'Kalıcı OHAL' Meclis'te görüşülüyor

'Kalıcı OHAL' Meclis'te görüşülüyor

'Terörle mücadelede' yeni düzenlemeler içeren, bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin görüşmeleri bugün de sürüyor.

İleri Haber

TBMM Genel Kurulu, Başkanvekili Mustafa Şentop başkanlığında bugün yine toplanıyor. Genel Kurulun dünkü görüşmelerinde, ‘terörle mücadele’de yeni düzenlemeler içeren, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 4 madde kabul edilmişti.

Buna göre;

“-Valiler, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hallerde, 15 günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlama kararı alabilecek.

-Valiler, belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebilecek veya kısıtlayabilecek; ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınması ve naklini yasaklayabilecek.

-Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'na "önleme araması" başlığıyla eklenen maddeye göre, tehlikenin ve suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla usulüne göre verilmiş sulh ceza hakimi kararı veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde askeri birlik komutanının ya da askeri kurum amiri, hukuk hizmetleri başkanı ve birim amirinin yazılı emri üzerine, askeri mahallerde kişilerin üstü, araçları, özel kağıtları ve eşyası aranabilecek, gerekli tedbirler alınacak, suç delilleri koruma altına alınacak.

Arama talep yazısında, arama için makul sebeplerin oluştuğunun gerekçeleriyle birlikte gösterilmesi gerekecek. Arama kararında veya emrinde aramanın sebebi, konusu ve kapsamıyla yapılacağı yer, zaman ve geçerli olacağı süre belirtilecek. Aramanın sonucu, arama kararı veya emri veren merci ya da makama bir tutanakla bildirilecek. Konutta ve yerleşim yerinde ve eklentilerinde önleme araması yapılamayacak.

-Asker kişiler dahil askeri mahallere girmek veya çıkmak isteyenler, duyarlı kapıdan geçmek zorunda olacak. Bu kişilerin üstleri duyarlı kapının ikaz vermesi halinde metal dedektörle kontrol edilecek, eşyaları teknik cihazlardan ve güvenlik sistemlerinden geçirilecek, aracı teknik cihazlarla gerektiğinde elle kontrol edilebilecek.

-Şüphe halinde veya bu cihazların bulunmadığı yerlerde, herhangi bir emir veya karar olmasına bakılmaksızın kontrol elle yapılabilecek. Teknik cihazların ikazının sürmesi halinde, bu kişiler ancak elle kontrolü kabul ettikleri takdirde askeri mahallere girebilecek.

-AİHM'in ihlal kararı dışında dostane çözüm ve tek taraflı deklarasyon gibi usullerle sonuçlandırılan başvuruları da "yargılamanın yenilenmesi" sebepleri arasına alınıyor. Böylece, dostane çözüm veya tek taraflı deklarasyonla sonuçlandırılan başvurularda, ihlal kararı verilen başvurularda olduğu gibi yeniden yargılama yoluna başvurulabilmesi mümkün hale getiriliyor, AİHM önündeki başvurularda ihlal kararı verilmesinin önüne geçilmesi amaçlanıyor.
 

SURUÇ ÖNERGESİ YİNE REDDEDİLDİ

Genel Kurul'da HDP tarafından Suruç'ta 14 Haziran'da çıkan olaylarla ilgili bir araştırma önergesi sunuldu. Önerge AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.

'ÇORLU KAZASI ARAŞTIRILSIN' ÖNERGESİ REDDEDİLDİ

İYİ Parti tarafından verilen 'Çorlu tren kazası araştırılsın' önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.

8 Temmuz'da 24 yurttaşın hayatını kaybetmesine sebep olan kaza sonrası bir çok meslek örgütü tarafından yaşanan ihmaller raporlaştırılmıştı. İYİ PARTİ'nin konuyla ilgili önergesi reddedildi.

BARIŞ ATAY: BU ÜLKENİN DEVRİMCİLERİ ASLA BOYUN EĞMEYECEK

Genel Kurul'un 15. maddesi kapsamında konuşan Türkiye İşçi Partisi Kurucu Meclisi üyesi, HDP Hatay Milletvekili Barış Atay " OHAL BUHAL ŞUHAL ne hale sokmaya çalışırsanız çalışın bu ülkenin devrimcileri asla ama asla boyun eğmeyecek." dedi.

Barış Atay'ın konuşmasının tam metni şöyle:

"Durumu net olarak ortaya koymak gerekiyor. Türkiye’de OHAL kanunu 1983’te Kenan Evren tarafından yani darbe ürünü olarak çıkarılmış ve hala bitmemiştir. Esasen bugünkü iktidar anlayışının varoluş sebebi, büyümesinin yegâne nedeni sıkıyönetimden OHAL’ e 40 yıllık bu ceberut sistemin sosyalistler yurtseverler devrimciler üzerinde uygulanmasıdır.

 2002’de 15 yıllık OHAL’in kaldırıldığı iddiasına rağmen, işçinin emekçinin bütün muhalefetin her türlü hakkını gasp etmek, özellikle 2010 referandumuyla yargıyı iktidara bağlamak için OHAL vari uygulamalar kullanıldığı da bir gerçek.

Yani Türkiye’de bizler için olağanüstü hal uygulamaları hiç bitmedi. Bu gayri resmi uygulamaları 20 Temmuz 2016’da üç aylığına diyerek resmileştirdiniz, 24 ay sürdürdünüz. Peki bu OHAL’i ne için kullandınız bakalım.

Büyümesi ve güçlenmesi, özel sektörde bir sermaye imparatorluğu kurması, devletin bütün kadrolarına sızması ve bu sayede darbeye teşebbüs edecek hale gelmesi sizin onları desteklemeniz sayesinde olmuştur.

Şarlatan bir vaiz ve yandaşlarını durdurmak adı altında; bütün sosyalistler, yurtseverler, muhalif memurlar, akademisyenler tasfiye edildi. 135.000 İhraç ,6081 Akademisyen, 2400 Öğretmen, 154.000 Grevi Ertelenen/Yasaklanan İşçi, 70.000 Tutuklu, 209 Tutuklu Gazeteci, 12 Tutuklu Milletvekili, 2006 Katledilen İşçi, 99 Kayyum Atanan Belediye, 95 Tutuklu Belediye Başkanı, tutuklanan binlerce öğrenci, kapatılan onlarca tiyatro,tv,dernek, 57 şüpheli ölüm,intihar, onlarca hasta tutsak, 7 ertelenen grev

Genel başkanınız patronlara; “Grev tehdidi olan yere o halden istifade izin vermiyoruz” diyerek mavi boncuk dağıttı. Bunlar OHAL’in gerçekten ne için kullandığınızın kanıtlarından bir kaçı, gerçi hakkınızı yemeyelim kış lastiği kullanım şartlarını da ayarladınız. Şimdi de kalıcı hale getirilmeye çalışılıyor, valilere süper yetkiler veriliyor, bir insanı kendi inisiyatifiyle şehre sokmama yetkisi valinin değil olsa olsa ortaçağ derebeylerinin olabilir.

Bu uygulamaya ‘Sadece Diktatör’ oyunumuzun ve şahsımın Ankara’da yasaklandığı dönem maruz kalmıştım gerçi oyun oynayalı bir yıl olmuştu ama olsun çabasını takdir ediyorum. Bu süper valileri, kaldırmakla övündüğünüz 15 yıllık OHAL’den, faili meçhullerden, beyaz Toroslardan biliyoruz. Tabi beyaz torosların mucidi de mitingde onur konuğu yapılmıştı ya neyse.

Peki siz bu OHAL kanunları ile ülkenin olağanüstü sorunları çözmek için ne yaptınız?

 Sadece bu yıl 387 çocuğun, 4 kg ağırlığında yeni doğan bir bebeğin istismar edilmesi, on yılda istismarların üç kat artması olağanüstü bir hal değil midir ki bu konuda araştırma önergeleri reddedilip bir de çocuk olma yaşı 12 diye belirlenmeye çalışıldı. 

Bir tarikata yol açıp istedikleri her şeyi vererek her türlü organizasyonunda neredeyse tam kadro bulunmaktan hiç mi ders alınmadı da diğer tarikatlarla Elele kol kola gezmeye devam ediliyor. Aman deyim kimse kandırılmasın.

Bir annenin çocuklarını saç kurutma makinesi ile ısıtmaya çalışıp intihar etmesi bir babanın ölen çocuğunu sırtında taşımak zorunda kalması hayatlarımızın olan akışı mıdır?

2017 yılında 409 kadının öldürülmesi size de olağan üstü değil mi?

105 yurttaşın takip altında aranan insanlar tarafından bir meydanda katledilmesi de mi hiç olağanüstü gelmiyor da üç yıldır araştırılmasın diye elden gelen her şey yapılıyor?

301 maden işçisinin, evine gitmek için trene binen 25 yolcunun, ihmalden ölmesi bir yönetim biçiminin olağan sonucu mudur?

İki yıl boyunca sadece işlerini geri istedikleri için direnen insanların her gün işkence görmesi gözaltına alınması tutuklanması açlık grevi yapmak zorunda kalması insan hakları heykelinin bile rehin alınması kulağa olağanüstü gelmiyor mu?

Oy vermeyeceğim dedi diye bir esnafın öldürülmesi, dükkanın taranması ailesinin hastanede infaz edilmesi kardeşinin tutuklanması geri kalanının şehri terk etmek zorunda kalması da sizin için olağan mıdır?

OHAL sizin için bir lütuftur. Bu benim değil bizzat genel başkanınızın sözüdür. OHAL size ihanet eden eski ortaklarınız bahane edilerek, işçinin, emekçinin, kadınların, çocukların, memurun, öğrencinin, bütün bir muhalif halkın üzerine kâbus gibi çökmek için kullanıldı.

Öyle olmasaydı darbe yapmaya kalkan bu insanlarla, ilişkisi ayan beyan ortada olan, yıllarca bu yapıyı övmekten dilleri aşınmış olan, bir kısmı halen partinizde siyasete devam eden ve hatta bakan olan, bir kısmı eskimiş ama anlaşmalarla dokunulmamış kimi siyasetçiler serbest olmaz, suç olmadığı mahkeme tarafından tespit edilmiş bir karikatürü taşıdığı için öğrenciler tutuklanmazdı.

Açık konuşayım OHAL buhal şuhal, ne hale sokmaya çalışırsanız çalışın bu ülkenin devrimcileri asla ama asla boyun eğmeyecek.

Arif Nihat Asya’nın şiirini çok seviyorsunuz biliyorum “Kısık sesleriz” diyorsunuz biz değiliz tanıyın diye söylüyorum.

Biz; “Varsın bütün oklar üstümüze yağsın biz doğru gördüğümüz bu yolda sonuna kadar yürümeye devam edeceğiz” diyen Mahir’in sesiyiz.

“Yaşasın tam bağımsız Türkiye yaşasın işçiler köylüler” diyen Denizin sesiyiz. 

“Çelik aldığı suyu unutmaz” diyen İbrahim’in sesiyiz.

 “Sosyalist doğulmaz sosyalist yaşanır” diyen Behice’ nin sesiyiz.

Biz ezilen halkların, emekçi sınıfın, bu zülüm karşısında asla diz çökmeyecek milyonların sesiyiz .

Ve…Yılmaz Güney’in dediği gibi dost ve düşman herkes bilsin ki kazanacağız mutlaka kazanacağız. "

NE OLMUŞTU?

Öte yandan Genel Kurul görüşmeleri sürerken, teklifin 1. maddesi üzerinde partisinin verdiği önerge üzerinde söz alan HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, AKP iktidarının meşru olmadığını söyledi. Türkiye'de hukukun rafa kaldırıldığını belirten Şık'ın "İktidar olmanın yarattığı kibrinizi, yalan ve cehaletle yoğuruyorsunuz. Hakikati söyleyenlere yönelik saldırganlığınızı ise acizliğinizle besliyorsunuz” sözlerine tahammül edemeyen AKP’liler milletvekili Şık’ın konuştuğu kürsüye yürüyerek provokasyon girişiminde bulundu. Bu sırada aralarında Erkan Baş ve Barış Atay’ın da olduğu HDP’li vekiller saldırıya karşı Şık’ın yanında durarak AKP’lilerin provokasyon girişimine tepki gösterdi. TBMM Başkanvekili AKP’li Mustafa Şentop birleşime 5 dakika ara verdikten sonra Şık'ın sözlerinin iç tüzüğe aykırı olduğunu savunarak Meclis’ten iki birleşim geçici çıkarılma cezası verilmesini teklif etti.

Bunun üzerine HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, "Şık'ın sözlerini etik değerler açısından ifade ettiğini ve milletvekillerinin şahsına yönelik sözler sarf etmediğini” belirtti.

Şentop, daha sonra Ahmet Şık'ın Meclis’ten geçici çıkarılmasını milletvekillerinin oyuna sunarak, vekile iki birleşim Meclis’ten çıkarma cezası verdi. Bunun üzerine Şık, partisinden bazı milletvekilleriyle birlikte Genel Kurul salonundan ayrıldı.

Meclis’ten geçici olarak çıkarılma cezası alan Ahmet Şık'ın bir aylık ödenek ve yolluğunun 3'te 2'si kesilecek.