İlk kez hakim karşısına çıkan Sedef Kabaş tahliye edildi

İlk kez hakim karşısına çıkan Sedef Kabaş tahliye edildi

Gazeteci Sedef Kabaş'ın yargılandığı dava İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

TELE1 ekranlarında katıldığı bir programda yaptığı konuşmanın ardından "Cumhurbaşkanınar hakaret" ettiği gerekçesiyle 21 Ocak gecesi evinden gözaltına alınan ve tutuklanarak cezaevine gönderilen gazeteci Sedef Kabaş'ın yargılandığı dava İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. 

Cumhuriyet'in aktardığı haberde kimlik tespiti ile başlayan duruşmada Kabaş'ın savunmasına geçildi. Kabaş savunmasında ""Mevcut iktidarın bana ve bize yaşattıklarına gerçekleri söylemeye devam edeceğim. Yurtdışında aldığım eğitimlerden sonra kendi isteğiyle yurda dönmüş bir gazeteciyim. Hakkımda açılmış tek bir dava yoktur. Gazeteci olmak dışında bir eğitmen olarak öğrenciler yetiştirdim, konferanslar vermiş, danışmanlık yapmış biriyim" dedi.

Kabaş'ın savunması şu şekilde:

Geçtiğimiz yıllarda başka bir konuşmam AKP'liler tarafından montajlanarak yayınlanmıştır. Konuşmamın içeriği kasıtlı bir şekilde çarpıtılmış ve kamuoyuna izletilmiştir. Gobbels yöntemlerini eleştirdiğim konuşmam gobbels yöntemleriyle hedef gösterilmiştir.Merak ediyorum acaba hukuk karşısında hakkımı aramak bu husumetin sebebi midir?Bu kişiler şimdi de atasözünden hakaret çıkarıp cezalandırılmamı istiyorlar.

‘CUMHURBAŞKANINA HAKARET ETMEDİM’

Ben bugün IŞİD üyesi olup, emniyetin canlı bomba listesinde olsaydım serbest olacaktım, uyuşturucu ticareti yapsaydım rahat rahat dolaşacaktım. Öcalan’la görüşüp mektubunu okusaydım görüşleri referans alınan bir akademisyen olacaktım, Fethullah ile fotoğraf çektirseydim gözde bir bakan olacaktım. Otele çöküp, devlet ihalelerine çökseydim millete ana avrat küfretseydim suçlu olmayacaktım. Cumhurbaşkanına hakaret etmedim, etmem, edilmesini de onaylamam.

‘TAKVİM GAZETESİ BENİ HEDEF GÖSTERDİ’

Hakaret kastım olsa sözün orjinalini kullanırdım. Uğur Dündar da tereddütsüz müdahale ederdi. İzleyicilerden de bu yorumda ikaz, uyarı, eleştiri yapan olmadı. Hatta 6 gün boyunca RTÜK'ten de ses çıkmadı. Takvim gazetesi manşetten beni açıkça hedef göstererek ilk kurşun atıldı. Polisler gözaltına aldı ama çağırsalardı giderdim.

‘NASIL BİR SUÇ İŞLEMİŞ OLABİLİRİM Kİ 13 YILA YAKIN HAPİS YATMAMI İSTİYORLAR’

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı insan hakları eylem bildirgesine göre insanlar artık gece yarısı gözaltına alınmayacaktı. Söz başka eylem başka… Koro halinde bakanlar, RTÜK Başkanı, AKP'liler beni suçlu ilan etti, mahkeme kararını beklemeye gerek yoktu, hüküm çoktan verilmişti. Gencecik bir savcıya ifade verdikten sonra epey bekletildik, insan ister istemez düşünüyor acaba göklerden gelen bir emir mi var diye... Ortada kaçacak bir kadın yoktu, adresim sabitti, yıllardır iktidar sahiplerinin şikayetiyle yargılanmıştım. Yatarı belki birkaç saat olan bir suçtan hapis yatırdılar. 49 gün sonra sizin karşınıza çıktım. Nasıl bir suç işlemiş olabilirim ki 13 yıla yakın hapis yatmamı talep ediyorlar. Bunların hepsi eleştiri, hakaret olarak kabul edilemez. Aksi halkın haber alma hakkını gasp etmek anlamına gelir.

‘İKTİDARIN GÜCÜNÜ KULLANARAK SALDIRDILAR’

Bunları Anayasamız ve AİHM diyor... Dünyanın hiçbir hukuk devletinde yaşanmayacakları yaşattılar bana... Sözü ve kalemi dışında gücü olmayan bir kadına iktidarın gücünü kullanarak saldırdılar. Bunca saldırının öfkenin karşısında yüce Türk adaletine sığınıyorum. Sizce bir atasözünden zorlama bir şekilde hakaret suçu çıkaranların hakaret sicilinin bu kadar kalabalık olması garip değil mi? Hakaret edenlere “iyi bir ivme yakaladık” diyenlerin yaptığı suça teşvik değil midir? Bir atasözü üzerinden bir gazetecinin sürekli hedef gösterilmesi gerçeklerin kamuoyuyla buluşmasını engellemek değil midir? Bir gazetecinin karşısına çıkmadan suçlu ilan edilmesi, siyasi erki elinde tutanlar tarafından yapılması hukuka bir hakaret değil midir? İddia edilen suçları kesinlikle kabul etmiyorum, beraatımı ve tahliye edilmeyi talep ediyorum."

SAVCI TUTUKLULUĞUN DEVAMINI TALEP ETTİ

Savcı, mütaalasında hem "Cumhurbaşkanına hakaret" hem de "Kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret" suçlamalarından tutukluluğun devam etmesini talep etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun avukatları da Kabaş'ın en üst sınırdan cezalandırılmalarını istedi. Duruşmaya 15 dakikalık ara verildi.

TAHLİYE EDİLDİ

Aranın ardından Sedef Kabaş hakkında "Cumhurbaşkanına hakaret" ve iki bakana karşı "Kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret" suçlarından toplam 12 yıl 10 aya kadar hapis cezası istenirken, ilk duruşmada "Cumhurbaşkanı’na hakaret" suçundan 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılarak, tahliyesine karar verildi.