İstanbul Kent Savunması nasıl bir şehir istiyor?

İstanbul Kent Savunması nasıl bir şehir istiyor?

İstanbul Kent Savunması, yerel seçimlere ilişkin İleri Haber'e konuştu.

Özgür Yılmaz - @ozguryilmaz344

İstanbul Kent Savunması'ndan Deniz Özgür ile pazar günü yapılacak olan yerel seçimler ve İstanbul Kent Savunması'nın nasıl bir kent istediği üzerine konuştuk.

'KARARLAR HALK İÇİN HALKLA BİRLİKTE ALINMALI'

İleri: İstanbul Kent Savunması yerel seçimler için nasıl bir şehir istiyor?

Deniz Özgür: Bir şehir, en temelde katılım modeli en geniş hale getirilmiş ve belirlenmiş bir biçimde yönetilmelidir. Şehrin kaderini belirleyecek önemli kararlar ve şehrin bütçesi katılımcı bir yöntemle halk için ve halk ile birlikte alınmalı; dolayısıyla, etkilenecek herkesin görüşüne başvurmanın ve katılımını sağlamanın yolları aranmalı ve gerekli mekanizmaları kurulmalıdır. Bunun yanısıra, mimarlık, şehir planlama, mühendislik, ulaşım ve koruma uzmanları, sosyologlar, insan hakları savunucuları, hukukçular gibi her konunun kendiyle ilgili uzmanlık alanlarından da faydalanılmalıdır. Birinci öncelik budur.

Bunun haricinde, en temel başlıkları şöyle sıralayabiliriz:

  • Yeşil alanları, parkları, koruları, sahilleri vb. müşterekleri ve kentsel kamusal alanları bakımlı, yeterli, erişilebilir, 
  • İklim dostu,
  • Eğitim, sağlık, konut gibi temel haklara erişimin ekonomik olduğu ve ayrımcılık yapmadan herkes için sağlandığı,
  • Toplu ulaşımın ucuz, etkin, herkes için (engelli, yaşlı, çocuk) erişilebilir olduğu, deniz ulaşımından da yeterince faydalanılan,
  • Afetlere hazırlıklı, altyapının bütün afetlere göre planlandığı,
  • Engelli yurttaşlar, kadınlar, çocuklar,LGBT+ bireyler ve dezavantajlı grupların gereksinim ve taleplerine göre düzenlenmiş, insan haklarına saygılı, ayrımcılık yapmadan herkes için erişilebilir, yaşanabilir ve güvenli,
  • Sokak hayvanlarının yaşam hakkına saygı duyan, onları koruyan,
  • Kültür ve tarih varlıklarının, hafıza mekânlarının çöküntüye terk edilmediği, özelleştirilmediği, tam aksine, korunduğu,
  • Konutun, bir meta ya da finans varlığı gibi değişim değeri değil, kullanım değeri üzerinden temel bir sosyal, ekonomik hak olarak kabul gördüğü,
  • Rant odaklı değil insan odaklı dönüşümle mahallelerin yerinde kalma haklarının tanındığı,
  • Mega projelerle altüst edilmeyen bir İstanbul istiyoruz.

'İSTANBUL'UN BÜTÜN ÇEHRESİ ÖZELLİKLE SON 10 YILDA BÜYÜK BOYUTLARDA DEĞİŞTİ'

İleri: İstanbul'da betonlaşma artarken, ormanların oranı da ciddi anlamda azaldı. Bu durumu da en iyi sembolize eden durum, deprem toplanma alanlarına AVM dikimleri olarak görülebilir. Siz bu durumun sebepleri ve olası sonuçları hakkında neler söylemek istersiniz? 

Deniz Özgür: Şehrin kar odaklı dönüşümü, inşaat ve emlak ekonomisi dediğimiz olgu, İstanbul’un bütün çehresini özellikle son 10 yılda büyük boyutlarda değiştirdi. Dokunulmaz alanların, mekanların yıkımına, dönüşümüne şahit olduk. İstanbul, ülke ekonomisinin katalizör gücü haline getirildiği için bütün yatırımlar betona gömüldü. Afet toplanma alanları da bu dokunulması düşünülmeyen kategorilerden biriydi. Ve geldiğimiz süreçte, 2001 senesinde kabul edilen Acil Eylem Planındaki 493 toplanma alanından 75 tanesi kalmış durumda! Bu durum, afete hazırlık kapsamında değerlendirildiğinde korkunç sonuçlar doğuracak bir gelişme. Tek bir örnek verecek olursak; Kartal ilçesindeki binanın çökmesinin ardından enkazın toplanması 1 ay sürmüş, enkaz altındakiler çok geç kurtarılabilmiştir. Ölçeği tüm İstanbul’u etkileyecek olası deprem üzerinden uyguladığımızda manzarayı varın hesap edin! Bu, şehrin ölümü demek.

'VAHŞİ İNŞAAT EKONOMİSİ MODELİNİN EN ÇOK ZARAR VERDİĞİ ALANLARDAN BİRİ DE İSTANBUL'UN KÜLTÜRÜ'

İleri: Bir şehir için en önemli noktalardan biri de belki de onun kültürüdür. İstanbul'un da bu anlamda son yıllarda ciddi bir gerileme yaşadığı ortada. En son Cumhurbaşkanı'nın tarihi eserlerin yıkılıp yeniden yapılacağı yönünde bir açıklaması oldu. İstanbul'un kent kültürünün şimdiki hali ve geleceği hakkında neler söylenebilir? 

Deniz Özgür: İstanbul’un tarihi ve kültürel varlıkları, dokunulmaması gereken en önemli unsurlardandır. Ne yazık ki, yukarda bahsettiğimiz vahşi inşaat ekonomisi modelinin en çok zarar verdiği alanlardan birisi de budur. Öyle ki, ekonomik döngü yaratmak adına kavramların alt üst edilişine tanık olduk. Bir yandan var olan tarihi yapılar yıkılıp yeniden yapıldı. Bir yandan da esamesi okunmayan yüzlerce yapı için ihya projeleri hazırlandı. Bütün bu döngünün arkasındaki mantığı, iktidarın toplumsal hafızayı kendine göre şekillendirme ve gelecek kuşaklara istediği gibi yön verme arzusu üzerinden okuyabiliriz. İktidar, kendi ideolojisi ve dünya görüşü doğrultusunda bir toplum yaratmak için tarihi ve kültürel birikimi kendi penceresinden yeniden üretiyor. Bunu da yıkıp yeniden yaparak kotarmaya çalışıyor. Bu elbette, bizler için, tüm yurttaşlar için çok önemli bir tehlike.

'ŞEHRİN EN KÜÇÜK NOKTALARINDAN BAŞLAYARAK DEĞİŞİMİ ÖRGÜTLEMEMİZ LAZIM'

İleri: İstanbul, bu anlayışla yönetilmeye devam ederse, bunun sakinlerine ne gibi olası etkileri olabilir? Bu duruma seçimler bir alternatif yaratabilir mi?

Deniz Özgür: İstanbul kentsel ve ekolojik bir çöküş içinde. İstanbul’un gerçekten bir yönetimi var mı, yönetilmesi mümkün mü, tartışılır. İnanılmaz bir hızla hareket eden, imar ve sermaye hareketliliği içinde yönünü kaybeden bir şehir görünümünde İstanbul. Bütün muhalefet de AKP’nin asfalt ve beton paradigmasına teslim olmuş durumda. Dolayısıyla seçimler muhalefet tarafından kazanılsa bile İstanbul için çok da anlamlı bir değişim söz konusu olmayacaktır. Adayların kişiliğinden ve niyetinden bağımsız olarak belediye çarkı öyle bir kara delik ki orayı anlamak ve müdahale etmek çok büyük bir politik irade gerektiriyor. Bu iradeyi de maalesef göremiyoruz.. O nedenle işimiz zor, İstanbul’da belediye yönetimi değişse de çok zor!

Bizim gerçek ve uygulanabilir alternatif politikalar üzerinde çalışmamız ve şehrin en küçük noktalarından başlayarak değişimi örgütlememiz lazım. Bunun yolu da 1 Nisan’dan itibaren bütün ilçe ve büyükşehir belediye meclis toplantılarına katılmak, çalışmaları yakından takip etmek, kent konseyi ve ihtisas komisyonları yoluyla belediyeyi denetlemekle işe başlamaktan geçiyor!