İktisatçı Nazır Kapusuz, Saray'ın SWAP macerasını anlattı: 'Yok artık!'
İktisatçı Nazır Kapusuz, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve damat Berat Albayrak’ın SWAP açıklamalarını değerlendirerek Katar'la SWAP anlaşmasının piyasalara yanlış algıyla güven verebilmek için olduğunu ve bu politikanın sonuna gelindiğini söyledi.
İleri Haber
Hazine ve Maliye Bakanı Damat Berat Albayrak’ın "Verilen destek tutarı bugün itibarıyla 252 milyar lirayı aştı. Ötelenen kredileri, faiz ödemelerini de eklersek 350 milyar lirayı geçiyor. SWAP konusunda daha etkin yürütülecek süreç başlayacak" sözlerini değerlendiren İktisatçı Nazır Kapusuz, iktidarın destek paketlerinin ‘geleceğe borç verme’ olduğunu ve AKP’nin bu dönemin yükünü insanlara borç olarak 3 yıla yaydığını söyledi.
İktisatçı Nazır Kapusuz, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durum ile AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve damat Berat Albayrak’ın yeni tip koronavirüs (Covid-19) nedeniyle verilen desteklerle ilgili açıklamalarını İleri Haber’e değerlendirerek ‘’Erdoğan ve damadı arasında tatlı bir rekabet var. Kim açıklama yaparsa bir öncekinin açıkladığı kaynak miktarını yükseltiyor. Erdoğan ve damat sürekli açıklamalarında Covid-19 nedeniyle yapılan kaynağın miktarı konusunda birbirlerini aşan açıklamalar yapıyor’’ dedi.
‘’100 milyar TL ile başlayan destek paketi açıklamaları, en son damadın açıklamalarıyla 252 milyar TL’ye ulaştı’’ diyen Nazır Kapusuz, ‘’Bakan sanırım artık çıtanın aşılmaması için aynı açıklama içerisinde buna ötelenen kredileri, vadesi gelen anapara ödemelerini koyarak desteğin 350 milyar TL’yi geçtiğini söyleyip yine de gazını alamadı ve ‘ekonomik çarpan’ etkisine bakarak 600 milyar TL’yi geçtiklerini iletti. Ekonomik çarpanda nasıl bir çarpan kullandılar bilemiyoruz. Sihirli bir kelime gibi. Ama Erdoğan’ın bir sonraki açıklamayı 1 trilyon TL’ye yükseltme ihtimali çok yüksek’’ şeklinde konuştu.
‘BİR TÜR GELECEĞE BORÇ VERME VAR’
‘’Peki gerçekten bu kadar kaynak aktarıldı mı?’’ diye soran Kapusuz, ‘’Ya da bunlar gerçekten ‘kaynak mı’ ona da bakmak lazım’’ diyerek sözlerini şu şekilde sürdürdü:
‘’Örneğin kısa çalışma ödeneği için mayıs ayında 4 milyar TL ödenmiş. 3 ay ödeneceğini düşünürsek 12 milyar TL eder. İşsizlik ödemeleri de 3 ay için 8 milyar TL civarında, toplamı 20 milyar TL eder. Henüz 600 milyar TL’nin çok uzağındayız ama daha da uzağa gitmemiz gerek çünkü, bu ödenecek 20 milyar TL zaten işçinin kendi biriktirdiği ve tutarı 139 milyar TL’ye ulaşan İşsizlik Fonu’ndan ödeniyor. Ki bu kısa çalışma ödeneğinden faydalananları bir sürpriz bekliyor. Gerçekten işsizlik ödeneği almaları gerektiğinde bu aldıkları kesilecek. Yani bir tür geleceğe borç verme var. Hem de işçinin kendi fonu olmasına rağmen…’’
‘TEMMUZDA SOKAKLARA GÖKTEN PARA YAĞMAYACAKSA NASIL KARŞILANACAĞI MUAMMA’
‘’Keza, ötelenen krediler, ötelenen vergiler, ötelenen stopajlar vs. adı üstünde ‘ötelenen’… Yeni bir kaynak değil. ‘Şimdilik sen zor durumdasın, sonra alırım’ mantığı. Yani bir küçük esnaf 3 aydır ertelenen KDV, stopajlarını temmuz ayında ödeyecek, temmuz ayında sokaklara gökten para yağmayacaksa bu yükün bir seferde nasıl karşılanacağı yine muamma.’’
‘HİÇBİR GELİRİ OLMAYAN 9 MİLYON HANE VARSA TÜİK VERİLERİ YANLIŞTIR’
‘’Yine desteklerin bazılarına örnek verelim: Çiftçiye verilen destekler daha kaynağında kesilerek çiftçinin borcu olan elektrik dağıtım şirketlerine verildi. Bu çiftçiye mi destek yoksa damadın çok sevdiği başta Cengiz, Kolin vb. elektrik dağıtım şirketlerine mi destek anlaşılmadı…
Tek seferlik verilen 1000 TL sosyal yardım paralarını da keza kim aldı belli değil, çünkü başvurma koşullarında hiçbir geliri olmamak, hali hazırda işsizlik ödeneği almamak, haneden başka birisinin almaması gibi koşullar varken 9 milyon hane bu yardımı almış. Türkiye’de işsizlik maaşı dahil hiçbir geliri olmayan 9 milyon hane varsa zaten TÜİK verileri yanlış demektir.’’
‘AKP BU DÖNEMİN YÜKÜNÜ İNSANLARA BORÇ OLARAK 3 YILA YAYIYOR’
‘’Bakan belli ki, kredi paketlerini yardımdan sayıyor. Yani faiziyle vadesi ödenecek krediler de yardım paketinde. Ama 3 ay sonra, ama 6 ay sonra bu krediler ödenmeye başlanacak. Hatta bireylere verilen krediler bu anlamda çok tehlikeli, çünkü insanların 3 yıl boyunca bir borçla yaşamalarına neden olacak. Yani AKP aslında bu dönemin yükünü insanlara borç olarak 3 yıla yayıyor. Yani ortada somut bir kaynak aktarımı yok. Kağıda yazılmış, eteleme öteleme ve fon harcamaları var.’’
‘BU POLİTİKANIN SONUNA GELİNDİ’
‘’SWAP konusuna gelirsek, dünyanın başka hiçbir ülkesinde bu kelimenin bu kadar konuşulduğunu duymamışızdır. Hatta bizimkiler dışında hiçbir ekonomi bakanı ağzına bile almamıştır. Ancak Türkiye’nin CDS (kredi risk primi) Venezula ve Arjantin’den sonra 3. sırada. Finansal piyasalar ilk iki sıraya zaten iflas kategorisinde yer veriyorlar. Bu durum dış borçlanmanın maliyetlerini çok artırıyor. İktidar bunun yerine TL karşılığı dolar ile dolar sağlıyor ve bunu Merkez Bankası aracılığıyla piyasaya satarak kur artışını engelliyor, hem de dış borçluluğu çok yüksek özel sektöre döviz sağlıyordu. Ancak bu politikanın sonuna gelindi. Çünkü kullandığınız limitlerin bir sınırı var ve bunların da vadeleri…’’
‘KATAR'LA SWAP ANLAŞMASI PİYASALARA YANLIŞ ALGIYLA GÜVEN VEREBİLMEK İÇİNDİ’
‘’Var olan SWAP'larınıza ek limitler bulmanız lazım ancak bu bir limit sorunu da değil. SWAP'ı hiçbir ülke kaynak verisi olarak kullanmadığı için haliyle elleri sürekli boş dönüyor. Okuyucular için çok karışık olacak ama Katar ile SWAP limitlerinin 5 milyar USD’den 15 milyar USD’ye çıktığı ile ilgili geçen hafta bir haber çıktı. Bu yeni bir kaynak gibi algılandı. Halbuki, iki ülke arasındaki ticaret hacmi gözetilerek yapılan bir swap anlaşmasıydı bu. Yani onlarla ticaretimizde ne onlar dolar ödüyordu ne de biz. Karşılıklı TL ve riyallarla ödeme aracı olarak kullanıyorduk. Ama iki ülkenin ticaret hacmi zaten 1,5 milyar USD. Yani 5 milyarlık limit haliyle fazla fazla yeterken bu limitin 15 milyara çıkartılması ve bunun haber yaptırılması sadece piyasalara yanlış algıyla güven verebilmek içindi. Ama bizim TL’yi kimse kabul etmiyor ben bu riyallarla da yurtdışında USD SWAP'ı yaparım diye düşünüyorlarsa, bir iktisatçı olarak tek söyleyebileceğim şey ‘yok artık’.