu bir ulusal güvenlik meselesidir. Coğrafyamız parçalanırken, Türkiye için parçalama haritaları çizilirken, Türkiye büyük mücadeleler yürütürken, “Türkiye cephesini açmak” için seferber edilen bütün terör örgütlerinin adeta sözcülüğünü yürüten, Türkiye’de ekonomik ve siyasi darbe girişimleri yapan ülkelerle ortak hareket eden Kılıçdaroğlu bir dış mesele, bir iç tehdit haline gelmiştir.

Bu bir darbe girişimidir ve o darbenin ortağıdır

New York’ta kurulan mahkeme Türkiye’ye karşı darbe mahkemesidir. Yeni bir müdahalenin temelleri atılmaktadır. 15 Temmuz’dan sonra yine bir çokuluslu müdahale hazırlıkları söz konusudur.

Bu bir darbe girişimidir. Kılıçdaroğlu’nun durduğu yer işte o çokuluslu darbecilerle aynı yerdir. FETÖ yerine o ikame edilmiştir. Öyleyse Kemal Kılıçdaroğlu yeni darbe girişiminden açıktan sorumludur, sorumlu tutulacaktır.”

‘KILIÇDAROĞLU GİDEREK MİLLİ BİR SORUNA DÖNÜŞTÜ’

Başbakan Yardımcılığı görevinden alınan ve Star gazetesinde yazmaya başlayan Yalçın Akdoğan da Kılıçdaroğlu hakkında ‘giderek milli bir soruna dönüştü’ dedi.

“Sadece CHP’nin değil Türkiye’nin artık bir Kılıçdaroğlu sorunu olduğu anlaşılıyor” diyen Akdooğan hızını alamayarak şunları yazdı:

“Yedi düvelin Türkiye’nin üzerine çullanıp siyasi operasyonlar çekmeye çalıştığı bir ortamda ‘işbirlikçiliğe’ soyunmak başlı başına bir ‘milli sorun’dur. Kılıçdaroğlu giderek milli bir soruna dönüşmüştür.

Halkımız Kılıçdaroğlu’nun siyasi hatalarının cezasını sandıkta elbette kesti. Ancak siyaseti rehin almaya çalışan suç şebekelerinin illegal faaliyetlerinin siyasi payandası olmanın da hukuki bir faturası olmalı.

Kılıçdaroğlu attığı her iftiranın, ürettiği her yalanın karşılıksız kalmasından dolayı rahatlıkla yeni iftiralara sarılıyor, yeni kumpas işbirliklerine girişiyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın yüklüce tazminat davası açması çok yerinde olmuştur.”

YANDAŞTAN KILIÇDAROĞLU’NA: İNTİHAR ET!

Bir diğer yandaş Ahmet Kekeç ise dün yazdığı yazı ile Kılıçdaroğlu’nu intihara davet etti. O skandal ifadeler şöyle:

“Ben de Kemal Kılıçdaroğlu’nu intihara davet ediyorum.

Hayır, birlikte değil.

Bu eylemi tek başına gerçekleştirmelidir.

Örnek olmalıdır.

Bir siyasetçi düşünün ki, girdiği bütün seçimleri kaybetmiş, hiçbir iddiasını kanıtlayamamış, hiçbir sözünün arkasında durmamış, söylediği bir şeyi ertesi gün tekzip etmek zorunda kalmış, neredeyse ağzını bozmadan bir tek cümle kuramamış ve “yalanlarıyla” hep suçüstü yakalanmış.

Üstelik siyasi hayatı “ayar” almakla geçmiş.”

Bu siyasetçi için, intihar dışında başka bir kurtuluş yolu bulamıyorum.