Hekimin ‘sivil ölümü’: Güvenlik soruşturmasıyla 18 yıllık eğitim hayatımız çöpe atıldı

Hekimin ‘sivil ölümü’: Güvenlik soruşturmasıyla 18 yıllık eğitim hayatımız çöpe atıldı

OHAL ile birlikte getirilen güvenlik soruşturması nedeniyle yüzlerce hekimin ataması bekletilirken, yüzlercesinin ataması reddedildi.

Tuğba Özer / @tugbaaozerr 

“Hadi beni devlete almadınız, uzmanlık eğitimi almamı engellediniz. Bari işyeri hekimi olarak çalışalım. Bir nevi sivil ölüm haline getirdiler bu süreci ve bütün yolları kapatmak üzerine kurdular.”

Bu cümleler, güvenlik soruşturmasını geçemeyen 25 yaşındaki genç bir hekime ait.

29 Ekim 2016’da çıkarılan 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile devlet memurluğuna başlamadan önce ‘güvenlik soruşturması’ şartı getirildi.

Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde getirilen bu şartın ardından yüzlerce hekimin mesleğe başlayamadığı, yüzlercesinin de hala kararı beklediği ifade ediliyor. Sağlık Bakanlığı süreci gizli yürüttüğü için net bir sayı söylemek pek mümkün görünmüyor. Konuyla ilgili konuştuğumuz Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Raşit Tükel de kendilerinin de net bir sayıya sahip olmadığını belirtti.

Güvenlik soruşturmasından ret kararı alan ve hala yanıt bekleyen genç iki hekim ile süreci konuştuk. 

İki hekim de en çok mesleğe bile başlayamadan böyle bir durumla karşılaştıkları için isyan ediyor. 18 yıllık eğitim hayatlarının çöpe atıldığını düşünen hekimler yurt dışına gitmek istemiyor. Ülkelerinde kalıp, hekimlik yapmak istediklerini ısrarla vurguluyorlar.

Her iki hekim de istemediği için haberde isimlerini kullanmıyoruz.

Güvenlik soruşturmasından olumsuz yanıt alan B., sorularımıza şu yanıtları verdi:

Sizin için süreç nasıl başladı anlatır mısınız?

Atama yerimiz belli olduktan sonra 7 bin 200 kişi ile birlikte benim de güvenlik soruşturmam başladı. 10 gün sonra yaklaşık 5 bin kişinin soruşturması tamamlandı ve görev yerlerine gittiler. İki hafta sonra bin 200 kişi daha gitti ve geri kalan bin kişi aylara bölündü. Son olarak dün benim güvenlik soruşturmamın olumsuz sonuçlandığı tebliğ edildi. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre ‘devlet memuru vasıflarını taşımadığım’ yazıyordu. Süreç genel olarak böyle. 

ŞEFFAF DOSYA İLE GÖNDERİLİYOR

Kararı nasıl öğrendiniz peki?

Karar posta yoluyla geliyor. Zarfı posta kutusuna atıp gidiyorlar. Bir gerekçe de yazmıyor. Gerekçeyi öğrenmek için de ayrı bir dava açmak gerekiyor. Yani ‘beni neden reddettiniz?’ demek için de ayrı bir dava açmak gerekiyor. Dosya üzerinde gizlilik kararı var.

Bu arada karar şeffaf bir dosya ile gelmiş. Apartmana giren çıkan insanlar muhtemelen bunu okudu.

GEREKÇE YOK

Devlet Memurluğuna neden uygun bulunmadığınız açıklanıyor mu?

Bununla ilgili ayrıntı verilmiyor. Sadece 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. Maddesinin A bendine dayandırılıyor. Bu madede de çok genel geçer şeyler yazılı. Eskiden de bu güvenlik soruşturması denen şey vardı aslında. Ancak memurluğa başlıyordunuz, daha sonra bir soruşturmadan geçiliyordu. Ama bu soruşturma şimdiki gibi değildi, çoğu kişi soruşturmadan geçtiğini bile bilmiyordu. 

‘ŞU ANKİ DURUMDA DOKTORLUK YAPAMAYACAĞIM’

Kamuda doktorluk yapamayacak mısınız artık? 

Şu anki durumda yapamayacağım. Bakanlığa itiraz etme süreci var normalde. Ama bu itirazlardan bir sonuç çıkmıyor. Çünkü senin itiraz ettiğin komisyon sana zaten ret kararı veren komisyon. Ve o komisyon tekrar aynı değerlendirmeyle farklı bir sonuç çıkarmıyor. Dava açma hakkımız var ama şu ana kadar dava açıp işine geri dönebilen yok.

'ÖZEL HASTANELER ÇALIŞTIRMAK İSTEMİYOR’

Hekimlikte şöyle bir kural da var; mezun olup bulunduğumuz bölgenin süresine kadar mecburi hizmet yapmadan özel bir kuruluşta çalışamıyoruz, diplomamızı onaylamıyorlar. Bizim diplomamızı onaylamaları için Sağlık Bakanlığı’na dilekçe yazabiliyoruz. ‘Ben güvenlik soruşturmasından dolayı devlet yükümlülüğümü yerine getiremiyorum, bu nedenle özelde çalışabilmek için muaf olmak istiyorum’ şeklinde. Bu şekilde özel hastanede çalışma yolu açılabiliyor ancak özel hastaneler de devlet tarafından ‘sakıncalı’ bulunmuş kişileri çalıştırmak istemiyor. 

‘DOKTORLUĞA BAŞLAYAMADAN MESLEKTEN ATILDIK’

KHK ile ihraç bir nevi bu da o halde?

Aslında KHK ile ihraçtan manevi bir farkımız var; KHK ile ihraç edilmiş bir doktor kendisinde o doktor kimliğini hissederken ihraç edilmiş oluyor. Biz daha doktorluğa başlayamadan meslekten atılıyoruz. Ben 25 yaşındayım ve bu zamana kadar biriktirdiğim her şeyin boşa gitmesi demek bu. Bu 18 yıllık eğitim hayatının çöpe gitmesi de demek. 

‘UZMANLIK ALABİLME İMKANIMIZ ORTADAN KALKTI’

Biz normalde Tıpta Uzmanlık Sınavıyla (TUS) birlikte uzmanlık eğitimi de alabiliyoruz. TUS'a girip asistanlık sınavına girdiğimiz zaman orada da güvenlik soruşturmasında geçme şartı var. Bu sadece çalışma ve devlet memuru olma hakkından öte eğitim alma hakkını da engelleyen bir durum. O yüzden bizim uzmanlık alabilme imkanımız da ortadan kalkmış oluyor. 

‘SİVİL ÖLÜM’

Özel kurumların İş yeri hekimliği oluyor. iş yeri hekimliği kursunu bitirip, sınavından geçip, sertifikasını alan insanların Çalışma Bakanlığı'nın sertifikaları onaylamadığını öğrendik. Sadece devlette değil, özel şirkette çalışmak içi geçerli olan sertifika verilmiyor. Hadi beni devlete almadınız, uzmanlık eğitimimi almamı engellediniz. Bari işyeri hekimi olarak çalışalım. Bir nevi sivil ölüm haline getirdiler bu süreci ve bütün yoları kapatmak üzerine kurdular. 

Bu onayı eskiden TTB veriyordu, bu hakkı TTB'den alarak Çalışma Bakanlığı'na vermişlerdi. 

PASAPORTA DA ENGEL

Soruşturmayı geçememe nedeniniz sizce ne?

Şahsım için söyleyeyim ama bence geneli de böyle; bunun hukuki bir dayanağı yok. Çoğu arkadaşımızın hukuki bir soruşturması, bir gözaltı ya da tutuklanma süreci olmuş değil. Olsa bile devlet memurluğu kanunu ‘1 yıla kadar hüküm giyenler bile devlet memuru olabilir’ diyor. 

Fakülte yıllarında yapmış olduğum resmi öğrenci kulüpleri faaliyetlerinin Sağlık Bakanlığı ve soruşturmayı yürüten ilgili kurumlarla -Emniyet gibi- paylaşıldığı anlaşılıyor.

Güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanıp, yurt dışına hekimlik yapmak veya uzmanlık eğitimi almak için pasaport başvurusunda bulunanların bazılarının başvurularının reddedildiğini öğrendik. Bu kişilerin yurtdışı yasağı v.s yok.

‘UZMAN OLMA HAYALİM VARDI’

Şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Bir özel hastanede bir şekilde çalışmanın imkanı olur mu, ya da başka bir şekilde hekimlik yapma imkanı olur mu? Bunlara bakacağım yaşamımı idame ettirmek için. Benim uzman olma hayalim var eskiden beri. Şu anki durumda bunu yapamıyorum. Bir şekilde de uzman olmanın yollarını aramaya çalışacağım. Mahkeme sürecinden kısa vadede bir sonuç çıkmazsa belki yurtdışında uzmanlık eğitimi alma ihtimali olabilir. Ama bana pasaport verecekler mi bilmiyorum. En hızlı şekilde nasıl yaşamımı devam ettiririm bunu düşünüyorum.

‘ANNEM BİLMİYOR'

Ailenizin tepkisi nasıl oldu?

Büyük bir hayal kırıklığı yaşamasın diye anneme söyleyemedim, bilmiyor. Çünkü yıllarca ‘oğlum doktor olacak tıbbi bitirdi, ataması yapıldı’ dedikten sonra birden bu tablodan devlet eliyle oğlu uzaklaştırılıyor. Onun üzüntüsü çok daha farklı. Babam biliyor. Onlar da hukuki olarak bütün yolları zorlamam gerektiği konusunda destek oluyor. 

Yıllardır tanıdığımız insanların bakışı değişti. Babam bile, “Oğlum bilmediğimiz bir şey mi var?” Diye sordu.

TUS’TA DERECE YAPTI, KIRTASİYECİLİK YAPIYOR

Şöyle bir örnek vereyim; bir başka arkadaşım TUS'ta derece yaptı ve bir hastanede, çok yüksek puanla girilen bir bölümü kazandı. Ama henüz bu soruşturmadan geçemedi. Babası ve annesi öğretmendi, sendika üyeliği nedeniyle ihraç edildiler. Bu ailenin tek umudu bu çocuğun doktorluk yapabilmesi. Ama bu çocuk şu anda Anadolu’da bir yerde kırtasiyecilik yapıyor.

Türkiye'de her işçinin, emekçinin çocuğu ailesine bir şekilde daha iyi bir hayat kurabilmek için bir hevesle mezun oluyor. Ama sonuç bu.

Güvenlik soruşturması devam eden Y., ise sorularımızı şöyle yanıtladı:

‘SORUŞTURMAM DEVAM ETTİĞİ İÇİN HEKİMLİK YAPAMIYORUM’

Sizin soruşturmanız hala devam ediyor. Süreç nasıl işliyor?

Biz açıklanan listede yokuz. ‘Biz yokuzdan’ da kastım aslında şu: Toplumcu hekimlik yapmak isteyen, tabip odaları içerisinde pratik geliştirmiş arkadaşlar bu listenin içerisinde yer alamadı. 

Atama sürecinde veya soruşturma sürecinde mecburi hizmeti tamamlamadığımız için özelde de çalışamıyoruz. Aslında burada temelde insanların çalışma hakkına bir kasıt var. Benim şu an bir hastanede hekimlik yapmam mümkün değil çünkü güvenlik soruşturmam devam ediyor. Devlet beni değerlendiriyor bu yüzden kaşe numaram ortada yok. Kaşe numaram olmadığı için de hekimlik yapamıyorum.

‘HİÇBİR CEVAP ALAMIYORUZ’

Bakanlıktan durumunuza ilişkin bilgi alabiliyor musunuz?

Süreç oyalama halinde devam etti. Dosyamızı almak için bakanlığa gittiğimizde 'bize dosyanız komisyonda bekliyor, değerlendiriliyor' dendi.

Daha öncesinde bakanlığı arayıp soruşturmaya ilişkin bilgi alabiliyorken, şu an hiçbir cevap alamıyoruz. Son olarak 1 Şubat'ta bir tebligat daha yayınlandı. Son süreç; bazı arkadaşların evlerine şeffaf dosya yoluyla ret, ya da sadece doktor zimmet sistemine isimlerinin düşmesi, yani bir tebligattan ziyade az sayıda kalmış insanın atanması ve geri kalanın bekletilmesi, şeklinde bir süreç işliyor. Ama bu sadece dahil olduğumuz 77. Dönem Devlet Hizmeti Yükümlülüğü Kurası’nın. 72'den beri bekleyenler var. 

‘EĞİTİM HAYATIM HEP BAŞARILARLA GEÇTİ’

Sizinle birlikte kaç hekim bekliyor?

7 bin 200 kişiden soruşturmayı bekleyen tahminen 90 civarı hekim kaldık. Tahminen 7 bin 200 kişiden 160/170 civarı ret kararı var. Ancak daha fazla olma ihtimali de yüksek.

Ben 18 yıllık eğitim hayatı hep başarılarla geçmiş bir insanım. Ülkenin en iyi tıp fakültelerinden birinden mezunum. Psikiyatri alanında uzmanlaşmak istiyorum. Ama bu şekilde bizim eğitim hakkımız da engellenmiş oluyor çünkü uzmanlık başvurusunda Sağlık Bakanlığı'nın devlet hizmet yükümlülüğü için ret kararı verdiği bir dosyaya tekrardan soruşturma yapılıyor.

‘BU TOPRAKLARDA TOPLUMCU HEKİMLİK YAPMAMIZ ENGELLENMEK İSTENİYOR’

Sizce ret kararları neye göre belirleniyor?

Bizim gördüğümüz; tabip odaları bünyesinde faaliyet gösteren, öğrenci kulüplerinde aktif olan kişilerin seçilip hedef haline getirildiği bir tablo var. 

Bu yüzden tıp öğrencilerinde bir korku dalgası yaratmak istiyorlar. Öğrenci kulüplerine artık kimse gitmek istemiyor. Tıp öğrencileri artık yurt dışına gitmek istiyor ve bizim bu toprakalarda toplumcu hekimlik yapmamızı engellemek istiyorlar. 

‘DOKTORUM HASTANEYE GİDEMİYORUM’

Bekleme sürecinde neler yaşıyorsunuz?

Bu bekleme sürecinde ben bir doktor olarak hastaneye gidemiyorum, sağlık sigortam yok. Geçenlerde kendi mezun olduğum hastaneye gittim kayıt açtıramadım.

Hayata dair hiçbir şey yapamıyorum. Dışarı çıkamıyorum çünkü param yok. Ailemin üstüne yük oldum, sosyal hayatta bir varlığım yok. 

‘YURT DIŞINA GİTMEK İSTEMİYORUM’

İki yabancı dil biliyorum ama yurt dışına gitmek istemiyorum. Ben burada olmak istiyorum, sonuçta 6 sene boyunca alın teri döktüm, okudum.

Kalan 90 civarı kişi kurbanlık koyun gibi ne zaman şeffaf dosya gelecek diye evimizde bekliyoruz.