İÜ’de eğitim hakkına gasp: Öğrencinin kaydı ‘varsayımla’ silindi, mahkeme kararı tanınmadı!
İstanbul Üniversitesi'nde yüksek lisans öğrencisinin kaydı 'varsayımla' silindi. Yargıya taşınan bu kararın yürütmesi mahkemece durduruldu. Üniversite kararı tanımadı. Sınavlara giremeyen öğrenci, eğitim hakkının elinden alındığını söyledi.
15-02-2021 19:14

Tugay Candan - @TugayCandann
Mail: tugaycandan@ilerihaber.org
İÜ’de sene başında Kadın Çalışmaları Tezli Yüksek Lisans’a kabul edilen M.T.A.’nın kaydı ‘yabancı dil belgesinin geçersiz olduğu gerekçesiyle silindi. M.T.A.’nın kararı yargıya taşımasıyla mahkeme yürütmeyi durdurdu. İÜ ise mahkeme kararını tanımayarak öğrencinin kaydının 2. dönem yapılacağını açıkladı. İlk dönem sınavlarına giremeyen öğrencinin eğitim hakkı elinden alındı.
M.T.A. isimli öğrenci sene başında İstanbul Üniversitesi (İÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsü Kadın Çalışmaları Tezli Yüksek Lisans’a kabul aldı. Dönemin başlamasıyla derslerine giren M.T.A.’ya bir süre sonra “yabancı dil belgesinin geçersiz olabileceği” söylendi. Bir hafta sonra M.T.A.’nın kaydı “belgenin geçersiz olabileceği” varsayımıyla Yönetim Kurulu kararıyla silindi.
KARAR YARGIYA TAŞINDI, MAHKEME YÜRÜTMEYİ DURDURDU
Öğrencinin bu kararı yargıya taşımasıyla 18 Ocak’ta İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nde dava açıldı. Mahkeme 21 Ocak’ta verdiği kararla, öğrencinin kaydının silinmesine ilişkin İÜ kararının yürütmesini durdurdu.
İÜ MAHKEME KARARINI TANIMADI
M.T.A., kaydının yenilenmesi beklerken, İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü ise kararı uygulamayarak, “dönemin bittiği” gerekçesiyle öğrencinin kaydının 2. dönem yapılacağını açıkladı.
‘EĞİTİM HAKKIM ELİMDEN ALINIYOR’
İÜ’nün hukuksuz tavrıyla sınavlara girmesi engellenen M.T.A. eğitim hakkının elinden alındığını söyledi.
‘BİR DÖNEMİMİ YAKMALARINA GÖZ YUMMAYACAĞIM’
“Elimde mahkeme kararı olmasına rağmen, defalarca aramama ve gidip bizzat konuşmama rağmen, Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün bürokratik uygulamaları sebebiyle hala kaydımı yenilemediler” diyen M.T.A. şunları kaydetti:
“Mantıksız hamlelerini açıklayamıyorlar bile. Bir dönemimi işlemeyen bürokrasileri sebebiyle yakmalarına göz yummayacağım. Mahkeme kararını uygulamalarını ve sınav hakkımı vermelerini istiyorum.”
İLGİLİ HABERLER
Bir kişinin görüntüsünden iki ‘suçlu’ çıkarıldı… İşte Koral Hacıbeyoğlu’nun tutukluluk sürecindeki hukuksuzluklar!
İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencisi Hacıbeyoğlu’nun tutukluluk sürecindeki hukuksuzluklara ilişkin Bilgi Dayanışması’nın sosyal medya hesabında bir flood paylaşıldı.
18-02-2021 19:29

İleri Haber
Boğaziçi eylemlerine destek verdiği için daha önce tutuklamaya sevk edilip, serbest kalan ancak ardından yeniden gözaltına alınan Hasan Koral Hacıbeyoğlu, 11 Şubat’ta yine tutuklama talebiyle sevk edildiği mahkemece tutuklanmıştı.
Maltepe 2 No’lu Cezaevi’nde tutuklu bulunan İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencisi Hacıbeyoğlu’nun tutukluluk sürecindeki hukuksuzluklara ilişkin Bilgi Dayanışması’nın sosyal medya hesabında bir flood paylaşıldı.
Süreç ve yaşanan hukuksuzlukların anlatıldığı paylaşımlar şöyle:
7 saat gözaltı aracında bekletildi!#KarKışDemeden pic.twitter.com/47dBSkjDo7
— Bilgi Dayanışması #9 (@DayanismaBilgi) February 17, 2021
Valilik "terörist" dedi, gerekçe açıklanmadı!#KarKışDemeden pic.twitter.com/LyLNw8Od0t
— Bilgi Dayanışması #9 (@DayanismaBilgi) February 17, 2021
Gözaltında kötü muamele edildi!#KarKışDemeden pic.twitter.com/7BDvacixPi
— Bilgi Dayanışması #9 (@DayanismaBilgi) February 17, 2021
Gözaltı süresi sürekli uzatıldı!#KarKışDemeden pic.twitter.com/vmnEWJTV70
— Bilgi Dayanışması #9 (@DayanismaBilgi) February 17, 2021
Gerekçe 4 gün sonra açıklandı!#KarKışDemeden pic.twitter.com/F0cqBUHyyM
— Bilgi Dayanışması #9 (@DayanismaBilgi) February 17, 2021
Koral, çevik kuvvet polisi ile bir odaya kilitlendi!#KarKışDemeden pic.twitter.com/tqf4b1IEup
— Bilgi Dayanışması #9 (@DayanismaBilgi) February 17, 2021
Kaçırılırcasına tekrar gözaltına alındı!#KarKışDemeden pic.twitter.com/loKsuovEli
— Bilgi Dayanışması #9 (@DayanismaBilgi) February 17, 2021
5 günlük gözaltının ardından tekrar nezarethaneye götürüldü!#KarKışDemeden pic.twitter.com/WmTmP4JsN7
— Bilgi Dayanışması #9 (@DayanismaBilgi) February 17, 2021
Hakkında delil uyduruldu, "araç tekmelemek"le suçlandı!#KarKışDemeden pic.twitter.com/f7aKnPJHqE
— Bilgi Dayanışması #9 (@DayanismaBilgi) February 17, 2021
Polislerin öğrencilerin üzerine araç sürmesi suç sayılmadı!#KarKışDemeden pic.twitter.com/ZGqK6hOXOd
— Bilgi Dayanışması #9 (@DayanismaBilgi) February 17, 2021
"Kamu malına zarar" suçlaması ile tutuklama talep edildi!#KarKışDemeden pic.twitter.com/uK8qASpvvc
— Bilgi Dayanışması #9 (@DayanismaBilgi) February 17, 2021
Aynı fotoğraf bahane edilerek 2 kişi tutuklandı!#KarKışDemeden pic.twitter.com/VpO7uyNXE2
— Bilgi Dayanışması #9 (@DayanismaBilgi) February 17, 2021
Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!#KarKışDemeden pic.twitter.com/5hxpTCbLvq
— Bilgi Dayanışması #9 (@DayanismaBilgi) February 17, 2021
İMZA KAMPANYASI
Öte yandan Hacıbeyoğlu'nun serbest bırakılması için bir imza kampanyası başlatıldı. İmza metninde, şu ifadeler kullanıldı:
"Tutuklanmasına bahane edilen görüntülerde suç teşkil eden fiil polis tarafından işlenmiştir. Görüntülere hepimiz tanığız. Tutuklanmasını gerektiren bütün gerekçeleri reddediyoruz. Arkadaşımızı geri istiyoruz. Vazgeçmiyoruz! Vazgeçmeyeceğiz!
İmza metnine ulaşmak için tıklayın.
İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencilerinden Boğaziçi'ne destek: 'Arkadaşlarımızın yanındayız, biat etmeyeceğiz'
Eylemde yapılan açıklamada, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan hukuksuzluğun yakından takip edildiği ve gelecek için ciddi endişe duyulduğu ifade edildi.
08-02-2021 17:06

İleri Haber
İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencileri, yaptıkları eylemle Boğaziçi direnişini selamladı. Yapılan açıklamada, “Haksızlığa, hukuksuzluğa, nefret söylemlerine, işkenceye, fobik söylemlere, tehditlere maruz kalan tüm arkadaşlarımıza sahip çıkıyoruz ve bir kez daha arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu dile getiriyoruz. Belirtmeliyiz ki, biz öğrenciler bizlere reva görülene biat etmeyeceğiz ve her koşulda öğrenci dayanışmasını yaşatacağız” denildi.
Melih Bulu’nun AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasına karşı yapılan eylemlerde 10 öğrenci tutuklanırken, öğrencilerin direnişi de sürüyor. Bugün Bilgi Üniversitesi öğrencileri ÇSM'de bir araya gelerek, Boğaziçili arkadaşlarıyla dayanışma eylemi yaptı.
Eylemde yapılan açıklamada, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan hukuksuzluğun yakından takip edildiği ve gelecek için ciddi endişe duyulduğu ifade edildi. Yeni yılın başlangıcı ile Cumhurbaşkanlığı tarafından Boğaziçi Üniversitesi’nin de içerisinde bulunduğu beş üniversiteye kayyum atanarak, üniversitelerin özerkliğinin hiçe sayıldığı vurgulanan açıklamada, Boğaziçili öğrencilerin kayyumun istifasını talep ederek, haklı mücadelelerini başlattıkları belirtildi.
Açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
- “Baskıcı rejim, bütün kozlarını kullanarak öğrencilerin ve üniversitelerin üstünde baskı yaratmaya devam etmekte ve bundan en ufak çekince duymamaktadır. Fakat bizler bu baskıların karşısında duruyor, Boğaziçi’nde var edilen öğrenci ve akademisyen direnişinden ilham alıyor ve onları selamlıyoruz”
- “Başta LGBTI+ olmak üzere arkadaşlarımız iktidar tarafından hedef gösterilerek nefret söylemlerine maruz kalmış, çeşitli gruplardan arkadaşlarımızın cinsel, dini ve etnik kimlikleri bilinçli olarak yok sayılmıştır, saldırıya uğramıştır. Kullanılan ayrıştırıcı, tehditkâr nefret dili, ana akım medya tarafından da yürütülen karalama kampanyaları ile büyümüştür ve süreçte öğrencilere karşı alınan tutum Anayasa ve evrensel hukuk normlarını ihlal etmektedir. “
- “Boğaziçi’nde meydana gelen hukuksuzluğun derinleşmesi ile özgür, demokratik, bilimden yana üniversite yapısının ortadan kaldırılmaya çalışılması yalnızca Boğaziçi’nin değil bütün üniversitelerin, öğrencilerin ve akademinin problemi haline gelmiştir. Biz bu hukuksuzluğu, verilen göz dağını ülkenin her yerine zuhur etmiş anti demokratik süreçlerden tanıyor ve asla kabul etmiyoruz. İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencileri olarak üniversitelerde ve kamusal her alanda özgür ve demokratik yaşamı savunmayı ve desteklemeyi, bu talebimizi dile getirmeyi, bir zorunluluk olarak görüyoruz.
- ”Haksızlığa, hukuksuzluğa, nefret söylemlerine, işkenceye, fobik söylemlere, tehditlere maruz kalan tüm arkadaşlarımıza sahip çıkıyoruz ve bir kez daha arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu dile getiriyoruz. Belirtmeliyiz ki, biz öğrenciler bizlere reva görülene biat etmeyeceğiz ve her koşulda öğrenci dayanışmasını yaşatacağız.”
Açıklamanın ardından yapılan forumla eylem sona erdi.
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nde rektör, dekan ve öğretim görevlileri dahil 27 kişi akraba çıktı
Üniversitelerdeki akraba kayırmacılığı sık sık Türkiye gündeminde yerini alırken bir haber de İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nden geldi. Üniversitede görevli rektör, rektör yardımcısı, dekan ve öğretim görevlileri arasında 27 kişi birbiriyle akraba çıktı.
25-02-2021 09:36

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nde rektör, rektör yardımcısı, dekan ve öğretim görevlileri arasındaki 27 kişi birbiriyle akraba çıktı. CHP Milletvekili Mahir Polat “Binlerce vatandaşımız sınavlarda alın teri dökerken bu kadrolara birileri sınavsız geliyor. Kul hakkından bahsedenler, eş dost atamaları için kul hakkı yiyor” dedi.
Başak Kaya'nın Sözcü'de yer alan haberine göre, Polat'ın TBMM'ye verdiği soru önergesine Rektör Prof. Saffet Köse şu cevabı gönderdi:
"Şube müdürlüğünden daha üst görev niteliğinde bulunan kadrolardan 16'sının şube müdürlüğü kadrolarına sınavsız olarak atamasının yapıldığı; rektör, rektör yardımcısı, dekan ve öğretim görevlileri arasından tespit edilebilen 27 kişinin birbiri arasında akrabalık bağı bulunduğu görülmüştür."
GSÜ akademisyenlerinden ortak bildiri: 'Fransız akademisyenlere dil sınavı dayatmasından vazgeçin!'
YÖK'ün Galatasaray Üniversitesi'nin Fransız akademisyenlerine “B2 seviyesinde Türkçe bilme şartı” getirmesine karşı bir bildiri yayınlayan GSÜ akademisyenleri ''Karardan bir an önce dönülsün'' dedi.
23-02-2021 14:12

İleri Haber
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Galatasaray Üniversitesi’nde (GSÜ) çalışan Fransız akademisyenlere “B2 seviyesinde Türkçe bilme şartı” getirmiş ve Türkçe sınavını geçemeyen akademisyenlere çalışma ve oturma izni verilmeyeceğini açıklamıştı. “Mütekabiliyet Esası”na dayandırılan karara tepki gösteren GSÜ akademisyenleri, bir bildiri yayınlayarak ‘’Fransız akademisyenlere yönelik dil sınavı dayatmasından vazgeçilmelidir’’ dedi.
Fransa’da hükümetin, “siyasal İslam”a karşı mücadele kapsamında yabancı ülkelerin gönderdikleri imamlar yoluyla ülkedeki camiler üzerinde kurdukları nüfuzu kırmak için yaptığı yasal düzenleme sonrası YÖK, GSÜ’de çalışan Fransız akademisyenlere “B2 seviyesinde Türkçe bilme şartı” getirdi. YÖK’ün tepki toplayan bu kararına karşı bugün Galatasaray Üniversitesi akademisyenleri, üniversite önünde bir açıklama yaptı.
Öğretim elemanlarının yaşadığı bu zorlukların, akademik programın işleyişini de doğrudan etkilediğinin ve öğrencilerin akademik yaşamının sekteye uğradığının vurgulandığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:
‘GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ’NDEKİ FRANSIZ AKADEMİSYENLERE YÖNELİK DİL SINAVI DAYATMASINDAN VAZGEÇİLMELİDİR’
Bizler, çeyrek asırdır dayanışma içinde omuz omuza çalışan Türkiye ve Fransa vatandaşı öğretim elemanları olarak, 1992’de iki hükümet tarafından imzalanan çift taraflı bir anlaşma ile belgelenmiş Fransa-Türkiye dostluğunun sembolü olan Galatasaray Üniversitesi’nin birer parçasıyız. Üniversitenin kuruluşundan bu yana, öğrencilerimize çok kültürlü ve çift dilli bir eğitim vermeyi sürdürmekteyiz. Ancak öğrencilerimizin bu eğitime erişim hakkı, uygulamaya konan son kararlarla ellerinden alınmaktadır.
Çalışma koşullarımız Covid-19 pandemisinin yol açtığı sağlık krizi nedeniyle zaten belirgin biçimde bozulmuşken, bu sağlık krizine “ikamet” başlığı altında yeni bir kriz eklenmiştir. 2020-2021 akademik yılı güz döneminin sonunda, Galatasaray Üniversitesi’ndeki Fransa vatandaşı öğretim elemanlarına, Türkiye’de ikamet edebilmek için B2 düzeyinde Türkçe bildiklerini belgelemek zorunda oldukları gayriresmî bir biçimde bildirilmiştir. Oysa bu koşul, oturma izinlerinin yenilenmesi sırasında kendilerine belirtilmemiştir. Sonuç olarak, Fransa vatandaşı öğretim elemanlarının çoğunun oturma izinleri 15 Eylül 2020’den bu yana yenilenmemiştir.
‘AKADEMİSYENLERİN KAMPÜSTE EĞİTİM VERMESİ YASAKLANDI’
Bu durumun, söz konusu akademisyenlerin profesyonel ve gündelik hayatları üzerinde olumsuz etkileri olmuştur. Kampüste eğitim vermeleri yasaklanmış, yasal bir kontratla ev tutabilmeleri, bir telefon operatörü ya da internet sağlayıcısıyla sözleşme yapabilmeleri, yeni sağlık düzenlemeleri kapsamında toplu taşıma kartlarını güncellemeleri ve özellikle de ailelerini ve yakınlarını görmek için bile olsa Türkiye dışına çıkmaları imkânsız hale gelmiştir.
Öğretim elemanlarının yaşadığı bu zorluklar, akademik programın işleyişini de doğrudan etkilemiş ve öğrencilerimizin akademik yaşamını sekteye uğratmakla kalmamış, gelecekleri üzerinde de bir belirsizlik yaratmıştır.
‘BU KARAR HANGİ YASAL BELGELERE DAYANIYOR?’
Bu nedenle,
-Fransa vatandaşı öğretim elemanlarının değerlendirme kriterinin bir anda akademik içerikli olmaktan çıkarılıp dil seviyesinin ölçülmesine indirgenmesini üzüntüyle karşılamakta ve bu kararın hangi yasal belgelere dayandığını merak etmekteyiz. Dile getirildiği şekilde bir mütekabiliyet söz konusuysa eğer, 31 Temmuz 2020’de iki ülkenin hükümetleri tarafından imzalanan EILE anlaşmasının varlığı unutulmuş demektir. Kaldı ki bu anlaşma, Fransa’daki ortaöğretim kurumlarında çalışan yabancı uyruklu öğretmenlerin çalışma koşullarını düzenlemektedir.
-Ayrıca, Galatasaray Üniversitesi’nin öğretim elemanlarının sağlaması beklenen yeni koşullarla ilgili olarak, B2 düzeyinde Türkçe zorunluluğunun yarattığı sorunların altını çizmek isteriz: zaten çok yüksek olan B2 seviyesi, verilen eğitimin Fransızca olduğu göz önünde bulundurulduğunda bir zorunluluk arz etmemektedir ve bu koşulun, gelecekte Türkiye’de eğitim vermeyi düşünen ya da sınırlı bir süre için Türkiye’ye gelecek olan akademisyenler üzerinde caydırıcı bir etkisi olacağı açıktır.
-Söz konusu durumun, Türkiye’nin tek frankofon yüksek öğretim kurumu olan üniversitemizde Fransızca öğretim seviyesinin düşmesi ile sonuçlanacağını da belirtmek isteriz.
‘KARARDAN BİR AN ÖNCE GERİ DÖNÜLSÜN’
Bizler,
-Tüm tarafların lehine bir çıkış yolu bulunması amacıyla, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) ile Fransa’nın diplomatik mercileri arasındaki müzakerelerin yeniden başlamasını,
-İkamet izninin verilmesini belli bir seviyede Türkçe bilme koşuluna bağlayan karardan bir an önce geri dönülmesini,
-Fransa vatandaşı öğretim elemanlarının Türkiye’deki durumunu yasal hale getiren ve öğrencilere karşı sorumluluklarını yerine getirmelerini mümkün kılan ikamet belgelerinin ivedilikle teslim edilmesini talep etmekteyiz.
‘AKADEMİK VE KÜLTÜREL KURUMLAR POLİTİK GERİLİMLERE ALET EDİLMEMELİ’
Dayanışma içindeki Türkiye ve Fransa vatandaşı öğretim elemanları olarak, hatırlatmak isteriz ki:
-Bu durum, temel bir hak olan öğrenim hakkını tehdit etmektedir; söz konusu olan bir mütekabiliyet esasına göre davranmaksa bile, bu esas, temel hak ve özgürlüklere uygulanamaz.
-Yüz yıllara dayanan eğitim geleneğiyle köklü bir kurum olan Galatasaray, Türkiye ve Fransa halkları arasındaki tarihî dostluğun bir sembolü olmayı sürdürmektedir.
-Hiçbir akademik ve kültürel kurum politik gerilimlere alet edilmemeli, aksine bu kurumlar, her zaman ulaşmayı arzuladığımız barış ve dostluğun araçları olarak görülmelidir.
Öğrenci dayanışmalarından Boğaziçi için kampanya: 'Bundan Sonrası Hepimizde'
Öğrenciler, Boğaziçi eylemlerinde tutuklanan/ev hapsinde bulunan arkadaşlarının serbest bırakılması, tüm kayyumların istifa etmesi için “Bundan Sonrası Hepimizde” Kampanyası başlattıklarını duyurdular.
22-02-2021 19:27

İleri Haber
Ankara ve İstanbul öğrenci dayanışmaları, yaptıkları açıklamalarla "Bundan Sonrası Hepimizde” Kampanyası’nı başlattıklarını duyurdu. Açıklamada, “Üniversitelerimizde söz hakkımızı kazanmak, bilimsel eğitim talebimizi yükseltmek ve özgür yarınları kurmak için yan yana olmalıyız. Üniversiteler bizim, gelecek bizim, Kayyumlar gidecek üniversiteler bizimle özgürleşecek!” denildi.
Ankara Öğrenci Dayanışması ve İstanbul Öğrenci Dayanışması bugün eşzamanlı olarak yapılan açıklamalarla, Boğaziçi eylemlerinde tutuklanan/ev hapsinde bulunan arkadaşlarının serbest bırakılması, tüm kayyumların istifa etmesi için “Bundan Sonrası Hepimizde” Kampanyası başlattıklarını duyurdular.
Yapılan açıklama şöyle:
Açık açık söylüyoruz: Üniversitelerdeki tüm rektörler birer kayyumdur. Ve üniversitenin bütün bileşenleri demokratik yollarla söz sahibi olmadıkça bu durum baki kalacaktır. Melih Bulu’nun kayyum olarak atanması üniversitelerimizi özgürleştirmek adına başlayan direnişimize bir kıvılcım olmuştur. Akademiye takılan kelepçelerin üniversite kapılarımıza da somut olarak takılmasıyla üniversitelerimizi özgürleştirme istediğimiz yeniden, kuvvetlice ortaya çıkmıştır. Evet, mesele yalnızca Boğaziçi’nin meselesi değildir.
Mesele meşru olmayan bir atamadan da ötesidir. Mesele, sarayın, öğrencilerin tüm kimlikleriyle ve renkleriyle var olabilecekleri, toplum yararına özgürce bilim üretebilecekleri alanlar olması gereken üniversiteleri sistemin çarklarına uydurarak sindirmeye çalışmasıdır. Mesele, yaşamlarımızı baskı ve şiddetle kuşatma altına alan iktidara karşı üniversitelerimizi ve hayatlarımızı savunmaktır. Mesele, sosyal medyadan arkadaşlarımızı hedef gösterip tutuklanmalarına destek olan ana muhalefetin bizleri uzaklaştırmaya çalıştığı sokak siyasetine yeni bir soluk getirmek, düzen içerisinde öğütülmeye çalışılan gençliğin haklı politik özgürlük mücadelesinde sönmeyen bir kıvılcım olmaktır. Mesele, yağmacıları ve katliamcıları durdurabilmek için yan yana, omuz omuza mücadele edip şehir şehir, kampüs kampüs geleceğimizi savunmaktır.
Kayyum rektörün atanmasıyla başlayan protesto sürecinde sessiz kalmayan-kabul etmeyen her kesime yönelik başlatılan karalama ve linç kampanyası hiçbir karşılık bulmamış, aksine, bizlerin haklılığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Melih Bulu’nun kayyum olarak atanmasıyla başlayan Boğaziçi Direnişi süresince birçok üniversitede dayanışmalar kurulmuş, var olan dayanışmalar güçlenmiştir.
Bizler iktidarın ve yandaş medyanın bizlere dönük tüm saldırılarına cevabımızı kurduğumuz dayanışmalar ve sürdürdüğümüz kararlı mücadele ile veriyoruz.
Çünkü bizler, yandaşlarla kuşatılmış bir akademi, siyasi iktidarın arka bahçesi hâline getirilmiş kampüsler istemiyoruz.
Bizler, hocalarımızın ihraç edilmesini, topluluklarımızın kapatılmasını istemiyoruz.
Bizler, müşteri olmak da, sermeyenin boyunduruğu altına girmiş, ranta açılmış üniversiteler de istemiyoruz.
Bizler, hem çalışıp hem okumak zorunda kalıp işte ve kampüste sömürülmek, KYK borçlarına mahkûm olmak istemiyoruz.
Bizler, belediyelere kayyum atayan ve Kürt halkının iradesini yok sayan bu işgalci zihniyeti istemiyoruz. Bizler, direnen işçileri coplayan, 8 Mart’ta kadınların önüne set çeken polisi kampüslerimizde istemiyoruz.
Bizler, söz, yetki ve kararın üniversite bileşenlerinde olduğu demokratik üniversiteler ve özgür yaşamlar istiyoruz.
Taleplerimiz gücünü haklılığından, üniversite üniversite örgütlenen, büyüyen dayanışmalardan alıyor. LGBTİ+’ları nefret söylemleriyle hedef göstererek direnişe saldıranlara karşı gökkuşağını kuşanmalı, sesimizi, "Öyle mi Alay Komutanı" diye haykıran madencilerin sesine katmalı, kadın iradesini savunmalıyız. Bizler üniversite dayanışmaları olarak düşmanımızın bir, mücadelemizin de ortak olduğu bilinciyle tutuklu bulunan/ev hapsindeki arkadaşlarımızın serbest bırakılması ve üniversitelerimizdeki tüm kayyumların istifa etmesi için üniversite dayanışmaları olarak bir kampanya başlatıyoruz.
Başlattığımız, "Bundan Sonrası Hepimizde” kampanyası için yüreği Boğaziçi Direnişi’yle atanlara sesleniyoruz: Bugün Melih Bulu sadece bir’dir, bugün her bir üniversite iktidarın antidemokratik politikalarının bir görünümü olan kayyumlarla kuşatılmıştır. Bugün Boğaziçi kayyum atanan ne ilk ne de son üniversite olmuştur. Bunun bilinciyle üniversitelerimizde söz hakkımızı kazanmak, bilimsel eğitim talebimizi yükseltmek ve özgür yarınları kurmak için yan yana olmalıyız.
Üniversiteler bizim, gelecek bizim.
Kayyumlar gidecek üniversiteler bizimle özgürleşecek!
Boğaziçi protestolarına destek veren 35 DEÜ öğrencisine uzaklaştırma cezası!
Kayyum rektöre karşı başlayan Boğaziçi protestolarına destek veren 35 Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencisine bir hafta uzaklaştırma cezası verildi.
22-02-2021 13:25

Boğaziçi Üniversitesi'ne AKP'li Melih Bulu'nun kayyum rektör atanması sonrası başlayan protestolara destek veren Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencilerine uzaklaştırma cezası verildi. 35 öğrenciye verilen bir haftalık uzaklaştırma cezasına karşı açıklama yapan öğrenciler, ''Boğaziçi Direnişi ve taleplerimiz meşrudur. Gençliğe geri adım attıramayacaksınız. Bize diz çöktüremeyeceksiniz'' dedi.
Verilen cezada, “Eyleminizin YÖK Disiplin Yönetmeliği'nin 6. maddesinin 1. fıkrasında yer alan 'YÖK personelinin, kurum içinde ya da dışında, şeref ve haysiyetini zedeleyen sözlü veya yazılı eylemlerde bulunmak' suçu ile örtüştüğü anlaşıldığından, 1 hafta uzaklaştırma cezası ile tecziye edilmeniz uygun görülmüştür" ifadeleri yer aldı.
Birgün’den Berkay Sağol’un haberine göre öğrencilere verilen cezalara tepki gösteren Avukat Semih Taşcan ise şunları dile getirdi:
''Eylemlere katılan öğrencilerin arasından slogan atan ve pankart taşıyan öğrencilere bu cezalar verildi. Ancak yapılan eylemlerde YÖK personeli olarak belirtilen Melih Bulu'nun şerefine veya haysiyetine karşı bir söylem yok. Öğrenciler tamamen anayasal haklarını kullandılar. Bu yüzden cezanın iptali için İzmir İdare Mahkemesi'ne dava açacağız.''
'BİZE DİZ ÇÖKTÜREMEYECEKSİNİZ'
Dokuz Eylül Dayanışması'nın Twitter hesabından yapılan paylaşımda ise "DEÜ Rektörlüğü, 35 arkadaşımıza Boğaziçi Direnişi'ne destek verdikleri gerekçesiyle '1 hafta uzaklaştırma cezası' verdi. Boğaziçi Direnişi ve taleplerimiz meşrudur. Gençliğe geri adım attıramayacaksınız. Bize diz çöktüremeyeceksiniz" ifadeleri yer aldı.
DEÜ Rektörlüğü, 35 arkadaşımıza Boğaziçi Direnişi'ne destek verdikleri gerekçesiyle '1 hafta uzaklaştırma cezası' verdi.
— Dokuz Eylül Dayanışması (@deudayanismasi) February 22, 2021
Boğaziçi Direnişi ve taleplerimiz meşrudur. Gençliğe geri adım attıramayacaksınız. Bize diz çöktüremeyeceksiniz.#BoğaziçiDireniyor#BundanSonrasıHepimizde pic.twitter.com/a1bJ1eGrhg
İstanbul'da 2 öğrenci ev baskınıyla gözaltına alındı
Öğrenci Kolektifleri, İstanbul'da 2 öğrencinin ev baskınıyla gözaltına alındığını duyurdu.
21-02-2021 20:08

Öğrenci Kolektifleri üyesi 2 öğrenci, İstanbul'da polis tarafından yapılan ev baskınıyla gözaltına alındı.
Öğrenci Kolektifleri'nin Twitter hesabından yapılan paylaşımda, "Baskılar, gözaltılar bizi yıldıramaz! İstanbul'da polis hiçbir gerekçe göstermeksizin ev baskını yaparak iki Kolektifçi'yi gözaltına aldı" ifadeleri kullanıldı.
Baskılar, gözaltılar bizi yıldıramaz!
— Öğrenci Kolektifleri (@kolektifler) February 21, 2021
İstanbul'da polis hiçbir gerekçe göstermeksizin ev baskı yaparak iki Kolektifçi'yi gözaltına aldı.#BoğaziçiDireniyor pic.twitter.com/Ersg4T10UB
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki kafeteryada yangın
Çıkış nedeni henüz belirlenemeyen yangının söndürülmesinin ardından soğutma çalışmaları başladı.
20-02-2021 10:04

Boğaziçi Üniversitesi’nin Rumeli Hisarüstü’nde bulunan kampüsündeki bir kafede saat 04.30 sıralarında yangın çıktı. Yangın, itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle yaklaşık bir saatte söndürüldü
Çıkış nedeni henüz belirlenemeyen yangın, binanın ahşap olması nedeniyle kısa sürede büyüdü. İhbar üzerine, olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Yaklaşık bir saatte söndürülen yangında daha sonra soğutma çalışması yapıldı. Yangın sonucu kafe kullanılamaz hale geldi.
Olayla ilgili soruşma başlatılırken, yangının çıkış nedeni yapılacak incelemelerin ardından belirlenecek.