İnce: Beni seçim değerlendirme toplantısına bile çağırmadılar

İnce: Beni seçim değerlendirme toplantısına bile çağırmadılar

24 Haziran'ı ve parti içindeki süreci değerlendiren Muharrem İnce, yeniden adaylıkla ilgili "Şartlar değişebilir" dedi.

24 Haziran seçimlerinde CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce,  CHP’nin seçimden çok uzun zaman sonra değerlendirmede bulunduğunu belirterek, kendisinin bu toplantılara çağırılmadığını söyledi. İnce “Partililer demokratik tepkisini göstermeliydi. 'Siz kimsiniz neden çağırmadınız adayı?' demeleri lazımdı partililerin.” dedi.

İnce, Genel Başkanlığa bir kez daha aday olmayacağını açıklamasına rağmen Kemal Kılıçdaroğlu’nu istifaya çağırmasına ilişkin de “Ben sözümde durdum. Yemekte ona Onursal Genel Başkan olun dedim. Şartlar değişebilir. O da Baykal'a aday olmayacağım demişti. Ama şartlar bunu gerektirdi ve oldu" ifadelerini kullandı.

CNN Türk canlı yayınında Ahmet Hakan’ın sorularını yanıtlayan Muharrem İnce’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"4 mayıs günü aday oldum. 51 gün içinde çalışma yaptık. Devlet eşittir parti olmuş bir partiyle yarıştık. Devletin tüm imkanlarını kullanan Erdoğan'la yarıştım. İlk kez 30 barajını aştık. Ecevit’ten beri, 41 yıl sonra. İlke kez kazanabiliriz umudunu yerleştirdik. Meydanları doldurduk. Dün İzmir'deydim. Belediye Başkanımız diyor ki ‘hiçbir mitingde böyle kalabalık görmedim’. Medyada yer alamadık ama sosyal medya bize aitti. İnsanlar hayal kırıklığına uğradı. Seçim gecesi neden ortaya çıkmadım? Parti başkanı ‘2. tura kaldık’ dedi, televizyonlar kaybettiğimizi söylüyor. Akşener, Kılıçdaroğlu çıktı mı? Ben neden çıkayım. Herkese diyorum ki oyuna gelmeyin. Bu seçimde başaramadı ama önümüzdeki seçimde başaracağız umudunu yükseldik. 

Muharrem İnce bu topluma umut oldu. Çıksaydım bir açıklama yapsaydım. Emin olunki onun içinde bir cümle çekilecek ve üzerine gidilecekti. Ben önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde bunu başarabileceğimizi inanıyorum. Saadet Partisi'nin ve İYİ Parti'nin daha yüksek oy alacağını tahmin ediyordum. Fakat SP 3 alsaydı, İYİ Parti 10'un üzerinde alsaydı AKP 46'lara düşecekti; 2. tura kalacaktık. Ben kazanmaya inanmıştım. 2. tura da yüzde yüz inanıyorum. CHP'nin girip de yenildiği 10. seçim bu. Diğer 9 seçimde neden bu kadar hayal kırıklığı olmadı?  Çünkü herkes inanmıştı. 

Seçim sürecinde evet hatalarım oldu.13 ile gidemedim. Ne yapar yapar giderdim. Uyumayabilirdim, gitmeliydim. 107 yetmez, 150 olmalıydı. Hastalandığım günler oldu. Hatay mitingi öncesi. 

Apolet tartışmasında kimileri yanlış yaptığımı kimileri yapmadığımı söyledi. Bunu ölçüp biçince yanlış yapmadığıma karar verdim. Bu ülkede 40 yıl solun birlikteliği tartışıldı. Bu artık geçersiz. Ecevit yüzde 21 ile kazandı. Ama artık 50+1 gerekiyor. Solun birlikteliği buna yetmez. Milletin beraberliği lazım.

‘ANKARA’DA AZ MİTİNG YAPTIK’

Bize oy vermeye eli gitmeyen ama Erdoğan'a da oy vermeyecek olan kesim kıyamadı sandığa gitti. 3 büyük mitingi son güne bırakmamalıydık belki de. Bu devasa mitingleri yine yapacağım. Sona bırakmam daha önce yaparım. İzmir'de 10 civarı yaptık. Ankara'da az yaptık. İstanbul'da ilçelerdeki mitinglerimizin her biri il mitingi gibiydi. 

‘ŞARTLAR DEĞİŞEBİLİR’

Kılıçdaroğlu'na yine rakip olmadım. Ben sözümde durdum. Yemekte ona onursal genel başkan olun dedim. Şartlar değişebilir. O da Baykal'a ‘aday olmayacağım’ demişti. Ama şartlar bunu gerektirdi ve oldu. Kılıçdaroğlu da Sayın Baykal'la görüştükten sonra 'Aday olmayacağım ' demişti. Sonra aday olması sözünde duramadığı anlamına gelmez.

Bize 14 milyon insan oy verdi. Bunların hukuku yok mu? 1 milyon üye var, 15 milyon oy var. Onlar karar verecek buna. Sayın Genel Başkanımıza söyledim:

Hemen bir otobüs yaptıracağım. Mutfağı, banyosu, odası olacak. Yüksekova'dan başlayıp karış karış Muğla'dan çıkacağım. Kılıçdaroğlu'na ‘Siz milletvekilisiniz siz MYK'yı yönetirsiniz ben halkla bir arada olurum’ dedim. 

‘ÇİFT SESLİLİK VARDI’

Bu tartışmaları artık kapatmamız lazım ama açıklamamız da lazım. Önümüze bakmamız lazım. Önümüzdeki seçimin çalışmasını yapmamız lazım. Kılıçdaroğlu seçim sürecinde çok özverili bir çalışma götürdü. Bana destek oldu. Ama çift seslilik vardı. Gülen konusunda açıklamalarımızda çift başlılık görüntüsü çıktı. Bir partinin genel başkanı aday olmazsa böyle olur. Çift başlılık sona ermesi için genel başkan olmak istedim. İhsanoğlu'nda da denedik gördük olmadı.

500 günlük süreci yürütebilmem için genel başkan olmam lazım. Tüm çalışmayı yürütebilmek için bu gerekli.

Erdoğan seçimden sonra döviz düşecek diyordu. Düşmedi. Ne dış güçleri eski dönemde dış güçler yok muydu?  Atatürk'ten bu yana vardı. Şimdi varolmadı ki bu dış güçler. 

Şu anda muhalefetin ortalığı ayağa kaldırması lazım, muhalefet yok ortada. Ortalık yangın yeri sadece CHP değil hiç bir parti muhalefet yapamıyor. 

‘DAMADI AL ORADAN’

Biz Merkez Bankası'nın bağımsız olması gerektiğini söyledik. Damadı oradan al.

Kurultayı toplayalım dedim, değişimi gerçekleştirelim yurdun dört bir yanından başlayayım çalışmalara dedim. Medyada Kılıçdaroğlu ve benim hakkımda çıkan haberlerin çoğu yalan. Bana güvenmediğini söylediğini kendisi de il başkanları toplantısında yalanladı. 

Fizik problem çözmektir. Siyaset de bir problem çözmektir. Siyasette de tavı kaçmak diye bir şey vardır. Benim hedeflerim şunlar:

1.Milletle inatlaşmayalım. 

2.Bilime inanalım.

3. CHP'nin özgüven eksikliğini yok etmesi lazım.

‘GENEL BAŞKAN OLMAK İÇİN TUTUŞMUYORUM’

Kurultay tartışmasında 630 oldu, yok geri çekti 550 oldu falan. Bunlar gereksiz tartışmalar. Partinin bu direnci karşısında kaybediyoruz. İnanın genel başkan olmak için yanıp tutuşmuyorum. Ben cumhurbaşkanı adayı oldum. Ülkeyi yönetecektim bu daha büyük bir şey.

Partinin yöneticileri ya da adaylarla seçmen arasında gönül sözleşmesi vardır. Bunu yıkmamak lazım. Bunu yeniden kurabileceğimize inanıyorum. Sadece benimle değil genel olarak. Aynı yöne bakan insanlar topluluğu olmalıyız. Bunun başarılabileceğine inanıyorum. Kurallarımız olur, milletle inatlaşmayız. Bu gönül bağı için değişim lazım. Siyasi partileri yönetenler kurultaylarda yönetme yetkisi verir tapuyu vermez. Partiyi yönetenler kiracıdır. Eğer evi boşaltmıyorsa eve zarar vermeyin, camı çerçeveyi kırmayın dedim. Çünkü ev bizim. Bu parti hepimizin, bu Atatürk'ün partisi.

PARTİLİLERE SİTEM

Seçimden 66 gün sonra seçim toplantısını değerlendirdiler, cumhurbaşkanı adayını çağırmadılar. Parti demokratik tepkisini göstermeliydi. 'Siz kimsiniz neden çağırmadınız adayı?' demeleri lazımdı partililerin.

Ben partiyi karıştırmıyorum. Ben dışlandım demedim davet edilmedim dedim. Beni 3 yönetici çağırsa ne olur çağırmasa ne olur. Ben milletin gönlüne bakarım.

Önümüzde yerel seçim var. Partimin başarılı olması için elimden geleni yapacağım. Bizim yenileşmeye ihtiyacımız var yerel seçim için. İYİ Parti bunu yapabildi. Partimin 630 delegesi kurultay toplansın demiş. Demek ki bine yakın oy alacağım. Buna rağmen kurultay toplanmamışsa evi yıkacak halimiz yok. Tüm sorumluluk kurultayda imza vermeyen delegelere ve parti yönetimine aittir. Ala başarısız olsun da top ayağıma gelsin demem. Başarılı olmak için elimden geleni yaparım.

Seçim gecesi ya da seçimden sonra Kılıçdaroğlu beni çağırdı da ben gitmemişim, böyle bir şey asla olmadı Ben medyadan duydum bunu.

Kılıçdaroğlu'nun oğlunun düğününe gittim. Bu ayrı bir şey düğün, cenaze vs. Biz düşman değiliz ki aynı yolda yürüyoruz biz. Bunlar insani işler.

‘YÜZDE 20-25’E RAZILAR’

Partiyi yöneten ekipte İnce düşmanlığı yok. Seçimlerde 20-25'e razılar sadece. Ben buna razı değilim. Aramızdaki fark bu. İsmet Paşa, Ecevit birincide başarılı olmadı. Ben de ikincide başarılı olacağım. Şu anda her türlü iddiasına varım. Şu anda 18 yaş altında Erdoğan'ın önündeyim. Gelecek benim. Ben önümüzdeki seçimde  Erdoğan'ı geçeceğim. Genel Başkana verilen devasa yetkileri kaldıracaktım. Ön seçimi getirecektim, demokrasiyi getirecektim.”