İstanbul’un kuzey yapılaşması: Hangi tehlikeler var, sonuçları ne olacak?

İstanbul’un kuzey yapılaşması: Hangi tehlikeler var, sonuçları ne olacak?

Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, "Kanal İstanbul’un iki yakasında kuracağımız şehri; akıllı şehir konseptine göre dizayn edeceğiz" dedi. 3. köprü, 3. havalimanı gibi rant projeleriyle tartışılan, Kanal İstanbul'un yeniden gündeme gelmesiyle ayyuka çıkan "İstanbul'un kuzeyinin yapılaşması" sorununu İMO Başkanı Cemal Gökçe ile konuştuk.

Tugay Candan - @TugayCandann

Mail: [email protected]

İMO Başkanı Cemal Gökçe, İstanbul’un kuzeyindeki yapılaşmaya ilişkin “Anlaşılıyor ki; orman alanları, tarım alanları, meralar ve kıyıların yapılaşması için yeni araçlara ihtiyaç vardır. İnşaat sektörüne yeni kaynaklar yaratmak için İstanbul ve Trakya’nın bugünkü varlığını sürdürmesine ihtiyaç yoktur!” dedi.

AKP’nin ‘mega’ rant projesi Kanal İstanbul ile ilgili hazırlanan Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kabul edildi. Bakan Murat Kurum bugün yaptığı açıklamada, “Kanal İstanbul’un iki yakasında kuracağımız şehri; akıllı şehir konseptine göre dizayn edeceğiz. Kanal İstanbul projesiyle İstanbul’a trafik, sosyal donatı ve yeşil alanlarıyla nefes aldıracak örnek iki akıllı şehri milletimize armağan edeceğiz” dedi.

Bu açıklama, AKP’nin İstanbul’un kuzeyine yaptığı diğer rant projeleri olan 3. köprü ve 3. havalimanıyla birlikte bölgedeki yapılaşmanın artacağını kanıtlar nitelikte olurken, kuzeyde “yeni bir kent” girişimlerinin süreceğini gösterdi.

‘KRİTİK OLAN DOĞRU PLAN’

Konuyla ilgili görüştüğümüz Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Cemal Gökçe, Türkiye’ye uzun bir süredir “çılgın” ya da “büyük” projelerin hakim olduğunu söyledi. Büyüklüğün ne demek olduğunun sorgulanması gerektiğini belirten Gökçe, “Projenin büyüklüğü sadece fiziksel çerçevede ele alınıyor. Biz meslek insanları olarak, projeden önce bir plan aşamasının olması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü plan, bir noktada geleceği de öngörülebilir kılma aracıdır. Doğru bir kentleşmeyi ortaya koymak için öncelikle bilimsel ölçüler içinde bir planlamanın yapılması gerekmektedir. Bizde ne yazık ki problemler, ülke ölçeğinde ve özellikle de kent ölçeğinde planlama çerçevesinde değil, proje ölçeğinde tartışılıyor. 3. köprü, 3. havalimanı, Avrasya Tüneli ve şimdi de Kanal İstanbul; hepsi için ‘büyük proje’ deniliyor” dedi.

Planın önemine ilişkin açıklamaya devam eden Gökçe, şunları söyledi:

“Doğru bir plan yapmanın toplam maliyeti yaklaşık olarak yüzde 10-15 bandındadır ama sonuca etkisi yüzde 65 mertebesindedir. Yine bir fizibilite ve tasarım yapmanın maliyeti yüzde 5 mertebesindedir, sonuca etkisi yüzde 30 mertebesindedir. Fiziksel bir yapıyı ortaya çıkarmanın maliyeti yüzde 80 mertebesindedir ama sonuca etkisi yüzde 5’tir. Biz sonuca etkisi yüzde 5 olan konuları tartışıyoruz. Kanal İstanbul’u da bu çerçevede değerlendiriyoruz.”

‘ÜLKEMİZE YAPILACAK ÇOK BÜYÜK BİR İHANET’

“İstanbul’un kuzeyindeki kentleşme hamlesinin bir gerçekliği var mı?” sorumuza yanıt veren Gökçe, inşaat mühendisliği bilimi ve teknolojisinin çok geliştiğini, her yere her türlü yapının yapılabileceğini söyledi. “Bunun yapılabilirliğini tartışmamak lazım. Kanal İstanbul konusunda da bakacağımız yer yapılabilirliği değildir. Bunun fayda ve zarar çerçevesine bakmalıyız” diyen Gökçe, şöyle devam etti:

“Bölgenin ekosistemi ile birlikte Trakya ve İstanbul`un geleceği açısından konuya bakılmamaktadır. Sulak alanların içi ve dışı düşünülmemektedir. Anlaşılıyor ki; orman alanları, tarım alanları, meralar ve kıyıların yapılaşması için yeni araçlara ihtiyaç vardır. İnşaat sektörüne yeni kaynaklar yaratmak için İstanbul ve Trakya`nın bugünkü varlığını sürdürmesine ihtiyaç yoktur! İnşaattan belirli kesimlere aktarılacak kaynak için İstanbul ve bütünüyle Trakya gözden çıkarılabilir! Bugüne kadar ülkemizin çok değerli varlıkları gözden çıkarılmadı mı? Fakat Trakya ve İstanbul`un tümüyle gözden çıkarılması ülkemize yapılacak olan çok büyük bir ihanet olur. Zaten ‘kentlerimize ve İstanbul`a ihanet ettik’ denmemiş miydi?

Orası yapılaşacak. Bunu biz de söylemiyoruz. ÇED raporları söylüyor. Erdoğan geçmişte ‘İki yakada iki kent’ demişti. Yani yaklaşık olarak 2’şer milyondan 4-5 milyonluk bir kentten bahsedilmişti. Oranın yapılaşacağını kendileri ifade ediyorlar fakat kaçak güreşiyorlar. 3. köprü, 3. havalimanı, Kanal İstanbul projesi… Hepsi birazdan vereceğim örnek kapsamındadır; bakın birinci köprüyü yaptıklarında o zaman meslek odaları karşı çıkmıştı. ‘Bunu yapmayın. Siz İstanbul’un ulaşım sorununu çözemezsiniz, hem de İstanbul kuzeye doğru yapılaşır’ demişlerdi. Meslek odalarına ‘engelleriz’ denildi. Engelleyemediler. 2. köprü yapılınca da aynı itirazlar geldi, aynı şeyler yaşandı. Yine engelleyemediler. 3. köprüyle bilinçli olarak tüm o bölgenin yapılaşması isteniyordu. Çünkü Türkiye ekonomisini üreten bir ekonomi haline getirmek değil, konut ve emlak projesi üzerine oturtarak Türkiye ekonomisini canlandırmaya çalışıyorlar.”

‘YENİ BİR RANT VE EMLAK PROJESİ’

İktidarın 18 yıldır ekonominin merkezine aldığı inşaat anlayışıyla Türkiye ekonomisinin gelişmediğini, tam tersi ‘büyük’ projelerle birlikte Türkiye ekonomisinin krize girdiğini vurgulayan Gökçe, altının çizilmesi gereken konunun Kanal İstanbul projesinin ulaşım projesi değil İstanbul Havalimanı, 3. köprü ve Çanakkale Köprüsü ile birlikte, İstanbul`un kuzeyinde ve Trakya’da yapılaşmamış alanları imara açacak olan yeni bir rant ve emlak projesi olduğunu ifade etti.

‘NÜFUS ARTACAK’

Kanal İstanbul projesinin İstanbul nüfusunu 25 milyona, Trakya nüfusunu ise 40 milyona çıkaracağını söyleyen Gökçe, Kanal projesinin İstanbul’a su veren Istrancalar’dan gelen suyu engelleyeceğini, bölgedeki barajları ortadan kaldıracağını hatırlattı. Gökçe, projenin faydadan çok zarar getireceğine dikkat çekti.

Gökçe, şu ifadeleri kullandı:

“Bölgenin tarım arazisi olma özelliği kaybolacak, hem de İstanbul ve Trakya’nın içme suyunu ortadan kaldıracak. Çünkü siz Sazlıdere Barajı’nı ortadan kaldırıyorsunuz, Terkos Gölü’nü ortadan kaldırıyorsunuz, Küçükçekmece’den Karadeniz’in suyunu veriyorsunuz; Marmara Denizi zaten yeterince kirlenmiş ve siz Marmara’yı daha da kirletip, oksijensiz bırakıyorsunuz. İklimi bozuyorsunuz, ekosistemi bozuyorsunuz, içme suyu kanallarını ortadan kaldırıyorsunuz, İstanbul’u yeni göç dalgasıyla karşı karşıya bırakıyorsunuz. Ayrıca şöyle bir durum da söz konusu; kanal üzerine 8 ya da 9 köprü yapılacağı söyleniyor. Bu yeni maliyet yüklemek demek.”

‘MEGA’ PROJELER BİTİŞ DEMEK

Projenin iddia edildiği gibi mali açıdan ülkeye bir getirisi olmayacağını belirten Gökçe, “Bilimsel ölçüler çerçevesinde baktığımızda Kanal İstanbul, 3.köprü, 3. havalimanı ve Çanakkale Köprüsü’yle birlikte Trakya nüfusunun da artmasına, bölgeye oldukça fazla konutun inşa edilmesine, verimli Trakya ovasının tamamiyle bitmesine, İstanbul’un içme suyunun tüketilmesine, İstanbul’un havasının kirlenmesine yol açacak” dedi.