İBB'nin suç duyurusu haberine getirilen erişim engeli haberine de erişim engeli!
Erişim engelleme ile ilgili yapılan haberler de kişilik hakları ihlali gerekçesiyle, Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin 12 Ocak 2021 tarih ve 2021/486 sayılı kararı ile erişime engellendi.
13-01-2021 15:38

İleri Haber
İBB'nin geçmiş dönemle ilgili yapmış olduğu suç duyurusu haberlerine getirilen erişim yasağıyla ilgili yapılan haberlere de erişim yasağı getirildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)’nin AKP dönemine ilişkin belediyede gerçekleşen yolsuzluk ve usulsüzlüklere ilişkin; AKP döneminin İBB Genel Sekreter Yardımcısı, ihale ve harcama yetkilisi olan şu anki Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun da aralarında bulunduğu yetkililer hakkında yaptığı suç duyurusu ile ilgili haberler erişime engellenmişti.
Bu erişim engelleme ile ilgili yapılan haberler de kişilik hakları ihlali gerekçesiyle, Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin 12 Ocak 2021 tarih ve 2021/486 sayılı kararı ile erişime engellendi.
İLGİLİ HABERLER
AKP'li ilçe belediyesi, İBB ekiplerinin yolunu kesti: 'Bakalım daha neler göreceğiz!'
İBB ekipleri, AKP'li Pendik Belediyesi'nin D-100 Karayoğlu üzerine, izinsiz olarak koyduğu moboyu kaldırmak istedi. Ancak ilçe belediye ekipleri İBB ekiplerini yolu keserek engelledi.
20-12-2020 18:53

İleri Haber
AKP'li Pendik Belediyesi, İBB'nin sorumluluk alanındaki yola izinsiz olarak koyduğu mobo kabinini belediye ekipleri kaldırmak isteyince yolu araçlarla kesti. İBB ekiplerinin polis çağırması üzerine yol açıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) geçmesinin ardından AKP’li ilçe belediyeleri tarafından İBB’nin yetki alanlarına yönelik müdahaleler sürüyor. İBB ekipleri, AKP'li Pendik Belediyesi'nin D-100 Karayoğlu üzerine, izinsiz olarak koyduğu moboyu kaldırmak istedi. Ancak ilçe belediye ekipleri İBB ekiplerini yolu keserek engelledi.
Olayı sosyal medya hesabından duyuran İBB Genel Sekreter Yardımcısı Murat Yazıcı, "Ve bunu da gördük!!! İBB sorumluluk alanına “izinsiz” konulan moboyu kaldırmak isteyen ekiplerimizin hareketini engellemek amacıyla yol çift taraflı olarak ilçe belediye ekiplerince kesildi. Şehrin ortasında yol kesmek...Bakalım daha neler göreceğiz!" paylaşımını yaptı.
Yazıcı daha sonra ise "Ekiplerimizin polis çağırması ve polisimizin bölgeye intikal etmesinin ardından yol kesme vakası sonlandırılmıştır. Emniyet mensuplarımıza teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.
Ekiplerimizin polis çağırması ve polisimizin bölgeye intikal etmesinin ardından yol kesme vakası sonlandırılmıştır. Emniyet mensuplarımıza teşekkür ediyorum. pic.twitter.com/6a1QOCnLbf
— Murat YAZICI (@muryaz) December 20, 2020
İmamoğlu: Defin rakamlarında bir aydır düşüş yok
İmamoğlu, "Salgının tırmandığını, hastanelerimizin yoğun olduğunu, hastalarımızın yoğun bir şekilde tedavi gördüğünü, birçok hastamızın da evinde tedavi gördüğünü belki de en yakından takip edenler belediye başkanlarıdır” dedi.
10-12-2020 16:06

İstanbul'daki günlük defin sayılarını paylaşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, koronavirüs salgını nedeniyle 3 haftalık 'tam kapanma' tavsiyesini yineledi. İmamoğlu, "Yaklaşık bir aydır 400'lü rakamlarla defin yapıyoruz, bu hiç düşmedi" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı İmamoğlu, kentte görev yapan 32 ilçe belediye başkanı ile yeni tip koronavirüs (Covid-19) gündemli toplantıda bir araya geldi.
Haliç Kongre Merkezi Galata Salonu'nda dün akşam saatlerinde gerçekleştirilen toplantıda konuşan İmamoğlu, "Salgının tırmandığını, hastanelerimizin yoğun olduğunu, hastalarımızın yoğun bir şekilde tedavi gördüğünü, birçok hastamızın da evinde tedavi gördüğünü belki de en yakından takip edenler belediye başkanlarıdır” dedi.
Kurum bünyesinde hasta sayısının 2 binlere kadar çıktığını kaydeden İmamoğlu, 3 ile 4 bin arasında da temaslı çalışan olduğunu ve bundan dolayı iş kaybı yaşadıklarını aktardı.
‘BİR AYDIR 400’LÜ RAKAMLARLA DEFİN YAPIYORUZ’
Gazete Duvar'ın aktardığı habere göre, salgının yükselme eğilimine girdiği 15 Kasım’dan itibaren İBB olarak aldıkları önlemleri paylaşan İmamoğlu, şu bilgileri verdi:
"O tarihten itibaren sosyal tesislerimizi, müzelerimizi, kültür merkezlerimizi kapatma kararı aldık. Hükümetimiz, 17 Kasım’da ilk kısıtlamalarını uyguladı. 2 Aralık’tan itibaren de ikinci kısıtlama kararlarını aldı. İBB Bilim Danışma Kurulumuzun da belirttiği üzere, tam kapanmanın çare olacağını düşünüyorum. Kısmı önlemlerin süreci uzatacağını ve netice vermeyeceğini düşünüyorum. Bugün, şu saate kadar 437 definimiz var, 204’ü salgın hastalıktan. Yaklaşık bir aydır 400’lü rakamlarla defin yapıyoruz, bu hiç düşmedi. Kısıtlamalarda üçüncü haftaya girdik. Bir miktar esneme oluyor rakamlarda ama aşağıya düşüş yok. Bunun yeterli olmadığını net olarak söylemek lazım. Danışma Kurulumuz, bugün yaptığı toplantıda da tam kapanmayı şart koşuyor. 3 hafta öneriyorlar; olmazsa 2 haftanın da olumlu sonuçlar verebileceğinden bahsediliyor. Tam kapanmanın ekonomik karşılığını biliyoruz. Ama hep beraber, devletimizin tüm kurumlarıyla bu ekonomik kaygıyı atlatabileceğini düşünüyorum. Sağlık Bakanımız ve diğer belediyelerden edindiğim bilgiler doğrultusunda salgın sürecinde İstanbul'u konuşurken, son 2 haftadır Türkiye’nin her bölgesini konuşur haldeyiz."
İBB, Kanal İstanbul ÇED raporunun iptali için dava açtı
Dava dilekçesinde ÇED raporunun yasal düzenlemelere, planlama ve şehircilik ilke ve tekniklerine, kamu yararına, Anayasa ile Çevre ve İmar Mevzuatına, Uluslararası Sözleşmelere aykırı olduğuna dikkat çekildi.
13-02-2020 22:25

İBB, AKP’nin ‘mega’ rant projesi Kanal İstanbul’a ilişkin ÇED raporunun iptali için dava açtı. Dava dilekçesinde, raporun Anayasa'ya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu belirtildi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Kanal İstanbul Projesine ilişkin Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu Kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle İstanbul 6. İdare Mahkemesi'ne başvurdu.
Dava dilekçesinde, "İdari Yargı Uygulama Yasası'nın 27. Maddesi'nin 2. fıkrasında 'idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararların birlikte gerçekleştiği hallerde yürütmenin durdurulmasına karar verileceği kuralı' yer almakta olup, açıkça hukuka aykırı olan ve uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararlara yol açacak olan dava konusu ÇED Olumlu Kararının öncelik ve ivedilikle yürütmesinin durdurulması da gerekir" denildi.
ÇED raporunun yasal düzenlemelere, planlama ve şehircilik ilke ve tekniklerine, kamu yararına, Anayasa ile Çevre ve İmar Mevzuatına, Uluslararası Sözleşmelere aykırı olduğuna dikkat çekilerek, uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararlara yol açacak olması nedeniyle dava açma zaruretinin doğduğu kaydedildi.
Gökhan Özoğuz'dan Ahmet Hakan'a: Emin olun, sizden önce biz sorgularız
Gökhan Özoğuz, Ahmet Hakan'ın bugünkü köşesinde geçen ifadelere yanıt verdi. Özoğuz, İmamoğlu'nu kastederek "Emin olun ilk yanlışlarında veya masa altı hareketler yaptıklarında sizden önce biz sorgularız" dedi.
03-02-2020 23:38

Athena grubunun solisti Gökhan Özoğuz, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan'ın "Athena Gökhan, şu yaptığının binde birini bile Tayyip Erdoğan’a yapsa Anında 'Yuh! Yalaka! Kaça satıldın' falan diye çemkirecek olanlardan 'tıs' bile çıkmıyor. Sanırım onlar açısından sorun yalakalık yapılmasında değil. Yalakalığın kime yapıldığında" şeklindeki ifadesine yanıt verdi.
'Biri 3 yapan biri olmadığını' ifade eden Özoğuz, "Haberde karıştırılmış bir sayıya ‘Yalan’ ithamı biraz fazla olmadı mı? Evet Ekrem Bey için söylediklerim; İstanbul ve Türkiye genetiğine uygun ve birleştirici bir karakter olmasındandır" dedi.
Özoğuz şu ifadeleri kullandı:
"Haberde karıştırılmış bir sayıya 'Yalan' ithamı biraz fazla olmadı mı? Evet, Ekrem bey için söylediklerim; İstanbul ve Türkiye genetiğine uygun ve birleştirici bir karakter olmasındandır! Ülkemizde; kimler neler yapıp ne yalanlar söylerken, tatil paylaşımıyla (resim paylaşılması yanlış olabilir) mi mazbataya çentik atalım. Emin olun ilk yanlışlarında veya masa altı hareketler yaptıklarında sizden önce biz sorgularız. Doğru olalım samimi olalım kafi."
Sn Ahmet bey ; 1 i 3 yapan biri olmadığını, aslında siz de gayet iyi bilirsiniz.
— Gökhan Özoğuz (@gokhanozoguz) February 2, 2020
Haberde karıştırılmış bir sayıya "Yalan" ithamı biraz fazla olmadı mı?
Evet Ekrem bey için söylediklerim; İstanbul ve Türkiye genetiğine uygun ve birleştirici bir karakter olmasındandır! @ahmethc pic.twitter.com/XjhV5ZByVg
İmamoğlu'ndan tatil eleştirilerine yanıt: 'İstanbul'u kaybettiği için canı yananlar var'
İBB Başkanı İmamoğlu, Erzurum'da tatil eleştirilerine yanıt verdi. İmamoğlu, tatilin 25 gün önce planlandığını söyledi.
30-01-2020 17:41

İBB Başkanı İmamoğlu, eleştirilen kayak tatiliyle ilgili, “Ekrem İmamoğlu 1 gün de tatil yapsa konuşacaklar, 2 gün de. Canı yananlar var. İstanbul Belediyesi'ni kaybetmenin bazı insanlara verdiği rahatsızlık var" dedi.
Elazığ depreminin ardından Erzurum Palandöken'de ailesiyle kayak yaptığı için eleştirilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Erzurum İl Başkanlığı'nı ziyaret etti. Bina önünde kendisini alkışlarla karşılayan partililerle tokalaşan İmamoğlu, salonda bekleyenlerle de sohbet etti. Burada açıklamalarda bulunan İmamoğlu, İstanbul'a dönüş günü olduğunu, 3 gün boyunca çocukları ve eşi ile birlikte olduğunu söyledi.
İmamoğlu, "Her zamanki dobralığımız, titiz ve temiz ruhumla anlatacağım. Yetmezse basın mensupları soru sorarlar. Son 400 günde aileme, bu tatil dahil 8 gün ayırabildim. Şimdi ben anlıyorum, Ekrem İmamoğlu 1 gün de tatil yapsa konuşacaklar, 2 gün de. Canı yananlar var. İstanbul Belediyesi'ni kaybetmenin bazı insanlara verdiği rahatsızlık var" dedi.
‘OĞLUMUN BU ÇAĞLARINI ISKALAYAMAM’
Kutsalları olduğunu söyleyen İmamoğlu, şöyle devam etti:
"Vatanım, bayrağım, inancım ve ailem. Ailem, benim kutsalım. Aileme başka bir değer veririm. Ailemle bir arada olmamanın, olamamanın üzüntüsünü yaşarım. Çocuklarımı siyasi manzarama sokmam. Zaten 1 kişi var siyasette, kendisini adamış, koşuyor. Eşim, çocuklarım, kendi varlıklarını sürdürsün isterim. Benim çocuklarıma vakit ayırmam lazım. Hayat gelip, geçiyor. 8 yaşındaki kızımın çocukluğunu ıskalayamam. Ergenlik çağını yaşayan oğlumun bu çağlarını ıskalayamam. O çocuğun ruhunda bu eksikliği yaşatan baba olmak istemem. Bir arada olmak, 2-3 gün buluşmak baba olarak sorumluluğum."
'TATİLİ 25 GÜN ÖNCE PLANLADIK’
'Ben Elazığ'daki sorumluluklarımı yerine getirdim' diyen İmamoğlu, tatil eleştirileriyle ilgili şunları söyledi:
"Deprem oldu, geçerken depreme uğradı' gibi komik, anlaşılmaz, üzücü ifadeler oldu. Ben yas tutmanın ne demek olduğunu çok iyi bilen insanım. İnsanların acısını paylaşmanın ne demek olduğunu bilen insanım. Herkes kendini bilsin. Depremin haberini alır almaz koşup AFAD'a giden biriyim. Ben gittiğimde vali bey ordaydı tek başına. Ne yapmamız gerekir noktasında, 4-5 saatini AFAD'da geçiren belediye başkanıyım. 200'ün üzerinde personel, 27 aracı hemen yola çıkardık. Ben de ertesi sabah Elazığ'a geldim. O gün eşim ve çocuklarımla 25 gün önce planladığımız Erzurum tatiline başlayacaktık. Eşim de benimle beraber geldi. O günü Elazığ'da geçirdik. Ekiplerimiz nerede, nasıl çalışıyorlar onu inceledik. İnsanların acısını hissetmeye çalıştık. Saat 23.00'e kadar sahadaydık. Gece Elazığ'da kaldım. Ertesi sabah ayrılıp Pertek ilçesine ve Tunceli'ye gittim. Orada bir süredir kayıp olan Gülistan kızımızın ailesini ziyaret ettim, acılarını paylaştım. Tunceli Belediye Başkanı'nı ziyaret ettim. Pülümür'e gittim, akşamında da Erzurum'a vardım. 26 Ocak gecesi Erzurum'a geldim. 27, 28, 29 Ocak'ı Erzurum'da, Palandöken'de geçirdim. Yürümek gibi koşmak gibi kayağın da spor olduğunu biliyorum. Kayak, zil takıp, oynamak değil. 3 gün boyunca eşim ve çocuklarımla spor yaptım, sohbet ettim, dertleştik, paylaştık. 3 günümü çocuklarımla beraber geçirdim."
‘CUMHURBAŞKANI’NDAN RANDEVU İSTEDİM’
Bugün akşam saatlerinde görevinin başında olacağını kaydeden İmamoğlu, İstanbul'un önemli sorunları olduğunu ve konuşmak için de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan randevu istediğini söyledi.
İmamoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı'ndan randevu istiyorum. 'Depremi konuşacağım' demiştim. İstanbul'un deprem sorunu var. Seçildiğimin ikinci haftasından itibaren bunu istiyorum. Başkaları kanal konuşmak istiyor, ben hâlâ depremi konuşmak istiyorum. 100 binlerce insanımızın canı tehdit altındadır. İstanbul depremiyle ilgili Sayın İlhan Kesici güzel dedi; '60- 70 milyar dolar maliyeti var' dedi. Ben '500-600 milyar dolar İstanbul depreminin Türkiye'ye bedeli olur' diyorum. Ekonomik etkileri, moralsizlik, motivasyon, bütün ticari unsunlar, turizm yıllara sarih etkileri 500-600 milyar doları bulur. Sayın Cumhurbaşkanı çağıracak bizi bir masanın etrafına; sağdan-soldan laf yetiştiren parti sözcülerini değil, bizi çağıracak. Sayın Cumhurbaşkanı'na milyonlarca Türkiye insanı oy verdi, bana da milyonlarca İstanbullu oy verdi. Deprem işini 5 yılda çözeriz. Bütün kaynakları seferber edersek ülkem adına ben hazırım. Siyasi beklentisi olmadan depremi bir milli mesele haline getirip, seferberlik ilan ederek çözüme hazırız" dedi.
İBB'nin 2020 bütçesi 25 milyar 850 milyon lira
İBB Meclisi'nde yarın görüşülecek olan 2020 yılı bütçesi 25 milyar 850 milyon lira olarak belirlendi.
12-12-2019 22:47

İBB, 2020 yılı için 25 milyar 850 milyon liralık bütçe hazırladı. 4 milyar 600 liralık borçlanma öngörülen bütçe, yarın görüşülecek.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) 2020 yılı bütçesi 25 milyar 850 milyon lira olarak belirlendi. Yarın (13 Aralık) İBB Meclisi’ne sunulacak bütçede 2020 gelir tahmini ise 21 milyar 250 milyon lira olarak hesaplandı. Aradaki 4 milyar 600 milyon liralık farkın borçlanma yoluyla kapatılması öngörülüyor.
İBB Mali Hizmetler Daire Başkanlığı Bütçe ve Denetim Müdürlüğü’nün hazırladığı bütçeyle ilgili kararnamede “İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2020 yılı gider bütçe tahmininde yer alan ödeneklere, gelir bütçe tahmininde yer alan gelirler ile finansmanın ekonomik sınıflandırması tablosundaki 4.600.000.000 Türk Lirası net borçlanma kaynağı karşılık gösterilmek suretiyle denklik sağlanmıştır” ifadeleri kullanıldı.
BORÇLANMA ÖNGÖRÜSÜ ARTTI
İBB’nin geçen yılki bütçesi 23 milyar 800 milyon lira olarak hazırlanmış, bütçe denkliği için 3 milyar 200 milyon liralık borçlanma öngörülmüştü.
Geçen ay yapılan meclis toplantılarında belediyeye bağlı İETT’nin 2020 yılı bütçesi 2 milyar 980 milyon lira, İSKİ’nin 2020 yılı bütçesi ise 7 milyar 776 milyon lira olarak belirlenmişti. Her iki kurumla birlikte İBB, 2020 yılında yaklaşık 36 milyar 600 milyon liralık bütçe yönetecek. (AA)
Karamollaoğlu'ndan Erdoğan'a 'gerçek dost' mesajı: 'Sizi incitmek için değil, yanlışların ortadan kalkması için acı söylüyoruz'
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Mollaoğlu’nun açıklamaları arasında son dönemde gündeme gelen AKP ile ittifak konusu da vardı.
27-01-2021 15:43

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, son dönemde gündeme gelen AKP ile ittifak konusuna ilişkin, “Sayın Erdoğan’a çağrım. Biz sizi incitmek için değil, yanlışların ortadan kalkması için acı söylüyoruz. Gerçek dostlar birbirinin hatasının üstünü örten değil, uyarıda bulunup hatırlatma yapanlardır” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Mollaoğlu’nun açıklamaları arasında son dönemde gündeme gelen AKP ile ittifak konusu da vardı. "İttifak konusu ancak seçim sathı mahalline girildiği zaman konuşulacak bir konudur" değerlendirmesinde bulunan Karamollaoğlu, ayrıca şunları söyledi:
"Bu kadar farklılıkların olduğu bir ortamda, dostluklara daha çok ihtiyaç var ama unutulmamalıdır ki dost acı söyler. Sayın Erdoğan’a çağrım. Biz sizi incitmek için değil, yanlışların ortadan kalkması için acı söylüyoruz. Gerçek dostlar birbirinin hatasının üstünü örten değil, uyarıda bulunup hatırlatma yapanlardır. Çok açık bir şekilde söylemek istiyorum. İttifak konusu ancak seçim sathı mahalline girildiği zaman konuşulacak bir konudur. Saadet Partisi şahısları değil, ilkeleri konuşur. İttifak konusunda da zamanı geldiğinde bu ilkeler çerçevesinde karar veririz."
NE OLMUŞTU?
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret etmişti. Erdoğan görüşmenin ardından bir cuma namazı sonrası “Sayın Asiltürk ile geçmişte birlikte olduğumuz büyüğümdür. Benim bu ziyaretim hem nezaket hem de bu ittifak meselesinde seçim ittifakı mı olur geleceğe yönelik terörle mücadelede her türlü desteğin bizim yanımızda olması lazım. Biz yalnızlığı hissetmemiz lazım” diyerek “ittifak” işareti vermişti.
Asiltürk ise görüşmede konuşulanlara ilişkin “Bunu açıklarsam bir bölünme meydana gelir. Ben bunu açıklamam” demişti.
Özgür Özel'den Süleyman Soylu'ya: 'Hadi oradan hadsiz Süleyman'
CHP'li Özgür Özel, konuşmasında "Bu Nazi ağzından kurtulmak lazım" diyerek Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Ömer Çelik'e Adolf Hitler'i örnek vererek yanıt verdi.
27-01-2021 15:21

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
Özel Türkiye gündemine ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulunurken, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'militan' söylemine "Bu Nazi ağzından kurtulmak lazım" yanıtını veren AKP Sözcüsü Ömer Çelik'e sert tepki gösterdi.
Özgür Özel, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya ilişkin ise şu ifadeleri kullandı
"Taç giyecek ki baş akıllanacak. Bu tacı giydi giyeli iyice zırvaladı. Ülkenin ana muhalefet liderine söylediği sözü de kendisine iade ediyoruz. Hadi oradan hadsiz Süleyman. FETÖ söyledi diye 50 bin il gezmiş, altına arabayı arabanın benzinini ceketi FETÖ vermiş. En yakınındaki arkadaşı FETÖ’ye iltisaklanmış Fethullah Gülen’in dizine diz çökmüş hadsiz Süleyman çıkıp Gülen ile alakası olmayan, mücadele içindeki partinin genel başkanına hadsizlik ediyor. Hadi oradan!"
Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
"Dün 40 dakika boyunca esnaf için, işsiz için konuşmayıp CHP’ye saldırdığını Ömer Çelik’in ağzından dinledik. Bunun siyasetteki anlamı Türkiye’de psikolojik iktidar el değiştirmiş durumdadır. CHP’ye 60 dakikanın 40 dakikasını ayırıyorlarsa görülen şudur: Artık Türkiye’de psikolojik olarak üstünlük muhalefetin ve ana muhalefetin elindedir. Kendi yarattıkları kirli gündeme muhalefet partilerini çekmeye çalışıyorlar. Ömer Çelik’in kendine has kibri dağları delen yüzündeki sırıtışın çaresizliğinden kaynaklandığını biliyoruz. Her gün eriyen Cumhur İttifakı ve karşısında güçlenen CHP güçlenen muhalefet var. Suçluların psikolojisi şöyledir: Kendinde gördüğü en önemli kusuru karşıda varmış gibi söylerler. Ömer Çelik, Nazi ağzından bahsedeceksek o konuda elim güçlü. Hitler iktidarda kömür dağıtımıyla, bölünmüş yollarla övünmüş. Sonra demiş ki "Her Alman 3 çocuk yapacak". Kendi işaretini yapmış sonra yapmayanları suçlamış. Hatırlayın, bu kadar yerli ve milli iktidarın işareti İhvan'dan. Tek millet, tek devlet, tek lider, Adolf Hitler. Tek millet tek bayrak tek devlet tek vatan ile kimsenin bir derdi yok. Bir ara Türk milleti diyemeyen sendin. 10. Yıl Marşı faşist bir marştır dediler. Andımızı okutmadılar, MHP dava açtı ama geldiğimiz noktada hepsi sulh oldu. Devlete söz söylemeyen biziz devleti şirket gibi yönetip batıran sensin.,
NUMAN KURTULMUŞ'A YANIT
Numan Kurtulmuş diyor ki: Türkiye’de iki farklı siyaset yolu var. Biri genç Türkler, İttifak ve Terakki ile bugünkü CHP’ye kadar gelmiş siyasi çizgi. Diğer yol ise milletin hizmet yoludur AKP o yolun temsilcisidir diyor. İttihak ve Terakki’nin karşısında Sevr’i imzalayan Damat Ferit var. Bu ülkenin paylaşılmasını imzalayan Damat Ferit o zaman İttihak ve Terakki’nin karşısında. Hem orduyu toplamaya hem kurulacak devletin hazırlıklarını yapmaya çalışıyorken onlar bizim karşımızdaymış doğrudur. Saflar netleşti. Onlar Vahdettin’in temsilci. Biz Vahdettin’in idama mahkum ettiği Atatürk’ün temsilcisiyiz.
'HADİ ORADAN SÜLEYMAN'
Soylu, vali ve kaymakamlara suç duyurusunda bulunun diye gayrıresmi bilgi notu yolluyor. Biz üstünlük sağlayamadık ama devletin kamu görevlileri CHP’ye suç duyurusunda bulunursa belki milletin zihni bulanır yaklaşımındadırlar. Bu ülkede işe girmek için AK Parti’ye üye olmak gerekiyor mu gerekmiyor mu? Bugün CHP üyesi olanlar devlet memuru sınavına girmeden korkup kaydını sildirelim diyor. İşe girmek için AKP üyeliği avantaj mı değil mi? AKP üyeliği avantajsa tayinde terfide kolaylık sağlıyorsa millet yalan söyleyenle doğru söyleyeni ayıracaktır.
Taç giyecek ki baş akıllanacak. Bu tacı giydi giyeli iyice zırvaladı. Ülkenin ana muhalefet liderine söylediği sözü de kendisine iade ediyoruz. Hadi oradan hadsiz Süleyman. FETÖ söyledi diye 50 bin il gezmiş, altına arabayı arabanın benzinini ceketi FETÖ vermiş. En yakınındaki arkadaşı FETÖ’ye iltisaklanmış Fethullah Gülen’in dizine diz çökmüş hadsiz Süleyman çıkıp Gülen ile alakası olmayan, mücadele içindeki partinin genel başkanına hadsizlik ediyor. Hadi oradan!
PARLAMENTER SİSTEM YANITI
Mehmet Uçum ‘Parlamenter sisteme dönüş mümkün olmayacaktır’ diyor. Bu millet parlamentoya 600 tane vekil yolluyor. Bunlar senin gibi düşünmüyorsa sistemi değiştirir. Bu milletin verebileceği bir karara kafa tutma mı yoksa dilinin altında başka bir şey mi var? Darbeci misin sen? Bu millet Meclis’e kaç vekil yollayacağını da bilir o vekilin vereceği kararı da bilir. Bunu sarayın atanmışından öğrenecek değiliz. Millet anayasayı değiştirecek de geriye dönmek nasıl mümkün olmayacak?
Birinci 100 günlük planda hayvan hakları yasası dediler. Bugün, rejime kast eden anayasa değişikliğinden sonra kurulan tek adam rejiminin 949. günü. İlk 100 günde hayvan hakları yasası çıkacaktı, ne oldu? Gelin bu hayvan hakları yasasını çıkaralım.
'BAHÇELİ REKOR GELİŞTİRİYOR'
Bahçeli siyasi nezaketsizlikte kendine ait rekoru geliştirdi. Bundan önce kendisine geçmiş olsun diyen ana muhalefet liderinin elini havada bırakmıştı. Bu rekoru ana muhalefet partisi liderine linç girişimi yapıldığında geliştirmişti. Devamında bir mafya örgütü liderinin genel başkanımızı tehdidine susmuştu. Partisini Selçuk Özdağ’a saldırıdan sıyırmaya çalışan bir anlayış. Partiyi oradan sıyırmanın yolu sen kendi kendini dövdürdün demek değildir, samimi bir geçmiş olsun telefonu yeterdi. Bahçeli siyasi nezaketsizlikte rekor geliştiriyor.
KISITLAMALAR
10 aydır sadece alkollü olduğu için kapalı olan mekanlar var. Bu yaşam biçimine müdahaledir. Godomanların AVM’si açık garibanın kuru fasulye pilavcısı kapalı. Devasa marketler açık, tekel bayii kapalı. Madenlerde kan ter içinde birlikte çalışmak serbest, kıraathanede bir çay içmek yasak. Mitinglerde vatandaşın kafasına çay atmak serbest, bir yaşlı amcanın kahvede nefeslenmesi yasak. 11 aydır canı çıkmış kahveciye 2 bin lira verecek."
10 Ekim Katliamı Davası'nda skandallar bitmiyor: İhmaller ortaya çıktı, suç duyurusunda bulunuldu!
Avukatların açıklamasında, "Hakkındaki ihbar dikkate alınarak Yakub Şahin yakalansaydı 10 Ekim Ankara katliamı belki de hiç yaşanmayacaktı" denildi.
27-01-2021 14:35

İleri Haber
10 Ekim Ankara Katliamı’na ilişkin o dönem Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bulunan ve görev ile sorumluluklarını yerine getirmeyen tüm sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
10 Ekim 2015 günü Ankara Tren Garı önünde DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından organize edilen Emek, Barış ve Demokrasi mitingine düzenlenen canlı bomba saldırısı sonucunda 103 insan yaşamını yitirmiş, yüzlercesiyse yaralanmıştı. Katliamdan sonra açılan davada, 2018 yılında tutuklu sanıklar hakkında çeşitli mahkumiyet kararları verilirken, firari sanıklarla ilgili yargılama halen devam ediyor.
Konuyla ilgili mitingi organize eden kurumlar, katliamda yakınını kaybeden bir kısım aileler ve yaralananlar adına, o dönem Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bulunan ve bu konuda görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen tüm sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
‘HUKUK SKANDALI NİTELİĞİNDE GELİŞMELER YAŞANIYOR’
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu’ndan yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:
Firari sanıklarla ilgili bu yargılama devam ederken adeta hukuk skandalı niteliğinde gelişmeler yaşanmış ve katliamdan tam 4 yıl sonra soruşturmaya ilişkin 9 klasör evrak, kimliği belirsiz kişilerce Ankara Adliyesi’nin savcılık katına bırakılmıştır.
‘SORUŞTURMA SAVCILARI BİLİNÇLİ ŞEKİLDE GİZLEDİ’
Mahkeme’ye ulaşan söz konusu “kayıp” 9 klasörün içeriğine bakıldığında, katliamın nasıl organize edildiğine ve kamu görevlileri tarafından katliam faillerine nasıl yol verildiğine dair çok önemli deliller ve bilgiler bulunduğu görülmektedir. Nitekim klasörlerin içeriğinin soruşturma savcılarının yaptıkları yazışmalardan ve soruşturmayla ilgili çok önemli delilerden oluşması ve ancak yargılama başladıktan yıllar sonra ortaya çıkması, bunların soruşturma savcıları tarafından bilinçli bir şekilde gizlenerek davaya özellikle dahil edilmediğini göstermektedir. Bu gelişmeler sonucunda, soruşturma savcılarının delilleri gizledikleri ve kararttıklarının anlaşılması üzerine haklarında bir süre önce ilgili mercii olan HSK’ya tarafımızca gerekli şikayetler yapılmıştır.
‘TESPİT EDİLMESİNE RAĞMEN HİÇBİR İŞLEM YAPILMADI’
Esasen bu klasörler içindeki en önemli deliller, katliamın önemli sanıklarından olan ve canlı bombaların Gaziantep’ten Ankara’ya gelişinde escortluk yapan Yakub Şahin’in katliamdan 10 gün önce bomba malzemesi olan amonyum nitrat satın almaya çalıştığını gösteren Nizip Cumhuriyet Savcılığı’nın yaptığı soruşturmaya dair evraktır. Nizip Cumhuriyet Savcılığı, o dönemde Nizip’te gübre bayiliği yapan ve kendisinden gübre almak isteyen şahıslardan şüphelenen bir kişinin, 30 Eylül 2015 tarihinde yaptığı ihbarı ciddiye alarak, konuyla ilgili hemen soruşturma başlatmış ve Yakub Şahin ile onunla birlikte hareket eden Hüseyin Tunç’u ve olayda kullandıkları araçları kısa sürede tespit etmiştir. Bunun üzerine Nizip Emniyet Müdürlüğü, 02/10/2015 tarihinde (katliamdan 8 gün önce) kimliğini tespit ettikleri Yakub Şahin’i, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Şube Müdürlüklerine bildirerek hakkında gerekli araştırmanın yapılmasını istemiştir.
Ancak dosyaya gelen bilgi ve belgelerden anlaşıldığı kadarıyla Gaziantep Emniyet Müdürlüğü bu ihbarla ve Yakub Şahin’le ilgili hiçbir işlem yapmamıştır. Oysaki o dönem, IŞİD’in arka arkaya canlı bomba eylemleri düzenlediği ve bu eylemlerin Gaziantep’ten organize edildiği bilinmekte olup böyle bir ihbarın ciddiye alınmaması, katliam faillerine özellikle dokunulmadığını düşündürmektedir. Üstelik dava dosyasında bulunan ve katliama dair İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri tarafından hazırlanan rapora göre Yakub Şahin hakkında o dönem iletişim tespiti kararı bulunmaktadır. Yani aynı esnada Yakub Şahin, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü tarafından bilinmekte ve izlenmektedir. Dolayısıyla Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nün hakkında ihbar bulunan, kimliğini ve faaliyetlerini bildiği ve izlediği Yakub Şahin hakkında hiçbir işlem yapmaması açıkça suç teşkil etmektedir. Nitekim hakkındaki ihbar dikkate alınarak Yakub Şahin yakalansaydı 10 Ekim Ankara katliamı belki de hiç yaşanmayacaktı.
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU
Tüm bu gerekçelerle o dönemde (2015 yılında) Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bulunan ve bu konuda görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen tüm sorumlular hakkında TCK 83. maddesinde düzenlenen “ kasten ihmali davranışla insan öldürme”, TCK 281. Maddesinde yer alan “suç delillerini yok etme” ve TCK 257. Maddesinde yer alan “görevi kötüye kullanma” suçlarından gerekli soruşturmanın yapılarak cezalandırılmalarının sağlanması için 10 Ekim mitingini düzenleyen kurumlar olan KESK, DİSK, TMMOB ve TTB ile katliamda yakınlarını yitiren bir kısım aileler ve yaralılar adına savcılığa suç duyurusuna ilişkin dilekçemizi vererek suç duyurusunda bulunduk.
‘IŞİD’LİLERE FARKLI YARGI UYGULAMASI YAPILIYOR’
Soruşturmanın en başından bu yana, katliamı gerçekleştirenlerin sadece mahkemede yargılananlardan ibaret olmadığını, katillerin katliam faillerine yardım eden, yol veren ve görmezlikten gelen kamu görevlileri sayesinde bu kadar rahat bir şekilde katliamlar gerçekleştirdiklerini söyledik, söylemeye devam ediyoruz. Nitekim bu olay, bu iddiamızın en somut örneklerinden biri olup, bugüne kadar hiçbir kamu görevlisinin bu katliamdan dolayı yargılanmaması ise maalesef dava dosyasından da tespit ettiğimiz üzere IŞİD’lilere farklı hukuk uygulayan yargı pratiğinin bir başka tezahürüdür.
Katliamın gerçek faillerinin bulunması ve bu katliamda şu veya bu biçimde sorumluluğu bulunan tüm kamu görevlilerinin yargılanmasının sağlanması için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her türlü hukuki yollara başvurmaya devam edeceğimizi kamuoyuna bir kez daha duyuruyoruz.
Mecliste ziyaretçi yasağı bir ay daha uzatıldı
TBMM Başkanlığından yapılan duyuruda, Meclis yerleşkesi ve eklentilerine, Covid-19 ile ilgili alınan tedbirler doğrultusunda, 1-28 Şubat tarihlerinde Genel Kurul çalışmalarının yapıldığı günlerde ziyaretçi kabul edilmeyeceği bildirildi.
27-01-2021 13:54

TBMM'de, yeni tip koronavirüs (Covid-19) tedbirleri kapsamında uygulanan ziyaretçi yasağı, 28 Şubat'a kadar uzatıldı.
TBMM Başkanlığından yapılan duyuruda, Meclis yerleşkesi ve eklentilerine, Covid-19 ile ilgili alınan tedbirler doğrultusunda, 1-28 Şubat tarihlerinde Genel Kurul çalışmalarının yapıldığı günlerde ziyaretçi kabul edilmeyeceği bildirildi.
TBMM'de ziyaretçi yasağı daha önce de iki kez bir aylığına uzatılmıştı.
Er Azmi Ayverdi'nin şüpheli ölümü Bakan Hulusi Akar'a soruldu: 'Aileye neden geç haber verildi?'
Gülüm, “19 Ocak 2021 tarihinde askerlik yaptığı esnada ölü bulunan Er Azmi Ayverdi’nin terhisine kısa bir zaman kalmasına rağmen intihar ettiği öne sürülmüş olsa da ailesi bu ölümün intihar değil cinayet olduğuna inanmaktadır” ifadelerini kullandı.
27-01-2021 13:28

İleri Haber
HDP’li Züleyha Gülüm, Şırnak’ın Uludere ilçesinde askerlik yapan Er Azmi Ayverdi’nin terhisine kısa bir süre kala şüpheli biçimde hayatını kaybetmesini Meclis gündemine taşıdı. İntihar ettiği öne sürülen Ayverdi ile ilgili soru önergesi veren Gülüm, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a “Yaşanan ölüm vakasına ilişkin aileye 15 saat sonra haber verilmesinin sebebi nedir? 15 saat boyunca aileye bilgi vermemek normal bir uygulama mıdır?” diye sordu.
Şırnak’ın Uludere ilçesinde askerlik yapan Azmi Ayverdi, 19 Ocak akşamı saat 20.30 sularında, terhisine 2 ay kala başından vurulmuş halde ölü bulundu. İntihar ettiği öne sürülen Azmi Ayverdi’nin ailesi ise kendilerine 15 saat sonra haber verildiğini ve bir defin izin belgesi dışında ne otopsi raporu ne de herhangi bir başka belge verilmediğini söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, Ayverdi’nin şüpheli ölümünü Meclis gündemine taşıdı. Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) paylaştığı verilerde 1992–2012 yılları arasında 2 bin 221 askerin intihar ettiğinin belirtildiğini hatırlatan Gülüm, “Ancak kamuoyunda Bakanlık verilerine intihar olarak yansıyan ölümlerin büyük bir kısmının şüpheli ölüm olduğuna inanılmaktadır. Bu şüpheli ölümlere dair iktidar tarafından çoğu zaman etkili soruşturmalar yürütülmemekte aksine ölümlerin üzeri örtülmeye çalışılmaktadır” dedi.
Bu şüpheli asker ölümlerinin son örneklerinden birisinin de Azmi Ayverdi olduğunu söyleyen Gülüm, “19 Ocak 2021 tarihinde askerlik yaptığı esnada ölü bulunan Er Azmi Ayverdi’nin terhisine kısa bir zaman kalmasına rağmen intihar ettiği öne sürülmüş olsa da ailesi bu ölümün intihar değil cinayet olduğuna inanmaktadır” ifadelerini kullandı.
Gülüm, şunları söyledi:
“Er Azmi Ayverdi’nin ölümünden 15 saat sonra ailesine haber verilmiş olması ailenin kuşkusunu daha da arttırmaktadır. Basına yansıyan haberlerde; er Azmi Ayverdi’nin komutanı ile tartıştıktan sonra 3 gün boyunca kendisine kar temizletildiği ve bunu ölümünden bir saat öncesinde telefonla konuştuğu annesine aktardığı belirtilmiştir”
Gülüm, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın yanıtlaması istemiyle şu soruları yöneltti:
1- Er Azmi Ayverdi’nin ölüm nedeni nedir? Ölüm nedenine ilişkin Adli Tıp Kurumu’nun raporu çıkmış mıdır? Çıkmadıysa ölümünden 15 saat sonra ailesine ölüm nedeni olarak neden intihar denilmiştir?
2- Er Azmi Ayverdi’nin intihar ettiği sonucuna nasıl varılmıştır? Ayverdi’nin şüpheli ölümü ile ilgili bir soruşturma yürütülmüş müdür? Yürütülmüş ise bu soruşturmanın sonucu nedir?
3- Yaşanan ölüm vakasına ilişkin aileye 15 saat sonra haber verilmesinin sebebi nedir? 15 saat boyunca aileye bilgi vermemek normal bir uygulama mıdır?
4- Er Azmi Ayverdi’nin komutanı ile tartıştıktan sonra 3 gün boyunca kendisine kar temizletildiği ve bunu ölümünden bir saat öncesinde telefonla konuştuğu annesine aktardığı belirtilmiştir. Söz konusu kişinin Ayverdi’nin ölümüyle bağlantısı araştırılmış mıdır?
5- 2012-2020 yılları arasında kışlalarda yaşamını yitiren asker sayısı kaçtır? Bunlardan kaçının ölüm nedeni kayıtlara “intihar” olarak geçirilmiştir?
6- 2002 yılından bu yana şüpheli asker intiharları veya şüpheli kazalar sonucunda yaşamını yitiren askerlerle ilgili yapılan soruşturma ve kovuşturma sayısı kaçtır? Söz konusu ölümlere ilişkin sorumluluğu nedeniyle ceza verilen veya görevden alınan kişi sayısı kaçtır?
Erdoğan: Erken seçim diyorlar; sabrın varsa Haziran 2023’e kadar bekleyeceksin
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Melis grup toplantısında konuştu. Erdoğan, son 18 yılda Türkiye’nin ekonomi ve demokraside çağ atladığını öne sürerken erken seçim çağrılarına ise kapıyı kapattı.
27-01-2021 13:12

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu.
'Militan' tartışması üzerinden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklenen Erdoğan, muhatap olan herkesi dava açmaya çağırdı.
Konuşmasında bir kez daha Kılıçdaroğlu'nun SGK döneminden bahseden Erdoğan, bu dönemin Z kuşağına anlatılması gerektiğini savundu.
Erken seçim tartışmalarına da yanıt veren AKP'li Cumhurbaşkanı, "Haziran 2023'e kadar kapıda bekleyin" dedi.
Erdoğan'ın kullandığı, "Bir de halkçılık diyerek, kendilerini halkın içinde bizi de sarayda sefa süren olarak göstermeye çalışmıyorlar mı orası artık" ifadeleri de dikkat çekti.
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"AK Parti'nin girdiği 15 genel seçimin, mahalli seçimin, cumhurbaşkanlığı seçiminin tamamında birinci çıkmasının sırrı, milletimizle tesis ettiği güçlü gönül bağıdır. Biz de milletimize vefa borcumuzu hizmet ederek, eser ortaya koyarak, ülkemizi ileriye taşıyarak ödemeye çalışıyoruz.
Türkiye’nin son 18 yılda nereden nereye geldiğini akıl ve vicdan sahibi herkes görüyor.
Ülkemiz ekonomi ve demokraside çağ atladı.
Her günümüzü ülkemiz ve milletimiz için dolu dolu geçirdik, geçirmeye devam ediyoruz.
Görevlerimizi hakkıyla yerine getirdiğimizde ne ülkemizin, ne Cumhur İttifakı’nın ne de AK Parti’nin önünde durabilecek güç tanımıyoruz. Milletimiz karnemizi dolduruyor.
Yakında, hazırlamakta olduğumuz yeni reform paketlerini Meclis’e sunmaya başlayacağız. Çok köklü ve önemli düzenlemeler içerdiği görülecektir.
Tek hedefi Tayyip Erdoğan'ı indirmek olan muhalefete bu millet iktidarı vermez. Küresel siyasi ve ekonomi değişiklik sürecinde Türkiye'yi nereye getireceğini söyleyemeyen, projesi olmayan, kadroları kifayetsiz hiçbir yapı milletimizden iktidar vizesi alamaz. Hamd olsun, bizler tüm şeffaflığımızla milletimizin huzurundayız. 2023 seçimlerinde bir kez daha sandıktan zaferle çıkarak büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa süresinde yeni bir safhaya geçeceğiz.
Aradan geçen 1 ayda yaşanan her gelişme, CHP testisi içindeki cürufun nasıl olduğunu bizlere göstermiştir. Taciz, tecavüz, hırsızlık skandallarının üzerini örtmek için hem bize hem milletimize hakaretlerin dozunu artırmaya başladı. Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış misali, özür dileyecek yerde işi pişkinliğe vuruyor. Yalan olduğu defalarca ortaya konmuş konuları utanmadan, arlanmadan tekrarlayanlara pişkin denmez de ne denir?
Cumhuriyetin ilk partisini, bölücü örgütün payandalığını üstlenen yüksek siyaset oyunlarını millet başlarına geçirecektir. Kendi partilerinde oynadıkları tek adamcağız rolünü tebessümle seyrediyoruz. Bir de halkçılık diyerek, kendilerini halkın içinde bizi de sarayda sefa süren olarak göstermeye çalışmıyorlar mı orası artık... Biz bugün de milletimizle birlikteyiz.
Ömründe devletle ilişkisi bir dönem devlet memurluğu yapmaktan ibaret olan zatın eline tutuşturulmuş kâğıtlarla yalan yanlış bilgilerle sergilediği hezeyanlar var. Bu adam SGK'nın başında bulunduğu zaman hastanelerdeki durumu Z kuşağı bilmiyor. Hastanelerde rehin alan ölülerimiz vardı Bay Kemal'in döneminde. Z kuşağı bunları bilmiyor. Anlatmamız lazım.
'Z KUŞAĞI BİLMEZ'
SSK'nın başında bu adam bulunmadı mı? SSK'nın başında bulunduğu zaman hastalarımızın ne hale düştüğünü şimdi Z kuşağı bilmiyor. Hastanelerde rehin alınan ölülerimiz vardı. Kimin dönemi Bay Kemal'in dönemi. Z kuşağı bunları bilmiyor... Bunları hatırlatmamız lazım. Bunları gençlere hatırlatmamız gerekiyor. SSK gibi önemli bir kurumun başındaki dönemde ölülerimiz bile rehin alınıyordu. Şu anda Okmeydanı Cemil Taşçıoğlu Hastanesi, o zamanlar Okmeydanı SSK Hastanesi'ydi. Çok yakınlarımızın çok ciddi maceraları oldu. Ölülerini alamıyorlardı. Bay Kemal o zaman SSK'nın başındaydı. Şimdi bizler Prof. Cemil Taşçıoğlu hastanesiyle bunlara ders veriyoruz ama bunlarda ders alacak kabiliyet yok. Karşımızdaki bu zat sanayi, teknoloji, tarım, ticaret, ihracat, finans bilmez. Bunların işi bilgiyle değil, ellerine tutuşturulan kağıtlar ve kulaklarına üflenen suflelerdir.
MİLİTAN TARTIŞMASI
Bir militan lafı tutturdular. Cumhurbaşkanı, bakanlar, Cumhur İttifakı ve milletvekilleri, valiler, askerler, diplomatlar, polisler ve öğretmenler, memurlar, işçiler, işadamları militanın önde gideni. Bunlara göre, milletin kendilerine oy vermeyen yüzde 75 tamamen militan. Bunlara göre, CHP'ye oy vermeyen onur, şerefe sahip değildir. Kendileri ne? Terör örgütü mensubuna 'arkadaşlar' demek bunların meşrebinde kibarlık. Belediyelerine ortak etmek işbirliği. Dışarıdan düşmanlık edenlere yardım nezaket. Ahlaksızlıkları örtmek haysiyet göstergesi. Bu iş laf ebeliği ile olsaydı, bunu yapan çok daha iyi yapan aktörler gelip geçti, onlardan bir iz kalırdı.
Ama Gazi Mustafa Kemal'i, Menderes'i, Özal'ı, Erbakan Hocamız ve rahmetli Türkeş gibi birkaç ismi hatırlıyoruz. Gerisi tarihin tozlu raflarında. Her gün kameraların karşısına geçip bize ve milletimize ağızlarına geleni söyleyenlerin gidecekleri yer de orasıdır. Bizim üzüntümüz milletimizin bu hezeyanlara mahkum kalmasıdır.
ERKEN SEÇİM
Biz sabırla kendi yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Bunlar erken seçim diyorlar ya, size buradan ekmek yok. Sabrın varsa Haziran 2023'e kadar kapıda bekleyeceksin. Sadece ve sadece milletimize olan saygımız gereği, aldığımız terbiye sınırları dışına çıkmadan sınırlı cevaplarla yetiniyoruz. Diğer yandan bu devletin hiçbir memuru, evladı CHP'nin hastalıklı zihniyetinin şamar oğlanı değildir. Bizler kendi platformlarımızda yargı kendi alanında, medya kendi zemininde bu çukur zihniyetin azgınlığını dizginleyecektir. İçişleri Bakanımızın da ifade ettiği gibi bu ülkenin yargısı var, kendilerine militan diye hakaret eden bu zata bütün bu hakarete muhatap olanların dava açma zamanı gelmiştir. Herkes davasını açmalı.
KORONAVİRÜS AŞISI
Sağlık Bakanlığımızın belirlediği programa göre aşı dağıtımı ve tedarikini sürdürüyoruz. 10 milyon doz aşıyı ülkemize getirdik. Dünyanın geliştiğini söyleyen ülkeler aşı bulamıyor. Biz yaptığımız anlaşma ile 50 milyon dozun 10 milyonunu tedarik etmiş durumdayız. Aşı uygulamasının kapsamı genişleyerek hedef kitlenin tamamına ulaşacaktır.
'DESTEK' PAKETİ
Esnaflarımızı yalnız bırakmadık. Bu konuyla ilgili, bizi izleyen kardeşlerime sesleniyorum; yalnız bırakmayacağız. 3 ay süreyle aylık bin lira, kira desteği yapmaya devam ediyoruz. Vergileri geçtiğimiz günlerde tekrar erteledik. Halk Bank tarafından kullandırılan faiz destekli kredilerin bu yılın ilk 6 aylık taksitlerini ötelendiğini açıkladık.
Yeni bir müjdeyi paylaşmak istiyorum; lokanta, restoran, kafe gibi sektörlerde faaliyetleri kısıtlanan kısıtlanan 3 milyon lira cirosu altında olan esnafa destek ödemesi yapacağız. Cirosu yüzde 50 ve daha fazla azana işletmelere 2 bin liradan az, 40 bin liradan fazla olmamak üzere cironun yüzde 3'ü kadar destek ödemesi yapacağız.
Değişimin ve gelişimin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğümüz hukuki ve ekonomik reformlarımız büyük ölçüde şekillendi. Dün MYK'da bu konuyu tartışmaya açtık. Kısa zamanda bunu kamuoyunun bilgisi ve takdirine sunacağız. Yatırımları yakından takip ediyoruz. Önceliği bitme aşamasına ve bitme aşamasına gelenlere vererek kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanma gayretindeyiz.
Cumhur İttifakı olarak Türkiye'yi hem 2023'e ulaştıracak hem de 2051 vizyonu için gece gündüz çalışacağız. Bu mücadeleye devam edeceğiz."