İstanbul’un kuzey yapılaşması: Hangi tehlikeler var, sonuçları ne olacak?
Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, "Kanal İstanbul’un iki yakasında kuracağımız şehri; akıllı şehir konseptine göre dizayn edeceğiz" dedi. 3. köprü, 3. havalimanı gibi rant projeleriyle tartışılan, Kanal İstanbul'un yeniden gündeme gelmesiyle ayyuka çıkan "İstanbul'un kuzeyinin yapılaşması" sorununu İMO Başkanı Cemal Gökçe ile konuştuk.
24-12-2019 21:51

Tugay Candan - @TugayCandann
Mail: tugaycandan@ilerihaber.org
İMO Başkanı Cemal Gökçe, İstanbul’un kuzeyindeki yapılaşmaya ilişkin “Anlaşılıyor ki; orman alanları, tarım alanları, meralar ve kıyıların yapılaşması için yeni araçlara ihtiyaç vardır. İnşaat sektörüne yeni kaynaklar yaratmak için İstanbul ve Trakya’nın bugünkü varlığını sürdürmesine ihtiyaç yoktur!” dedi.
AKP’nin ‘mega’ rant projesi Kanal İstanbul ile ilgili hazırlanan Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kabul edildi. Bakan Murat Kurum bugün yaptığı açıklamada, “Kanal İstanbul’un iki yakasında kuracağımız şehri; akıllı şehir konseptine göre dizayn edeceğiz. Kanal İstanbul projesiyle İstanbul’a trafik, sosyal donatı ve yeşil alanlarıyla nefes aldıracak örnek iki akıllı şehri milletimize armağan edeceğiz” dedi.
Bu açıklama, AKP’nin İstanbul’un kuzeyine yaptığı diğer rant projeleri olan 3. köprü ve 3. havalimanıyla birlikte bölgedeki yapılaşmanın artacağını kanıtlar nitelikte olurken, kuzeyde “yeni bir kent” girişimlerinin süreceğini gösterdi.
‘KRİTİK OLAN DOĞRU PLAN’
Konuyla ilgili görüştüğümüz Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Cemal Gökçe, Türkiye’ye uzun bir süredir “çılgın” ya da “büyük” projelerin hakim olduğunu söyledi. Büyüklüğün ne demek olduğunun sorgulanması gerektiğini belirten Gökçe, “Projenin büyüklüğü sadece fiziksel çerçevede ele alınıyor. Biz meslek insanları olarak, projeden önce bir plan aşamasının olması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü plan, bir noktada geleceği de öngörülebilir kılma aracıdır. Doğru bir kentleşmeyi ortaya koymak için öncelikle bilimsel ölçüler içinde bir planlamanın yapılması gerekmektedir. Bizde ne yazık ki problemler, ülke ölçeğinde ve özellikle de kent ölçeğinde planlama çerçevesinde değil, proje ölçeğinde tartışılıyor. 3. köprü, 3. havalimanı, Avrasya Tüneli ve şimdi de Kanal İstanbul; hepsi için ‘büyük proje’ deniliyor” dedi.
Planın önemine ilişkin açıklamaya devam eden Gökçe, şunları söyledi:
“Doğru bir plan yapmanın toplam maliyeti yaklaşık olarak yüzde 10-15 bandındadır ama sonuca etkisi yüzde 65 mertebesindedir. Yine bir fizibilite ve tasarım yapmanın maliyeti yüzde 5 mertebesindedir, sonuca etkisi yüzde 30 mertebesindedir. Fiziksel bir yapıyı ortaya çıkarmanın maliyeti yüzde 80 mertebesindedir ama sonuca etkisi yüzde 5’tir. Biz sonuca etkisi yüzde 5 olan konuları tartışıyoruz. Kanal İstanbul’u da bu çerçevede değerlendiriyoruz.”
‘ÜLKEMİZE YAPILACAK ÇOK BÜYÜK BİR İHANET’
“İstanbul’un kuzeyindeki kentleşme hamlesinin bir gerçekliği var mı?” sorumuza yanıt veren Gökçe, inşaat mühendisliği bilimi ve teknolojisinin çok geliştiğini, her yere her türlü yapının yapılabileceğini söyledi. “Bunun yapılabilirliğini tartışmamak lazım. Kanal İstanbul konusunda da bakacağımız yer yapılabilirliği değildir. Bunun fayda ve zarar çerçevesine bakmalıyız” diyen Gökçe, şöyle devam etti:
“Bölgenin ekosistemi ile birlikte Trakya ve İstanbul`un geleceği açısından konuya bakılmamaktadır. Sulak alanların içi ve dışı düşünülmemektedir. Anlaşılıyor ki; orman alanları, tarım alanları, meralar ve kıyıların yapılaşması için yeni araçlara ihtiyaç vardır. İnşaat sektörüne yeni kaynaklar yaratmak için İstanbul ve Trakya`nın bugünkü varlığını sürdürmesine ihtiyaç yoktur! İnşaattan belirli kesimlere aktarılacak kaynak için İstanbul ve bütünüyle Trakya gözden çıkarılabilir! Bugüne kadar ülkemizin çok değerli varlıkları gözden çıkarılmadı mı? Fakat Trakya ve İstanbul`un tümüyle gözden çıkarılması ülkemize yapılacak olan çok büyük bir ihanet olur. Zaten ‘kentlerimize ve İstanbul`a ihanet ettik’ denmemiş miydi?
Orası yapılaşacak. Bunu biz de söylemiyoruz. ÇED raporları söylüyor. Erdoğan geçmişte ‘İki yakada iki kent’ demişti. Yani yaklaşık olarak 2’şer milyondan 4-5 milyonluk bir kentten bahsedilmişti. Oranın yapılaşacağını kendileri ifade ediyorlar fakat kaçak güreşiyorlar. 3. köprü, 3. havalimanı, Kanal İstanbul projesi… Hepsi birazdan vereceğim örnek kapsamındadır; bakın birinci köprüyü yaptıklarında o zaman meslek odaları karşı çıkmıştı. ‘Bunu yapmayın. Siz İstanbul’un ulaşım sorununu çözemezsiniz, hem de İstanbul kuzeye doğru yapılaşır’ demişlerdi. Meslek odalarına ‘engelleriz’ denildi. Engelleyemediler. 2. köprü yapılınca da aynı itirazlar geldi, aynı şeyler yaşandı. Yine engelleyemediler. 3. köprüyle bilinçli olarak tüm o bölgenin yapılaşması isteniyordu. Çünkü Türkiye ekonomisini üreten bir ekonomi haline getirmek değil, konut ve emlak projesi üzerine oturtarak Türkiye ekonomisini canlandırmaya çalışıyorlar.”
‘YENİ BİR RANT VE EMLAK PROJESİ’
İktidarın 18 yıldır ekonominin merkezine aldığı inşaat anlayışıyla Türkiye ekonomisinin gelişmediğini, tam tersi ‘büyük’ projelerle birlikte Türkiye ekonomisinin krize girdiğini vurgulayan Gökçe, altının çizilmesi gereken konunun Kanal İstanbul projesinin ulaşım projesi değil İstanbul Havalimanı, 3. köprü ve Çanakkale Köprüsü ile birlikte, İstanbul`un kuzeyinde ve Trakya’da yapılaşmamış alanları imara açacak olan yeni bir rant ve emlak projesi olduğunu ifade etti.
‘NÜFUS ARTACAK’
Kanal İstanbul projesinin İstanbul nüfusunu 25 milyona, Trakya nüfusunu ise 40 milyona çıkaracağını söyleyen Gökçe, Kanal projesinin İstanbul’a su veren Istrancalar’dan gelen suyu engelleyeceğini, bölgedeki barajları ortadan kaldıracağını hatırlattı. Gökçe, projenin faydadan çok zarar getireceğine dikkat çekti.
Gökçe, şu ifadeleri kullandı:
“Bölgenin tarım arazisi olma özelliği kaybolacak, hem de İstanbul ve Trakya’nın içme suyunu ortadan kaldıracak. Çünkü siz Sazlıdere Barajı’nı ortadan kaldırıyorsunuz, Terkos Gölü’nü ortadan kaldırıyorsunuz, Küçükçekmece’den Karadeniz’in suyunu veriyorsunuz; Marmara Denizi zaten yeterince kirlenmiş ve siz Marmara’yı daha da kirletip, oksijensiz bırakıyorsunuz. İklimi bozuyorsunuz, ekosistemi bozuyorsunuz, içme suyu kanallarını ortadan kaldırıyorsunuz, İstanbul’u yeni göç dalgasıyla karşı karşıya bırakıyorsunuz. Ayrıca şöyle bir durum da söz konusu; kanal üzerine 8 ya da 9 köprü yapılacağı söyleniyor. Bu yeni maliyet yüklemek demek.”
‘MEGA’ PROJELER BİTİŞ DEMEK
Projenin iddia edildiği gibi mali açıdan ülkeye bir getirisi olmayacağını belirten Gökçe, “Bilimsel ölçüler çerçevesinde baktığımızda Kanal İstanbul, 3.köprü, 3. havalimanı ve Çanakkale Köprüsü’yle birlikte Trakya nüfusunun da artmasına, bölgeye oldukça fazla konutun inşa edilmesine, verimli Trakya ovasının tamamiyle bitmesine, İstanbul’un içme suyunun tüketilmesine, İstanbul’un havasının kirlenmesine yol açacak” dedi.
İLGİLİ HABERLER
2019 yılında 23 kamu işletmesi zarar etti
Kamu işletmelerini inceleyen Sayıştay denetim raporu yayınlandı.
25-01-2021 20:33

Kamu işletmelerini mercek altına alan Sayıştay denetim raporunu web sitesinde yayınladı. Buna göre, 2019 yılında 23 kamu işletmesi zarar etti. En fazla zarar BOTAŞ ve TCDD'de görülürken, Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun işletmelerinin tamamının zarar yazdığı belirlendi.
Sayıştay’ın 2019 yılı Kamu İşletmeleri Genel Raporu yayınlandı. 81 kamu kamu işletmesinin (Mali kuruluşlar hariç) 2018 yılında 13,8 milyar lira olan dönem kârı 2019 yılında 7.6 milyar liraya düştü.
Kamu işletmelerinden 23 adedi 2019 yılında zarar ederken diğerleri kâr elde etti.
En çok kâr elde eden kuruluşlar ise TOKİ (7,6 milyar TL), DHMİ (4,2 milyar TL) TEİAŞ (2,1 milyar TL), TPAO (1,2 milyar TL), Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü (2,8 milyar TL) ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü (1 milyar TL) oldu.
2019 yılında zarar eden kamu kuruluşları ise şöyle:
Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü 34.6 milyon lira
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) 15.1 milyon lira
BOTAŞ 5.6 milyar lira
ÇAY-KUR 635 milyon lira
Devlet Demir Yolları 2.5 milyar lira
Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra 99 milyon lira
Türkiye Taşkömürü Kurumu Armutçuk 138 milyon lira
Türkiye Taşkömürü Kurumu Karadon 381 milyon lira
Türkiye Taşkömürü Kurumu Kozlu 262 milyon lira
Türkiye Taşkömürü Kurumu Üzülmez 213 milyon lira
TÜDEMSAŞ 101 milyon lira
TCDD Taşımacılık 1 milyar lira
TEDAŞ 389 milyon lira
Sümer Holding 30 milyon lira
Şeker Fabrikaları 968 milyon lira
Doğusan Boru 2.8 milyon lira
PTT 1.2 milyar lira
PTT Para Lojistik 9.8 milyon lira
RAYSİMAŞ 5.3 milyon lira
Sofra Kurumsal 397 bin lira
ASFAT 109 bin lira
Vakıf İnşaat 2.2 milyon lira
Arıcak Turizm 8.1 milyon lira
PERSONEL SAYISI ARTTI
Kamu işletmeleri, 2019 yılsonu itibarıyla 384,7 milyar TL'si öz kaynak, 1.4 trilyon TL'si de yabancı kaynak olmak üzere toplam 1,8 trilyon TL kaynak kullanıldı. 2017-2019 dönemindeki öz kaynaklar yüzde 13,4 oranında artarken, yabancı kaynaklar yüzde 22,2 oranında artmış ve toplam kaynak artış oranı yüzde 20,2 olarak gerçekleşti.
2019 yılsonu itibarıyla toplam varlıkların yüzde 21,2'si oranında 385 milyar TL'si, öz kaynaklar, yüzde 78,8'i oranında 1,4 trilyon TL'si de yabancı kaynak tarafından karşılandı.
Kamu işletmelerinde istihdam edilen personel sayısı 2018 yılında 186 bin 785 kişiden 2019 yılsonunda 192 bin 852 kişiye yükseldi. Diğer yandan personele yapılan harcamalar 21,7 milyar TL'den 25,7 milyar TL'ye yükselmiştir. Personel sayısı, özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar ve mali kuruluşlarda azalırken; personel giderleri özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar dışındaki gruplarda arttı.
Erdoğan sosyal mesafeyi hiçe saydı: Elazığ depreminin yıl dönümünde yurttaşlara çay dağıttı
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı Elazığ depreminin birinci yıl dönümü nedeniyle düzenlenen anma ve deprem konutları anahtar teslim töreninde sosyal mesafe kuralı hiçe sayıldı. Erdoğan ve ekibi, konuşmanın sonunda yurttaşlara otobüsten 'keyif çayı' attı.
25-01-2021 18:17

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yazıkonak’ta Elazığ depreminin birinci yıl dönümü nedeniyle düzenlenen anma ve deprem konutları anahtar teslim töreninde konuştu. Erdoğan'ın açıklamalarını yaptığı alanda katılımcılar sosyal mesafe kuralını hiçe saydı.
Erdoğan ve ekibi, konuşmanın sonunda yurttaşlara otobüsten 'keyif çayı' attı.
Erdoğan açıklamasında, "Kardeşlerim 1 yıl önce hüzünlüydük, dertliydik. Zira burada gözyaşı vardı. Burada binalarımız depremle birlikte yıkılmıştı. Sağolsun tüm bakan arkadaşlarım gece demediler, gündüz demediler ve burada kurumlarımızla beraber bir taraftan depremle binaların altında kalan vatandaşlarımızı çıkarmaya gayret ettiler. Sizler ağlıyordunuz. Acaba benim yavrum çıkacak mı diye bekliyordunuz" dedi.
"Ne dedik ‘Dedik ki evelallah biz bunların çok daha iyisini yapacağız.' Yıkılan bu binalar yapılır, ama giden can geri gelmez" diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Fakat sizler öyle bir imanı tavır ortaya koydunuz ki, bize o ortaya koyduğunuz tavırla güç verdiniz. Arkadaşlarımız gerek İçişleri Bakanım Süleyman Soylu bey, gerek Çevre ve Şehircilik Bakanım Murat Kurum bey, gerek şu anda başkan yardımcım olarak görev yapan Fuat bey, valimiz, belediye başkanımız, tüm milletvekillerimiz hep birlikte bu işin takibini yaptılar. Çalıştılar. Koşturdular. Şimdi şurayı gördüğüm zaman Allah’ıma hamd ediyorum. Ya Rabbi diyorum şu anda gakkoşlara yakışan binalar yapıldı. Şimdi şu binaları gelirken balkonlarda selamlayanlara sordum. Kaç oda dedim 3+1 dediler ve dua ediyorlar. Hamd olsun. Bütün mesele okullarıyla, camileriyle şurada oturdukları dairelerle onlara bir mutlu imkan hazırlamak bizim görevimiz değil mi? Bizim görevimiz. Devlet yük değildir, devlet yük alır yük. Devlet vatandaşının mutluluğuyla mutlu olur. Onun için geçmişte ne demişler devlete 'Devlet Baba' demişler. Şimdi bizler de Cumhur ittifakı olarak hamd olsun bu anlayışla bu millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik ve bu yola devam ediyoruz."
AKP-Saadet yakınlaşması gündemdeyken... TRT, Erbakan dizisi hazırlıyor
AKP'nin Saadet Partisi ile yaptığı görüşmelerin ardından TRT’den de dikkat çeken bir hamle geldi.
25-01-2021 16:49

İleri Haber
TRT’nin Necmettin Erbakan hakkında dizi hazırladığı bildirildi. Girişimin, AKP tarafından Saadet Partisi’ne yakınlaşma turlarının üzerine gelmesi dikkat çekti.
Saray ittifakının oy kaybı sürerken, AKP’nin bu durumun önüne geçmek için yeni ittifak arayışları da devam ediyor. Saadet Partisi ile yapılan görüşmelerin ardından TRT’den de dikkat çeken bir hamle geldi.
Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkük, dünkü yazısında TRT’nin bir Necmettin Erbakan dizisi hazırladığını duyurmuştu. Konuyu bugün de Milli Gazete yazarı Adnan Öksüz köşesine taşıdı.
Öksüz’ün yazısının bir kısmı şöyle:
Bakalım, TRT’nin Erbakan Hoca hakkındaki dizisi nasıl bir program olacak" diyen Öksüz, "Ben de merak içindeyim…" dedi.
Adnan Öksüz'ün yazısı şu şekilde:
"Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT), Millî Görüş Lideri ve Refah-Yol Hükümeti Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan hakkında bir dizi program hazırlıyor.
Dizinin çekimlerine başlandı ve devam ediyor.
Bazı ünlü köşe yazarları ile seri röportajlar sürüyor…
Bakan Karaismailoğlu: Haydutların elinden vatandaşlarımızı kurtaracağız
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Nijerya açıklarında saldırıya uğrayan Türk gemisine ilişkin açıklamalarda bulundu.
25-01-2021 14:23

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Nijerya açıklarındaki Gine Körfezi'nde seyir halindeyken deniz korsanlarının saldırısına uğrayan gemiyle ilgili olarak "Konu ilk saatlerden itibaren takibimizde. En kısa zamanda bu haydutların elinden bu vatandaşlarımızı kurtaracağız" dedi.
Çeşitli incelemelerde bulunmak üzere Sinop’a gelen Bakan Karaismailoğlu, Valilik ziyaretinin ardından gazetecilere açıklamada bulundu. Korsanlar tarafından alıkonulan gemiciler arasından bulunan Sinoplu Vedat Aksan’ın babası Murat Aksan ile bir görüşme yaptıklarını vurgulayan Karaismailoğlu, Türk devletinin her zaman vatandaşlarının yanında olduğunu söyledi.
"Murat Amca ile oğlunu en kısa zamanda buluşturacağız inşallah" diyen Karaismailoğlu, şöyle konuştu:
"Konu ilk saatlerden itibaren takibimizde. İnşallah en kısa zamanda çözmeyi ümit ediyoruz. Onunla ilgili birçok derin çalışmalarımız var. Dışişleri Bakanlığımız ile sürekli görüşme halindeyiz. İnşallah evladımızı en kısa zamanda Murat Amca’ya kavuşturma amacındayız. Türk devleti her zaman onların yanındadır. En kısa zamanda bu haydutların elinden bu vatandaşlarımızı kurtaracağız.”
'KORSANLARDAN HABER GELMEDİ'
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da kaçırılan gemiye ilişkin "Gemi dün akşam itibariyle limana yaklaştı, biraz açıkta daha doğrusu. Ve dün akşam güvenlik güçleriyle ve büyükelçimiz bir ekip gemiye çıktılar ve gemi temiz. Herhangi bir korsan veya başkasının sızmadığını anladılar, güvenlikle ilgili sıkıntı yok" açıklamasını yaptı.
İşte Çavuşoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar:
Yabancı bandıralı ve sahibi de yabancı olan ama personeli de tamamen Türk olan; bir tanesi de Azerbaycan Türkü... Vatandaşlarımıza yönelik bir saldırı olmuştu. Ve 15 vatandaşımız şu anda kaçırılmış durumda. Gemi dün akşam itibariyle limana yaklaştı, biraz açıkta daha doğrusu. Ve dün akşam güvenlik güçleriyle ve büyükelçimiz bir ekip gemiye çıktılar ve gemi temiz. Herhangi bir korsan veya başkasının sızmadığını anladılar, güvenlikle ilgili sıkıntı yok.
Vefat eden Azerbaycan Türkü kardeşimizi islama uygun bir şekilde cenaze işlemleri yapıldı. Gabon hükümetine ve yetkililerine teşekkür ediyorum.
Gökhan Güneş’in kaçırılması Meclis gündeminde: 'Neden açıklama yapılmıyor?'
Kenanoğlu, kaçırılma olayıyla ilgili “Gündüz vakti herkesin gözü önünde 90’lı yılları aratan bir kaçırılma olayı Türkiye’de birçok kayıp vakasına karşı İçişleri Bakanlığı’nın sessizliğini koruduğu olayları tekrar anımsatmaktadır” dedi.
25-01-2021 13:29

İleri Haber
HDP’li Ali Kenanoğlu, Gökhan Güneş’in kaçırılmasını Meclis gündemine taşıdı. Kenanoğlu, İçişleri Bakanı Soylu’ya “Kaçırılma anı kamera kayıtlarında olan bu olay neden aydınlatılmamaktadır?” diye sordu.
Gökhan Güneş isimli genç 20 Ocak 2021 tarihinde İstanbul İkitelli’den Başakşehir’e işine gitmek için otobüse binmiş ve indiği durakta kendisini bekleyen bir grup kişi tarafından kaçırılmıştı. Gökhan Güneş hakkında olayın üzerinde geçen 5 günün sonunda kaçırılma anına ait kamera kayıtları olmasına rağmen resmi bir açıklama yapılmadı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, konuyu Meclis gündemine taşıdı. “Gündüz vakti herkesin gözü önünde 90’lı yılları aratan bir kaçırılma olayı Türkiye’de birçok kayıp vakasına karşı İçişleri Bakanlığı’nın sessizliğini koruduğu olayları tekrar anımsatmaktadır” diyen Kenanoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması istemiyle şu soruları yöneltti:
1- Gökhan Güneş’i kimler kaçırmıştır? Gökhan Güneş nerededir?
2- Her yerde mobeselerin bulunduğu, kaçırılma anı kamara kayıtlarında olan bu olay neden aydınlatılmamaktadır?
3- Kamaralara yansıyan kaçırılma anındaki kişiler neden tespit edilememektedir? Araçların plakasının tespiti için neden çalışma yapılmamaktadır?
4- İçişleri Bakanlığı 5 gündür bu kaçırılma olayı ile ilgili neden bir açıklama yapmamaktadır?
RTÜK başkanı yeniden Ebubekir Şahin seçildi
İki yıllık görev süresi dolan Ebubekir Şahin yapılan seçimlerden yeniden RTÜK başkanı seçildi.
25-01-2021 13:18

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanlık seçim için bir araya geldi.
RTÜK'te yapılan Başkanlık ve Başkan Vekilliği seçiminin ardından RTÜK Başkanlığına yeniden Ebubekir Şahin seçildi. Başkan Vekili ise Arif Fırtına oldu.
Yeniden seçilen Ebubekir Şahin şunları söyledi:
“Önceki 2 yıllık görev sürem boyunca önemli çalışmaları hayata geçirdik. Öncelikle aziz vatandaşlarımızın talep ve beklentileri doğrultusunda hareket ederek yayıncılık alanındaki problemli görünen kısımları yeniden ele aldık. ‘Açık Kapı’ iletişim politikasıyla sektörümüzün her kesimini dikkatle dinledik. Yaptığımız yüz yüze ve çevrim içi toplantılarda yayıncılarımızın RTÜK yönetiminden taleplerini tek tek not aldık ve takibini yaparak olumlu olarak neticelendirdik. Paydaşlarımızla yayıncılık alanını birlikte düzenledik. İnternet üzerinden isteğe bağlı yayıncılık alanında önemli atılımlar yaparak yerli ve yabancı platformların lisanslama süreçlerini başlattık ve bu alandaki yoğun çalışmalarımız sürüyor. Yeni dönemimiz de yeni umutlarla ve çok güzel projelerle geçecek inşallah.
Geçtiğimiz yıl önceden planladığımız ama pandemi nedeniyle ertelemek zorunda kaldığımız projelerimizi Başkanlığımın ikinci döneminde bir bir hayata geçirmeyi arzuluyoruz. Ara vermek durumunda kaldığımız, sektörümüzün önemli isimleriyle istişarelerde bulunduğumuz ve artık geleneğimiz olan “Medya Buluşmaları”nı, “RTÜK-Üniversite Buluşmaları”nı daha da zenginleştirerek yeniden başlatacağız. Her zaman söylediğimiz üzere sadece ceza veren değil, aynı zamanda yayıncılarımızı cesaretlendiren ve ödül veren bir kurum olma hedefimiz doğrultusunda “Medya Mükemmellik Ödülleri”ni yeni dönemde hak sahiplerine dağıtacağız.
Kültür ve Turizm Bakanlığımız ve İletişim Başkanlığımızın destekleriyle Mayıs ayında Uluslararası İslamofobi Sempozyumunu Diyanet İşleri Başkanlığı, TRT, Erciyes Üniversitesi ve SETA ile birlikte düzenleyeceğiz. Çalışmaları devam eden, 26 yıllık mazimizi anlatan “RTÜK Kataloğu”nu ve periyodik RTÜK dergimizi de yakında çıkaracağız.
Paydaşlarımızla güçlü iletişimimizi daha da artırarak 2021’de ortak akılla çok güzel işler yapmayı planlıyoruz.
Bu vesileyle buradan bir müjde de vermek istiyorum. Yayıncılarımızın bizlerden talepleri olan reklam süreleriyle ilgili yasal düzenlememizi tamamladık. Çalışma yakında TBMM’ye sevk edilecek. Yayıncılarımızın çok memnun olacağını tahmin ettiğim düzenleme TBMM’de yasalaştıktan sonra yürürlüğe girecek.
Bizlere çalışmalarımızda desteklerini esirgemeyen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve diğer devlet büyüklerimiz başta olmak üzere Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy’a, kıymetli RTÜK Üyelerimize, sektörümüzdeki paydaşlarımıza ve RTÜK’te fedakârca görev yürüten çalışma arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.”
RTÜK Başkan Vekilliğine seçilen Arif Fırtına ise şu ifadeleri kullandı:
“Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Anayasa ve kanunlardan aldığı yetkiyle, yayıncılık alanında yurt içinde yaptığı denetleme ve düzenleme hizmetlerinin yanında; Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ile bölgesel platformlarla birlikte genel sekreterliklerini kendi uhdesinde bulundurduğu; BRAF ve IBRAF gibi uluslar arası kuruluşlar nezdinde Türkiye’yi temsil etmekte ve bu çerçevede kamu diplomasisi görevini sürdürmektedir. Ayrıca RTÜK Türk devletleri ve İslam ülkelerinden gelip Türkiye’deki iletişim fakültelerinde yüksek öğrenimini sürdüren öğrencilerle birlikte gerçekleştirdiği “Gelecekle İletişim Çalıştayları“ çerçevesinde yurtiçi ve yurtdışında bir dizi etkinlikler düzenleyerek uluslararası düzeyde faaliyetlerine devam etmektedir. RTÜK, bütün dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını nedeniyle bu tür faaliyetlerini yüz yüze gerçekleştiremese de online olarak bu çalışmalarını Üst Kurul Üyeleri, Üst Kurul Uzmanları ve diğer bürokratlarıyla sürdürmeye devam edecektir.”