İBB Başkanı İmamoğlu: Biz İstanbul'a ihanet edilmesine izin vermeyeceğiz
Ekrem İmamoğlu, bir televizyon kanalında açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, "Ben 16 milyon insanın temsilcisiyim. Hükümet bir karar alabilir, ama burayı siz biliyorsunuz. Böylece birileri yıllar sonra çıkıp "İhanet ettik" demek zorunda kalmaz" dedi.
27-11-2019 23:47

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, HaberTürk'te yayınlanan Teke Tek programına katıldı.
İmamoğlu'nun konuşmasından öne çıkan ifadeler şöyle:
-(Göreve ilk gerdiğinizde neyle karşılaştınız?) Önemli meselelerin, İstanbul'un kenara konduğu bir manzara... Yatırımları öncelemeyen, siyasi kararların alındığı, finansman modeli yok, personel sayısı artırılmış, İstanbul'da boşluk yaratılmış. İstanbul Otogarı'na girdik dehşete girersiniz. Herkesin bir kenarından tuttuğu, altında suç mekanizmalarının gezdiği... Orayı tertemiz, pırıl pırıl bir hale getirdik. Aylık 4 milyon 60 bin lira civarında geliri var artık. Gece orada dolaşmak mümkün değildi, artık orası kamunun elinde, denetiminde.
-Biz bir mücadele veriyoruz. Sarayburnu... Bu kadar metruk, sahipsiz, kim kime bağlı belli değil. Bu yapıları kontrol edemeyen bir İBB.
-Ben 16 milyon insanın temsilcisiyim. Cesaretimi yetkimi 16 milyon insandan alıyorum. Bu insanların hakkını korumak zorundayım. Merkezi hükümet bir karar alabilir, ama burayı siz biliyorsunuz. Böylece birileri yıllar sonra çıkıp "İhanet ettik" demek zorunda kalmaz.
-Binlerce insanın aktif içinde olduğu İstanbul Gönüllülerini devreye sokacağız. Kent Konseyi'ni kurduk. Turizm Platformu tanıtımı yaptık. Turizm paydaşlarını biraraya getiren İstanbul'un turizm master planını çıkarmaya yönelik... İstanbul'u tüm paydaşlarıyla içine alan demokratik katılım planından bahsediyorum. Tüm cesur demokrasi örneklerini, katılımı şeffaflığı ortaya koyacağız. Bu ilin ihaleleri, hizmetleri, mali denetimi de şeffaf olacak. 2019'da cesur bir halk çıktı. Bunun adı cesur demokrasidir. Bizim de İstanbul'daki bütün hataları düzeltmek için irade cesaretini göstermemiz gerekiyor.
'BİR İDARİ SİSTEM DEVRİNİ YAPIYORUZ'
-(Göreve geldiğinizden bu yana somut olarak ne yaptınız?) Bir idari sistem devrini yapıyoruz. Liyakatıyla bu sürece hizmet eden kişilerin hiçbiri ahbabım değil. İnsan kaynakları çağdaş modelini İBB'de hayata geçiriyoruz. Bütçe disiplinini gerçekleştiriyoruz. Cari açığı disipline edip 5.8 milyardan 2.6 milyara indirme hedefimiz vardı, çoğunu gerçekleştirdik. 1.7 milyarlık lüzumsuz kamulaştırma olayını bertaraf ettik. İsraf ve tasarruf kalemlerini önceledik. Bu tedbirlerin bizi nereye getirdiğini 23 Haziran'da açıklayacağız. Yüz bin çocuğa halk sütü dağıtımı yapıyoruz. Mutluluklarına inanamazsınız... Bugün saat 22.00'de 30 bin öğrencinin ismi açıklayacak, yıllar sonra ilk defa öğrenci desteği yapacak. 150 mahalleye 150 kreş çalışmamızı başlattık. Sahada 22 kreşimizin inşası devam ediyor. Kemerburgaz'daki Kent Ormanı'nı hayata geçirdik. Biz artık oraya insanları taşıyacağız. Milli bayramlarda halkımız ücretsiz otobüse biniyor. Haftasonlarında 24 saat ulaşımı sağladık. (Yetersiz diye şikayetler geliyor?) Marmaray'ı ikna etmeye çalışıyoruz. Otobüs sayısını, metrobüs hattıyla beraber bazı hatları da geliştirme kararı aldık. Yıllar sonra ilk defa İstanbul'da milli bayram kullandı. 0-4 yaş arası çocukların annelerine ücretsiz ulaşım yazışmaları yapıldı, Meclis'in gündeminde. 8 metro projesi durmuştu, ulaşım fiyatlarıyla ilgili bir öğrenci indirimi yapıldı, bizim sayemizde oldu.
'ZAMMIN KAYNAĞI İBB DEĞİL'
-(Su indiriminin ardından zam açıklaması hakkında) Toplumun suyla ilgili hassasiyeti var, ekmekle olduğu gibi. Zarar etmemize rağmen Türkiye'nin en düşük fiyatlı ekmek satışını yapıyoruz. Şubat-Mart'ta dedik ki suyun fiyatını dengelememiz gerek. Ama yanlış bir indirim yapıldığını düşünüyoruz. Yarın İSKİ Genel Kurulu'nda bu tartışılacak. Suyu az kullananlar indirimden az faydalandı, çok kullananlar yüksek oranda indirimden yüksek oranda faydalandılar. İSKİ'nin bütçesinin büyük oranı enerjiye gidiyor. Hiçbir zammın kaynağı İBB olamaz. Böyle bir ortamda 2020'yi konuşuyoruz, 2020 Aralık'ına kadar olacak zammı konuşuyoruz. Konuştuğumuz zam yüzde 20 ama bu rakam belki yarın farklı olacak. Bu zam olmadan İSKİ yatırım yapamaz, çalışamaz. Türkiye'de akar yakıta zam olmasın biz de yapmayalım. Biz bu indirimi önümüzdeki 5 yıl boyunca yapacağız demedik ki. Su zammı çok normal bir zamdır. Talep edilen zammın altında bir orandır. Zam yapmıyoruz demek, Türkiye gerçeklerine aykırı.
'İSRAF İSRAFTIR'
-(Yenikapı'daki araçlar neden tatminkâr bir manzara değildi?) İsrafın küçüğü büyüğü olmaz. İsraf israftır. 1250 araç az mı? İsraf haramdır. 6 Haziranla 23 Haziran arası o lüks araçların nasıl değiştirildiğini biliyoruz. 1250 aracın Yenikapı'da sergileneni 700'ü. 500'ü iade edildi. TEM ve E-5 arasındaki süslemelere yıllık 120 milyon lira harcanıyor. (Yeni araç alımı) Süt dağıtımı için 60 araç ihalesi yapıldı. 60 araç alındı. Ama partililere dağıtmak için beş ilaç daha alınmadı.
-Biz iş olsun diye adam çıkarmaya gelmedik. İBB'de işini layıkıyla yapan herkese emeğinin karşılığını verme sözümüz var. Yaklaşık 1400 kişiyi şundan çıkardık. İki seçim arası alınan insan sayısı. Bunun içinde 31 Mart'tan bir ay önce alınan insanlarla, projesi bitenler de var. Emekli olan, kendisi ayrılanlarla beraber güncel rakam 3800 kişi. Bunların dışında kalanlar orada çalışan insanlar. Biz akşamdan sabaha "şu şu şunu çıkar" diyecek bir yönetim değiliz. 50 kadın İSPARK görevlisi aldık. Nasıl alındığını gidip sorsunlar, mülakatları, sınavları tümüyle şeffaf. Hiçbir şekilde siyasi tabanlı bir yönetim yok artık İstanbul'da.
-Şu an toplumun en büyük düşmanı partizanlık. 'İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden ben partizanlığı söküp atacağım' demiştim, bunu yapıyorum şimdi de.
'İSTANBUL HALKI VAR'
-(Engelleniyor musunuz?) 39 ilçenin belediye başkanı seçildi, ben de İBB Başkanıyım. 39 ilçe başkanı benim İstanbul'daki en büyük yardımcım. 5 yıl boyunca bana yapılanların tekini onlara yapmayacak. 10 bölge masası kurduk. Ayrıca ben tüm belediyeleri geziyorum, sorunları konuşuyor çözüm arıyoruz. Engellemelere gelince... 11 Eylül'de davetli olarak Beştepe'ye çıktık. 30 Büyükşehir Belediyesi Başkanı ile buluştuk. Söz aldım, hazırlanacak kanun taslağına hep beraber katkı sunmak istediğimizi, komisyon kurmak istediğimizi söyledim. Cumhurbaşkanı kabul etti. Fuat Oktay'ın ilgileneceğini söyledi.Ama 77 günde yapılan tek şey WhatsApp grubu oldu. Ben Sayın Cumhurbaşkanı'nın yanlış bilgilendirildiğini, eksik bilgilendirdiğini düşünüyorum. Bizi arayan yok, arkadaşlarımız Fuat Oktay'a ulaşmaya çalışıyor.
-'Havalimanına şunu yapacağız bunu yapacağız' diyorlar. Yapmayın. İstanbul'un Belediye Başkanı var, İstanbul halkı var. Sonra tekrar tekrar "kandırıldık" dersiniz, "ihanet ettik" dersiniz. Biz İstanbul'a ihanet edilmesine izin vermeyeceğiz. Buradan çağrı yapıyorum, bu komisyonun kurulmasını için çağrı yapıyorum.
-(İBB'nin Temel Atmama Töreni) Haliç'in en güzel noktasına Silahtarağa'ya biyolojik arıtma tesisi kurmaya karar vermişler. Biz bu çaptaki ihaleleri durdurduk. Yönetim atadık. Dediler ki bu yatırıma ihtiyacımız yok. Bunu ağaçların, parkın, futbol sahasının olduğu yere yapacaklar. Ben bir farkındalık yaratmak için Temel Atmama Töreni yaptım. Ben sizin diktiğiniz ağaçları kurtardım. Eyüp'ü kokudan kurtardım. 2,5 milyon nüfus artışında bile mevcut tesisler yeterli. Başka bölgelerde su arıtma tesisi yapacağız. Haliç'e can suyu zaten Karadeniz'den pompalanıyor. Benim üzüldüğüm şey şu. Bakanlıkla ilgili bir durum olsa sayın Bakan'ı arar söylerim. Benim yetkimin alanında olan bir yere "gelip artıma tesisi yapacağız" diyorlar. "Babanın yeri mi" derler. Ararsınız, konuşuruz, ortak akıl masası kurarız, tartışırız. Devlet iradesi bunu gerektirir.
-(İstanbul'un su meselesi nedir, Melen Barajı'nda durum nedir?) Sayın Cumhurbaşkanının açıklaması var. 2040a kadar İstanbul'un su sorunu yoktur, diye. Teknik bir sorun var (Melen Barajı). İlave proje geliştirilmiş ama zaman alacak. Ön görülen süre 3,5 yıl. Eğer İstanbul 2 yıl üst üste kuraklık yaşarsa kentimiz su sıkıntısıyla karşı karşıya. Yani İstanbul'un su sorunu 25 yılda çözülmemiş. Melen Barajı'nın bitirilmesi şart. İstanbul'un su sorunu önümüzdeki 1 yıl için yok. Ama üst üste iki yıl olursa bir tehdit. Umarım yağışlı bir kış geçiririz.
-(Taylan Engin hızla geldi, gitti, ne oldu?) Biz kurumsal bir yapıyız. Kendi içlerindeki uyum sorunundan dolayı ayrıldı. Yarın yine birleşebilir.
-(Bazı kişilerin birden fazla kuruma atanması) Bir iştirakten huzur hakkı alan, diğer iştirakte görev de alsa huzur hakkı alamıyor. Bir genelge sorunumuz var. Kanun atamayı Başkan yapar diyor ama genelge Meclis onayı diyor. Bu hukuksuz. Kanunun üstünde genelge olamaz. Bir önceki yönetimin görevlileri istifa ettikleri gün biz hızlıca gidip kayıt yaptık. Başka çalışmak istediğimiz arkadaşlarımız vardı ama hızlı davranmak zorundaydık.
-(İSPARK) İSPARK'ın haddinden fazla çalışan sayısı olduğunu, bunun da ciddi bir maliyete neden olduğunu tespit ettik. Bir otopark çalışanının neredeyse iki katı ücrete sahip İSPARK. İSPARK konusunda teknoloji çalışmamız var.
'MESELEMİZ İNSAN HAYATI'
-Depremi çok önemsiyoruz. Önceki ay deprem eylem planımızı açıkladım. Danış ve Bilim Kurulu kurduk, kendi bünyemizden Yürütme Kurulu oluşturduk. 2-3 Aralık'ta uluslararası düzeyde katılımcıların da içinde olduğu bir eylem planı yapacağız. Deprem milli bir meseledir. A'si B'si, partisi, belediyesi, bakanlığı olmaz. Ben bu çalıştaya aklınıza gelebilecek tüm kurum ve kuruluşları davet ettim. İnşallah bu yıl bitmeden raporumuzu hazırlayacağız. Bu işin bütçesini, planını bulmamız lazım. Burada meselemiz insan hayatı, burada konumuz ekonomimiz.
-Kanalİstanbul konusu İstanbul'un gündemi değil. İstanbul'un böyle bir önceliği olmadığı gibi bir trajik durum yaratacağı net. 1,5 milyar metre küp toprak hareketi. Onbinlerce hareket, bir ada oluşturuyorsunuz, planları Marmara'ya ada yapmaktı. Burası deprem kuşağı. Deprem kuşağına ada yapmaktan bahsediyorlar. Dubai çölde kurulmuş bir kent. Burası İstanbul. Dünyanın en güzel şehri. Bu şehirle oynamayın. Bu yanlış bir iştir. Heyelan riskinden mi, fay hattından mı, güvensiz ada oluşumundan mı bahsetsem... "İstanbul'a ihanet ettik" diyorlar ya. Tüm ihanetleri bir kenara koy üçle çap. İşte Kanal İstanbul. Yapmayın. İstanbulluyla bunu konuşmaya hazırız. Masaya yatıralım, bütün uzmanları, dünyayı çağıralım. Tarım alanlarının yüzde 13,5'u yok olacak. Sazlıdere Barajı, Küçükçekmece Gölü yok oluyor. Biz yok etmek istemiyoruz biz İstanbul'un geleceğini korumak istiyoruz.
-Osmanbey'e yük taşımacıları ne zaman girip çıkacak, servis araçları nereye park edecek... Bunları konuşuyoruz. İBB'nin UKM'si var. Biz bunun alt komitelerini kuruyoruz. Duyarlılık, eğitim, yaya geçidinin en anlama geldiği, ışıklara riayet, kavşakların düzenlenmesi, elbetteki toplu ulaşım. Biz bu konuda başarılı değiliz. 220 km'lik bir raylı hat var. Senede 10 km. Deniz ulaşımına erişimi rahatlatmalı. İstanbul planlamaya muhtaç. Kimse gelip tarım alanlarını konut alanına çevirmeyi teklif etmesin diyeceğiz.
-İBB Başkanlığından daha asil bir görev var mı, bu kadar kadim bir kente başkanlık ediyorum. Ama genel duruma ilişkin de fikirlerim var. (Canan Kaftancıoğlu ile aranızda sorun var mı?) Hayır. Çok keyifli çalıştık beraber. (Kitap) Eleştirileri var, yazdı da. Bence keşke yazmasaydı. Canan hanım ben en uyumlu çalıştığım kişi. Herhangi biri bu süreci yazabilir. Ama bu parti içi meselemse bunu parti içinde konuşulur.
-(Erdoğan ile görüşen CHP'li iddiası tartışmaları) Çok başarılı bir döneme imza attık. Bunun mimarı genel başkanımız. CHP en başarılı dönemini yaşıyor. CHP'nin bir üyesi bile bir hususla ilgili konuşacaksa düşünüp öyle konuşacak. Biz bu ülkenin kurucu değerlerini savunuyorsak, hizmet etme prensibinden çıkıyorsak partimizi sokakta tartıştıramayız. Biz bu ülkenin birleştirici gücüyüz.
-Türkiye Avrupa'nın parçası diyorlar ya, Avrupa Türkiye'nin parçasıdır. İstanbul güçlü olursa Avrupa da güçlü olur. Biz uluslararası konumda İstanbul'un gücünün farkında olarak oralara gidiyoruz. Milli meselelerimizden de taviz vermiyoruz.
İLGİLİ HABERLER
İTÜ'lü Halit Ayar'ın adı öldürüldüğü durağa verilecek
Beyoğlu'da, oturdukları tramvay durağında saldırganlarca bıçaklanarak öldürülen İTÜ mezunu Halit Ayar'ın ismi, cinayetin işlendiği durağa verilecek.
08-10-2019 16:40

İstanbul Beyoğlu'da, oturdukları tramvay durağında yanlarına gelerek para isteyen saldırganlarca bıçaklanarak öldürülen İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) mezunu Halit Ayar'ın ismi, olayın yaşandığı durağa verilecek.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ayar'ın annesi Hanife, babası Mehmet, kız kardeşi Melike ve olay anında yanında olan arkadaşı Sinan Nalçacı ile cinayetin işlendiği Beyoğlu İstiklal Caddesi Tünel tramvay durağında bir araya geldi.
Aileye taziyelerini ileten İmamoğlu, baba Ayar'a, "Bizim yüreğimiz yandı. Başka gençler gitmesin. Simgesel bir çalışmayla Halit'in ismini buraya verelim. Gençlere bir mesaj içeriği olsun. Üniversite ile birlikte yaparsak çok iyi olur" dedi.
İmamoğlu, Halit Ayar'ın adının hayatını kaybettiği durakta yaşatılması için yardımcılarından gerekeni yapmalarını istedi.
Genç üniversite öğrencisi Halit Ayar İstiklal Caddesi'nde tramvay durağında bıçaklanarak hayatını kaybetmişti. Ailesiyle olay yerinde bir araya geldik, İTÜ'de okuyan Halit kardeşimiz için bu noktada simgesel bir çalışmayla gençlere anlamlı bir mesaj vermek istiyoruz. pic.twitter.com/dFNmP3j9e8
— Ekrem İmamoğlu (@ekrem_imamoglu) October 8, 2019
İmamoğlu: Heyelan alanı olarak tanımlanan boşluk deprem toplanma alanı olarak görünüyor
Ekrem İmamoğlu, Kılıçdaroğlu'nun AKOM'a ziyaretinin ardından bir basın açıklaması düzenleyerek, dün meydana gelen depremle ilgili bilgileri kamuoyuyla paylaştı.
27-09-2019 19:29

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün İstanbul'da meydana gelen 6 şiddetindeki depremin ardından bugün Afet Kordinasyon Merkezi'ni (AKOM) ziyaret ederek, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'dan bilgi aldı.
Ziyaretin ardından düzenlenen basın açıklamasında ilk olarak İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu söz aldı. İmamoğlu, deprem toplanma alanlarıyla ilgili olarak, "Bir ilçemizde heyelan alanı olarak tanımlanan boşluk AFAD sitesinde deprem toplanma alanı olarak görünüyor. Yine bir başka alan deprem sırasında ulaşma konusunda şüphelendiriyor. Deprem toplanma alanları konusunda karnemiz zayıf" dedi.
Ekrem İmamoğlu'nun konuşmasından satır başları şu şekilde:
"1999 depreminden sonra yapılan araştırmalarla beraber depremlerle ilgili büyük toplanma alanları 470'ten şu anda 77'si kalmış. 2859 AFAD'ın tespit ettiği deprem toplanma alanlarından bahsediliyor. Bunlarla ilgili de bizim yapmış olduğumuz tespitler gereği bu alanların çoğunun deprem toplanma alanı olmadığı yönündedir. Örneğin sadece 300-400 metrekarelik alanlar şeklinde tanımlanmış 177 yer var. Bu alanların büyük kısmı da deprem toplanma alanı olma sıfatına sahip değil.
'HEYELAN ALANI OLARAK TANIMLANAN BOŞLUK AFAD'IN SİTESİNDE DEPREM TOPLANMA ALANI'
Bir ilçemizde heyelan alanı olarak tanımlanan boşluk AFAD sitesinde deprem toplanma alanı olarak görünüyor. Yine bir başka alan deprem sırasında ulaşma konusunda şüphelendiriyor. Deprem toplanma alanları konusunda karnemiz zayıf. Bu sorumluluk 39 ilçe belediyesinin, büyükşehir belediyesinin sorumluluğudur. Deprem siyasi bir mesele değil. Biz evlatlarımızı, ailelerimizi, toplumumuzu ilgilendiren bu konuda çözümler üreteceğiz.
'HİÇBİR ALTYAPIYA SAHİP DEĞİLİZ'
Büyük deprem ne zaman gelir konusunda hiçbir altyapıya sahip değiliz. Dün 5,7 şiddetindeki depremde can kaybı yaşamamamız önemli. Hasarlı binalar konusunda tespit var. 400'ün üzerinde... Bu şiddetteki bir depremin ciddi hasar oluşturacak bir deprem olmadığı yönünde teknik arkadaşlarımızın aktarımları var. Bu hasarlı binalar zaten hasarlı mıydı depremde mi zarar gördü şüphelerimiz var.
'MASA TEKTİR, KONU DEPREMDİR'
Bir başka konu da İBB'nin afet hazırlığıyla ilgili... İBB'nin teknik koşulları birçok konuda iyi seviyede. Lojistik Merkezimizi tanıttık bugün. 1 günde 360 bin kişiye yemek sağlayacak lojistik merkezimiz var. Bunu sağlayan Kadir Topbaş'a teşekkür ettim. İBB'nin yapılaşma ile, deprem toplanma alanlarıyla ilgili ciddi sorunlar var. Seferberlik başlattık. AFAD'la ortak çalışma yapan arkadaşlarım da burada. Dün de ben katıldım. O toplantıda Fuat Bey'in başkanlığındaki toplantı verimli geçti. Deprem milli meseledir. 16 milyon insanımızın canı söz konusu. İstanbul'un büyük bir deprem sonrası yaşayacağı motivasyonsuzluğun ülkemize bedeli ağır olur. Sürecin gündemde tutulması gerekmektedir. Bu konunun o masası şu masası olmaz masa tektir. Konu depremdir.
'DEVLETİMİN DAVET ETTİĞİ HER YERE KOŞA KOŞA GİDERİM'
Devletin en önemli sorunu deprem konusu. Yani depremle ilgili süreç, hazırlıklar, çalışmalar biz de gündemimizi ve bilgilerimizi tazeliyor ve çok yoğunlaştık. Bu konunun bunun önüne geçmesini istemiyorum. Net söyleyelim ki, devletimin davet ettiği hiçbir yere katılmamazlık etmem. Burası itibarlı bir kurumdur, İstanbul Büyükşehir Belediyesidir.16 milyon insanın yerel idaresidir. Dün davet edildiğim yerdeydim. Devletimin davet ettiği her yere koşa koşa giderim. Ama bu gündemin depremle ilgili şu anki yoğun gündemin yerine geçmesini şiddetle reddediyorum, kabul etmiyorum. Bu mevzuya ben dahil olmadım dahil olanların da bir an önce gerçek gündeme dönmesini bekliyorum”
'NEREYE GİTTİ BU PARALAR?'
İmamoğlu'nun ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuştu. Kılıçdaroğlu, 20 yılda deprem konusunda yol alınamamasına tepki göstererek, "Deprem vergileri toplandı. 20 yıldır başladığımız noktadayız. 17 yıldır ülkeyi yönetenlerin hesabını vermesi lazım. Nereye gitti bu paralar?" diye sordu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar ise şu şekilde:
'20 YILDIR BAŞLADIĞIMIZ NOKTADAYIZ'
"İstanbullulara geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Can kaybının olmaması önemlidir. 1999'da büyük deprem yaşadık, 20 bine yakın yurttaş hayatını kaybetti, 30 bine yakın yaralımız vardı. Türkiye seferber oldu, yaralarımızı sarmaya çalıştık. Deprem vergileri toplandı. 80 milyon insan vergi ödedi. Yaralar sarılacaktı. Ne oldu o vergiler? Devleti yöneten insanlar geleceği görmeli. Devletin yönetenlerin 16 milyon kişinin yaşadığı İstanbul'u riskten nasıl kurtararız hesabını yapmalı. 20 yıldır başladığımız noktadayız. 17 yıldır ülkeyi yönetenlerin hesabını vermesi lazım. Nereye gitti bu paralar? İş birliği içinde İstanbul'u bataktan kurtarmak zorundayız. İstanbul'daki belediye başkanlarımız elbette el birliğiyle çalışacaklardır. Temel soru şu 99-2019... Neden bu kadar uzun süre beklendi?
'BÜYÜK TOPLANMA ALANLARININ BÜYÜK KISMINI İMARA AÇIYORSUNUZ'
Büyük toplanma alanları 470 iken bunların büyük kısmını imara açıyorsunuz. Bu nasıl bir yönetim anlayışı? Batının uygar devlet adamlarıyla bizimkiler arasında temel fark var. Onlar riski görür önlem alır insanların hayatları kararmaz. Bizim gibi geleceği görmeyen yöneticiler ise risk gerçekleşir, insanlar hayatlarını kaybeder, önlem almazlar. Bunun olmaması lazım. Sağlıklı koordinasyon olması, geçmişten ders çıkarmak lazım. Yeni bir yönetim var, ekibi var. İstanbul'da riski ortadan kaldırmak istiyorlar. Sadece merkezi hükümete 'bize engel olmayın' diyorlar.
İstanbullunun huzur içinde yaşamasını isteyen bir ekip var. Herkesin yardımcı olması lazım."
Kati Piri'den Soylu'ya 'kayyum' mesajı: 'AB-Türkiye ilişkileri için ciddi sonuçları olur'
Avrupa Parlamentosu'nun eski Türkiye raportörü Kati Piri, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bugün yaptığı "kayyum" açıklamalarına ilişkin "İmamoğlu'yu görevden alırlarsa bunun AB-Türkiye ilişkileri için ciddi sonuçları olur. Hareket etmeden önce iki defa düşünürseniz iyi yaparsınız" dedi.
06-09-2019 17:58

Avrupa Birliği'nin (AB) yasama organı Avrupa Parlamentosu'nun eski Türkiye raportörü ve yeni AB yasama döneminde 'İlerici Sosyalistler ve Demokratlar İttifakı' grubunun başkan yardımcısı olan Kati Piri, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bugün yaptığı açıklamalarla ilgili bir sosyal medya paylaşımı yaptı.
Piri, yaptığı paylaşımda, "Yerel seçimlerden bu yana Türkiye hükümeti belediye başkanları yerine kayyumlar atamaya başladı. Süleyman Soylu şimdi de İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu tehdit ediyor. Onu görevden alırlarsa bunun AB-Türkiye ilişkileri için ciddi sonuçları olur. Hareket etmeden önce iki defa düşünürseniz iyi yaparsınız" yazdı.
Since local elections, Turkish government started replacing elected mayors. @suleymansoylu now threatening Istanbul’s @ekrem_imamoglu
— Kati Piri (@KatiPiri) September 6, 2019
If they remove him, this will have very serious consequences for EU-Turkey relations. Better think twice before acting. https://t.co/Goq3PFNLdF
NE OLMUŞTU?
Soylu bugün, "İstanbul'a kayyum atanacak mı, pejmürde kelimesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna "Pazar sabahı açıklayacağım" yanıtını verdi. Bakan Soylu, Ankara'da yaptığı konuşmada da "İstanbul seçmeninin kendisine vermiş olduğu reyi bölücüleri meşruiyete taşımak çin kullananlara sormak lazım. Esas itibari ile kendi üzerine düşen yükümlülükleri değil Türkiye’nin yıllarca canını acıtan, Türkiye’yi ekonomik, sosyal, birlik ve beraberlik konusunda sıkıntıya düşürmeye çalışan terör örgütüne, oradaki çocuklara, annelere göstermediği şefkati göstermeye çalışanlara sormak lazım" dedi.
İleri Hatırlatıyor
'İmamoğlu'nun başkanlığını kabul etmiyorum' diyen İSPARK şefi istifa etti
31 Mart seçimlerinin ardından "İmamoğlu'nun başkanlığını kabul etmiyorum" diyen İSPARK şefi, İmamoğlu'nun 2. kez İBB Başkanı seçilmesinin ardından istifa etti.
29-06-2019 08:58

Yüksek Seçim Kurulu'nun iptal kararının ardından yenilenen seçimlerde Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı koltuğuna ikinci kez oturmasının ardından İBB’den peş peşe istifa haberleri geliyor.
Habertürk‘ten Esra Boğazlıyan’ın haberine göre, İBB Genel Sekreteri ve 8 personelin istifasının ardından İSPARK Marina Bakım ve Onarım Şefi olan Hüseyin Hacıoğlu'nun da görevinden istifa ettiği öğrenildi.
Ekrem İmamoğlu’nun 31 Mart seçimlerinde İBB Başkanı seçilmesinden ve mazbatasını almasının ardından İSPARK Marina Bakım ve Onarım Şefi Hüseyin Hacıoğlu’nun "Ekrem İmamoğlu’nu belediye başkanı kabul etmiyorum" açıklamaları sosyal medyada yankı uyandırmıştı.
İleri Hatırlatıyor
Ekrem İmamoğlu’na oy vermek üzere İstanbul’a gelen yurttaşlara polis engeli
Ekrem İmamoğlu’na oy vermek üzere Antakya’dan İstanbul’a hareket eden yurttaşların otobüsü, polis tarafından engellendi.
22-06-2019 16:12

Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi kararı üzerine yarın yapılacak olan seçimlerde Ekrem İmamoğlu’na oy vermek üzere Antakya’dan İstanbul’a hareket eden yurttaşların otobüsü, polis tarafından engellendi.
Gazeteci Serbay Mansuroğlu, olayın ayrıntısını BirGün’e anlattı. Mansuroğlu’nun aktardığına göre, Ekrem İmamoğlu için oy vermek üzere CHP İl Başkanlığı önünden saat 15.00’da hareket edecek olan otobüs, trafik polisleri tarafından denetime tabi tutuldu.
Şoför sayısı, evrak vb. kontrollerden geçen otobüste trafik polisleri tekerde çizik olduğunu öne sürerek aracın hareketine izin vermeyeceğini belirtti.
Otobüs şoförleri aracın muayeneden geçtiğini ve her gün Antakya-İstanbul arası sefer yaptığını belirtmesine rağmen izin çıkmadı.
Tartışma sonrası araçtaki grup tekeri değiştirmeyi önerdi. Bunun üzerine Antakya Sanayi Sitesi’nde tekeri değiştirilen otobüs İstanbul’a yola çıktı.
Türkiye İşçi Partisi'nden 23 Haziran açıklaması: Faşizme karşı tarafız!
Türkiye İşçi Partisi, 23 Haziran'da yenilenecek olan İBB Başkanlığı seçimlerine ilişkin yayınladığı açıklamada "Tüm İstanbullu yurttaşlarımızı 23 Haziran'da İstanbul'un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na oy vermeye çağırıyoruz" dedi.
21-06-2019 14:19

İleri Haber
Türkiye İşçi Partisi (TİP), Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) 31 Mart'ta yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini iptal etmesi üzerine 23 Haziran'da yenilenecek olan seçime ilişkin bir açıklama yayınladı. TİP, "Faşizme karşı tarafız" başlığıyla yayınladığı açıklamada, "Tüm İstanbullu yurttaşlarımızı 23 Haziran'da İstanbul'un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na oy vermeye çağırıyoruz" dedi.
Yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde:
"FAŞİZME KARŞI TARAFIZ!
Türkiye İşçi Partisi memleketimiz ve emekçi halkımız için giderek daha da yakıcı hale gelen tehlikenin farkındadır. Kişisel ikbalini yurttaşlarımızın çıkarlarının üzerinde tutan Saray iktidarı, Türkiye'yi adım adım karanlığa doğru sürüklemektedir.
Bu koşullarda yapılacak olan 23 Haziran’daki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi, bir belediye seçimi olmaktan çoktan çıkmış durumdadır. 23 Haziran’da yapılacak seçim, Türkiye’nin Saray Rejimi tarafından mahkum edildiği karanlığın yırtılması ve ülkemizin gerici-faşizan iktidardan kurtulması için yürütülen mücadelede yeni bir evrenin başlangıcı olacaktır. 23 Haziran seçimi, halkın demokratik kazanımlarına ve özgürlüğüne sahip çıkma veya faşizme teslim olma tercihleri arasında yapılacaktır.
Türkiye İşçi Partisi, Türkiye’yi 17 yıldır kendi çiftliğine çevirmiş bulunan Saray iktidarının 23 Haziran seçimi ile yıkılacağını veya çökeceğini düşünmemektedir. Saray Rejimi’nin yıkılması zorlu bir mücadeleyi gerektirmektedir ve görünen o ki, bu mücadele evresi 23 Haziran ertesinde tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacaktır. Demokratik kazanımların, özgürlük ve adalet mücadelesinin, Saray'dan gelebilecek yeni saldırılar karşısında daha güçlü olabilmesi için de 23 Haziran'da taraf olunması gerekir.
Türkiye İşçi Partisi tarihsel sorumluluğunun farkındadır. Türkiye İşçi Partisi faşizme karşı mücadeleye kayıtsız kalınamayacağının bilincindedir.
Biliyoruz ki, Saray Rejimi’ni yıkacak ve ülkemizden def edecek yegane güç, işçi ve emekçilerin bağımsız, kararlı ve uzlaşmaz mücadelesidir. Türkiye İşçi Partisi’nin bağlı ve ait olduğu tek mücadele de budur.
Emekçiler 23 Haziran'da ve sonrasında faşizme "dur" diyecek, eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve emek mücadelesini böylece yükseltecektir.
Tüm İstanbullu yurttaşlarımızı 23 Haziran'da İstanbul'un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na oy vermeye çağırıyoruz.
Saray yenilecek, özgürlük kazanacak!"
11 İŞİD üyesi ülkesine teslim edildi
İçişleri Bakanlığı 11 Fransa uyruklu İŞİD’linin sınırdışı edildiğini açıkladı.
09-12-2019 10:44

İçişleri Bakanlığı Fransız Uyruklu 11 İŞİD üyesinin sınırdışı edildiğini yaptığı yazılı açıklamayla duyurdu. Açıklamada “YTS’lerin (Yabancı Terörist Savaşçı) ülkelerine iadelerine devam edilmektedir. Bu kapsamda 11 Fransa vatandaşı ülkesine sınırdışı edilmiştir” dendi.
Demirtaş: Sağlığım çok iyi değil, henüz bir teşhis konulamadı
3 yıldır Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş sağlık durumuna ilişkin yaptığı açıklamada, “Sağlığım çok iyi değil maalesef. Zaman zaman göğsümdeki sancı nüksediyor, nefes alışverişimi zorluyor. Tetkikler devam ediyor. Henüz bir teşhis konulamadı” dedi.
09-12-2019 10:27

Geçtiğimiz hafta cezaevinde bilinci kapanan ve bir hafta hastaneye götürülmeyen eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş avukatları aracılığıyla Evrensel gazetesinden Meltem Akyol’un sorularını yanıtladı. Demirtaş, partisinin erken seçim çağrısına değinerek, “Bu adımın devamını getirmek gerekiyor” dedi.
“Yargı paketi çıktı, hakkınızda iki tahliye kararı, bir AİHM kararı var, ama hâlâ hapistesiniz” sorusuna Demirtaş, “Tüm halk faşizmin pervasız, ahlaksız, ağır saldırısı altındadır. Bizim sözde yargılamalarımız da bunun bir parçasıdır. AKP-MHP ortaklığının yargı içine çöreklenmiş ayağı tarafından rehin alınmış durumdayız. Binlerce siyasi tutsağın pozisyonu tam olarak budur. Bu nedenle kanun, usul, hukuk gibi tartışmalara girmenin bir anlamı yok. Esir kampı veya toplama kampı uygulamalarının 2000’li yıllar versiyonunu yaşıyoruz. Hangi esir kampında adalet, hakim, mahkeme, hukuk vardı ki bu dönemde olsun” yanıtını verdi.
"ERKEN SEÇİM ÇAĞRISININ DEVAMINI GETİRMEK GEREKİYOR"
Erken seçim çağrısına ilişkin Demirtaş, “HDP erken seçim çağrısı yaptı ve bence ilk adım olarak bu doğruydu. Şimdi bunun devamını getirmek ve seçime nasıl, hangi ittifaklar ve hangi ilkelerle gidileceğini netleştirmek, bunun için asgari bir demokrasi programı ilan edip hayata geçinceye kadar faşizme karşı her yerde mücadeleyi örgütlemek gerekir. Yoksa HDP istedi diye erken seçim olmayacak. Ama halkın önüne somut bir program ve demokrasi blokunun ilanı ile çıkılıp konferanslar, mitingler, yürüyüşler ve yaratıcı sivil itaatsizlik eylemleriyle kitle desteği görünür kılınırsa, ki çok fazla destek olacaktır, erken seçim çağrısı daha anlamlı hale gelir ve karşılık da bulur” ifadelerini kullandı.
"DIŞARIYA GEÇ İLETMEK BENİM KARARIMDI"
Sağlık durumunu partiye geç ileten Demirtaş ile HDP arasında gerilim iddiaları olduğuna ilişkin Demirtaş, “Sağlık durumumu dışarıya geç iletmek benim kararımdı. HDP’nin bu nedenle haberi olmadı. Bunca sorunun ve hasta tutsağın olduğu bir dönemde gerçekten de sağlık meselem gündem olsun istemedim. Bakın, daha bu hafta Urfa Cezaevinde 64 yaşındaki Emine Aslan Aydoğan, hasta bir tutsak yaşamını yitirdi. Emine anaya Allah’tan rahmet, yakınlarına ve tüm halkımıza da baş sağlığı dileklerimi iletiyorum. Durum gerçekten çok ciddidir. Herkesin hasta tutsaklar sorununa ses vermesi, konuyu gündeme taşıması gerekir. Haber vermemekle belki de eksik düşündüm. Yoksa partimle aramızda en küçük bir sorun ya da gerilim yok. Dışarıda arkadaşlarımız yoğun saldırılara rağmen koşturuyor, mücadele ediyorlar. Her HDP’liyi kutluyor, alınlarından öpüyorum. Direnmeye devam, mutlaka kazanacağız diyorum” diye konuştu.
"SAĞLIĞIM ÇOK İYİ DEĞİL"
Sağlık durumu hakkında bilgi veren Demirtaş, "Sağlığım çok iyi değil maalesef. Avukatlarım ve milletvekilleri konunun detaylarını açıkladılar. O günden bu yana yeni bir gelişme yok. Zaman zaman göğsümdeki sancı nüksediyor, nefes alışverişimi zorluyor. Tetkikler devam ediyor. Henüz bir teşhis konulamadı" ifadelerini kullandı.
NE OLMUŞTU?
Selahattin Demirtaş’ın kardeşi ve avukatı Aygül Demirtaş, 2 Aralık tarihinde Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan ağabeyinin 26 Kasım’da bilincinin kapandığını ve yedi gündür hastaneye sevk edilmediğini duyurmuştu. Kardeşi ve avukatı Aygül Demirtaş yaptığı açıklamada, Demirtaş’a ilk müdahaleyi hücre arkadaşı Abdullah Zeydan’ın yaptığı belirtilirken, cezaevi doktorunun Demirtaş’ın kardiyoloji, nöroloji ve gastroenteroloji olmak üzere üç ayrı bölüme sevk edilmesini istediği, aradan geçen 7 güne rağmen hastaneye sevk edilmediği ifade edilmişti.
Ceren Özdemir’in katili cezaevinde intihar girişiminde bulundu!
Ordu’da 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Ceren Özdemir’i bıçaklayarak öldüren Özgür Arduç Van’da tutuklu bulunduğu yüksek güvenlikli cezaevinde bileklerini kesip intihar girişiminde bulundu. Arduç’un, bileklerini lavaboda kırdığı fayans parçalarıyla kestiği öğrenildi.
09-12-2019 09:56

Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Müzik Bölümü 3’üncü sınıf öğrencisi olan balerin Ceren Özdemir’i 3 Aralık’ta evinin bulunduğu apartmanın girişinde bıçaklayarak öldüren Özgür Arduç, tutuklu bulunduğu Van Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda intihar girişiminde bulundu.
‘Canavarca hisle kasten öldürme’ ve ‘iki polisi yaralama’ suçlarından tutuklanan, güvenlik gerekçesiyle Perşembe Efirli F Tipi Cezaevi’nden Van Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’na sevk edilen Arduç, lavabodaki fayansları kırarak parçalarıyla bileklerini kesti. Bu sırada cezaevi görevlileri tarafından görülen Arduç, güvenlik önlemleri altında hastaneye kaldırıldı. Burada tedavi edilen Özgür Arduç, işlemlerinin ardından tekrar cezaevine götürüldü.
Ankara Şehir Hastanesi’nde ‘ilaç yok’ demek yasak
Ankara Şehir Hastanesi’nde, eksiklik ve aksaklıkları dile getiren sağlık çalışanlarına ‘gizlilik sözleşmesi’ aracıyla yasak konmasının planlandığı iddia edildi.
09-12-2019 09:22

Ankara Şehir Hastanesi, hizmete açıldığından bu yana sık sık yaşanan eksiklik ve aksaklıklarla gündeme gelirken, bunları dile getiren sağlık çalışanlarına da ‘gizlilik sözleşmesi’ aracıyla yasak konması planlanıyor. Zorla imzalatılan sözleşmede ‘personelin çalışma süresi içerisinde yapmış olduğu işler’ tamamen gizlilik kapsamına alınıyor. Buna göre sağlık çalışanları, hasta ve hasta yakınlarına ‘İlaç yok’, ‘Ameliyat malzemesi yok’, ‘Şu işlemi yapamıyoruz’ ve ‘Bu işlem yanlış yapıldı’ gibi açıklamaları gizlilik kapsamında olduğu için açıklayamayacak.
Cumhuriyet’ten Mahmut Lıcalı’nın haberine göre, hastanede çalışan sağlık personeline imzalatılan sözleşmeye göre, kuruma ait gizli kalması gereken bilgiler; ‘mali bilgiler, çalışan bilgileri, sistem bilgileri ve çalışılan süre içinde derlenen tüm bilgiler, materyaller, programlar ve dokümanlar, bilgisayar sistemleri içerisinde saklanan veriler, donanım/yazılım ve tüm diğer düzenleme ve uygulamalar ile personelin çalışma süresi içinde yapmış olduğu işler’ diye sıralanıyor.
‘HASTANELER ŞİRKET DEĞİLDİR’
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, sözleşmenin iş barışı ve hekim-hasta ilişkisini zedelediğini ifade etti.
İlgezdi, söz konusu sözleşmenin Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanmışsa ‘tam bir skandal’ olduğunu, eğer hastaneyi işleten firma tarafından Sağlık Bakanlığı’nın tüzel kişiliği kullanılarak hazırlanmışsa da bunun ciddi bir suç olduğunu vurguladı.
CHP’li İlgezdi, uygulamanın Anayasa’ya aykırı olmasının yanısıra sağlık emekçileri üzerinde bir baskı aracı olduğunu vurgulayarak “Açıkça uyarıyorum, hastaneler şirket değildir! Hekimler ve sağlık çalışanları da şirket elemanı değildir” ifadelerini kullandı.
Erdoğan ‘dolandırıcılıkla’ suçladığı Mehmet Şimşek’i, Merkez Bankası'nın başına getirmek istemiş
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘dolandırıcılıkla’ suçladığı Mehmet Şimşek’i, Başbakanlık yaptığı dönemde Merkez Bankası'nın başına getirmek istediği ortaya çıktı.
09-12-2019 09:13

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kurucuları arasında eski başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da bulunduğu Şehir Üniversitesi yönetimini Halkbank'ı dolandırmaya çalışmakla suçladı. Erdoğan, Ali Babacan ve Mehmet Şimşek'in de Davutoğlu ile hareket ettiğini söyledi.
Erdoğan konuşmasında, “Öksüz, yetimin hakkını kalkıp kurdukları üniversiteye tapu devri yapmak suretiyle, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun başkanı sıfatıyla bunu sağlıyor. Peki bu nasıl doğruluk? Peki yanında kim var? Yine bir başka isim o da Sayın Babacan var. Onun da imzası var bu işin altında. Başka kim var? Mehmet Şimşek var” dedi.
Devamında ise Şimşek’in de içerisinde olduğu isimleri dolandırıcılıkla suçlayarak, “Bitmedi ve bunlar Halk Bankasını da dolandırmaya çalışıyorlar. Halk Bankasından bunlar kredi talebinde bulunuyorlar. Halk Bankası bunlara ciddi bir kredi veriyor fakat ödeme planlarında maalesef bunlar Halk Bankasına ödemelerini yapmıyorlar. Tabii Halk Bankasına ödemelerini yapmayınca, banka da bu defa kendilerini sürekli olarak uyarıyor. Şu anda Halk Bankasına olan borçları aklımda kaldığı kadarıyla 417 milyon noktasında” ifadelerini kullandı.
MERKEZ BANKASININ BAŞINA GETİRMEYE ÇALIŞMIŞ
Fakat Erdoğan’ın “dolandıcılıkla” suçladığı Mehmet Şimşek’i, Başbakanlık yaptığı dönemde Merkez Bankasının başına getirmek istediği ortaya çıktı.
Bir mitinginde konuşan Erdoğan, “Halkbank'ı dolandırdı” dediği Mehmet Şimşek'i Merkez Bankası başkanı yapma teklifini ve veto edilmesini anlattı.
Iğdır’da esnaf kepenk kapatmanın eşiğinde
Sınır ticaretiyle geçimini sağlayan Iğdır'da işler hiç yolunda gitmiyor. Esnaf kepenk kapatmanın eşiğine geldi.
09-12-2019 08:51

Ekonomisinin önemli bir bölümü sınır ticaretine dayan sınır kentlerinde esnaf zor durumda. Bu kentlerden biri de Iğdır.
İran, Ermenistan ve Azerbaycan'ın Nahçıvan Özerk Bölgesi'ne sınır olan Iğdır'da esnaf kepenk kapatmanın eşiğinde.
Artan enflasyonun yanı sıra sınırda alınan ek vergilerden dolayı ticaret neredeyse durma aşamasında.
Yükselen enflasyon ve değer kaybeden Türk lirası sınır ticaretini olumsuz yönde etkiliyor. Esnafa göre, dolar kuru yükselmeden önce, sınır illerinde ekonomi daha iyiydi. 25 yıldır Iğdır’da esnaf olan Selami Aydın yükselen fiyatlardan dolayı dışarıdan gelen turistlerin alışveriş yapmadığını söyledi. Aydın, sınırdaki ek vergiler yüzünden kentteki ekonominin durma noktasına geldiğini belirtti. Iğdır Esnaf ve Sanatkâr Odası Başkanı Atakan Demir de Meclis’in bu konuda harekete geçmesi çağrısında bulunuyor.
‘VERGİLER YÜZÜNDEN SATIŞ YAPAMIYORUZ’
Esnaf Selami Aydın, yaşadığı sıkıntıları şöyle anlatıyor: “Eskiye oranla büyük bir düşüş var. Enflasyon ve dolardaki artış bizi çok etkiledi. Sınırdaki ek vergilerden dolayı satış yapmakta zorlanıyoruz. Yöneticiler de üzerine düşeni yapmıyor. Yurtdışından gelenlerin sayısında yüzde 40-50 oranında bir düşüş var. Mevcut durumumuz hiç iyi değil. Ekonomik olarak bir durgunluk var.”
‘TİCARETİN GELİŞMESİ İÇİN BİR ŞEY YAPILMIYOR’
Esnaf Muhammed Dural da sınırda alınan ek vergilerden şikayetçi: “İşlerimizde eskiye oranla ciddi bir düşüş var. Yurtdışından gelen çok sayıda müşterimiz vardı. Şu an hiçbiri yok. Bizdeki ürünler İran ve Nahçıvan’a oranla daha pahalı. Bundan birkaç yıl önce bizim ürünler daha uygundu. Bundan dolayı tercih ediliyorduk. Ayrıca yöneticiler de ticaretin gelişmesi için hiçbir şey yapmıyorlar.”
‘YÖNETİCİLER ESNAFA SAHİP ÇIKMALI’
DuvaR'ın haberine göre, Iğdır Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Atakan Demir, sınır ticaretinin artması için yöneticilerin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini söylüyor. Demir yetkililere çağrıda bulunuyor: “Bizim sınır ticaretine müdahale etme imkânımız yok. Bakanlığın, konfederasyonun müdahale etmesi gerekir. Bunların genel merkezde dile getirilmesi gerekir. Sınır ticaretinin yapılması için milletvekilleri, ticaret odası öncü olmalı. Sınır ticaretinin bize herhangi bir getirisi yok. Yöneticiler de esnafa sahip çıkmalı.”
Esnafa destek verilmediği takdirde Iğdır’daki birçok dükkânın kepenk kapatacağını ifade eden Demir şunları söylüyor: “Aksi takdirde küçük esnaf yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Küçük esnafın iş yapmamasının sebeplerinden biri de dışarıdan gelen şirketlerdir. Büyük marketler Iğdır’a girdikçe küçük esnaf bitti. Biz elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ama bu yetmiyor. Ayrıca sınırda alınan eşya vergileri de büyük olumsuzluk yaratıyor.”