İş başvurusu reddedilen trans erkek, transfobik söylemlere maruz kaldı

İş başvurusu reddedilen trans erkek, transfobik söylemlere maruz kaldı

Özel bir rehabilitasyon merkezine fizyoterapist olarak iş başvurusu yapan trans erkek Sarp Öztaş, transfobik söylemlere maruz kaldı ve iş başvurusu reddedildi.

Celal Bayar Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümü mezunu 25 yaşındaki trans erkek Sarp Öztaş, İstanbul Sultangazi’de özel bir rehabilitasyon merkezine iş başvurusunda bulundu. Öztaş'ın iş başvurusu trans erkek olduğu için reddedildi ve fobik söylemlere maruz kaldı.

Miray Mert'in haberine göre Öztaş, mesleki deneyiminin önemsenmediğini ve işyeri yöneticisinin kendisine karşı transfobik söylemlerde bulunup ''erkek çalışan arıyoruz'' dediğini belirtti.

Öztaş, mesleki yeterliliklerini işyeri yönetimine  aktardığını devamında cinsiyet uyum sürecini tamamlayan bir trans erkek olduğunu yönetime iletti. Sonrasında yöneticinin kendisine transfobik bir söylemle "biz erkek çalışan arıyoruz” dediğini ve yaptığı iş başvurusunu reddettiğini aktardı:

“Özel rehabilitasyon merkezinin Sultangazi’de bulunan şubesine yaptığım iş başvurusu sonucu çağrıldığım için gittim. İsmini bilmediğim kadın yöneticiyle görüştüm. Çalıştığım ve çalışacağım yerlerde bunun saklanılacak utanılacak bir olmadığı için açık sözlü olarak cinsiyet uyum sürecimi bitirdiğimi söyledim. Kendisi çok şaşırdı. “Biz velilerin istekleri üzerine erkek çalışan almak istiyoruz” diye bir cümle kurdu. Ben de o zaman “beni erkek olarak görmüyorsunuz” bu yaklaşımının transfobik olduğunu söyledim“

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN ÇIKILMASI NEFRET SÖYLEMİNİN VE NEFRET CİNAYETLERİNİN ÖNÜNÜN AÇILMASINA NEDEN OLDU'

Öztaş yaşadığı ayrımcılık hakkında “Trans birey olmam benim onurumu kıracak şekilde davranışlara maruz kalmamı gerektirmiyor. Sonuçta ben de hastalara sevgi, hoşgörü ve güler yüzle iyileşme süreçlerine destek olmak isteyen; kimsenin ne benden üstün olduğu ne de benim kimseden üstün olduğumu düşünen bir bireyim. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması yoluna gidilmesi zaten Türkiye’de LGBTİ+ bireylerinin haklarına saygı duyulmayan bir ortamdayken LGBT’leri daha da ötekileştirme onlara karşı nefret söyleminin ve nefret cinayetlerinin önünün açılmasına neden oldu. Bu gidişatta devletin hakkımı koruyacağına dair güvence görmüyorum. Gelecek için kaygılıyım” dedi.

DAHA FAZLA