İşçi sınıfının ilk senfonisi... Paris Komünü 150 yaşında!

İşçi sınıfının ilk senfonisi... Paris Komünü 150 yaşında!

Parisli taş ustalarının, kunduracı, metalci, sıvacı, çamaşırcı ve diğerlerinin eseri, işçi sınıfının ilk senfonisi Paris Komünü 150 yaşında. Paris’i işgalci Alman güçlerine terk eden burjuvalara karşı duruşun, kapitalist sömürüye ve diktatörlüğe karşı ayaklanışın adı Paris Komünü, yalnızca 72 gün yaşamasına karşın tarihe pek çok iz bıraktı.

İleri Haber

İnsanlığın yüzyıllarca süren eşitlik, özgürlük ve kardeşlik hayalleri 150 yıl önce en yalın, en net biçimiyle tarih sahnesine çıktı. Parisli taş ustalarının, kunduracı, metalci, sıvacı, çamaşırcı ve diğerlerinin eseri Paris Komünü aynı anda hem kapitalist zorbalığa karşı işçi sınıfının ayağa kalkışı, hem de Paris’i işgalci Alman güçlerine bırakan burjuvalara rağmen işçilerin meydan okuyuşuydu.

Paris Komünü tarihe eşitlik, özgürlük ve kardeşlik yolunda işçi sınıfı iktidarının hangi biçimlerde ortaya çıkacağının ilk görüntüsüydü. Sınıf mücadeleleri tarihinin en keskin biçimde ortaya çıktığı kapitalist çağda, Komün işçi sınıfının siyasal devriminin ne anlama geldiğini gösteriyordu. Bu siyasal devrimin iktidar biçimini somutlayan proletarya diktatörlüğü ile ilgili Engels şu sözleri söylüyordu: “Paris Komününe bakın, işte proletarya diktatörlüğü odur.”

PARİSLİ EMEKÇİLER AYAĞA KALKIYOR

Komün tıpkı kendisinin öncül ve ardılları gibi tek bir zemin üzerinde yükselmedi. Tüm toplumsal sorunların biriktiği III. Napolyon diktatörlüğü boyunca işçi sınıfı ve toplumun tüm kesimlerinin maruz kaldığı sömürü ve baskı koşulları, diktatörün çılgın savaş planlarıyla dayanılmaz hale geliyordu. 1870 yılında Prusya’ya karşı Fransa’nın başlattığı savaş diktatörün sonunu hazırlıyordu. Marx’ın deyimiyle “Bonapartist rejim” Prusya’ya karşı ağır bir yenilgi alıyor ve Paris’i işgalcilere bırakıyordu. Paris’in burjuvaları benzer bir olayı 70 yıl sonra Alman faşizmine karşı yapacak ve işçi sınıfından duyduğu korkudan ülkeyi faşizme teslim ederek kurtulacaktı.

İşçi sınıfından kurulu Ulusal Muhafızlar ise bu yenilgiyi reddediyordu. Bonapartist rejimin artıkları emekçilere saldırırken, 18 Mart’ta iktidar Paris’li emekçilerin eline geçiyordu. 26 Mayıs’ta ilk özgür seçimler gerçekleşirken, Komün yönetimi borçların ertelenmesi, işçilerin çalışma koşullarının düzeltilmesi, üretim araçlarının kamulaştırılması, dinsel gericiliğin yok edilmesi gibi ilk adımları atıyordu.

KOMÜN: YENİ BİR DÜNYAYA AÇILAN KAPI

İşbirlikçi Fransız egemenleri Prusya orduları ile birleşerek Paris’i kuşatıyor, sokak sokak barikat çarpışmaları başlıyordu. Marks ve Engels’in kurucuları arasında yer aldığı Uluslararası İşçi Derneği(I.Enternasyonal) bu süreçte devrimin içinde yer alıyordu.

Ancak Paris Komünü yalnızca 72 gün yaşayabildi. Daha sonra Engels ve Lenin’in de tespit edeceği gibi Komün siyasal devrim hedefinin muğlak kalması ve toplumsal devrime gidecek süreci açamamasından ötürü yeniliyordu. Öte yandan Komün tüm dünya emekçilerinin ilk iktidarı ve deneyimi olarak geriye onlarca deneyim bırakıyordu. 20 bin komünarın hayatıyla ödediği Paris Komünü daha sonra Sovyet iktidarını doğuracak yolu açacaktı. Paris Komünü'nün bıraktığı miras bugün tüm emekçilerin mücadelesinde devam ediyor.