HDP Kayyum Raporu'nu yayınladı

HDP Kayyum Raporu'nu yayınladı

HDP 84 sayfalık Kayyum Raporu'nu yayınladı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) 84 sayfalık Kayyum Raporu hazırladı. 

Rapor, Diyarbakır'da düzenlenen basın toplantısında açıklandı. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri, belediye eşbaşkan adayları, HDP ile ittifak sağlayan Kürt partileri ve yerine kayyum atanan DBP’li belediye eşbaşkanlarının katıldığı toplantı, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde bulunan Demir Otel’de yapıldı. Eş Genel Başkan Sezai Temelli'nin konuşmasının ardından açıklanan raporda, işgalci kayyumların yerel ekonomiyi, Kürtçeyi, kadınları ve Kürdistan değerlerini hedef alan uygulamalarına yer verildi.

'USULSÜZ TEK BİR İŞLEMİ BİLE KANITLAYAMADILAR'

ANF'nin haberine göre raporda, "HDP’nin bileşeni olan DBP’den seçilen belediyelere 11 Eylül 2016 tarihi itibarıyla el konularak kayyım atamalarına başlanmıştır. Kayyımlar vakit kaybetmeden asimilasyoncu imha politikalarını uygulamaya koyulmuşlardır.Kayyım atamaları son derece planlı, ideolojik bir hamle olup bölgedeki yerel yönetimleri merkezi devletin uzantısı haline getirme çabasının da önemli bir parçasıdır" denilirken, şunlar belirtildi: "Batı’da görevden alınan belediye başkanlarının yerine yine meclis içinden seçilmiş bir kişi atanırken, Kürdistan coğrafyasında görevden alınan belediye eşbaşkanlarının yerine vali ve kaymakamlar doğrudan devletin yerellerdeki temsilcisi olarak atanmışlardır."

AKP'nin iddialarına rağmen, DBP'li belediyelerde Maliye ve İçişleri müfettişlerinin sürekli olarak kaldığına dikkat çekilen raporda, "Bütün bu araştırmaların ve Sayıştay raporlarının sonuçlarından da görüleceği gibi, usulsüz tek bir işleme ve hizmet dışında harcanmış tek kuruşa rastlanmamıştır" diye kaydedildi.

'BELEDİYE HALKTAN İZOLE EDİLDİ'

Kayyumların belediyeleri halktan izole ettiğine vurgu yapılan raporda, "Belediye bahçelerinde sürekli savaş araçları, TOMA ve akrepler durmaktadır. Belediye kapısında ve bina içinde de uzun namlulu silahlarla bekleyen özel harekâtçılar ve güvenlik güçleri koridorlarda keyfiyete göre dolaşmaktadır. Seçimle alamadığını zorun gücüyle almaya çalışan AKP iktidarının belediyelere kayyım atamasının asıl amacı ise ekolojik, kadın özgürlükçü ve demokratik belediyecilik modelini bir bütün olarak tanımama ve ortadan kaldırmadır" ifadeleri kullanıldı.

SEÇİLMİŞ BELEDİYE MECLİS ÜYELERİ TANINMADI

Raporda, kayyumların suçlarına dair ayrıntılarıyla şu bilgilere yer verildi:

"Seçilmiş belediye meclis üyeleri ile hiçbir şekilde toplantılar yapılmamıştır. Kent konseyleri, mahalle meclisleri tamamen siyasal alanın dışına itilmiş, kent ile ilgili tüm kararlar kayyım etrafında oluşmuş dar bir grup tarafından alınmıştır.

'KÜRTLERİN ÖLÜSÜ DE KAYYUMDAN NASİBİNİ ALDI!'

Raporda yer alan bilgilere göre "Cenaze merasimleri dahi yapılamamış, mezarlıklar tahrip edilmiştir. Çatışmalarda hayatını kaybedenlerin gece defnedilmeye zorlanması, aile bireylerinin dahi defin törenine katılımının sınırlandırılması, cenaze merasimlerinin ve taziyelerinin kamusal alanda kurulmasının engellenmesi şeklinde özellikle '90’lı yıllarda Kürdistan’da yaygın olan pratikler yeniden yürürlüğe konulmuştur. Adli tıp kurumlarında cenazeler bekletilmiş, teşhis edildiği halde cenazeler ailelere verilmeyip DNA testleri istenmiş, bu testlerin aylarca sürmesi ile de cenazeler kimsesizler mezarlıklarına defnedilmiştir. Yani devletin şiddetinden sadece yaşayanlar değil, Kürt ölüleri de nasibini almıştır.

Kürdistan’da belediyelere kayyımların atanması ile beraber cenazelere araçların tesis edilmemesi ve diyanet imamlarının cenazeleri yıkamayı reddetmesi gibi toplumu dehşete düşüren pratikler olağanlaşmaya başlamıştır. 

Bazı mezarlar belediyelerin iş makineleri ile yerle bir edilmiştir. Bitlis’in Yukarı Olek Köyü’ne bağlı Xerzan Mezarlığında 267 cenazenin olduğu mezarlık yıkılarak kemiklerin mezardan çıkarıldığı gibi bazı yerlerde devlet güçleri ailelere dahi haber vermeden cenazeleri kaçırarak yerinden etmiştir. Kayyım atanan belediyeler ve devletin adli tıp gibi farklı kurumları da ölülere yönelik gerçekleştirdikleri kötü pratiklerle aynı hıncı bünyesinde taşıyan kurumlar haline gelmiştir."

'AKP, SOSYAL POLİTİKALARA SAVAŞ AÇTI'

HDP'nin raporunda "Kayyum Rejimi ile birlikte tüm sosyal politikalarımıza adeta savaş açılmış ve AKP’nin güvenlik ve savaş hedefi haline getirilmiştir. Bu süreçte çok kapsamlı ve donanımlı gıda bankaları, psikolojik danışma merkezleri, çalışan ebeveynlere yönelik hizmet yürüten şehrin çeşitli yerlerinde kurulmuş kreşler ve oyun salonları, yaşlı bakım merkezleri, meslek edindirme amaçlı kurulan tekstil atölyeleri kapatılmış; spor müdürlüğü bünyesinde açılan tüm kurslar, engelli ve gençlere yönelik yapılan sosyal projeler iptal edilmiştir. Üniversiteye hazırlık kursları iptal edilmiş, kültür derneklerinin faaliyetleri ve buralara verilen isimler değiştirilmiş, sosyalleşme, çocuklara ve genç nüfusa yönelik politikalar hedef alınmıştır.

Kürt yazar ve aydınlarının parklara verilen isimleri silinmiş, çift dilli hizmetler ortadan kaldırılmıştır.

Hızını alamayan kayyımlar kütüphanelerde yer alan Zerdüşt ve Marx gibi tarihe damgasını vurmuş öğreti ve teorilerin sahiplerine de saldırmıştır" ifadeleri yer aldı.

'TİYATROCULARI ZABITA YAPTILAR!'

Raporda "Aynı kayyım yolsuzluk iddiasıyla görevden alındıktan sonra yerine daha bir bürokrat olan Ozan Balcı kayyım olarak atanmıştır. Ozan Balcı, Diyarbakır’da belediyenin kaynaklarını amacının dışında kullanan kayyım olarak hafızalarda kalacaktır. Ozan Balcı görev süresi boyunca adeta paralel Milli Eğitim Müdürü gibi davranmış ve belediyenin imkân ve olanaklarını amacının dışında kullanmıştır. Aynı şekilde, belediyenin çalışmalarını içeren bülteni Erzurum’da bastırmış ve 50 milyonluk eğitim yatırımı ile gündeme gelmiştir" ifadeleri yer alırken Balcı'nın Diyarbakır Sur Kayyımı Bilal Özkan, Sur’da Alipaşa ve Lalebey mahallesindeki yıkımın mimarı olduğu belirtildi.

Balcı'nın tiyatroyu kapatıp tiyatrocuları zabıta yapan, belediyenin çok dilli tabelasını indiren, 100’e yakın insanı işsiz bırakan, 10 bine yakın insanı kentsel yıkım kapsamında göçe zorlayarak evsiz bırakan, belediye işçilerine referandumda mesaj ile talimat veren kişi olarak hafızalarda kalacaktır.

'KÜRTÇEYE VE KİTAPLARA SALDIRDILAR'

"Çok dilli yapılan tüm işlemler kayyumlar eliyle Türkçe tek dilli hale getirilmiştir" ifadelerinin yer aldığı raporda "Kayyımların yaptığı ilk iş, çok dilli kreşleri kapatmak, çok dilli masal kitapları, çok dilli çocuk oyunları, anadiliyle yazılmış resimli sözlüklerin olduğu çalışmalar, kurslar ve kütüphaneler gibi kültürel projeleri iptal etmek olmuştur. Belediyelerin kitaplıklarındaki binlerce kitap yakılarak imha edilmiştir" denerek Kürtçe'nin resmi işlemlerde yasaklandığı belirtildi.

KATLEDİLEN ÇOCUKLARIN İSMİNİ SİLDİLER!

Raporda ismi değiştirilen alanlara da yer verildi:

-Ceylan Önkol’un adı, Lice Belediyesi’ne atanan kayyım tarafından parktan kaldırılmıştır.

-Lice Belediyesi’ne atanan kayyım Sinan Başak, Medeni Yıldırım’ın isminin verildiği parkın ismini Şehit Binbaşı Ümit Çelik Parkı olarak değiştirmiştir.

-Van’ın Çatak Belediyesi’ne kayyım olarak atanan İlçe Kaymakamı Hacı Asım Akgül, 28 Kasım 2015’te Diyarbakır’ın Sur ilçesinde uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Baro Başkanı Tahir Elçi’nin isminin verildiği parkın adını Şehit GK Ali Ogün Parkı olarak değiştirmiştir.

-1993 yılında Diyarbakır’da uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Zübeyir Akkoç’un ismi Diyarbakır’ın Dicle ilçesinde yeni yapılan bir parka verilmişti. Ancak kayyım, geçtiğimiz yıl Dicle ilçesinde yaşanan çatışmada hayatını kaybeden güvenlik korucusu Ferit Kaçar’ın ismini parka vererek değiştirmiştir.

-Dicle ilçesinde, 12 Mayıs 1974 yılında diktatör Saddam Hüseyin’in kararıyla Bağdat’ta idam edilen Leyla Kasım’ın isminin verildiği park, Şehit Er Ekrem Dinç Parkı olarak değiştirilmiştir.

-Dicle ilçesinde, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının adını simgeleyen Üç Fidan Parkı’nın ismi, Şehit Uzman Çavuş Hacı Osman Ayyıldız olarak değiştirilmiştir.

-13 Eylül 2016 tarihinde Kayyım atanan Derik Belediyesi’nin üç dilli tabelası kaldırılıp yerine bayrak asıldı.

-8 Aralık 2016 tarihinde Sur Belediyesi’ne atanan kayyım Ermenice ve Süryanice tabelayı kaldırdı.

-8 Ocak 2017 tarihinde Diyarbakır’da DBP’li Kayapınar Belediyesi’nin yaptırdığı ‘Roboski Anıtı’nı kayyım kaldırdı.

-25 Ocak 2017 tarihinde Mersin’in Akdeniz Belediyesi’ne kayyım olarak atanan Akdeniz Kaymakamı Hamdi Bilge Aktaş, katledilen çocukların heykellerini kaldırdı.

-25 Şubat 2017 tarihinde Şırnak’ın Cizre ilçesindeki eski milletvekili Orhan Doğan’ın heykeli ile saat kulesi, kayyım Ahmet Adanur’un talimatı üzerine kepçelerle yıkıldı.

-27 Mart 2017 tarihinde kayyım atanmasının ardından şaibeli bir yangınla kül olan Batman Belediyesi’nin 2006’da inşa ettiği Yılmaz Güney Sineması tamamen yıkıldı.

KADIN KURUMLARI KAPATILDI

HDP Belediyeleri'ndeki kadın kurumlarının kayyumlarla birlikte kapatıldığına dikkat çekilen raporda ismi ve niteliği değiştirilen kurumlar şu şekilde yer aldı: "Kayyım atamalarıyla birlikte yerel yönetimlerin kadın sistemi ilk hedef haline getirilerek, HDP ve öncülü diğer partilerin 1999 yılından bugüne gerçekleştirdiği kadın çalışmaları ve kurdukları kurumlar tasfiye edilmeye başlanmıştır. Kadın mücadelesinin ve kazanımlarının yerel yönetimlerle ilişkisi doğrudan yok etmeye çalışılmıştır. Bu müdahale kapsamında 43 kadın merkezimizin bulunduğu il ve ilçelerde kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele çalışmaları, kadın mücadelesi ekseninde geliştirmiş olduğumuz farkındalık ve hizmetler illegalize edilerek durdurulmuştur.

-Şırnak’ın Cizre ve Silopi ilçesinde kapatılan kadın müdürlüklerine ait mekânlar AKP Kadın Kolları başkanlarına tahsis edilmiş, kuran kursu ve dikiş kursuna dönüştürülmüştür.

-Siirt’e kayyım gelir gelmez Kadın Müdürlüğü ve Kadın merkezi çalışanları görevden alınırken, “Hanımlar Kültür Merkezi” adı altında bir proje hazırlanmaya başlamıştır.

-Batman’da şiddet mağduru kadınlar için çalışmalarına başlanan “Kadın Yaşam Köyü” projesi durdurulmuş, kadınları ekonomide ve üretimde güçlü tutacak olan ‘Kadın Organik Semt Pazarı’ projesi genel bir semt pazarına dönüştürülmüştür. Batman Kadın Spor Kompleksi ‘Batman Spor Kompleksi’ne dönüştürülmüştür.

-Van Büyükşehir Belediyesi’ne ait kadın sığınma evi ve “Alo Şiddet Hattı” kapatılırken, belediye otobüslerinde kadınlara haftada bir gün kullanılmak üzere verilen ücretsiz hizmet iptal edilmiştir.

-Van İpekyolu Belediyesi’nin kadın emeği halk pazarı kapatılmış ve kadınların iş imkanları ellerinden alınmıştır. Aynı belediyeye ait 202 kişilik yükseköğrenim kız öğrenci yurdu projesi durdurulmuş, belediyenin açmış olduğu kadın ve çocuk sağlık kabini kapatılmıştır.

-Van Edremit Belediyesi’nin kadın kilim atölyeleri kapatılmış ve “Mor Satış Noktaları” projesi durdurulmuştur.

-Van’ın Başkale Belediyesi’ne bağlı kadın atölyesi ve Van Gürpınar Belediyesi’ne bağlı kadın kooperatifi kapatılarak, Gürpınar’da kadın emeği tanıtım büfeleri KADEM’e devredilmiştir.

-Van Saray Belediyesi’nde kadınların üretim yaptığı seralar kapatılmıştır.

-Diyarbakır Kayapınar Belediyesi tarafından projelendirilen, alan belirlemesi yapılan ve ihale aşamasına geçilen “Kadın Kent Meydanı” Kayapınar Belediyesi kayyımı tarafından “Kent Meydanı”na dönüştürülmüştür. Projede yer alan ve kadınların aktif katılımını hedefleyen eğitim ve sanat atölyeleri, fitness salonu ve amfi gibi kullanım alanları projeden çıkarılmıştır. Kadın Kütüphanesi olarak tasarlanan alan “meydan kahvesi” olarak değiştirilmiştir.

YANDAŞ KURUMLARA KIYAK

-Diyarbakır Kayapınar Belediyesi tarafından Ceren Kadın Derneği’ne tahsis edilen mekan TÜRGEV’e tahsis edilmiştir.

-Diyarbakır Silvan Belediyesi’ne bağlı Meya Kadın Danışma Merkezi, Aile Danışmanlığı Merkezi’ne dönüştürülmüştür. AKP Silvan Gençlik Kolları Başkanı’nın eşi merkeze yönetici olarak atanmıştır.

-Hani’de Kadın Danışma Merkezi, pastacılık ve Kur’an kursuna dönüştürülmüştür.

-Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin kadın sığınağı, ŞÖNİM’in barınma evi olarak işlev görmeye başlamış, ŞÖNİM, barınma ihtiyacı olan herkesi kadın sığınağına göndermiştir."

BELEDİYELERE EKONOMİK SALDIRI

Kayyumların özellikle ekonomik alanda yaptığı saldırılar dikkat çekiyor. Raporda yer alan bazı veriler şu şekilde: "Kamu İhale Kurumu’nun 2017 yılı için yayınlamış olduğu istatistiklerden de görüleceği üzere 2017 yılı içerisinde yapılan ihalelerin adet olarak %71,07’si “açık ihale usulü”ne göre yapılmıştır. Pazarlık usulü ile yapılan ihalelerin toplam pay içindeki adet olarak oranı %28,52 iken tutar olarak payı %21,56’dır. Yani pazarlık usulü genel olarak başvurulan bir yöntem olmadığı gibi temel ilkelere de aykırıdır.

-Türkiye geneli kamu ihale istatistikleriyle karşılaştırıldığında en çarpıcı nokta istisna olarak görülen “pazarlık usulü” ihale yönteminin bir kaide haline geldiğidir. Kayyımlar halkın bütçe yapma hakkını elinden almakla kalmamış, yapılan harcamalarda pazarlık usulünü benimseyerek 4734 sayılı İhale Kanunu’nun 5. maddesi olan Temel İlkeler’e de açıkça aykırı davranmışlardır. Yani pazarlık usulü kullanılarak en başta rekabet ortamı engellenmiş, şeffaflık ve saydamlık tamamen devre dışı bırakılmış, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması bir kenara denetlenebilmesi bile mümkün olmamıştır.

-Kayyımların genelinde kaideleşen “pazarlık usulü” ihale yöntemi, kimi kayyımlarda açık ihale usulünün istisnalaşması ve hatta hiç başvurulmaması noktasına varmıştır.

-Diyarbakır Büyükşehir, Kayapınar, Sur, Yenişehir; Mardin Büyükşehir, Derik, Kızıltepe, Nusaybin, Bitlis ve Güroymak, Siirt Eruh, Şırnak ve Cizre, Van Çaldıran kayyımları KİK’e aykırı hareket ederek kamu kaynaklarını kendi mal varlıklarıymış gibi harcayıp tüketmişlerdir.

-Diyarbakır genelinde açık ihale yöntemiyle yaklaşık maliyeti 1.500.000.000 TL olarak hesaplanan harcama tutarı %35’ten fazla bir kırım oranıyla 950.000.000 TL’ye mal edilirken, 500 milyon üzeri bir yaklaşık maliyete tekabül eden pazarlık usulü ihaleleri yaklaşık %15 gibi bir kırım oranıyla davet edilen firmalara paslanmıştır. Kaba bir hesapla oluşan kaynak israf/yağma tutarı 100 milyon TL gibi bir seviyeye tekabül etmektedir.

-Örneğin Diyarbakır genelinde kayyımlar tarafından gerçekleştirilen ve sözleşmeye bağlanan 10 milyon TL üzeri ihale toplamı yaklaşık olarak 500 milyon TL’dir. 20 milyon TL ve üzeri ihalelilerin toplam sözleşme tutarı yaklaşık olarak 300 milyon TL civarındadır. 300 milyon TL tutarın 125 milyonu sadece bir ortak girişime, 70 milyon TL’lik diğer iki ihale tek firmaya verilmiştir. Yani 2 firma toplamda 200 milyon TL’lik ihale almıştır. Bu ihalelerden birisi 40 milyon sözleşme bedeliyle Kayapınar Kayyımı tarafından pazarlık usulüyle verilmiştir. Kayapınar Kayyımı 21/B ihale şartlarından herhangi birini taşımadığı halde söz konusu ihaleyi pazarlık usulüyle ve çok da düşük bir kırım oranıyla firmaya vermekte herhangi bir beis görmemiştir. Kayapınar Kayyımı çoğu ihaleyi de pazarlık yöntemiyle benzer firmalara vermiş, bazen tek bir firma defalarca ihale alarak 30 milyonun üzerindeki bütçeli ihaleyi ‘kazanmıştır’.

-Diyarbakır Büyükşehir Kayyımının kent halkının kaynağını kişisel konforu için nasıl kullandığı ayrıca çarpıcıdır. Makam mobilyası alımı için 750.000 TL’yi harcamaktan imtina etmemiştir. Yalnızca bununla da kalmamış, 350 bin TL’ye çelik yapı ve kurşungeçirmez cam, korumalar için 250 bin TL’ye kiralık pikap harcaması gerçekleştirilmiştir. Kayyımın güvenlik harcaması dahi Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Diyarbakır halkının cebinden çıkmıştır. Bu sadece Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kayyımına has bir durum değildir. Neredeyse kayyımların tamamının benzer harcamaları bulunmaktadır. X–Ray cihazı, kurşungeçirmez cam, çelik kapı, bagaj arama detektörleri, korumalar için kiralık pikap harcaması her kayyım tarafından atandığı belediye bütçesinden karşılanmıştır. Toplamda on milyonlarca lira kayyımların güvenliği bahanesiyle belediye bütçelerinden, yani halkın kaynaklarından harcanmıştır.

-Diyarbakır Büyükşehir, DİSKİ, Yenişehir, Bismil, Kayapınar ve Sur Belediyeleri’ne atanan kayyımlar İstanbul menşeili bir firmaya toplamda 10 milyon TL değerinde sözleşme bedeli vermiştir.

-KİK’in 2. maddesinde açıkça vurguladığı üzere belediyelerin “doğrudan veya dolaylı olarak birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip bulundukları her çeşit kuruluş, müessese, birlik, işletme ve şirketler” ihale kanununa tabidir.

-Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Silvan Belediyesi’nin neredeyse hisselerinin tamamına sahip oldukları MED Kentsel ve Sosyal Hizmetler Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin durumu bu bakımdan çarpıcıdır. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve DİSKİ yaklaşık maliyeti 75 milyon TL olan ihalelerin tamamını pazarlık usulü ile MED A.Ş.’ye vermişlerdir. Sözleşme tutarı 75 milyon TL olan bu ihalelerin 20 milyon TL’ye yakını araç kiralama hizmet alımlarıdır. MED A.Ş.’nin bu ihale sonucu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve DİSKİ’ye araç kiralama hizmeti verebilmesi için ya en az 80 milyon TL değerinde aracının bulunması ya da bu araçları temin edebilmek için ihale yapmış olması gerekmektedir. Ancak yine MED A.Ş. bu araçların kiralanması için herhangi bir ihale yapmış görünmemektedir. Yani yine açık bir biçimde kanuna aykırı hareket edilmiştir.

-Bu verilerden de anlaşılacağı üzere Diyarbakır’da kayyımlar, DİSKİ ve belediye şirketleri bünyesinde ağır suçlar işlemiştir. İşlenen suçların sonucu maalesef sadece kanunsuzluk değil aynı zamanda kaynakların halk için değil kişisel çıkarlar için yağmalanmasıdır.

-Mardin genelinde kayyımların atandığı tarihten günümüze ihaleler yoluyla yapılan toplam harcama miktarı 800 milyon TL civarındadır. Pazarlık usulüyle yapılan harcamanın toplam içindeki payı ise %75 civarındadır. Yani istisnai bir harcama yöntemi olan pazarlık usulü Mardin’de temel yöntem haline getirilmiş ve açık ihale yöntemi istisnalaşmıştır. Mardin genelinde 800 milyon TL’yi bulan sözleşme tutarının 625 milyon TL’lik kısmı, MARSU’da dâhil olmak üzere, Mardin Büyükşehir Belediyesi kayyımınca gerçekleştirilmiştir. Mardin Büyükşehir Belediyesi kayyımı, pazarlık usulünü kullanarak kamu kaynaklarının israfını aşan uygulamalara imza atmıştır.

-Van genelinde kayyımlar atandıkları tarihten günümüze 1 milyar TL üzerinde ihaleli sözleşme gerçekleştirmişlerdir.

-VASKİ 2017 Yılı Faaliyet Raporunda Mal Alım Miktarı toplamı 7.992.555 TL olarak gösterilmektedir. Ancak VASKİ’nin 2017 yılı içinde yaptığı toplam mal alımları incelendiğinde bu tutar 9.970.955 TL’dir. Yani yaklaşık olarak %20’ye denk gelen 2 milyon TL gibi bir mal alımı faaliyet raporunda toplam tutar içinde gösterilmemiştir.

-Silopi Belediyesi’ne atanan kayyım, belediyeye ait piyasa değeri 1 milyon TL olan imara açık arsanın 26 bin TL’ye AKP’de aktif çalışan Hüseyin Taşkın’ın abisine; 500 bin TL’lik arsanın 11 bin 500 TL’ye AKP İlçe Başkanı Fatih Bilen’in amcasına; 250 bin TL’lik arsanın 6 bin 250 TL’ye kayyımın işe aldığı Faysal Efe’ye verildiği belgeleriyle ortaya konulmuştur. Söz konusu talanın ortaya çıkması üzerine kayyım durumu kabul etmiştir.

-Dersim Belediyesine atanan kayyım, 5393 Sayılı Kanunun 75. maddesine aykırı biçimde belediye mülkiyetindeki iki daireyi 05.04.2017 tarih 2017/28 ve 2017/29 sayılı meclis kararları ile Türk Kızılay’ı Tunceli Şubesi ile İlim Yayma Cemiyeti Tunceli Şubesi’ne tahsis etmiştir. Ne Kızılay Derneği ne de İlim Yayma Cemiyeti kamu kurum ya da kuruluşu değildir.

YÜZLERCE ÇALIŞAN İŞTEN ÇIKARTILDI

Türkiye genelinde belediyeler ve il özel idareleri bünyesinde Mart 2018 itibariyle 4.170 çalışan 677, 692, 693 ve 695 sayılı OHAL KHK’leri ile ihraç edilmiştir. İhraç edilen çalışanlardan 523’ü kadınlardır. En yüksek sayıdaki ihraçlar, İstanbul (525); Diyarbakır (500); Mardin (447); Van (425); Ankara (245) Şırnak (199) ve Şanlıurfa (135) illerindeki belediyelerde gerçekleşmiştir. İhraç edilen toplam belediye personelinin % 47’si kayyım atanan belediyelerden oluşmaktadır."