Kadın işçi Dardanel patronlarını ifşa etti: ‘Tuvalet ve soyunma odalarına kamera takıldı’

Kadın işçi Dardanel patronlarını ifşa etti: ‘Tuvalet ve soyunma odalarına kamera takıldı’

En çok kadın çalışanla övünen Dardanel patronları, çalışan kadın işçi tarafından ifşa edildi. Tuvalet ve soyunma odasında bulunan kameraları, verilmeyen molaları ve tüm kadın düşmanı politikaları duyuran kadın işçi, kölelik koşullarına karşı ses çıkarıyor.

İleri Haber

Pandeminin başında artan vaka sayılarına rağmen alınmayan önlemler ve işçileri zorla ‘kapalı devre çalışma sistemi’ adı altında fabrikada tutan Dardanel Niyazi Önentaş Holding patronları, yine işçilere uygulanan skandal baskılarla gündemde.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde en çok kadın çalışan ile övünen Dardanel patronları, çalışan kadınlar tarafından ifşa edildi. Kölelik koşullarında çalışan kadın işçi, sosyal medyada patronların baskısını ifşa etti.

Fabrikanın ‘kutsal’ gizliliğini ihlal ederek yaşadıklarını anlatan kadın işçi, “Ben Dardanel Niyazi Önentaş holdingde çalışan bir kadın işçiyim. Sizlere fabrikanın çok kutsal gizliliğini ihlal ederek bir kadın olarak çalışırken yaşadığımız mobing ve hukuksuzluklardan bahsedeceğim.

Türkiye'de kadın çalışan oranının en yüksek olduğu fabrika olan Dardanel sekiz martlarda ‘kadınlarımız’ temalı reklamlar çekerken ‘emeği üreten kadınlar’ olarak fabrikada ikinci sınıf insan muamelesi görüyoruz. Niyazi Önen zulmü daha fabrikaya adım atar atmaz başlıyor” dedi.

TUVALETE VE SOYUNMA ODASINA KAMERA KONULMUŞ!

Tuvalete en çok ihtiyaç duyulan saatlerde tuvaletlerin kilitlendiğini kaydeden işçi, “İhtiyacınızı evde giderip gelseydiniz, molalarda gidermelisiniz diyerek uygulamayı harekete geçiriyorlar. Kadın tuvaletinin ve kadın soyunma odasının girişlerinde kamera var ve bu yasal değil.

Fabrikada günümüzün yarısını geçiriyoruz. Namaz kılmak için mescit yok, pis soyunma odalarında üretimden karton alarak namazlarımızı kılmaya çalışıyoruz, aldığımız kartonlar da formenler için sorun oluyor. İçeri ayakkabılarla girilmeyen, temiz bir namaz alanı istiyoruz” sözlerine yer verdi.

‘KADINLARIN YÜZDE 70’İ TAŞERON OLARAK ÇALIŞTIRILIYOR’

Kadın işçilerin emir komuta zincirinin ve şiddet halkasının ilk basamağı olduğu için tüm erkek çalışanlar tarafından buyruk altında bırakıldığını anlatan kadın işçi, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

“Çok ilkel üretim, iş tanımının olmayışı, alanlar arası dağıtım işlerimizi iki kat daha zorlaştırırken sürekli komuta edilebilecek askerlere dönüşmemizi sağlıyor. Bizlere verilen işleri yapmamız yeterli olmuyor. Fabrikadaki en büyük problem ise taşeron işçi problemi.

Çalışanlar olarak yüzde yetmişten fazlamız taşeron olarak çalışıyoruz. Taşeron çalışanlar diğer fabrikalarda olduğu gibi taşeron şirketleri tarafından değil, tarla sahibi usulü kişi üzerinden bulunuyor. Kanunen hiçbir hakları olmayan bu işçiler toplumun en ötekilerinden seçiliyor.

‘SİGORTA YOK, İŞ KAZASINDA EVE GÖNDERİLİYORUZ’

Sigorta olmadığı için herhangi bir iş kazası durumunda hastaneye değil eve gönderiliyoruz. Kürt, Suriyeli, Roman aynı zamanda kadın taşeronlar olarak mevcut hiyerarşinin en alt tabakasında yer alıyoruz.”

Sigortasız işçilerin formalarının da farklı olduğunu söyleyen işçi, “En zor işlerde ve en pis bölümlerde biz çalıştırılıyoruz. Balık bölümünde işçilerin birbiriyle asgari düzeyde iletişim kurması yasak. Öyle ki bize söylenen kilo kotasını doldurmadığımızda mesai bitiminde sorun yaşıyoruz. Prim usulü üretim yapılıyor ve bu elbette patronun işine geliyor kilo başına verdiği üç kuruş para ile az işçi çok iş mantığı işliyor.

1 SAAT MOLA BİLE VERİLMİYOR!

Aynı zamanda fabrikanın tüm bölümlerinde iş hukukuna aykırı davranışlar sergileniyor. 9.5 saatlik mesai süresinde yalnızca yarım saat yemek molası veriliyor, 7.5 saati aşan çalışma süresinde hakkımız olan bir saatlik molalara çıkamıyoruz. Daha önce de uygulanan bu hukuksuzluğun yeni bahanesi ise Covid-19. Çalışma saatleri içerisinde onlarca kişi; kapalı alanda, aynı bantta, aynı tezgahta yan yanayken bulaşmayan virüs; açık havada, mola alanında ve dinlenme süresinde bulaşıcılık gösteriyor gibi davranılıyor.

12 saat çalışırken ise molalarda çay ve su bile verilmiyor. Kantinden sürekli zamlanan fiyatlarla kendimiz almak zorunda kalıyoruz. Yemekhanede yemeklerimizden sürekli böcekler çıkıyor. Yemek sonrasında tüm işçiler mide rahatsızlıklarından yakınıyor, kullanılan ucuz yağlar mide yanması ve şiddetli bulantı yapıyor. Sadece çalışan sağlığını tehdit etmekle de kalmıyor elbette” dedi.

FABRİKADA KAMERA YASAK: KURTLU ÜRÜNLER ÇEKİLMESİN DİYE

İşçilere yapılan zulmün yanı sıra üretimde de hukuksuzluklar olduğunu aktaran işçi açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Fabrika içerisinde kamera ile çekim yapmak yasak çünkü kurtlu ve bozuk ürünleri çekip basına vereceğimizden korkuyorlar. Paketleme esnasında bozuk ve çok bozuk ürünleri ayırıp bozuk ürünleri tekrar kutulayıp tüketiciye sunuyoruz.

Fabrikada sendika olmadığı için hakkımızı arayamıyoruz, sesini çıkaran arkadaşlarımız hiçbir sebep gösterilmeden işten çıkarılıyor. Fazla mesai ücretlerimiz yatmıyor, türlü bahanelerle ücret kesintileriyle karşılaşıyoruz. Personel kartını bir dakika erken bastığımızda iki saatlik ücret kesintisi yapılıyor. Telefondan saate bakmak da ücret kesintisi sebeplerinden yalnızca biri. Asgari ücretin üzerinde maaş alan sigortalı çalışanların (sayısı her ne kadar az olsa da) sigortası asgari ücret üzerinden yatıyor.

Reklamında ülkede en fazla kadın çalışan oranı olan fabrika olmaktan övünen patron kadın çalışanlara kreş hakkı vermediği için, içeride şiddetli kadın düşmanlığı yaşattığı için samimiyetine inanmıyoruz.

‘DARDANEL, ÜCRET KESİNTİSİ VE KADIN DÜŞMANLIĞI UZMANIDIR’

Dardanel balık uzmanı değil, ücret kesintisi ve kadın düşmanlığı uzmanıdır. Makarnaya koyan işverenin kadın düşmanlığını yakından tanıyor ve fabrika içinde yaydığı kadın düşmanlığı da teşhir ediyoruz.

Bizler Türkiye'nin ve Avrupa'da birçok ülkenin ton balığı ihtiyacını karşılayan, ordunun kumanyasını hazırlayan kadınlarız. Bizler Niyazi Önen'in özür metninde yazdığı gibi kimsenin ‘kadınları’ değiliz.

Emeği üreten, fabrikalarda, atölyelerde, parklarda, bahçelerde, tarlalarda, ofislerde, üretimde var olan emekçi kadınlarız. Suriyeli, Afgan, Türkmen, Roman, Kürt, Kırgız, Arnavut, Somalili, Türk kadın işçileriz. Kölelik koşullarını kabul etmiyor, sesimizi duyurmak istiyoruz.

Dardanel kadın işçilerine ses olun, dayanışmayı büyütelim.”

DAHA FAZLA