İstanbul'un Harika Gizemleri...

İstanbul'un Harika Gizemleri...

İkizler kendilerini ve yakınlarını tehdit eden kötülere karşı mücadele ederken ve İstanbul’un binlerce yıl önce kurulduğu zamanlardan kalan gizemlerini çözüme ulaştırırken biz okurlar bu güzel şehrin farklı bir tarihine tanıklık ederiz, eski binaları hakkında ilginç bilgiler öğreniriz, geçmişte kalan uygarlıkları ve halkları tanırız.

Perge Dündar

Eskiden kalma, boş ve unutulmuş binalar, savaşçı kadınlar gibi dimdik duruyordu. Şehri geri kazanmaya hazırlardı. Yeni ve modern binalar ise yıkılmış, boyunlarını bükmüş ve hiçbir kişilikleri olmadığı için ait olmadıkları bu şehre boyun eğip kendilerini bırakmışlardı. Şehir eski suretini geri kazanıyor, onun kişiliğini yırtan yeni ve çirkin binaları yüzeyinden siliyordu. (Pera Günlükleri 5 – s. 117)

Renkleri ve ayrıntılarıyla gözlerimi kamaştıran, her daim sürprizler barındıran sokaklarıyla beni heyecanlandıran ve mutlu eden İstanbul’a aynı hisleri besleyemiyordum bir süredir. Kaba insanlardan oluşan anlamsız ve boğucu kalabalıkları, her yerin betonla kaplanması, eski ve estetik olan binaların birer birer yıkılması, yenilenme adı altında çirkinleşen vapurları, en sevdiğim yerlerden olan kitapçıların sayılarının azalması, zaten azınlıkta olan parkların tek tek yok edilmesi, birbirinden güzel tarihi eserlerin ve kalıntıların yazık edilişi yüzünden yüreğim soğudu bu canım şehre karşı. Ama Delal Arya hala İstanbul’u seven ve üstüne üstlük iyi de bilen biri. Onun yazdığı Pera Günlükleri İstanbul’u tanıtmakla, anlatmakla kalmıyor sevmenize de yol açıyor. Beş kitaptan oluşan bu seriyi okuduktan sonra İstanbul içimde yine bir mücevhere dönüştü (gerçeklerin acılığını göz ardı ederek tabi).

“Ran Eltanin’in, bu tuhaf fikirleri olan, kurnaz bakışlı ve keskin kulaklı oğlanın, on iki yıllık hayatı boyunca emin olduğu tek bir şey vardı; o da ileride çok ünlü bir gizem avcısı olacağıydı.” (Pera Günlükleri 1 - s. 15)

Ebeveynleri Kuzey Afrika ve Orta Doğu’nun çöllerinde araştırma yapan Ran ve Lusin, Venedik’te yatılı bir okulda kalan ikiz kardeştirler. Ran, babası gibi gizemleri araştırmayı seven delifişek bir oğlan çocuğudur. Lusin ise gözü baleden başka bir şey görmeyen, nazik, düzenli bir kızdır. Okul müdürlerinin onlara, anne ve babalarının Yemen’de bir kum fırtınasında kaybolduklarını söylemesi ile hayatları tamamen değişecektir.

“… üç başlı yılan fosilini asla yanından ayırmadığıydı. O doğmadan önce fosilin annesine ait olduğunu biliyordu. Ona söylendiğine göre, doğduğu sırada fosil hafifçe parıldamış, bunu gören annesi de tuhaf taşı, beşikte yatan kızının koynuna bırakmıştı.” (Pera Günlükleri 1 - s. 51)

Aldıkları bu haber sonrasında okul müdürü ikizleri apar topar doğduklarından sonra hiç görmedikleri İstanbul’a geri yollamaya girişir. Orada, babaannelerinin kardeşi Kaptan Barnekas ile birlikte Pera Palas Oteli’nde yaşamak zorundadırlar. Bu değişiklikten ikizler kadar Kaptan da memnun kalmaz, ama onları oteline kabul etmek zorunda kalır. Eski zamanlarda ünlü yazarların, film artistlerinin, kralların kaldığı otelin boş odalarını dolaşırken Agatha Christie’nin kaldığı odaya rastlarlar. Burada esrarengiz bir anahtar bulmaları ile maceraları başlayacaktır. Kötüler, geçmişin karanlık güçlerini canlandırarak İstanbul’un geleceğini karartmak istemektedir. Her şeyi durdurmak, eskinin yaratıklarını etkisiz hale getirmek ikizlerin görevidir. Acaba bu görevlerin üstesinden gelebilecekler midir?

“Yerebatan Sarayı, diğer adıyla Bazilika Sarnıcı, Bizans İmparatoru I.Justinyen tarafından 542 yılında İstanbul’un su ihtiyacını karşılamak için yaptırılmıştı. 19 km. uzaktaki Belgrad ormanlarından kemerlerle getirilen sular burada biriktirilir, insanlar ellerinde kovalarla gelip su çekerlerdi. Sütunların dibindeki sularda büyük balıklar yüzerdi. Hatta Osmanlı döneminde Yerebatan’da kayıkla balık avına çıkanlar bile olmuştu.” ( Pera Günlükleri 2 – s. 64)

İkizler kendilerini ve yakınlarını tehdit eden kötülere karşı mücadele ederken ve İstanbul’un binlerce yıl önce kurulduğu zamanlardan kalan gizemlerini çözüme ulaştırırken biz okurlar bu güzel şehrin farklı bir tarihine tanıklık ederiz, eski binaları hakkında ilginç bilgiler öğreniriz, geçmişte kalan uygarlıkları ve halkları tanırız. Yani ikizler, aileleri, arkadaşları ve kötü insanlar dışında İstanbul da kitabın karakterlerinden biridir.

“Çünkü bin yıllardır İstanbul’u yöneten iki güç vardır. Biri Soy’dur, ötekisi Konsey’dir. Ve bu ikisi birbirlerinden akla kara kadar farklıdır.

“Soy kötülerden oluşuyorsa Konsey de iyilerden oluşuyor olmalı,” diye fikir yürüttü Lusin.” (Pera Günlükleri 3 – s. 163)

Can Yayınları'ndan çıkan 5 kitaplık bu seri boyunca Ran ve Lusin yeni arkadaşlar edinirler, aileleri ve İstanbul hakkında gizli kalmış birçok bilgiyi öğrenirler, şehrin geçmişine yolculuk ederler, geleceği kurtarmak için topladıkları gizemleri bir bir çözerler. Heyecanın eksik olmadığı, zaman zaman gerilimin yükseldiği, merakı dürtükleyen unsurların sürekli sergilendiği bu seri soluksuz okunuyor. Delal Arya zengin ve yerinde kelime seçimleriyle, yer yer eğlenceli ve özenli diliyle, tarihe ve kalıntılarına ilgi uyandırmasıyla, aksamayan hikâyesiyle ve sürükleyici anlatımıyla sadece on yaş ve sonrası genç okuyucuların değil yetişkin kitapseverlerin de ilgisini hak ediyor bence.

Haydi, size iyi okumalar…

Not: Kitabın tanıtımı için hazırlanmış olan videoya bakmak isterseniz: https://vimeo.com/56237399

KÜNYE: Pera Günlükleri 1-2-3-4-5, Delal Arya, Can Çocuk Yayınları, 2012-2017

DAHA FAZLA