İYİ Partili Kavuncu: Yerel seçimlere tek başımıza girecek gibi hazırlanmalıyız
İyi Parti Genel Başkan Başdanışmanı Buğra Kavuncu partisinin yaklaşan yerel seçimlere tek başına girecek gibi hazırlanması gerektiğini söyledi.
İyi Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu, partisinin yaklaşan yerel seçimlere tek başına girecek gibi hazırlanması gerektiğini ifade etti.
Kavuncu, yerel seçimlere ilişkin, "Tek başımıza girecek gibi hazırlık yapmamız gerekiyor. Biz İstanbul'u almaya talibiz. Ankara’yı, Adana’yı, Antalya’yı, Bursa’yı da. Artık beşinci yılımız bitti. İyi Parti olarak biz bütün il ve ilçelerde iddialı bir şekilde yerel seçimlere gitmek istiyoruz. Ama o gün geldiğinde ittifak seçenekleri partimizin ilgili kurumlarında konuşulur" dedi.
Meclis’te yemin ederek görevine başlayan Kavuncu, cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in ve parti içi değerlendirmelere ilişkin de, "Bugün “biz böyle demiştik” şeklinde değerlendirme yapmak doğru değil ama bir dahaki seçimde daha farklı sonuçlar almak açısından bunları konuşmak önemli" ifadelerini kullandı.
Duvar'dan Ceren Bayar'a konuşan Kavuncu'nun açıklamaları özetle şöyle:
'MİLLET İTTİFAKI BİTTİ DEMEK DOĞRU OLMAZ'
Elbette en fazla konuşulan konu Millet İttifakı’nın bundan sonraki seyri. Bu ittifak bir stratejik karar üzerine kuruldu. Önce yerel seçimlerle sonra genel seçimlerle devam eden bir süreçti. Seçim bitti ve bu ittifakın teknik anlamdaki kısmı noktalanmış oldu. Ama stratejik iş birliğine devam edip etmeyeceği kararını partilerin yetkili organları ve nihai olarak genel başkan verecek. Önümüzdeki süreçte göreceğiz.
İttifak stratejisinin de sonuçta etkili olduğuna dair değerlendirmeler ve bu stratejiye yönelik eleştiriler de gündeme geldi. Meral Akşener’in seçim öncesi ittifak çalışmaları devam ederken, özellikle aday belirleme sürecindeki itirazlarını da hatırlayacak olursak bugünden bakınca ittifakın stratejik olarak yaptığı hatalar oldu mu? “Genel Başkanımız o gün söylediklerinde haklıymış” diyor musunuz?
Ben genel başkanımızın “haklıydık” gibi bir ifadesini duymadım, duymayacağımıza da eminim. O zaman konuşulması gereken konulardı, konuşuldu bitti. Biz, “şunu söyledik, bu itirazı yaptık” demeyiz. Zaten çok açık. Bunların hepsi görüldü.
O süreçte ben de bir televizyon kanalında sahada duyduğumu, seçmenden duyduğumu söylemiştim. İstanbul il başkanlığı döneminde yaptığımız çalışmalarla ilgili sonuçları paylaşırken gazetecilerin vatandaşın talebi sorusu üzerine elimizdeki verilere dayanarak, “Sahada en çok Mansur Yavaş’ın ismini duyuyoruz” demiştim. O kişi aday olsun anlamında da söylememiştim. Bunları o zamanlar konuştuk. Bugün, “biz böyle demiştik” şeklinde değerlendirme yapmak doğru değil ama bir dahaki seçimde daha farklı sonuçlar almak açısından bunları konuşmak önemli.
'GENEL BAŞKANIMIZ KEMAL BEY İÇİN OLAĞANÜSTÜ ÇALIŞTI'
İyi Parti seçmeninin Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermediği yönünde değerlendirmeler yapılıyor. Bunun doğruluk payı var mı?
Türkiye’deki hiçbir siyasi parti, “Benim seçmenim benim bir göz işaretimle sandığa gider” iddiasında bulunamaz. Kimse kimsenin kölesi, tebaası değil. Seçmen kendi hür iradesiyle hareket eder.
Burada önemli olan İyi Parti teşkilatlarının nasıl hareket ettiğidir. Bu konuda söylenecek herhangi bir sözü şiddetle reddederim. Ben kampanyadan sorumluydum ve sürecin en yakın takipçisiydim. Genel başkanımızın nasıl bir özveri ile, içtenlikle ve olağanüstü bir çaba ile Kemal Bey’in cumhurbaşkanlığı için çalıştığını gördüm. Teşkilatlara bu konunun önemini nasıl anlattığını gördüm. Bizim kampanya sürecinde en çok kullandığımız cümle şuydu: Bir oy Meral’e, bir oy Kemal’e. Bu bir slogan haline geldi. Bunun yaşandığı bir ortamda ben partimize asla söz söyletmem.
Seçmenimizi ve hatta bütün Türkiye’yi ikna etmek için tüm teşkilatlarımız canla başla koşturdu. Biz üstümüze düşeni yaptık. Her şey bitecek, sonra “İyi Parti’nin seçmeni oy vermedi” denecek. Bu çok ağır ve acı. Tüm bunlar ileriye yönelik adımlarda bize ışık tutacak hadiseler. Bizim vicdanımız çok rahat.
'İKTİDARLA MÜZAKERE OLMALI'
Seçimden sonra iktidar kanadından ılımlı birtakım açıklamalar gelmeye başladı. Bir yandan kucaklaşma vurgusu yapılıyor, bir yandan da yeni Anayasa yapılacağı söyleniyor. Öte yandan son derece ağır suçlamaların yapıldığı, sert bir dilin kullanıldığı bir seçim sürecini geride bıraktık. Tablo böyleyken ilerleyen süreçte örneğin yeni bir Anayasa için AK Parti ile bir araya gelir misiniz?
Türkiye’nin iyiliği için, çıkarı için bu kapıların hep açık kalması, müzakerenin münasebetin sürmesi gerekir. Ama “Kandil’den talimat aldı” gibi cümleler siyasi rekabette kullanılamaz. Kasetlerle, montajlarla siyaset yapılamaz. Bütün bunlardan sonra o siyasi münasebeti sürdürmekte zorluk çekeriz. Onlar da zaten bu saatten sonra nasıl yapacak? Demezler mi, “Bunlar Kandil’den talimat alıyordu. Şimdi nasıl oturacaksın”. O yüzden diline dikkat etmen lazım.
'KIRMIZI ÇİZGİLERİMİZ VAR'
Bütün bunlara rağmen iktidar ve muhalefet bu ülkenin geleceği için diyalog kapısını açık tutmalı. Buna engel olan kim varsa sorumluluğu çok büyüktür. Elbette konuşacağız, elbette görüşeceğiz. Anayasa gündeme gelirse de görüşeceğiz. Ama çizgilerimiz var, rengimiz var. O rengimizi kaybetmeden, çizgilerimizi muhafaza ederek herkesle konuşuruz.
'YEREL SEÇİMLERE İYİ PARTİ OLARAK GİRMELİYİZ'
Sizce parti olarak mı yoksa bir ittifak çatısı altında mı girilmeli seçim yarışına, kişisel görüşünüz nedir?
Partinin o gücünün, potansiyelinin ve mücadele azminin olduğunu görüyorum. O mücadele azmi muhakkak başarıyı getirir. Ve net bir şekilde yerel seçimlerde partimizin kendisini İyi Parti olarak ifade etmesi gerektiğini düşünüyorum. Beş yıldır bir mücadele verdik. Buğra Kavuncu olarak söylüyorum; önümüzdeki süreçte İyi Parti, sonuçları ne olursa olsun dimdik ayakta, coşkulu bir şekilde kendi yerel yönetim anlayışını milletin önüne koymalıdır.