İHD Antalya açlık grevi raporu: Tutukluların idrar ve makatından kan geliyor

İHD Antalya açlık grevi raporu: Tutukluların idrar ve makatından kan geliyor

İHD Antalya'da açlık grevinde olan yurttaşlar için rapor hazırladı. Raporda yer alan verilere göre, mahpuslar ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Antalya'da açlık grevinde olan 60 tutuklu için rapor hazırladı. Söz konusu rapora göre, 82 gündür açlık grevinde olan Hafıza Abdulaziz’in idrar ve makatından kan geldiği belirtildi. 

CİDDİ SAĞLIK SORUNLARI YAŞANIYOR

İnsan Hakları Derneği (İHD) Antalya Şubesi Hukuk Komisyonu, Antalya ve Alanya L Tipi Kapalı cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ile İmralı tecridine karşı açlık grevinde olan tutukluların durumunu raporlaştırdı. Raporda, Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 40 tutuklunun açlık grevinde olduğunu, 26 Ocak’tan beri eylemde olan Hacire Çay ve Gurbet Öztürk’ün sağlık durumunun kritik aşamaya geldiğini yine 15 Şubat’tan beri eylemini sürdüren Emrecan Demir ile 1 Mart’ta eyleme başlayan Hafıza Abdulaziz ciddi sağlık sorunları yaşadıklarını belirledi. 

Ocak ayında savcılıkça yapılan görüşme sonunda tutukluların sağlık kontrollerinin yapılıp, vitaminlerin verilmeye başlandığına yer verilen raporda, “Ancak karbonat Mart ayının sonlarında verilmeye başlanmıştır. Maske ise birkaç gündür, mahpusların siparişiyle dışarıdan alınarak verilmeye başlanmıştır. Maske paketi dışarıda idari personelde tutulmakta ve açlık grevcilerinin günde bir defa değiştirmesine izin verilmektedir. Tabip Odası da hekimle iletişime geçmiş ve sorun iletildiğinde çözmeye çalışmıştır. Kadın koğuşunda Şubat sonuna kadar 4 mahpus bulunuyordu. Mart başında ise sayı 5’e çıkmış ve bunların 4’ü açlık grevine başlamıştır. Açlık grevine girmeyen, eski Kayapınar Belediye Eşbaşkanı Fatma Arşimed, kendisi ciddi sağlık sorunları yaşamaktayken, 4 grevci mahpusun bakımını üstlenmek durumunda kalmıştır. Şu anda koğuş mevcudu 6 kişi olup, 4’ü süresiz-dönüşümsüz açlık grevindedir” denildi.

‘UNUTKANLIK, BAŞ DÖNMESİ VE AĞRISI…’

“Kadın koğuşundan Hacire Çay ve Gurbet Öztürk’ün durumu kritik gözükmektedir. Her ikisi de unutkanlık, baş dönmesi, baş ağrısı uykusuzluk, mide krampları yaşamaktadır. Her ikisinin de ağzında yaralar oluşmuş, Hacire’nin ek olarak vücudunda yaralar oluşmuştur” belirtilen raporda, E 7 koğuşunun mevcudunun 29 olup, 21 tutuklunun açlık grevinde olduğuna dikkat çekildi. Raporda, “B 11 koğuşunun mevcudu da 29 kişi olup, 15 kişi açlık grevindedir. Emrecan Demir ve Hafıza Abdulaziz isimli mahpusların durumunun iyi olmadığı bildirilmiştir. Hafıza Abdulaziz’in idrar ve makatından kan geldiği bildirilmiştir. Bütün açlık grevciler baş ağrısı, baş dönmesi,  uykusuzluk, ses ve kokuya karşı aşırı duyarlılık başlamıştır. E 7 koğuşunda ise, birkaç kişi dışında bütün mahpusların açlık grevinde olması, kalan kişilerin onların bakımında zorlanmasına yol açmakta ve endişe vermektedir. Açlık grevi yapmayan mahpusların da, açlık grevinde olan arkadaşlarına eşlik etmekten kaynaklı psikolojik bariyer nedeniyle, ciddi oran da zayıfladıkları gözlemlenmiştir” diye belirtildi. 

'AÇLIK GREVİ YAPAN MAHPUSLARA DİSİPLİN CEZALARI VERİLDİ'

“Hasta mahpuslar, hastalık ve sevklerini ertelemekte ve açlık grevcilerinin bakım ve beslenmesinde yardımcı olmaya çalışmaktadırlar” denilen raporda, şunlar ifade edildi: “Açlık grevine katılan bütün mahpusların, iletişim cezaları almaları da çok önemli bir sorundur. Açlık grevi yapmanın, ifade özgürlüğü olduğu hakkında AYM kararı dahi bulunmasına rağmen, mahpuslar, aileleriyle telefonla görüşememekte ve mektup hakkından mahrum bırakılmaktadır. Sosyal etkinliklere katılmama cezası, 10’ar günlük açlık grevlerinde de rutin bir uygulama olmuştur. Antalya cezaevinde tıbbi kontrol ve denetimde sıkıntı yaşanmamaktadır. Çıkan sorunlar aşılmıştır. Hekim ziyareti de yapılmaktadır.”

Alanya L Tipi Cezaevi’nde, 2’si kadın 4 tutuklunun 5 Ocak’tan bu yana açlık grevinde olduğunu belirtilen raporda, 1 Mart itibariyle 5’i kadın 20 tutuklunun eylemini sürdürdüğünü kaydetti. Raporda, tutuklu kadınlara vitamin verilmesi ve tıbbi kontrollerinin yapılması için yetkililerle görüşmeler yapıldığına yer verildi.

Raporun devamında ise, şöyle denildi: “5 Ocak’ta açlık grevine başlayan kadınlara, hekim, revire gelme şartı koşmuş, onlar da bunu reddettikleri için 2 ay boyunca vitamin dahi yazılmamıştır. 2 hafta sonra koğuşta bulunan diğer mahpuslar revire çıkarak vitamin yazdırmışlar, sorun böylece ‘çözülmüştür’. Mart ayı sonlarında, açlık grevciler, koğuşlarının karşısındaki bir idari odaya çıkmayı kabul etmişler ve hekimle görüşme o odada gerçekleşmiştir. Şu anda vitamin yazılmakta ve sağlık kontrolleri yapılmaktadır.  Ancak düzenli hekim ziyareti yapılmamaktadır. Tabip Odasının, açlık grevlerinin izlenmesiyle ilgili protokolleri göndermiş olması da, hekim olan şube eşbaşkanımızın aramaları da Alanya’daki hekimle olan sorunları aşmaya yetmemiştir. Mahpusların aşırı kilo kaybettikleri, vücut ısılarının düştüğü, göz akının renginin değiştiği,  unutkanlık, boyun ağrıları ve dikkat sorunları, mide krampları yaşadıkları tespit edilmiştir. Erkek koğuşunda, mahpusların çoğunun açlık grevinde olması, Alanya'da da ciddi bir sorundur. Açlık grevlerine disiplin cezalarıyla karşılık verilmesi burada da rutindir.  Koğuşlarda kitap sınırlaması yapılmaktadır. Sevkle gelen mahpusların kitapları da kendilerine verilmemektedir. Sadece idarenin belirlediği TV kanalları izlenebilmektedir. Dolayısıyla iletişim ve görüş yasağı alan mahpuslar bazen aylarca, dış dünyadan bilgi alamamaktadır.

MA'dan Hamdullah Kesen'in haberine göre Kış ayları boyunca bütün hapishanelerde sadece geceleri 5-6 saat kalorifer yakılmış, mahpuslar kış boyu üşümüşler ve sıklıkla sağlık sorunları yaşamışlardır. Sıcak su hafta 2-3 kere, 2 saat süreyle verilmekte, koğuşlarda kalan 30-40 kişinin bu süre içerisinde duş alması ve çamaşırlarını yıkaması gerekmektedir. Hapishanelerde bütün hijyen malzemeleri mahpuslar tarafından, kantinden satın alınmak zorundadır.” Raporda ayrıca, LGBTİ’leri tutukluların gerek aileleriyle gerekse de sosyal çevreyle bağlarının koptuğu ifade edilerek, “Ameliyat ve cinsel kimlikleriyle ilgili tedavi talepleri karşılanmamaktadır. Trans kadınlar açısından karma koğuş çoğunlukla ciddi sorunlara yol açmaktadır. Bu koşullardan şikayet etmeleri ise, doğrudan tecrit şeklinde tek kişilik hücrelere konulma ve sadece günde bir defa havalandırmaya çıkabilme sonucuna yol açmaktadır” denildi.