İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri: Adalet ve demokrasi için nöbetteyiz!

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri: Adalet ve demokrasi için nöbetteyiz!

Yüksek Seçim Kurulu 6 Mayıs 2019 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini iptal etmesinin ardından bir tepki de İzmir'den geldi. İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri düzenlediği basın açıklamasıyla her Cuma İzmir Konak'ta Belediye önünde "Demokrasi Nöbeti" tutulacağını bildirdi.

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri düzenlediği basın açıklamasıyla her Cuma İzmir Konak 'ta Belediye önünde "Demokrasi Nöbeti" tutulacağını bildirdi.

"Eğer sandık kurulları yasalara, kurallara uygun oluşturulmamış ise Anayasa Referandumu, Cumhurbaşkanlığı, Milletvekili seçimleri de aynı ölçütle yenilenmelidir" denilen basın açıklamasında sık sık "Hak hukuk adalet", "Birleşe birleşe kazanacağız", "Faşizme karşı omuz omuza" sloganları atıldı. 

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına Disk Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı tarafından okunan basın açıklaması şöyle:

ADALET VE DEMOKRASİ İÇİN NÖBETTEYİZ!

Yüksek Seçim Kurulu 6 Mayıs 2019 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesine karar verdi. Evrensel hukuku ve halkın iradesini ayaklar altına alan bu karar, demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçmiştir.

YSK, kendi belirlediği sandık kurullarının kanunsuz olduğunu ileri sürerek halkın iradesine karşı darbe yapmıştır. Seçim kurullarının oluşumunda bir hata varsa sorumlusu YSKdır. YSK üyeleri seçimlerle ilgili sorumluluklarını yerine getirmeyerek suç işlemişlerdir.

Eğer sandık kurulları yasalara, kurallara uygun oluşturulmamış ise Anayasa Referandumu, Cumhurbaşkanlığı, Milletvekili seçimleri de aynı ölçütle yenilenmelidir.
Aynı seçimde, aynı zarftan çıkan üç oyun geçerli, sadece iktidar partisinin kaybettiği seçimin oylarının geçersiz olduğuna dair karar verenler, sadece büyükşehir belediye başkanlığı seçimini yeniletenler partiye göre hukuk anlayışının temsilcileri olmuşlardır. Bu karar ülkemizde yargı bağımsızlığının ortadan kalktığını ve yargının siyasi iktidar tarafından bir araç olarak kullanıldığını, talimatla çalışan bir yapı haline geldiğini bir kez daha göstermiştir. Bu açıdan mevcut YSK kendi meşruiyetini ortadan kaldırmıştır. Ülkeyi yönetenler tarafından oluşturulan yönetimde meşruiyet krizi ülkede devam eden ekonomik krizi de ciddi ölçüde derinleştirmektedir. 

Ekonomik kriz, siyasi iktidarın yanlış ekonomik politikaları sonucu, 2018 ortasından itibaren enflasyonda, faizlerde ve döviz kurunda yüksek sıçramalar olarak kendini göstermeye başlamış, sonraları bu sıçramaların reel ekonomiye yansımaları ortaya çıkmaya başlamıştır. IMF, gelişmekte olan ülkelerde "sıfır" büyüme eşiğindeki tahminini bile aşağı çekmiş, büyüme tahminini aşağıya çekmesinin ana nedeninin Türkiye'ye dair küçülme beklentisine bağlamıştır.
31 Mart mahalli idarelerin seçimi sürecinde ekonomide alınan kararlar, hükümetin içine sıkıntıların açık bir göstergesidir. İktisadi gelişmeler konusunda kontrolü elden kaçıran hükümetin, ekonomideki kötü gidişata karşı geliştirdiği tedbirlerin gerçekliklerden uzak, hatta ters düşen nitelikte olması, karşı karşıya kalınan sıkıntıların çözümünde ne kadar çaresiz kalındığının da göstergesidir. Bu süreçte işçiler, emekçiler ekonomik krizin en çok etkilediği kesim olmakta krizin faturası dar gelirli yurttaşlara çıkarılmaktadır. Ülkedeki uzamış seçim süreçleri nedeniyle devam eden siyasal belirsizlikler, yönetimsel meşruiyet krizleri yanı sıra uygulanan seçim ekonomilerinin sürdürülmesi, yüksek seçimlerin maliyetleri ülkenin bu ekonomik çöküntüden hasarsız ya da az hasarla sıyrılabilmesini olanaksız hale getirmiştir.

Bulunduğumuz durumun ve sürüklendiğimiz noktanın hiç de iç açıcı olmadığı verilerle sabittir. Son aylarda gelen resmi verilere göre işsizlik oranı %15'in, genç işsizlik oranı %20'nin üzerinde. Bu veriler hesaplanırken "iş aramaktan vazgeçmiş" kişiler orana dâhil edilmiyor. Ülkede seçim ortamının hukuksuz ve gereksiz biçimde uzatılması alınması gereken önlemlerin siyasal kaygılar ve tercihler nedeniyle alınmamasına ve sonuçta krizin ve kaosun devamına neden olmaktadır.
Sonuç olarak sivil darbe sürecinde bir adım daha atılmış, İstanbul seçimlerinin iptali kararıyla bilerek ve isteyerek, planlı bir hukuk cinayeti işlenmiştir. Siyasal ve Ekonomik belirsizlikler ve bunların derinleştiği kriz ortamında İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri olarak demokrasinin son kırıntılarının da ortadan kaldırılmasına izin vermeyeceğiz. Barış Özgürlük Adalet ve Demokrasi mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz.
İZMİR EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİ