'Hem 'Kurtuluş Savaşı' Diyorsunuz, Hem Meclis'i Toplamıyorsunuz'

'Hem 'Kurtuluş Savaşı' Diyorsunuz, Hem Meclis'i Toplamıyorsunuz'

HDP Grup Başkanvekili Bilgen, gündemdeki konulara dair açıklamalar bulundu. Bilgen, ekonomik krizle ilgili halka kesilen faturanın önümüzdeki günlerde daha net görüleceğini söyledi.

İleri Haber

HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, AKP politikalarının sonucu olan krizlerin “Kurtuluş Savaşı” olarak nitelendirilmesine ilişkin, “Hem durumu ‘Kurtuluş Savaşı’ diye tarif edeceksiniz hem de Parlamento’yu toplamayacaksınız” dedi.

Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bilgen, OHAL’in şeklen bittiğini ama fiilen bitmediğini söylerken, konuya ilişkin örnekler verdi.

‘MECLİS KAPALIYKEN DE VEKİLLERİN SORUMLULUKLARI VAR’

Bilgen şöyle konuştu:

“Türkiye büyük bir kriz yaşıyor ama Meclis kapalı. Meclis kapalıyken de milletvekillerinin sorumlulukları var, görevleri var. Ancak son derece insani, bırakın hak olarak tarif etmeyi görev olarak tarif edilecek işleri bile engelleyen bir yaklaşımla karşı karşıyayız. OHAL şeklen bitti ama fiilen OHAL yetkileri aynen devam etmektedir. 

Dêrsim’de ormanların yakılması ile ilgili on kişilik bir milletvekili heyetinin orada bir inceleme ziyareti yapması nasıl bir tehdit oluşturabilir? Kaldı ki normal vatandaşların geçişine izin verilirken milletvekillerinin geçişinin engellenmesi partimize yönelik ayrımcı bir uygulamadır. Ayrıca hak ve özgürlüklerin talimatla engellendiğinin de göstergesidir. 

İdam cezası ile ilgili bir tavır ortaya koymak için  İran Büyükelçiliği'ne çelenk bırakmak isteyen vekillerimizin engellenmesi, basın açıklamasının tehdit olarak tarif edilmesi bu ülkede hala nasıl bir anlayışla yönetildiğimizi somut biçimde ortaya koymakta. 

‘KEYFİ VE HUKUK TANIMAZ YAKLAŞIMIN ESERİ’

Bu engellemeler konuya ya da katılımlara göre de değişmiyor. Mesela iş cinayetleri ile ilgili "adalet ve vicdan nöbeti" diye uzun süredir bu ülkede bir çalışma var. Orada yakınlarını kaybedenlerin buna dikkat çeken bir açıklama yapması engelleniyor. Tüm bu engellemeler son derece keyfi ve hukuk tanımaz bir yaklaşımın eseri. 

‘YARGININ VARLIĞI TARTIŞILIYOR’

Yeni adli yılın açılışına ilişkin de konuşan Bilgen, ülkede yargı olup olmadığının tartışıldığı bir noktaya gelindiğini belirtirken, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dün her ne kadar adli yıl açılış etkinliğinde sanki yargının tüm sorunları çözülmüş gibi bir yaklaşım sergilense de Türkiye’de yargı var mı yok mu bunu tartışacak noktaya geldik. Yargıtay Başkanı’nın hiç aklına geldi mi acaba; 7 yıldır bir tek kişinin yargılanmadığı bir Roboski davası var. Yargılama yoksa yargı yoktur. Yargının olmadığı yerde yargının bağımsızlığından ve tarafsızlığından söz edilebilir mi? 

‘ARKASINDA RUSYA VE ABD’NİN OLMADIĞI DAVALAR İLGİ GÖRMÜYOR’

15 Temmuz’un hemen arkasından Berat Albayrak şu cümleleri kurdu: ‘Bir Uludere konusunu, bir de 24 Kasım uçak konusunu yeniden inceleyeceğiz.’ Yeniden yargılama başlaması gerektiğini ifade etti. Uçak vurulması ile ilgili bir inceleme süreci işledi, çünkü arkasında Rusya vardı. Ya da Yargıtay Başkanı’nın dikkat çektiği Brunson Davası ile ilgili izah ihtiyacı duyuldu. Ama görünen o ki arkasında Rusya ya da Amerika’nın olmadığı davalar, aynı ilgiye mazhar olmuyor. Onun için Roboski’de 7 yıldır hala yargılanan yok. “

‘NE TOPLUM, NE DE PARLAMENTO BİLGİLENDİRİLMİYOR’

Türkiye’nin içinde bulunduğu ortamı, “krizlerin birbirini tetiklediği bir ortam” olarak niteleyen Bilgen, “Biraz önce Rusya İdlib’de hava harekatı başlattı ama Türkiye’nin bu konudaki tavrının neyi içerdiğini Türkiye toplumu bilmiyor, muhalefet bilmiyor. İktidar partisi ne ekonomik krizle ilgili ne dış politika krizi ile ilgili ne sistem krizi ile ilgili toplumu ve parlamentoyu bilgilendirme ihtiyacı duyuyor. Konuyu da Kurtuluş Savaşı olarak tarif ediyor. Bu çatı Kurtuluş Savaşı’nda açık kalması ile övünen bir çatıdır. Şimdi her türlü plansızlığı, beceriksizliği “savaş” diye tarif edeceksiniz ama parlamentoyu toplama iradesini ortaya koymayacaksınız.” dedi.

‘UYUM YASALARI HALA ÇIKARILMADI’

Önümüzdeki günlerin en önemli konularından birinin de uyum yasalarının hala çıkarılmaması olduğunu söyleyen Bilgen, parlamentonun fiili durumla yönetilmesinin aslında birçok konuda suç işlendiğinin göstergesi olduğunu da ekledi

‘EKONOMİK POLİTİKALAR KRİZ ÜRETMEYE DEVAM EDECEK’

Ülkenin ekonomik durumuna da değinen Bilgen, şunları söyledi:

“Siyasetin birinci görevi gerçeği halkla paylaşmaktır. Enflasyon 14 yılın en üst rakamlarına çıkmıştır ki gerçek rakamlar bunun çok üzerindedir. Enflasyon rakamlarının bu boyutlara ulaşması, Merkez Bankası’nın önümüzdeki günlerde para politikası ile ilgili üzerine düşeni yapacağını ima etmesi ısrar edilen, inat edilen ekonomi politikasının kriz üretmeye devam edeceğini gösterir. 

‘KRİZİN AĞIR BEDELİ ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE DAHA NET GÖRÜLECEK’

Hukuki reformlar yapılmadan, Türkiye güvenilir bir ülke olamayacak, ekonomik kriz de siyasi kriz de derinleşecek. Toplum önümüzdeki günlerde okul harcamaları ya da ısınma harcamaları nedeniyle aslında yaşadığımız krizin ne kadar ağır bir bedeli olduğunu görecek. Bu çatıyı, Meclis'i kapalı tutmak asla sorunu çözmeye dair bir iyi niyet taşımıyor. “

İTTİFAK AÇIKLAMASI

Yerel seçimlere ilişkin soruları yanıtlayan Bilgen, ittifaka ilişkin ise şu ifadeleri kullandı:

“Bizim baştan ittifak yapma heves ve hırsımız yok ama toplumdaki beklentiyi yok saymak gibi hakkımız da yok. Bütün siyasi partiler toplumun beklentisini gözetmek zorundadır. 24 Haziran’dan bütün partiler ders çıkarmalıdır. Korkuyla siyaset olmayacağını, korkulara boyun eğerek birlikte yaşadığımız ülkeyi birlikte yönetme becerisini sergileyemeyeceğimizi ifade etmek isterim. 

Bizim an itibariyle seçim planlamasına dair şimdiye kadarki tartışmalarımız ilkesel tartışmalardır. Toplum bu konuda hangi beklenti içindeyse, bize hangi görevi veriyorsa bunu araştıracağız. Önümüzdeki günlerde yerel buluşmalar gerçekleştireceğiz, toplumun bize verdiği görev neyse üzerimize düşeni yapacağız.”