Kamusal mekanların havasına dair

Kamusal mekanların havasına dair

Zafer İlken

Bu yazıda, Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi’nin röportaj sorularına verdiğim yanıtları aktaracağım. Her bir soruyu özetlemekte ve ardından yanıtlarımı vermekteyim.

AVM’lerin kapalı mekanlar olması ve merkezi sistemlerle iklimlendirilmeleri sebebiyle pandemi koşullarında riskli oldukları uyarıları yapıldı. Bu konuyu açabilir misiniz?

AVM’lerdeki klima sistemleri çoğunlukla iç havanın soğutularak mekanlarda sirküle edilmesi prensibine göre çalışır. Dışarıdan taze hava alımı ya hiç yoktur ya da sınırlı bir miktardadır. Filtreleme sistemlerinde de pahalı olması nedeniyle hepa filtrelerin kullanılmaması, sonuçta kirli havanın mikroplarıyla birlikte aynı ortamda kalması ve dolaştırılması sonucunu doğurur ve bu nedenle sosyal mesafe için öngörülen mevcut uzaklığı anlamsız kılar. Uzman sekiz kuruluşun ve TTB üyesi tabiplerin katılımı ile oluşan MMO İklimlendirme Teknik Kurulu’nun Covid-19 pandemisine yönelik AVM’lerde Pandemi Tedbirleri metnine mmo.org.tr adresinden ulaşılabilir.

Spor salonları ve kamusal ulaşım araçlarında kullanılması gereken sistemlerle ya da yapılması gerekenlerle ilgili ne söylemek istersiniz?

Aslında bu süreçte netleşmemiş birçok konu var. Kimileri böyle bir virüsün olmadığını, olsa bile kitlesel bağışıklık sürecine kendiliğinden geçilmesiyle pandeminin biteceğini ifade ederken, kimileri aşı bulunmadan bu sürecin aşılamayacağını belirtmekte, bir kesim ise bunun aşı pazarlamak ve/veya totaliter yapıları geliştirmek ve güçlendirmek için emperyalistlerin büyük bir oyunu olduğunu iddia etmekte. Nitekim bu nedenlerle, ülkeden ülkeye farklı tedbirler, uygulamalar gözlenmekte.

Yeni normale geçiş süreci de pandemi olayına hangi taraftan bakıldığına göre değerlendirilmeli. Bir bakışa göre spor salonları, ulaşım araçları hiç çalışmamalı maskeden vazgeçilmemeli, bir diğer bakışa göre ise spor salonları açılmalı, ulaşım tamamen serbest olmalı, toplu etkinliklere izin verilmeli,vb. Türkiye’nin yeni normale dönme istekliliğinin ise, öncelikle batmış ekonomiyi, iflas etmiş bütçeyi diriltmeye çalışma niyetinden kaynaklandığını düşünüyorum. Türkiye’de birbiriyle çelişen ve nedenleri birbirini yalanlayacak şekilde kısa sürelerde değiştirilen o kadar çok uygulama yapıldı ki, birçoğunun gereksiz, halkın belirli kesimlerini bezdiren, tutarsız ve palyatif tedbirler olduğunu düşünüyorum. Halkımızın yine ve yeniden yalnızlığa terk edildiği kanısındayım. Bir örnek vereyim: Sağlık bakanı ölenlerin %93’ünün yaş ortalamasının 75,4 olduğunu söyledi. Yani ölenlerin büyük çoğunluğu üç ay boyunca evde kalanlar!

Plazalar için ne diyebiliriz? Pandemi bu tip binaların doğal havalandırılması için imkan yaratır mı sizce?

Plazalar için de AVM’lere söylediklerimize benzer şeyler ifade edebiliriz. Giydirme dış cephe uygulaması nedeniyle neredeyse çoğu, hava sızdırmaz vaziyette. Dolayısıyla bu şekilde yapılmış binalar için doğal havalandırma uygulaması olanaksız. İzmir’de geometrisi ve sızdırmazlığı nedeniyle kışın güney cephesinde 38°C'ye çıkan sıcaklıkların olduğu ve soğutulmak zorunda kalınan mekanlara sahip yapılar biliyorum. Uluslararası kabul görmüş kodlara göre tasarım ve imalat yapılmadıkça, süreç içinde alınmaya çalışılan geçici tedbirlerin bilimle ve mühendislikle ilgisi olamaz.

Sizce bu pandemi süreci mühendisliğin ve pratiğinin üretim süreçlerini etkiler mi ?

Pandemi süreci mühendisliğin ve pratiğinin üretim süreçlerini kesinlikle etkileyecektir. Ama nerede, hangi ülkelerde? TMMOB yasasının değiştirilmeye, yetkilerinin odaların elinden alınmaya çalışıldığı, imar barışı adı altında kaynak (!) yaratıldığı, ormanların, nehirlerin, denizlerin talan edildiği, madende ölen yüzlerce kişi için ‘güzel öldüler’, hızlı tren kazasında yaşamını yitirenler için ‘bu tür kazalar başka ülkelerde de oluyor’ denilen, hafta sonları evde hapis tutulup hafta içi sanayide, şantiyelerde çalıştırılan işçilerin ülkesi Türkiye’de mi? Buna benzer yüzlerce örnek verebiliriz, ama söyleyebileceğimiz  tek bir söz var; eski bir siyasetçi söylemişti: “Hadi oradan.”