İlker Başbuğ'dan önce Ahmet Şık söylemişti... İşte Fethullahçılarla AKP'nin kol kola geçirdiği düzenlemelerin tam listesi

İlker Başbuğ'dan önce Ahmet Şık söylemişti... İşte Fethullahçılarla AKP'nin kol kola geçirdiği düzenlemelerin tam listesi

2009 yılında Meclis’ten geçirilen yasayı örnek göstererek 'FETÖ’nün siyasi ayağının araştırılması gerektiğini söyleyen eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’dan önce Ahmet Şık uyarmıştı.

İleri Haber

İlker Başbuğ'un, 2009 yılında Meclis’ten geçirilen ‘Askeri şahıslar askeri mahalde işlediği suçlarda dahil özel yetkili mahkemelerde yargılanmasına ilişkin’ yasayı örnek göstererek "FETÖ’nün siyasi ayağının araştırılması gerektiği" yönündeki sözlerine bugün AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sert sözlerle yanıt verdi.

Erdoğan, Başbuğ için “Eski bir genelkurmay başkanı, kendisini gayet iyi tanırım. Meclisimizi itham altında bırakan açıklamalar yaptı. Süratle hepiniz dava açmalısınız. Bu boru göstermeye benzemez” ifadelerini kullandı.

Ancak, AKP ile Fethullahçıların ortaklığı Başbuğ'un verdiği örnekle sınırlı değil. Ahmet Şık, yargılandığı Cumhuriyet davasının 2017'deki üçüncü duruşmasında yaptığı savunmasında "Ben burada savunma yapmıyorum, ifade vermiyorum, aksine itham ediyorum. Cumhuriyet'te aradığınız çete, siyasi parti kılığında ülkeyi yönetiyor" diyerek uyarılarda bulunmuştu.

İşte Ahmet Şık'ın savunmasında yasal düzenlemelerle ilgili aktardığı bölümler:

2012 Mayıs’ında yapılan yasal değişiklikle, askeri personelin 15 yıllık mecburi hizmet süresi 10 yıla indirilmişti. Cemaat böylece, kendilerinden olmayan subaylardan bazılarının ordudan ayrılacağını hesaplıyordu. Öyle de oldu. Kumpas davalarıyla yaratılan korku iklimi ve TSK’nin yaşadığı itibar kaybı nedeniyle istifalar yaşandı.

Bu ilk yasal değişiklikten sonra gerçekleşen önemli bazı düzenlemeler ise ilginç bir şekilde AKP ve Cemaat arasındaki savaş başladıktan sonra yapılmıştı.

AKP ve Gülen Cemaati arasındaki savaşı bir meydan muharebesine çeviren ve aralarındaki ilişkiyi onarılamaz biçimde koparan 17/25 Aralık 2013’teki yolsuzluk soruşturmalarıydı. Suriye iç savaşında rejim karşıtı olarak çarpışan bazı selefi cihatçı gruplara silah ve mühimmat yardımı yapıldığını kanıtlayan MİT TIR’ları operasyonları da bu süreçte gerçekleştirilmişti.

İşte ilişkilerin böylesine kopuk olduğu bir dönemde bazı AKP milletvekillerinin talep, öneri ve oylarıyla gerçekleşen yasal değişiklerle TBMM’de askerlikle ilgili bazı düzenlemeler yapıldı.

İlkin 11 Şubat 2014’te Meclis’in çoğunluk gücü olan AKP’nin benimsemesiyle yapılan düzenleme ile TSK’de terfiler 1 yıl öne çekildi. Böylece aralarında çok sayıda Cemaat mensubu olan 4 yıllık albaylar ve 3 yıllık generaller de terfi kapsamında Yüksek Askeri Şura’ya (YAŞ) dâhil edilmiş oldu. Düzenlemeyle aynı zamanda, Cemaat mensubu olmayan ve YAŞ kararlarında terfi alamayan generaller de bu şekilde emekli edilerek TSK dışına çıkarılmış olacaktı.

İkinci değişiklik 2 ay sonra gerçekleşti. 12 Nisan 2014’te yürürlüğe giren TSK Yüksek Disiplin Kurulları Yönetmeliği’yle ordudan ihraçları değerlendirmek üzere yeni Yüksek Disiplin Kurulları oluşturuldu. Bu kurulların çalışma esaslarını belirleyen Subay Sicil Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik, irticai faaliyetler nedeniyle TSK’den ihraçların önünü kesiyordu.

Bir diğer değişiklik 37 AKP’li vekil tarafından 30 Aralık 2015’te Meclis Başkanlığı’na sunuldu. Bu kanun değişikliğiyle, albaylıktan generalliğe terfi için bekleme süresi 4 yıla indirilmiş oluyordu. Bu şekilde, Cemaat mensubu olan ancak terfi sırası gelmemiş albayların general olmasının da yolu açılmış oldu.

Son değişiklik 6722 sayılı TSK Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’du.

1988 ve daha önceki yıllarda Harp Okullarından mezun olmuş subaylar, Gülen Cemaati’nin örgütlüğünün en zayıf olduğu gruplardı.

Sözkonusu yasa değişikliği de orduda hizmet süresini 28 yıla indiren düzenlemeler öngörüyordu.

Böylece Cemaat, kendisinden olmayan subayları en çok sayıda bulunduğu üç devreyi birden topluca emekli ederek TSK dışına çıkarmış olacaktı.

15 Temmuz darbesi girişiminin en önemli aktörleri oldukları öne sürülen generaller Mehmet Dişli ve Mehmet Partigöç’ün hazırladığı bu tasarının, bir madde hariç tümünün, yasa kabul edilir edilmez yürürlüğe girmesi öngörülüyordu. 2016 Ağustos Şurası’ndan sonra yürürlüğe girmesi öngörülen ise, Cemaat’in en az örgütlü olduğu 1988 ve önceki yıllardaki mezunları kapsayan üç devrenin birden toplu olarak emekli edilmesiyle ilgili maddeydi. 23 Haziran 2016 gecesi, tasarının Meclis’teki görüşmeleri sırasında AKP Grubu’nun verdiği bir önergeyle, o maddenin de kanun çıktığı anda yürürlüğe girmesi sağlandı.

ERDOĞAN’IN HEDEFİNDEKİ İLKER BAŞBUĞ NE DEDİ?

Eski Genelkurmay Başkanı İlkerBaşbuğ, geçen hafta katıldığı bir canlı yayında yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullanmıştı: “FETÖ'nün siyasi ayağı yok dersek gerçeği inkar olur. Bunun yargının çıkarması ve siyasi iradenin ağırlığını koyması lazım. 26 Haziran 2009'da yasalar torba yasa olarak gündeme getiriliyor. Bu TSK ile ilgili bir kanun teklifi. Bu yasa 25 Haziran'ı 26'sına bağlayan gece yarısı oluyor. Bu yasa ile kimsenin haberi yok, biz bundan 26 Haziran sabahı 2009'daki toplantıda haberimiz oluyor.

Bahsedilen yasa teklifi askeri şahıslar askeri mahalde işlediği suçlarda dahil özel yetkili mahkemelerde yargılanacak. Bu bir kere anayasaya aykırı. Bu tamamen ne için Dursun Çiçek için. Bu olay medyada ‘AK Parti ile cemaati bitirme planı’ algısı olarak yapıldı.

Sivil şahıslar her durumda askeri yerlerde yargılanmaz Özel yetkili mahkemelerde yargılanır. Kayseri'de biz bir olay yakalamıştık Hava İkmal Bölge Komutanlığı'nda astsubay yakaladık. Flaş bellek ayarlıyorlar. Burada sivillerden yardım alıyorlar. 14 Nisan 2009'da 'FETÖ ile mücadele edeceğim' dedim. Bu kanun teklifini kim hazırladı, tamamen FETÖ ile ilgili bu araştırılsın.”

‘DAVA AÇMALISINIZ’

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin Meclis Grup toplantısında yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Eski bir genelkurmay başkanı, kendisini gayet iyi tanırım. Meclisimizi itham altında bırakan açıklamalar yaptı. Süratle hepiniz dava açmalısınız. Anayasa buna amir. Meclis'in yasama yetkisini bir kişinin yere çalmaya hakkı yoktur. Bu açıklamalara CHP ve diğer partilerden kimileri destek vermiştir. Daha önce aksi karar almalarına rağmen. FETÖ gölgesi düşürülmeye çalışılması Meclis'e saygısızlıktır. Vesayet döneminin hevesi olan bu yaklaşımın desteklenmesinin anlaşılabilir hiçbir tarafı yoktur. Bu boru göstermeye benzemez.

CHP'lilerin bu konu göğüslerini gere gere savunabilecekleri meseledir. 2009 yılında Meclis'te görev yapmış tüm arkadaşlarımızın hemen dava açarak, parlamentonun onurunu savunacaklarına inanıyorum.”