İTÜ'deki iş cinayetinin üstü örtülmeye mi çalışılıyor?

İTÜ'deki iş cinayetinin üstü örtülmeye mi çalışılıyor?

İTÜ'de cam silerken 3. kattan düşen temizlik işçisi Murat Danacı’nın oğlu Ozan Danacı, iş cinayetine ilişkin dava sürecini İleri'ye anlattı. Yüksekte çalışan işçilere herhangi bir eğitimin verilmediğini söyleyen Danacı, herhangi bir iş güvenliğinin bulunmadığının da ortaya çıktığını vurguladı.

İzel Sezer - @izelsezer

İstanbul Teknik Üniversitesi'nde (İTÜ); 5 Mayıs 2017’de cam silerken 3. kattan düşen temizlik işçisi Murat Danacı’nın ölümüne ilişkin soruşturma hala devam ederken; hayatını kaybeden işçinin oğlu Ozan Danacı, dava sürecini İleri'ye anlattı.

İTÜ Maslak Kampüsü'ndeki Elektrik-Elektronik Fakültesi'nde meydana gelen iş cinayetine ilişkin yürütülen davada hala herhangi bir gelişme yaşanmadığını söyleyen Ozan Danacı; tanık ifadeleri ve raporlar doğrultusunda yüksekte çalışan işçilere herhangi bir eğitim verilmediğinin ve herhangi bir iş güvenliğinin bulunmadığının ortaya çıktığını vurguladı.

'İŞÇİLER, İŞ GÜVENLİĞİ OLMADAN GÜNEŞ PANELLERİNDEN YÜRÜTÜLÜYOR'

İş cinayetinin nasıl meydana geldiğini anlatan Danacı, "Bir gölgelik, güneş kırma panelleri varmış dış cephede. Cam ile panel arasında 70-75 cm boşluk var. Bu güneş panelli yerlere babam ve arkadaşları geldiği zaman, şefleri 'Panellerin olduğu herhangi bir odanın kapısı açıksa bu odadan girelim, camdan dışarı çıkıp kapısı kilitli olan odaların camlarını da dışardan silelim' diyormuş. Bunun için de herhangi bir iş güvenliği olmadan panellerden yürümeleri gerekiyormuş. Babam kütüphanenin camına çıkıyor, içerden güneş panellerine geçmek için cama çıkıp 70-75 cm'i atlaması gerekiyor. Paneller camdan daha aşağıda olduğu için aşağı doğru atlaması gerekiyor" şeklinde konuştu. 

İŞÇİLERİN 'YORULDUK' DEMESİNE RAĞMEN YETKİLİ KİŞİ İŞÇİLERİ ZORLA CAMA ÇIKARTMIŞ

Danacı sözüne şu şekilde devam etti: "Tanık ifadesine göre işçiler olayın olduğu gün 'Bugün çok yorulduk, yukarı çıkmayalım aşağıda olalım'. Yetkili kişi de 'Bugün bitirmemiz lazım' diye işçileri zorla yukarı çıkartarak çalıştırmış. Hiçbir önlemin alınmadığı o gün babam vefat etti."

8 KİŞİYE 1 EMNİYET KEMERİ

Tanık ifadelerinde mahkemenin orada çalışan işçilere sorduğu 'Atlarken kendinizi bağlıyor musunuz' sorusuna işçilerin 'Bağlamıyoruz' yanıtını verdiğini söyleyen Ozan Danacı, 'Neden' diye sorulduğunda ise işçilerin 8 kişiye bir emniyet kemeri verildiğini söylediklerini; bu emniyet kemerinin de bir önceki şirketten kaldığını, paramparça olduğunu ve bağlanacak yerinin olmadığını ifade etti.

TUTANAĞA RAĞMEN EĞİTİM VERİLMEMİŞ

Danacı sözlerine şu şekilde devam etti: "Babamın tanık olan çalışma arkadaşları diyor ki 'Bu emniyet kemeri 8 kişinin hepsine verilse bile biz bu emniyet kemerini nereye, nasıl takacağız; nasıl giyeceğiz bize bunun eğitimi verilmedi'. Babam vefat etmeden önce bir işgüvenliği uzmanı bir analiz yaparak 'Yüksekte çalışan işçiler için yüksekte çalışma eğitimi verilmelidir' şeklinde tutanak tutmuşlar."

'GÜVENLİK KAMERASI OLSAYDI HIZLI MÜDAHALE EDİLEBİLİRDİ'

Babasının ölümünün nasıl gerçekleştiğini güvenlik kamerasının olmaması sebebiyle tam olarak öğrenemediklerini söyleyen Danacı, "Belki güvenlik kamerası olsaydı düşme esnasında bir güvenlik görevlisi bunu ekrandan gördüğünde hızlı bir müdahale olabilirdi" dedi. 

'ÜSTÜNÜ KAPATMAYA ÇALIŞIYORLAR'

İTÜ'nün yaşanan iş cinayetinin üstünü kapatmaya çalıştığını söyleyen Ozan Danacı, "Okul olayın olduğu gün kamuoyuna duyuru diye bir yazı paylaşıyor 'Bu konunun takipçisiyiz' başlığıyla. O günden bugüne 720'den fazla gün oldu, okul bizi bu kadar süredir ne aradı ne sordu. 15 yıllık çalışanları için hiçbir şey yapmadılar. Yaptıkları açıklamada da tamamen kendilerini savunan bir dil kullanıyorlar, babamı suçluyorlar ve üstünü kapatmaya çalışıyorlar. Diyor ki 'Biz çıkma dedik, sözlü bir şekilde uyardık'. Bilirkişi 'Bunun belgesi var mı' diyor, 'Yok' diyorlar" şeklinde konuştu.

'BABAMI YÜZDE 20 KUSURLU BULDULAR'

Hem Ceza hem de İş Mahkemesi'nde yaşanan iş cinayetine ilişkin dava açıldığını söyleyen Danacı, "İş mahkemesinden çıkan bilirkişi raporunda 'Alt işverenle üst işverenin ikisi de sorumludur' ibaresi yer alıyor. Hem İTÜ'ye hem de Grand Paşa isimli taşeron firmaya kusur buluyor yani. Babamı da %20 kusurlu buluyor. Raporun içeriğini kabul ettik ama kusur oranını kabul etmedik. Her şeyi bu kadar öngörüyorsan o zaman önlem alacaksın" dedi ve SGK müfettişinin Murat Danacı'da %100 kusur bulmadığını ekledi.

'DEĞERLENDİRME DÜZGÜN YAPILMADIĞI İÇİN BABAMDA KUSUR BULUNDU'

"Hem bilirkişilerin hem de raporu düzenleyen kişilerin tam olarak süreci her yönüyle değerlendirdiklerini düşünmüyorum" diyen Ozan Danacı, "Değerlendirme düzgün yapılmadığı için birinci bilirkişi raporunda babama %20, İTÜ'ye %30, alt işverene %50 kusur bulundu . Değerlendirmenin adaletli bir şekilde olduğunu düşünmüyorum. Bu, Türkiye'deki iş cinayetleri hakkında düzenlenen raporlara, davaların seyrine yansıyor" diyerek gerekirse temyiz edeceğini ve emsal karar için Yargıtay'a kadar gideceğini vurguladı.

'İTÜ YETKİYE SAHİP OLMASINA RAĞMEN DENETLEME YAPMAMIŞ'

İTÜ'nün Grand Paşa isimli taşeron firma ile yaptığı sözleşmeyi mahkemeye sunduğunu söyleyen Ozan Danacı, "İTÜ, zaman zaman denetleme yetkisine sahip ama herhangi bir denetleme yapmıyor. Ceza Mahkemesi'nde görülen davada asli kusurlu olarak Grand Paşa taşeron şirketin adı var, bunu değerlendirdik ve bu konuda detaylı şekilde soruşturmanın yapılmadığını fark ettik. İTÜ'nün de kusurlu olduğunu düşündüğüm için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nda yeni suç duyurusunda bulundum" ifadelerini kullandı.

PRİMİ VE MAAŞI AZ ÖDEMEK İÇİN İŞ TANIMINA 'BEDEN İŞÇİSİ' YAZMIŞLAR

"Babamın Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) iş tanımında beden işçisi yazıyor, bunun yazmasının sebebi de primini az ödemek ve maaşını az vermek" diyen Danacı, "İşverenler babamın olayından beri işçileri cama çıkartmadıklarını söylüyorlar ama babamın ölümünden bir süre sonra 20 metre uzunluğunda bir iskele kurmuş işçiler ve camları silmişler. Sonrasında ise Vali gibi yetkili birisi gelecek diye bunları indirmişler. Babamın arkadaşları hala beden işçisi statüsü altında çalışıyorlar, hala tehlikedeler" şeklinde konuştu.

İŞE GİRİŞ BELGESİNDE İŞE UYGUNLUĞUNA BAKILMAMIŞ!

Ozan Danacı, dava sürecini şu şekilde aktardı:

"34. İş Mahkemesi'nin 1. bilirkişi raporunda yer alan bilgiye göre iş yeri hekimi, işe giriş belgesinde babamın sağlık raporunu detaylı bir şekilde oluşturmamış. Kan sonuçları yok, fiziki muayene yok. İşe uygun mu, değil mi bunun anlaşılabileceği hiçbir ibare yok. 

Babama %20 kusur bulunan bilirkişi raporuna itiraz ettik, karşı taraflar da itiraz etti. İtiraz üzerine keşif yapıldı, 3 bilirkişi geldi. İTÜ'nün işgüvenliği uzmanları müdahil olmaya çalıştı. Babamın arkadaşları tanık olarak çağrıldı, onlar sağ olsunlar adaletli ve vicdanlı bir şekilde her şeyi ortaya çıkarmak için orada konuştular.

Dün de 2. bilirkişi raporu mahkemeye sunuldu, onda da kusur oranları değişmedi. Biz de buna itiraz ettik, hakim itirazımızı değerlendirmedi. Şimdi aktüerya hesabı yapılacak, onun sonucunu bekleyeceğiz. Eğer sonuçta tazminat için makul bir maddi oran söylerlerse de yine kabul etmeyeceğiz çünkü olay kapanacak, bu durum diğer işçileri de etkileyecek. Bunun bir emsal karar olmasını istiyorum, sonuna kadar da bunun takipçisi olacağım."