İstanbul'da Barış Mitingi  Düzenlendi

İstanbul'da Barış Mitingi Düzenlendi

1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Bakırköy'de düzenlenen mitingde "Barış" talebi en yüksek sesle haykırıldı.

1 Eylül Dünya Barış Günü dolasıyla İstanbul Bakırköy’de düzenlenen miting bu yıl muhalefete yönelik yoğun saldırı ve ekonomik krizin gölgesinde yapıldı.

HDK, HDP, EMEP, DİSK, KESK ve İHD gibi çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü, sendika ve dernek tarafından çağrıcılığı yapılan Barış Günü mitingi öncesi Bakırköy Özgürlük Meydanı'na bir yürüyüş yapıldı. Yürüyüş sırasında polis, korteji sık sık taciz etti.

ANNELER KORTEJDEKİ YERİNİ ALDI

Barış Anneleri kortejde “Savaşa geçit vermeyeceğiz” pankartını taşırken, Cumartesi Anneleri'yle bütünleşen “Beni Bul Anne” şarkısı da yürüyüş korteji boyunca ses araçlarından çalındı. 

DERSİM UNUTULMADI

HDP milletvekillerinin de içinde olduğu kortej Dersim’de haftalardır devam eden orman yangınının ve Cumartesi Anneleri’nin eyleminden fotoğraflarla yürüdü.

Özgürlük Meydanı'na yürüyen kitle, arama noktalarından geçerek meydana ulaştı.

'YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ'

Miting alanında “Savaşa hayır barış hemen şimdi”, “Yaşasın halkların kardeşliği” ve “Savaşa değil, eğitime bütçe” sloganları atıldı. Ayrıca döviz kurundaki artışla birlikte, emekçilere yıkılmak istenen kriz faturasına karşı talepler de mitingde öne çıktı. 

'BARIŞ İÇİNDE YAŞAYAN BİR TOPLUM HAYAL DEĞİL'

Mitingin başında, tertip komitesi adına Kürtçe ve Türkçe ortak bir metin okundu. Türkçe metni okuyan İHD İstanbul Eş Başkanı Gülseren Yoleri, barış içerisinde yaşayan bir toplumun hayal olmadığını söyledi.

Metinde şu ifadeler yer aldı:

“İnsan toplumu birbirlerini bombalamaya tankla tüfekle katliamdan geçirmeye devam etmekte. Dinler dinlere, mezhepler mezheplere, erkekler kadınlara düşman olmaya, sömürgeleştirmeye el koymaya devam etmekte. İnsan insanı neden köle yapar? Erkek toplumsallığı neden kadın toplumsallığından kendini daha üst olarak görür? Savaş evrensel hukuk normların dışında önce ‘savaşacak mısın?’ yazıyor. Kaç milyon insan öldürüldü şimdiye kadar savaşlarda? Kaç milyon insan yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldı? Acaba kaç milyon kılıç, kalkan üretildi vakti zamanında? Ya kimyasal ve biyolojik silahların dünyayı yok etme gücü… Milyonlarca insan evsizken işsizken savaş sanayisine yatırılan sanayiye ayrılan toplam miktar kaç trilyon dolar, lira, sterlin? Demokrasi her yerde adım adım ortadan kaldırılıyor. Toplumsal kıyım yayılıyor. Irkçılık yaygınlaştırılıyor. Ortadoğu coğrafyası bunun en kanlı yerlerin başında geliyor.

'SÖMÜRÜNÜN OLMADIĞI BİR DÜNYA HAYAL DEĞİL'

24 Haziran seçimleriyle düğmeye basılan tek adam rejimi varlık zemini olarak görülüyor. En son 700 haftadır oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri'ni düşman ilan ettiler. Dünyanın gözü önünde işkence ettiler. Türkiye hem toplum olarak kendi içinde hem de komşularıyla bir savaş haline yaşayan bir ülke haline geldi. Sömürünün olmadığı bir toplum, bir ülke, bir dünya hayal değil.  Yaşasın demokrasi ve barış mücadelemiz.”

'SAVAŞ YOKSA ÇOCUKLARIMIZIN KEMİKLERİ NEREDE?'

Ardından söz alan Cumartesi Anneleri'nden Hanım Tosun da “Özgürlüğü mutlaka bir gün getireceğiz. Son damla kanımıza kadar özgürlüğü getireceğiz. Onlar bizi ne kadar dövseler kapıları kapatsalar mutlaka o kapıları açacağız. ‘Savaşa geçit vermiyoruz’ dedik polisler ‘Türkiye’de savaş yok’ dedi. Savaş yoksa çocuklarımızın kemikleri nerede? Savaş yoksa kapıları neden kapatıyorlar? Bizler mutlaka özgürlüğü bu topraklara getireceğiz. Geri adım atmayacağız. Sokaklarda, caddelerde olacağız. Bizim çektiğimizi kimse çeksin istemiyoruz. Bir gün özgürlüğü bu topraklara getireceğiz” dedi.

'MUTLAKA BARIŞ GELECEK'

Barış Anneleri adına konuşan Bedia Gökgöz şunları söyledi:

"Bizler asla barıştan vazgeçmeyeceğiz. Onlar istediği kadar saldırsın bizler yolumuza devam edeceğiz. Savaş yok diyorlar. O zaman neden dağlarımız bombalanıyor. Neden çocuklarımızın cansız bedenleri bizlere geliyor. Bizler barış ile çocuklarımızın geleceğini kazanacağız. Barışı çocuklarımıza armağan edeceğiz. Bir gün mutlaka barış gelecek."

'BİZİ KATLEDEREK BARIŞI GETİRECEĞİNİ SANANLAR YANILDI'

Suruç Aileleri adına söz alan Murat Budak "Bizleri katlederek barışı yok edeceğini sanan kişiler yine yanıldı. Bakın yine burada dimdik ayaktayız. Bizler onurlu Kürt analarının çocuklarıyız, bizler 70 yaşında Ankara’da katledilen Meryem ananın çocuklarıyız. Bizler Kader’in, Cemo’nun, Sibel’in arkadaşlarıyız. Bizler bu ülkeye barışı getireceğiz. Biz kazanacağız." şeklinde konuştu.

'EN YÜREKLİ DURUŞLARI KALBİMİZDE OLACAK'

10 Ekim Ankara Katliamı’nda yaşamını yitiren Korkmaz Tedik’in babası Erdoğan Tedik de yaptığı konuşmada, “10 Ekim 2015 öncesi gerek ülkemiz, gerek Ortadoğu hızla bir savaş ortamına sürüklenmekteydi. İşçilerin, emekçilerin, işsizlerin, yoksulların sesini duyurmak için Ankara’ya gelmiştik. Analarımızın ağlamaması çocuklarımızın ölmemesi için Ankara’ya savaşa inat barış hemen şimdi demek için geldik. Savaş acı, yoksulluk ve göz yaşı demek. Savaş, emekçi halklar için zulüm demek. 10 Ekim'de katliamı yapanlar sadece 36 IŞİD’li değil. Yaralıların üzerine gaz bombası sıkanlar ve diğerleri yargı önüne çıkartılana kadar adalet mücadelemiz devam edecek. Mahkeme süreci bitmedi, devam ediyor. Biz bedenlerini siper eden 103 güvercinlerimizin pankartlarını yeniden asacağız. En yürekli duruşları kalbimizde olacak. Umutsuzluğa karamsallığa yenik düşmeyeceğiz. Adaletin herkese geldiği günler gelene kadar mücadelemiz devam edecek” ifadelerini kullandı.

'ACILARIMIZI AYRIŞTIRMAYA ÇALIŞANLAR VAR'

Gezi Aileleri Dayanışma Platformu adına konuşan Volkan Kesanbilici ise, “Barış Anneleri'ye birlikte anılmak çok önemli. Çünkü bizim acılarımızı ayrıştırmaya çalışanlar var. Bunlar ayrıca barışın da düşmanları. Acılarımızı ayrıştırmaya çalışanlar barışın düşmanıdır. Düşmanı yenebileceğimiz bir şey bu ülkeye barışı getirmektir. Düşmanlarımızın ortak noktası eşitliğe barışa düşman. Düşmanlarımızın inadına bu topraklara mutlaka barış, kardeşlik gelecek” dedi.

'BARIŞ TALEBİ BİR ARADA YAŞAMA TALEBİDİR'

Mitingde son sözü alan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temell ise şu sözleri sarf etti:

"Savaş politikalarına karşı çıkmazsanız savaş gelir sizi bulur. Silivri’de şarbon olur bulur, kadına yönelik şiddet olur sizi bulur, işçi cinayetleri olarak sizi bulur. O yüzden savaşa hayır demek, ortak vatanda bir arada yaşama iradesini var etmektir. Tüm Türkiye halkalarını, tüm demokrasi güçlerini bu iktidara karşı, iktidarın İçişleri, Sağlık ve Tarım Bakanı gibi halkın sağlığına ve güvenliğine savaş açmış bu anlayışa karşı yan yana gelmeye davet ediyoruz. 

"Gelin yan yana duralım, gelin bu mücadeleyi yükseltelim. Biz haklarımıza sahip çıktıkça, biz yan yana durdukça, biz bu nefret tohumlarını söküp attıkça, biz bu önyargı barajlarını yıktıkça, bunun önünde hangi iktidar durabilir? 24 Haziran’da nasıl barajı yıktıysak yine omuz omuza duralım. Yarım bıraktığımız işi yerel seçimlerde tamamlayalım."