İran'daki kritik zirve sonrası açıklamalar

İran'daki kritik zirve sonrası açıklamalar

Erdoğan, Putin ve Ruhani Tahran'da, Suriye ordusunun İdlib'i geri almak için düzenleyeceği operasyon ve göçmen sorunu gibi başlıklara ilişkin bir görüşme gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Üçlü Suriye Zirvesi’ için İran'ın başkenti Tahran'a gitti.

Erdoğan'ı, Mehrabad Uluslararası Havaalanı'nda İran Sanayi, Maden ve Ticaret Bakanı Muhammed Şeriatmadari, İran Cumhurbaşkanlığı Ofisi Protokol Müdürü Sadık Abdullahi, İran'ın Ankara Büyükelçisi Mouhammad Ebrahim Taherian Fard ve Türkiye'nin Tahran Büyükelçisi Rıza Hakan Tekin karşıladı.


ERDOĞAN-RUHANİ GÖRÜŞMESİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin "Suriye" meselesi için yapılacak "Üçlü Zirve" öncesi baş başa görüşme yaptı.

ANKARA HEYETİNDE KİMLER VAR?

Erdoğan'a İran seyahatinde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da eşlik ediyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile MİT Başkanı Hakan Fidan da Erdoğan'dan bir gün önce İran'a geldi.

ERDOĞAN-PUTİN-RUHANİ BİR ARAYA GELDİ

Ruhani'nin ev sahipliğinde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in de hazır bulunduğu Suriye gündemli yapılacak Üçlü Zirve yapıldı.

Erdoğan'ın, Rusya Devlet Başkanı Putin ile baş başa görüşmesi de bekleniyor.

Üçlü Zirve sonrası ortak basın toplantısında şu açıklamalar yapıldı:

RUHANİ: SURİYE HALKI DOSTUMUZDUR

"Suriye'de terörizmle mücadele için bu buluşma ne geçmişte ne gelecekte kendi kararımızı kabul ettirmek üzerine olmuştur. Suriye halkı dostumuzdur. 

Bizim şimdiki aşamada ve gelecekteki ortak eylemlerimizinin incelenmesi için ortaktır. İdlib başta Suriye krizini sonlandırmak için askeri seçeneğin işe yaramaz olduğunu vurguladık. Suriye Krizinin ve bölgedeki benzeri krizlerin barışlı yollarla çözüleceğini düşünüyoruz. Burada canlarını feda ederek, şehitlerin yüce ruhuna saygılarımı sunarak, Suriye'deki terör faaliyetlerinin durdurulmasına ve bölge için uzun süreli tehlikelerinin kaldırılması... 

İran İslam Cumhuriyeti, Suriye'de krizin çözümü için Suriye'nin davetiyle bulundu. Terörizm ile mücadele uluslarlarası bir istektir. Biz bölgedeki bazı ülkelerin terör ve ayrılıkçı endişelerini anlıyoruz. Ama bunu için en etkili yöntemin Suriye hükümetiyle işbirliği yapılması olduğuna inanıyoruz. Biz barış için savaşıyoruz. Bu mücadele sivillere zarar vermemeli. İşgalci bir rejim olan Siyonist rejim terörizmle mücadele ettiğini iddia edemez. Bu rejimin işgal ettiği Suriye topraklarını derhal terk etmesi gerekir. Kanunsuzca Suriye’de bulunan siyonist rejimi destekleyen ABD hükümetinden olumlu ve yapıcı bir rol alacağı beklenemez. Suriye’nin geleceği için ilk ve son rol Suriye halkına aittir.

Suriye'de kalıcı barışla ulaşması için ciddi sorunlar yaratmaktadır. Yüz binlerce Suriyeli'nin komşu ülkelerde bulunması olumsuz hava yaratır, derhal topraklarına dönmeleri için yardım edilmelidir. Suriye'nin geleceği için her türlü rol Suriye'ye aittir.

İdlib'te teröristlere karşı mücadele sivillere zarar vermemelidir ve yakıp, yıkıcı olmamalıdır. Yabancı askeri güçlerin topraklardan çıkması Suriye'nin geleceği açısından önemlidir. Libya'da dış güçlerin müdahalesi, geçmiş tecrübeler Suriye'nin geleceği açısından da önemlidir. Dünya özellikle bizim bölge dış müdahale, bazı hükümetlerin maceraperetliği yüzünden çok fazla insani kayba neden olmuştur. Yemen krizi ve dünyadaki benzer krizleri çizecektir. Bölgede ve dünyadaki kriz yaşayan ülkelerin geleceği ve barış sürecini belirleyemez.

Bizim Suriye krizindeki işbirliğimiz, bölgedeki diğer krizlerin çözümü için örnek olmaktadır. Sonunda bir kez daha aşağıdaki hususlara vurgu yapıyorum:

Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı duyulmalıdır. 

İdlib terörizmden arındırılmalıdır. 

Suriye'de güvensizliğe neden olan ABD'nin orada bulunması son bulunmalıdır. 

Uluslararası toplum, Siyonizm rejimin işgalciliğine karşı çıkmakla mükelleftir."

PUTİN: TERÖRİSTLER ÇEŞİTLİ PROVOKASYONLAR HAZIRLIYOR

"Teşekkürler Sayın Ruhani, Sayın Erdoğan... Öncelikle Sayın Ruhani'ye teşekkür etmek isterim. Suriye meselesinde atılacak adımları görüşmek üzere bize imkan tanıdı. Daha önceki zirvelerdeki kararlar önemli ölçüde hayata geçiriliyor. Suriye topraklarının yüzde 90'ı kontrol altına alındı. Teröristler, İdlib'de çeşitli provokasyonlar hazırlıyorlar. Buna rağmen bizim ortak mütabakatlarımız siyasi çözümü önemli ölçüde ilerlerdi. Suriyeliler'in kendi başına ülkenin kaderini tayin etmeye imkan bulabildiler. BM nezdinde bir anayasa hazırlığı olacak. Suriye hükümetinin kontorolü altında, insanlar barışa adım atıyor. Uluslararası toplum, zorunlu göçmenler ve sığınmacıların evlerine dönüşünü desteklemektedir. "

ERDOĞAN: GÖÇMEN KAPASİTEMİZ DOLDU

"Dünya bizi sabırsızlıkla bekliyor. Kendi askerimizin canı pahasına Suriye'de güvenirliliği sağladık. Bugün gerginliği azaltma bölgelerinden sadece İdlib kaldı. Muhalefet bu konuda aldatıldığını düşünüyor. Bu sürecin çok rizkli bir yere geldiğini görüyoruz. İdlib bizim milli güvenliğimiz için de hayati öneme sahiptir. 12 gözlem noktasının İdlib halkına güvence vermiş olmasından memnunuz. Esad rejiminin kendi halkına yapılan zulmü haklı göremeyiz...  Türkiye 4,5 milyon mülteciyi ağırlama kapasitesini doldurmuştur.

"Bugün burada bulunma sebebimiz yaşanan insani drama son vermenin yollarını aramaktır. Bugün üçüncüsü gerçekleştirdiğimiz üçlü zirve,Suriye'de istikrar sağlama konusunda belli bir mesafe alınmasına katkı sağlamıştır. Yaklaşık 8 yıldır devam eden bir ihtilafın bir günde çözülmesini beklemek elbette mümkün değildir. Ancak yangını seyretmek yerine söndürmenin yollarını arıyoruz.

İdlib'de atılacak yanlış adımların yankıları her tarafta hissedilecektir. Suriyeli sivillerin can güvenliğini hiçe sayan eylemler, teröristlerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramayacaktır.

İdlib halkının yeni felaketlere maruz kalmasını asla kabul etmiyoruz. İdlib meselesi yeni acılara, yeni gerginliklere, yeni sıkıntılara mahal vermeden, Astana ruhuna sadık kalarak çözülmelidir.

Önümüzdeki günlerde 3 garantör ülkenin temsilcileri Cenevre'de yeniden bir araya gelecekler.

Arzumuz Suriye ihtilafının kalıcı ve muteber bir çözüme kavuşturulmasıdır. Şüphesiz bu sorumluluk yalnızca üç garantör ülkenin değil, tüm uluslararası toplumudur. Suriye ihtilafına çözüm bulunması için ilgili tüm paydaşların ortak bir zeminde buluşması gerekmektedir. Türkiye olarak bu hedef doğrultusunda çabalarımızı sürdürmeye kararlıyız."

ORTAK BİLDİRİ YAYIMLANDI

Zirvenin ardından ortak bildiri yayımlandı.

Tahran bildirisinde, Türkiye, Rusya ve İran İdlib'deki durumu Astana formatını tanımlayan iş birliği ruhuna uygun olarak ele almayı kararlaştırdı.

Bildiride şu maddler yer aldı:

1. Astana formatının Ocak 2017’den bu yana sağladığı başarılardan, özellikle de Suriye Arap Cumhuriyeti genelindeki şiddetin azaltılmasında katedilen ilerlemeden ve ülkede barış, güvenlik ile istikrara yapılan katkıdan duydukları memnuniyeti ifade etmişlerdir.

2. Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ile BM Şartı’nın amaç ve ilkelerine olan kuvvetli ve devam eden taahhütlerini vurgulamış ve bunlara herkes tarafından saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizmişlerdir. Kim tarafından gerçekleştirildiğine bakılmaksızın, hiçbir eylemin bu ilkelere halel getirmemesi gerektiğini yinelemişlerdir. Terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişimi reddetmiş, Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin ulusal güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını ifade etmişlerdir.

3. Sahadaki güncel durumu ele almışlar, 4 Nisan 2018 tarihinde Ankara’da yapılan son toplantılarının ardından Suriye Arap Cumhuriyeti’yle ilgili meydana gelen gelişmeleri değerlendirmişler ve aralarındaki mutabakat uyarınca üçlü eşgüdümü sürdürmek hususunda hemfikir kalmışlardır. Bu çerçevede, İdlip gerginliği azaltma bölgesindeki durumu görüşmüşler ve bu konuyu yukarıda belirtilen ilkelere ve Astana formatını tanımlayan işbirliği ruhuna uygun olarak ele almayı kararlaştırmışlardır.

4. BM Güvenlik Konseyi tarafından terörist olarak tanımlanan DAEŞ, Nusra Cephesi ile El Kaide veya DAEŞ’le bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve oluşumların tamamen ortadan kaldırılması amacıyla aralarındaki işbirliğini sürdürme kararlılıklarını teyit etmişlerdir. Terörle mücadelede, yukarıda belirtilen terörist grupların ateşkes rejimine katılmış veya katılacak olan silahlı muhalif gruplardan ayrıştırılmasının sivil zayiatın önlenmesi bakımından da dahil olmak üzere büyük önem arzettiğinin altını çizmişlerdir.

5. Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceğine ve ihtilafın yalnızca müzakere edilmiş bir siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğine dair inançlarını yinelemişlerdir.  Siyasi sürecin Soçi’de düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin kararları ve BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu olarak ilerletilmesi amacıyla aralarındaki aktif işbirliğini sürdürme kararlılıklarını teyit etmişlerdir.

6. Suriyelilerin öncülüğünde ve sahipliğinde bir siyasi çözüme ulaşma sürecini ilerletme amaçlı ortak çabaları sürdürme konusundaki kararlılıklarını yinelemişler ve Anayasa Komitesi’nin kurulması ile çalışmalarının başlatılmasına yardımcı olmaya yönelik taahhütlerini vurgulamışlardır. Kıdemli memurları ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi arasındaki yararlı istişarelerden duydukları memnuniyeti vurgulamışlardır.

7. Bütün Suriyelilerin normal ve huzurlu bir hayata yeniden kavuşmalarına ve acılarının hafifletilmesine yönelik tüm çabalara destek olma ihtiyacını vurgulamışlardır. Bu bağlamda, ilave insani yardım göndermek, insani mayın temizliği faaliyetlerini kolaylaştırmak, sosyal ve ekonomik tesisler de dahil olmak üzere temel altyapı unsurlarını eski haline getirmek ve tarihi mirası korumak suretiyle Suriye'ye yapılan yardımı artırmaları için başta Birleşmiş Milletler ve insani ajansları olmak üzere uluslararası topluma çağrıda bulunmuşlardır.

8. İhtiyaç duyan tüm Suriyelilere hızlı, güvenli ve kesintisiz insani erişim sağlanmasını kolaylaştırma yoluyla, sivillerin korunması ve insani durumun iyileştirilmesini hedefleyen ortak çabaları sürdürmedeki kararlılıklarını yinelemişlerdir.

9. Sığınmacıların ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin Suriye'de ikamet ettikleri asıl yerlere güvenli ve gönüllü olarak geri dönüşleri için gerekli şartların oluşturulması ihtiyacının altını çizmişlerdir. Bu amaçla, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve diğer uluslararası uzmanlık kuruluşları da dahil olmak üzere, ilgili tüm taraflar arasındaki eşgüdüm ihtiyacını vurgulamışlardır. [Suriyeli mülteciler ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişiler hakkında uluslararası bir konferansın toplanması fikrini değerlendirmek hususunda mutabık kalmışlardır.]

10. BM ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) uzmanlarının katılımıyla yürütülen, alıkonulanlar/kaçırılanların serbest bırakılması, cenazelerin teslimi ve kayıp şahısların tespiti Çalışma Grubu’nun faaliyetlerindeki ilerlemeyi memnuniyetle karşılamışlardır.

11. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin’in daveti üzerine, bir sonraki toplantılarını Rusya Federasyonu’nda yapmayı kararlaştırmışlardır.

12. Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanları, Tahran’daki Üçlü Zirve’ye evsahipliği yapmalarından ötürü İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Hasan Ruhani’ye içten teşekkürlerini sunmuşlardır.