İleri Haber’den Bakan Fahrettin Koca’ya 4 soru!
İleri Haber olarak, koronavirüs salgınına ilişkin Fahrettin Koca'nın açıklamaları ve asıl tabloya ilişkin bazı soruları yurttaşlarımız adına sormayı görev biliyoruz.
01-10-2020 10:18

İleri Haber
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgının Türkiye’deki bilançosuna dair Sağlık Bakanlığı’nın verileri sürecin başından beri tartışılmaya devam ederken, Bakan Fahrettin Koca’nın dün akşam “Testi pozitif çıkanların her biri vakadır, büyük kısmı belirti göstermiyor. Testi pozitif çıkmış herkesi ifade eden vaka kelimesinin anlamı ile hasta kelimesinin anlamı aynı değildir" sözleriyle vaka sayısının açıklanandan daha fazla olduğunu kabul etmesi tartışmaya yeni bir boyut getirdi.
Koca’nın açıklamaları, Bakanlığın duyurduğu vaka sayılarının gerçekten uzak olduğu görüşünü doğrular nitelikteyken, akıllarda bazı soru işaretleri de oluşturdu. İleri Haber olarak, bakanın açıklamaları ve asıl tabloya ilişkin bazı soruları sormayı görev biliyoruz.
1- Hastanelerde yoğunluk oluşturan ve testi pozitif çıkanların ne kadarı “hasta”, ne kadarı “vaka?”
Sağlık Bakanı Koca, “Testi pozitif çıkanların her biri vakadır, büyük kısmı belirti göstermiyor. Testi pozitif çıkmış herkesi ifade eden vaka kelimesinin anlamı ile hasta kelimesinin anlamı aynı değildir” dedi. Her ne kadar Bakanlık verileri ve Koca’nın açıklamalarında hastanelerde doluluk problemi olmadığı öne sürülse de birçok hastaneden gelen haberler bu iddiaları yalanlıyordu.
O haberlerden biri de Ankara Şehir Hastanesi’nden gelmişti. Hastanede görev yapan bir hekimin İleri Haber’e anlattıkları, devletin resmi ağızlarından söylenenlerle sahada yaşananların ne kadar farklı olduğunu göstermişti.
O hekim şunları söylemişti:
“Servisler ve yoğun bakımların yaklaşık 700’er kapasitesi bulunuyor ve şu anda bunlar tamamen dolu. Kalp Damar Hastanesinin de boşaltıldığını ve burasının da pandemi hastanesi olarak kullanılacağını öğrendik.
Günlük olarak acil servislerde inanılmaz bir yoğunluk yaşanıyor. Hekimler, servislerdeki duruma bakıyor ve gündelik dille anlatırsak “kimi evine göndersek hayatını kaybetmez” şeklinde bir değerlendirme sonucunda belirlenen hastalar hemen evlerine gönderiliyor ve yerlerine yenileri alınıyor. Yoğun bakımlara hasta indirebilmek çok zor.”
2- Günlük olarak açıklanan “Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı” için vakalar mı hastalar mı referans alınıyor?
Koca’nın açıklamalarında soru işareti uyandıran bir başka nokta ise ölüm sayıları oldu. Günlük tabloda açıklanan ölüm sayılarında, bu bahsedilen “büyük kesim”den hayatını kaybedenlerin eklenip eklenmediği merak konusu.
Sağlık çalışanlarıyla yaptığımız görüşmelerde, Covid-19 ön tanısı konan hastaların testleri negatif çıktığı veya sonuçları henüz belli olmadığı durumda meydana gelen ölümlerin, koronavirüs olarak işlenmediği anlaşılıyor. Dahası, “vaka ancak hasta değil” denerek hastanede tedavi altına alınmayan kişiler arasında da yaşamını yitirenlerin olabileceği söyleniyor.
Bu durumda, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden yurttaşlarımız hangi kriterlere göre tespit ediliyor? Gerçek rakamları elinizde mi, yoksa daha vahimi buna ilişkin bir bilginiz de mi bulunmuyor?
3- Yıllara göre ölüm sayısında yaşanan büyük artışı nasıl açıklıyorsunuz?
BBC’nin geçen hafta yaptığı bir araştırma, Türkiye nüfusunun üçte birinden fazlasını oluşturan 11 ilde son 5 yılın verilerine göre pandemi döneminde beklenen ölüm sayısının 91 bin 37 olduğunu ortaya koydu. Oysa, bu dönemde hayatını kaybedenlerin sayısı 10 bin 950. Resmi rakamlara göre, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden yurttaşlarımızın sayısı ise Türkiye genelinde 6 bin 500’e yaklaşıyor. Bu durumda yalnızca 11 ilde meydana gelen fazladan 4 bin 500 ölüm vakasını nasıl açıklıyorsunuz?
4- Gerçekleri ne zaman açıklayacaksınız?
Sağlık Bakanlığı verileri, halk sağlığı için büyük önem taşıyan tedbirlerin alınması, çalışma koşullarının belirlenmesi, yabancı ülkelerin Türkiye’yi “seyahat edilebilir” ülkeler arasında göstermesi, yüz yüze eğitime başlanması gibi pek çok hayati başlıkta referans kabul ediliyor.
Sağlık Bakanı olarak, gerçekleri açıklamamanın bedelini yurttaşlarımızın ödediğininin farkında mısınız?
Gerçek rakamları ne zaman açıklayacaksınız? Bulunduğunuz makam itibarıyla halka yalan söylemenin suç olduğunun bilincinde misiniz?
İLGİLİ HABERLER
Fahrettin Koca: Mutant virüsün görüldüğü iller 70’i geçti
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bulaşıcılığın daha yüksek olduğu mutasyonlu virüsün görüldüğü illerin sayısının 70’i aştığını açıkladı.
03-03-2021 10:42

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yeni tip koronavirüsün (Covid-19) varyantının görüldüğü illerin sayısının 70’i geçtiğini, oranın ise giderek arttığını söyledi.
Kabinede yaptığı sunum sonrası Koca’nın yaptığı açıklamalar yandaş Sabah’ta yer aldı. Habere göre, mutasyonlu virüs görülen illerin 70'i geçtiğini belirten Koca, "Oransal olarak giderek artmaya devam ediyor. Bulaşıcılığı daha fazla. Bulaştırıcılığı yüzde 30 ile yüzde 70 arasında arttığı şeklinde genel bir kanaat var ama bulaştırıcılığın oranını net olarak söylemek çok zor. Bulaşıcılığın her halükârda arttığını, vaka artışına bağlı olarak ağır hasta sayısının aynı oranda artmamasından görüyoruz. Bu iyi bir şey" ifadelerini kullandı.
'ALMAN AŞISI 10 GÜN İÇİNDE TÜRKİYE'YE GELECEK'
Alman aşısının 10 gün içinde Türkiye'ye gelmesini beklediklerini ifade eden Sağlık Bakanı Koca, İngiltere'nin AstraZeneca aşısı ile ilgili görüşmelerin devam ettiğini söyledi. Yerli aşıda faz-2 aşamasının devam ettiğini belirten Koca, faz-1 için 3 veya 4 aşı çalışmasının her an başlayabileceğini söyledi.
Koca, şu anda aşılamada 8 milyon 778 bin ilk doz, 1 milyon 800 bin ikinci doz olmak üzere 11 milyona yaklaştıklarını söyledi. İller arasında şehirler arası yolculuğun nasıl olacağına ilişkin Bakan Koca, "Mümkün mertebe bu geçişlerin azaltılması gerekiyor ama şu an için biz onu pratikte uygulamayacağız, martı gözlemlemek istiyoruz" dedi.
Bir sağlık emekçisi daha koronavirüs sebebiyle hayatını kaybetti
TTB, Eczane Teknisyeni Hatice Özgümüşdağ'ın Covid-19 sebebiyle hayatını kaybettiğini duyurdu.
05-03-2021 13:17

Türk Tabipleri Birliği (TTB), yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle bir sağlık emekçisinin daha hayatını kaybettiğini duyurdu.
AKP iktidarının ''Hakkınız ödenmez'' dediği fakat salgınla mücadelede yalnız bıraktığı sağlık emekçileri hayatlarını kaybetmeye devam ediyor.
TTB'nin yaptığı sosyal medya paylaşımına göre, Samsun'un İlkadım ilçesinde görev yapan Eczane Teknisyeni Hatice Özgümüşdağ koronavirüs sebebiyle yaşamını yitirdi.
Af Örgütü: Pandemide en az 17 bin sağlık çalışanı hayatını kaybetti
Her 30 dakikada, bir sağlık çalışanının koronavirüs nedeniyle hayatını kaybettiğinin vurgulandığı açıklamada, aşı erişimindeki eşitsizliklerin ortadan kaldırılması çağrısı yapıldı.
05-03-2021 11:07

Uluslararası Af Örgütü, Kamu Hizmetleri Enternasyonali (PSI) ve Dünya Küresel Sendikalar Birliği’nin yaptığı yeni incelemeye göre yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını sürecinde en az 17 bin sağlık çalışanının Covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğini açıkladı. Açıklamada ölümlerin, tüm dünyada ön saflarda hizmet sağlayan milyonlarca sağlık çalışanının hızlı bir şekilde aşılanması için sivil toplum örgütlerinin acilen harekete geçilmesi çağrısı yaptığı sürede yaşandığı vurgulandı.
Af Örgütü'nün Ekonomik ve Sosyal Adalet Birimi Direktörü Steve Cockburn konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi:
'AŞI ERİŞİMİNDEKİ EŞİTSİZLİKLER ORTADAN KALDIRILMALI'
“Her 30 dakikada, bir sağlık çalışanının Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetmesi hem bir trajedi hem de bir adaletsizliktir. Sağlık çalışanları tüm dünyada insanları Covid-19’a karşı güvende tutmak için kendi hayatlarını ortaya koydukları halde, birçoğu bugüne kadar yeterince korunmadı ve sonuçta bu yetersizliğin bedelini ödedi.
“Hükümetler her yerde, tüm sağlık çalışanlarının Covid-19’a karşı korunmasını sağlamak zorundadır. Sağlık çalışanları pandemi boyunca hayatlarını tehlikeye attı, artık hayat kurtarıcı aşılar için onlara öncelik vermenin zamanı geldi. Peru’daki bir sağlık çalışanının Birleşik Krallık’taki bir doktor kadar korunmasını sağlamak için aşı erişiminde yaşanan devasa küresel eşitsizlikleri ortadan kaldırmak üzere acilen adım atılmalıdır.”
Uluslararası Af Örgütü’nün ''Covid-19: Hızlı aşılama için çağrılar yapılırken hayatını kaybeden sağlık çalışanı sayısı en az 17 bine yükseldi'' başlıklı ilgili açıklamasının tamamına ulaşmak için tıklayın.
Gümüşhane ve Aksaray'da bazı yerleşim yerleri karantinaya alındı
Artan koronavirüs vakaları nedeniyle Gümüşhane'de bir mahalle ve Aksaray'da birer mahalle ve cadde ile 7 sokak karantina altına alındı.
05-03-2021 08:40

Türkiye'yi etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınında vaka sayısında artış gösteren yerlerde karantia uygulamaları devam ediyor.
Gümüşhane'nin Kürtün ilçesinde Gürgenli köyü Orta Mahalle'de artan pozitif vaka ve temaslı sayısı nedeniyle yeni kararlar alındı. Valilikten yapılan yazılı açıklamada virüsün bulaşmasının önlenmesi ve kamu sağlığının korunması amacıyla mahallede karantina uygulanmaya başlandığı bildirildi.
Aksaray'da ise birer mahalle ve cadde ile 7 sokakta, karantina başlatıldı. İl Hıfzıssıhha Kurulu'ndan yapılan yazılı açıklamada, merkez ilçe Somuncubaba Mahallesi'nin tamamında, Büyük Bölcek Mahallesi Şehit Mehmet Ali Demir Caddesi'nde, Bahçesaray Mahallesi 8520, Fatih Mahallesi 4129, Küçük Bölcek Mahallesi 2680, Kılıçaslan Mahallesi 1319, Ereğlikapı Mahallesi 1476, ve Coğlaki Mahallesi 1216-1232 sokaklarında vaka sayısındaki artış sebebiyle 10 Mart Çarşamba saat 08.00'e kadar giriş-çıkışların yasaklanmasına ve 5 gün boyunca sokağa çıkma yasağı getirilmesine karar verildiği belirtildi.
Sağlık örgütlerinden aşılama yorumu: Bu hızla giderse mücadelemiz 4 yıl sürebilir
TTB, SES, Devrimci Sağlık İş, THD, Tüm Rad-Der ve SHU-Der koronavirüs tedbirlerinin gevşetilmesi ile ilgili 4 Mart 2021 günü TTB Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenledi.
04-03-2021 23:13

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Devrimci Sağlık-İş Sendikası, Türk Hemşireler Derneği (THD), Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (Tüm Rad-Der) ile Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHU-Der) COVID-19 tedbirlerinin gevşetilmesi ile ilgili 4 Mart 2021 günü TTB Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenledi.
Sendika.org'da yer alan habere göre, toplantıya TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut ile SES Eş Genel Başkanları Selma Atabey ve Hüsnü Yıldırım katıldı.
Dr. Vedat Bulut tarafından okunan ortak basın açıklaması ise şöyle:
“Aşılama yapılması ve önlemlerin alınması zorunludur!”
1 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan “yeni kontrollü normalleşme” kararları Sağlık Emek-Meslek Örgütleri tarafından incelenmiştir. Yapılan toplam aşı sayısı bağışıklama oranını ifade etmemektedir. 9 milyon aşıyla nüfusun %10’u bağışıklanmış değildir. Ancak 2 milyon yurttaşımıza ikinci doz aşı yapılmıştır ve aşılanmanın üzerinden 2 hafta geçtikten sonra toplumun sadece %2 kadarı bağışıklanmış olacaktır. Toplumsal bağışıklığın elde edilmesi için en az %70’lik toplum nüfusunun bağışıklanması gerekir. Aşılamanın başladığı 13 Ocak 2021 tarihinden bu yana 7 hafta geçmiştir. Aşılama hızı böyle devam ederse, %70’lik oranın yakalanması için aşı mücadelesi 2-4 yıl kadar daha sürecek demektir.
Tıpkı 1 Haziran “normalleşme” kararları gibi bu kararlar da erken alınmaktadır. Sosyal devlet ilkelerine uygun bir şekilde 14-28 gün kapanmayı uygulamamış, sonuçta resmi rakamlarla bile 3 milyona yakın yurttaşımız hasta olmuş, 30 bine yakın yurttaşımız yaşamını kaybetmiştir. Epidemiyolojik çalışmalar bu rakamların çok daha üzerinde hasta olduğunu ve fazladan ölümlerin açıklanamadığını göstermektedir.
Sağlık çalışanlarına alkış verdiniz, “Hakkınızı ödeyemeyiz” dediniz ve gerçekten “HAKKIMIZI ÖDEMEDİNİZ!”
“Yeni kontrollü normalleşme” kararları içerisinde yer alan “YERİNDE KARAR” uygulaması yerinde olmakla beraber, illerde il hıfzıssıhha kurulları ildeki tüm paydaşlarıyla, yani meslek örgütleri, sağlık çalışanlarının sendikalarıyla masaya oturup işbirliği, görüş alışverişi yapmamaktadır. Sağlık çalışanlarının sahadan gözlemleri kararlara yansımamakta, aksine sahte üretilmiş rakamlarla pandemide yönetimsizliğin-kötü yönetimin üzeri örtülmektedir.
81 ili renklere ayırarak risk bölgelerini sınıflandıranlar, Türkiye’nin boydan boya siyahlara büründüğünü, tıpkı Sağlık Bakanlığı’nın siyahlaşan tablolarına benzediğini görmezlikten geliyorlar. Ailesinden birini kaybetmemiş, yakın çalışma arkadaşları ve ailelerinden birisi hasta olmamış tek bir coğrafi noktamız bile kalmamıştır. Vaka-hasta sayısı 10 bini aşmıştır ve her gün 60’tan fazla yurttaşımız hayatını kaybetmektedir. Bu ortamda “yeni kontrollü normalleşme” tıpkı 1 Haziran’da gerçekleşen “normalleşme” adımları gibidir. O zaman da bizleri dinlemediniz, şimdi de dinlemeyeceğinizi biliyoruz.
“Her iki haftada bir de normalleşme uygulaması güncellenecek, valiliklerimiz başkanlığındaki il hıfzıssıhha kurullarımız bu güncellemeye göre uygulamayı gözden geçirecek ve yeni düzenlemelere gidecektir” denmektedir. Yani iki haftada bir yine yerel sağlık emek-meslek örgütlerinden görüş alışverişi yapılmayacaktır. Yoksulluktan, işsizlikten mustarip olan halk maskeye ayıracak parayı bulamamakta, evine ekmek götürmek için çalışmak zorundadır. Dört kişilik bir ailenin aylık maske masrafı en az 100 TL’dir. Bu gerçekleri görmeyenler yurttaşlarımızın günlük hayatlarının her anında temizlik, maske ve mesafe denilen salgın tedbirlerine uymasını beklemektedir. Kendilerini sorumlu tutmayanlar salgının faturasını da halka yıkmaktadır. Gündüz alanları, işyerlerini, toplu taşımayı, uçak seferlerini tıka basa dolduran zihniyet, gece sokağa çıkma kısıtlamasıyla akla, bilime uygun olmayan kararlar vermektedir. Bu ortamı yaratanlar, her nedense konu sinema ve tiyatroya geldiğinde benzer kararlar almamaktadır.
Sağlık Emek-Meslek Örgütleri olarak önerimiz hızla 120-150 milyon doz aşı temin ederek toplumda aşıyı yaygınlaştırmak, aşıya adil ve eşit erişim ile toplumsal bağışıklığı sağlamak, bunu yaparken de sosyal devlet ilkeleriyle yurttaşlarımıza mali yardım sağlayarak 14-28 gün bireysel hareketliliğin korunduğu toplumsal kısıtlamaların getirildiği bir kapanma uygulamasını yapmaktır.
“Yeni kontrollü normalleşme” kararı erken alınmış bir karardır ve bu kontrollü adımlar için aşılama yapılması ve önlemlerin alınması zorunludur!
Kamuoyuna ve basına saygılarımızla duyururuz.
Türk Tabipleri Birliği
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Devrimci Sağlık-İş Sendikası
Türk Hemşireler Derneği
Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği
Skandal belge: Öğrenci koronavirüse yakalanırsa sorumlusu aileymiş!
Okullardaki önlemlerin yeterli olup olmayacağı tartışma yaratırken, bazı okullarda velilere, çocuklarının virüse yakalanması durumunda sorumluluğun kendilerinde olduğuna yönelik belge imzalatıldığı ortaya çıktı.
04-03-2021 18:28

Bazı okullarda velilere, çocuklarının virüse yakalanması durumunda sorumluluğun kendilerinde olduğuna yönelik belge imzalattığı ortaya çıktı. CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer, “Sorumluluğu çocuklarımıza ve ailelere yükleyen herkese yazıklar olsun” ifadelerini kullandı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) talimatıyla, iki gün önce tüm okul öncesi eğitim kurumlarında, ilkokullarda, 8 ve 12. sınıflarda ülke genelinde kademeli olarak yüz yüze eğitime başlandı. Düşük ve orta riskli illerde bulunan ortaokulların 5, 6 ve 7. sınıflarında haftada 2 gün yüz yüze, 3 gün uzaktan eğitim gerçekleştirileceği duyuruldu.
VELİLERE BELGE İMZALATILDIĞI ORTAYA ÇIKTI
Cumhuriyet’ten Furkan Karabay’ın haberine göre, okullardaki önlemlerin yeterli olup olmayacağı tartışma yaratırken, bazı okullarda velilere, çocuklarının virüse yakalanması durumunda sorumluluğun kendilerinde olduğuna yönelik belge imzalatıldığı ortaya çıktı.
Adana’nın Ceyhan ilçesindeki 5 Ocak İlkokul’unda velilere imzalatılan belgede, “Çocuğumun okulda karşılaşabileceği kaza, salgın hastalık vb. riskleri ile bu nedenelerden dolayı kendisine yapılabilecek tıbbi müdahalelerin sonuçları ve sorumluluğu tarafıma ait olup, bu sorumluluğu kabul edeceğimi taahhüt ederim” ifadelerinin yer aldığı görüldü.
‘YAZIKLAR OLSUN’
Konuyla ilgili açıklamada bulunan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Orhan Sümer, “Milli Eğitim Bakanlığı v e Sağlık Bakanlığı derhal bunun cevabını vermelidir” dedi. Sümer, “Sorumluluğu çocuklarımıza ve ailelere yükleyen herkese yazıklar olsun” ifadelerini kullandı.
Sümer, söz konusu belgenin Urfa’da da bazı okullarda imzalatıldığına dair şikayetlerin geldiğini konudan Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumlu olduğunu belirtti.
İstanbul'da toplu taşımadaki yaş kısıtlaması kaldırıldı
Düşük, orta ve yüksek risk grubunda bulunan şehirlerde 65 yaş üstü ve 20 yaş altı için uygulanan toplu taşıma araçlarını kullanma kısıtlaması kaldırıldı.
04-03-2021 17:20

İstanbul Valiliği'nin yeni tip koronavirüs (Covid-19) tedbirleri kapsamında 15 Ocak 2021’de 65 yaş üstü ve 20 yaş altına toplu taşıma yasağı kararı, İçişleri Bakanlığı'nın yayımladığı genelge ile kaldırıldı.
İktidarın uygulamaya başladığı ''yerinde normalleşme'' adımlarının ardından İçişleri Bakanlığı'nın yayımladığı genelge ile düşük, orta ve yüksek risk grubunda bulunan şehirlerde 65 yaş üstü ve 20 yaş altı için uygulanan toplu taşıma araçlarını kullanma kısıtlaması kaldırıldı.
Yüksek risk grubunda bulunan İstanbul'da da 4 Mart 2021 itibarıyla yasak kalkmış oldu. Çok yüksek risk grubundaki şehirlerde yaş kısıtlaması ise devam ediyor.