İYİ Parti'den 'HDP' ve 'Kürt sorunu' çıkışı

İYİ Parti'den 'HDP' ve 'Kürt sorunu' çıkışı

Kürt sorunu tanımlamasını doğru bulmadığını söyleyen İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, anadilde eğitim gibi taleplerin mazur görülemeyeceğini söyledi.

Independent Türkçe'den Can Bursalı'nın sorularını yanıtlayan İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, partisinin siyasi gündeme dair resmi görüşü olarak değerlendirilebileceğini söylediği açıklamalarda bulundu.

'KÜRT MESELESİ TANIMLASINA KATILMIYORUM'

Dervişoğlu, partisinin HDP konusunda bir tartışmanın içine çekilmeye çalışıldığını belirterek, "Hem HDP ile hem PKK ile alakalı geçmişte söylediğim bir sürü söz, yaptığım bir sürü açıklama var. Dolayısı ile hepsinin bir bütün içinde değerlendirileceğini düşünerek HDP'nin hukuki statüsüne söyledim. Onda da HDP meşrudur cümlesini kullanmadım. Açıkça, HDP'nin TBMM'de bir başkanvekili olduğunu, bu riyasete itiraz eden olmadığına göre soruya verilecek en güzel cevaptır bu dedim. Onun dışında bu zamana kadar HDP ile ilgili ne söylediysem geçerlidir. Ayrıca benim HDP ile iltisaklandırılmam da mümkün değildir. Türk milliyetçiliği geleneği ile yetişmiş biriyim. Müktesebatım ve siyasi mazim bellidir. Dolayısı ile bu alanda bana yapılan saldırılara ancak tebessüm ederim. Ben kalkanı olan bir adamım bu konuda, çok rahatım yani. Ama şunu da söylüyorum yani açık ve net olarak, Kürt sorunu ya da Kürt meselesi tanımlamasına kesinlikle katılmıyorum." şeklinde konuştu. 

'ANADİLDE EĞİTİM MAZUR GÖRÜLEMEZ'

HDP'nin anadilde eğitim talebini de değerlendiren Dervişoğlu, Anayasa'nın ilk 4 maddesi, ana dilde eğitim, kurucu ortaklık, yerel özerklik gibi taleplerin hiçbirisi bizim tarafımızdan makul karşılanmaz ve müzakere edilmez. Ve ayrıca da mazur dahi görülemez" ifadelerini kullanırken, yine HDP'nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde etkisinin bağlayıcı olmadığını öne sürdü. Dervişoğlu, "HDP'nin yerel seçimlere katkısı İstanbul seçimlerinde kendini göstermiştir iddiası var. İstanbul'da 1. turda, ilk seçimde Ekrem İmamoğlu'nun AKP adayına attığı fark ya da sağladığı üstünlük 13 bindir. Daha sonra seçim tekrarlanınca biliyorsunuz ki bu fark 800 bine kadar yükselmiştir. Eğer HDP, CHP'yi desteklemiş ise, o birinci turda da desteklemiştir. Doğru değil mi? Yani 13 bin farkın olduğu seçimde de desteklemiştir. Fakat ikinci seçimde fark 800 bine çıkınca bunun değişik bir biçimde analiz edilmesi de icap ediyor. Dolayısı ile ben Cumhurbaşkanlığı seçiminde HDP'yi süreci etkileyecek bir siyasi aktör olarak görmüyorum. Asıl süreci etkileyecek olan kesim AKP ile MHP'ye oy vermekten vazgeçen seçmen kitlesidir. O sebeple HDP'yi sürekli bizim tarafımızdan tartışılabilen, sürekli acaba ne yapacaktır sorularına cevap arayan bir noktaya taşımamak lazım diye düşünüyorum." dedi.