HDP: Demirtaş'ı karşılama hazırlığı yapıyoruz
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve Demirtaş'ın avukatları, AİHM'nin Selahattin Demirtaş hakkında verdiği kararın ardından HDP İstanbul İl Örgütü'nde basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında konuşan Buldan, "Selahattin Demirtaş'ı karşılama hazırlığı yapıyoruz" dedi.
23-12-2020 14:29

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğuna ilişkin 'derhal tahliye edilmelidir' kararının ardından HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve Selahattin Demirtaş’ın avukatları HDP İstanbul İl Örgütü binasında basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında AİHM'in kararının kesin ve bağlayıcı olduğu vurgulanırken, Demirtaş'ın derhal serbest bırakılması gerektiğinin altı çizildi.
Buldan ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek “Bu karar sizi bağlar efendiler. Bütün arkadaşlarımız serbest kalmak zorundadır” diyerek "Selahattin Demirtaş'ı karşılama hazırlığı yapıyoruz" dedi.
'BU KARAR SADECE DEMİRTAŞ'IN ŞAHSI İLE İLGİLİ DEĞİLDİR'
Basın toplantısında konuşan Demirtaş'ın avukatı Mahsuni Karaman şunları kaydetti:
“Bu karar yargı-siyaset ilişkisinin ifşası ve son 4-5 yıllık siyasal gelişmelerin yargı eliyle nasıl organize edildiğinin göstergesi. Sayın Demirtaş ile ilgili verilen bu kararı aslında Büyük Daire vermedi, biz de almadık. Bu kararı otoriter siyasal rejimin cumhurbaşkanının bir sonucu ve eseri olarak görmek lazım. 4 Kasım 2016’da başladı bu süreç. Aslında bunu 7 Haziran seçimlerinden sonra ele almak lazım. Cumhurbaşkanı, ‘Bu eş başkanlar bunun hesabını verecekler’ diyerek dokunulmazlıklar için çağrı yaptı. Mayıs 2016’da dokunulmazlıklar kaldırılmıştı. Demirtaş ve Yüksekdağ başta olmak üzere operasyonlar yapılmıştı. Milletvekilleri, belediye eş başkanlarına da dönük siyasal bir linç başladı. Bu karar sadece Demirtaş'ın şahsı ile, kişisel durumuyla ilgili olarak değildir. Bunu bütün milletvekilleriyle ilgili bir ilam olarak değerlendirmeliyiz”
'HUKUKA BİRAZ SAYGISI OLAN BÜTÜN MAHKEMELERİ KAPATIR'
Demirtaş’ın avukatlarından Ramazan Demir ise, şöyle konuştu:
“4 Kasım 2016’da gözaltı ve tutuklama süreciyle beraber AİHM bir bütün olarak değerlendiriyor. Bu yönüyle Mahsuni arkadaşımın söylediği gibi bu karar sadece Demirtaş ile ve sadece tutuklamayla ilgili değil, bir bütünen Kürt siyasetçilerin yargı eliyle kriminalize edilerek mağdur edildiklerinin bir röntgeni. Bunu söylerken AİHM çok çok önemli tespitlerde bulunuyor. AİHM, Türkiye’deki yargı sistemini tepe taklak etmesi gereken tespitler yapıyor. Biraz hukuka saygısı olan olsa, çıkıp bütün mahkemeleri kapatması gerekir. Emir ve talimat alan yargılar. Bunu AİHM kendisi söylüyor. Özellikle Meclis sürecinde kaldırılan dokunulmazlıkların kendi Anayasasına aykırı kaldırıldığını da söylemiş. Milletvekilleri için temel güvence olan Anayasa’nın 83 maddesi, 1 ve 2 fıkralarının yasama dokunulmazlığını düzenleyen maddelerin önemini anlatmış. Meclis’te söylediği bir sözü dışarıda tekrar etmesinden dolayı sadece Demirtaş değil, Meclis kürsüsünde konuşan vekillerin sözleri dışarıda kullanılmasını kendisine dönük silah olarak kullanıldığını gördük. AİHM bunu Meclis’e sormadan yargılama konusu yapılmasını çok ağır eleştirmiş. Bir Anayasa hükmünü görmezden gelmesi ve söz konusu Kürt siyasetçilerin olmasını sert dile eleştirmiş”
'YASAL VE ANAYASAL DEĞİŞİKLİK GEREKTİREN BİR KARAR'
Avukatlar Benan Molu ise karara ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Yargı tacizine maruz kalan bütün muhaliflerin kullanabileceği yasal ve anayasal değişiklik gerektiren bir karar. AİHM, Türkiye’nin en büyük ikinci muhalefet partisinin de eş genel başkanı bir milletvekili olarak yaptığı siyasi açıklamalarının hepsi yasal olan açıklamalara katılmasıyla tutuklanmasına neden olmayacağını açıkladı. Hele hele muhalif bir milletvekilinin tutuklanamayacağını, bunun ifade ve düşünce özgürlüğüne, siyaset özgürlüğüne aykırı olduğunu söyledi. Böyle delillerle barışçıl olan ifadeler ve eylemler sebebiyle TCK 314 uyarınca ‘örgüt üyeliği’ ile suçlayamazsınız. AYM ve diğer kararlarda görüldüğü üzere Türkiye ile ilgili yayınlanan bütün raporlara atıf var. Türkiye ile ilgili son dönemlerde yayınlanmış bütün uluslararası kurumların raporlarına atıf yaparak bunların nasıl geniş ve öngörülemez bir biçimde kullanıldığını anlattı. ‘Örgüt üyeliği’ ile bağlantılı olarak içtihatını başka bir boyuta taşıyarak bir ihlal kararı verdi. Hiçbir gerekçe gösterilmeden matbu gerekçelerle uzun sürede tutukluluk halinin ihlal olduğunu söyledi."
'ARKADAŞLARIMIZ EN KISA SÜREDE ARAMIZDA OLACAK'
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, ise şöyle dedi:
“Bu karar Türkiye’nin çürüyen yargısının saraya bağlı olduğu, hukuk ve adalet sistemin mahkemelerin, savcıların, hakimlerin kendi iradeleriyle karar vermediklerini tek adama, saraya bağlı çalıştıklarına yönelik söylediklerimizin bir göstergesi olarak bu kararı değerlendirebiliriz. AİHM kararı, çok kapsamlı çok detaylı bir kararla karşı karşıyayız. Bu kararla birlikte üzerinden 13 saat geçmesine rağmen Demirtaş tahliye edilmedi. Bu aynı zamanda bir işkence suçudur. Demirtaş tahliye edilmeliydi. Bu henüz gerçekleşmedi. 4 Kasım 2016 tarihinden beri hem Demirtaş hem de diğer milletvekili arkadaşlarımız HDP’li yüzlerce arkadaşımızın Demirtaş’ın dosyasıyla benzer suçlamalarla rehine tutuklu olarak içerideler. Yaklaşık 4 buçuk yıldır özgürlükleri, siyaset yapma hakları ellerinden alındı. Ayrıca suç işlendi. Başta Demirtaş olmak üzere şu an cezaevinde rehine olarak tutulan bütün siyasi tutukluların bu karar doğrultusunda derhal serbest bırakılması gerektiğini ben de ifade etmek isterim. Demirtaş sıradan bir siyasetçi ve insan değil. Türkiye’de uzun yıllardır siyaset yapan, cumhurbaşkanı adayı olan yüzde, 10’un üzerinde oy alan HDP’nin eş genel başkanlığını yapan, milletvekilliği yapan Türkiye toplumu üzerinde büyük etkisi olan bir insandan bahsediyoruz.
Bir tek şey söyleyebilirim. Demirtaş’tan korkuluyor. Bu cezaevinde siyasi rehine olarak tutulması sebeplerinden sadece bir tanesidir. Kararda sadece Demirtaş ile ilgili değil, dokunulmazlıkların kaldırılması ve DTK’ya ilişkin açık karar var. Bunlar da önemli kararlar. İki gün önce DTK’nın eş başkanlığını yapan sevgili Leyla Güven 22 yıl ceza aldı ve Yargıtay süreci olmasına rağmen tutuklandı. Bu Türkiye’de bir hukuk garabeti olduğunu, adaletin nasıl çalıştığını mahkemelerin Saray’a bağlı olduğunu gösterdi. Leyla Güven, Kürt halkının, kadınların onurudur. Yargıtay süreci beklenmeden tutuklanmasının tarihe kara leke olarak geçeceğini özellikle belirtmek isterim. Bu hukuksuzlukların bir an önce giderilmesi gerekir. ‘Bu karar bizi bağlamaz’ denilemez, bu karar sizi bağlar efendiler. Bütün arkadaşlarımız serbest kalmak zorundadır. Uluslararası sözleşmelerin altına imza attıysanız bu kararlara uymak zorundasınız. Sevgili Selahattin Demirtaş'ın ve bütün arkadaşlarımızın, bu kararın emsal teşkil etmesi ile birlikte serbest bırakılması gerekiyor. Türkiye toplumuna ve halkına Demirtaş ve arkadaşlarımıza sahip çıktıkları için teşekkür ederim. Az kaldı en kısa sürede arkadaşlarımız aramızda olacaktır.”
İLGİLİ HABERLER
Rekabet Kurumu'ndan iki ilaç şirketine toplam 278 milyon liralık ceza
Rekabet Kurumu, Roche ve Novartis isimli ilaç şirketlerine toplamda 278 milyon lira idari para cezası verdi.
22-01-2021 23:48

Rekabet Kurumu, Roche ve Novartis isimli ilaç şirketlerine toplamda 278 milyon lira idari para cezası verdi.
Rekabet Kurumu'ndan karar dair yapılan açıklamada, söz konusu şirketlerin göz hastalıklarında uygulanan Altuzan ve Lucentis ilaçlarından, daha pahalı Lucentis’in kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla kanunu ihlal edip etmediklerinin araştırıldığı belirtildi.
Kurumdan yapılan açıklamada, araştırma sonucunda şirketlerin Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un ‘rekabeti engelleme, bozma ve kısıtlama yasağı’nı içeren maddesini ihlal ettiğinin belirlendiği ifade edildi.
Novartis 165 milyon 464 bin 716 lira 48 kuruş, Roche ise 112 milyon 972 bin 552 lira 65 kuruş para cezası aldı.
Açıklamada, İdari para cezası ilişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemeleri’nde yargı yolunun açık olacağı kaydedildi.
Süleyman Soylu'ya hakaretten soruşturması süren kişi, 'Cumhurbaşkanı'na hakaret'ten tutuklandı
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya hakaret ettiği gerekçesiyle soruşturması süren kişi, Cumhurbaşkanı'na hakaret suçundan tutuklandı
22-01-2021 22:27

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya sosyal medya üzerinden hakaret ettiği gerekçesiyle hakkındaki "Kamu Görevlisine Hakaret" suçundan soruşturma süren E.E., yine sosyal medya üzerinden Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği gerekçesiyle "Cumhurbaşkanı'na Hakaret" suçlamasıyla çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
T24'te yer alan habere göre, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Soylu'ya sosyal medya üzerinden hakaret ettiği gerekçesiyle E.E. hakkında "Kamu Görevlisine Hakaret" suçundan yürütülen soruşturma sürüyor. Soruşturma kapsamında E.E.'nin sosyal medya hesapları detaylı olarak incelendi.
İncelemede şüpheli E.E.'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret içeren paylaşımlar yaptığı tespit edildi. Şüpheli E.E. bunun üzerine gözaltına alınarak polis merkezine getirildi. Polisteki işlemlerinin ardından Bakırköy Adliyesi'ne çıkarılan E.E., savcılık ifadesinin ardından sevk edildiği Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından "Cumhurbaşkanı'na Hakaret" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.
İstinaf, Gezi Davası'ndaki beraat kararlarını bozdu
İstinaf mahkemesi, aralarında Osman Kavala ve Mücella Yapıcı'nın da bulunduğu 9 kişinin hakkında verilen beraat kararını bozdu.
22-01-2021 17:20

İstinaf mahkemesi Gezi Davası'nda, Osman Kavala'nın da aralarında bulunduğu 9 sanık hakkında verilen beraat kararlarını bozdu. İstinaf, dosyanın yeniden incelenmek üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verdi. İstinaf mahkemesinin kararı oy birliğiyle alındı.
Haziran Direnişi'ne yönelik Şubat 2020'de sanıklar Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Hakan Altınay, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Aksakoğlu ve Yiğit Ali Ekmekçi hakkında "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs", "mala zarar verme", "nitelik yağma", "tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi", "kasten yaralama", "ağırlaştırılmış yaralama" ve "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet" suçlarından dava açılmıştı.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Şubat 2020'de tüm sanıklar hakkında beraat kararı vermişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3'üncü Ceza Dairesi 9 sanık hakkında verilen beraat kararının oy birliğiyle bozulmasına hükmetti. Mahkeme, dosyanın yeniden incelenmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verdi.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden İBB'ye yapılması gereken ödemeler yapılmıyormuş!
Yavuz Sultan Selim Köprüsü için sadece 2019 yılında Hazine tarafından şirkete yaklaşık 3 milyar TL geçiş garantisi ödemesi yapıldı. 2016 yılında beri ödenmeyen geçiş garantisi payı için yeni İBB yönetimi harekete geçti ancak bugüne dek bir gelişme olmadı.
22-01-2021 17:15

İBB, 2016 yılında açılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ndeki geçiş garantisi ödemelerinden yüzde 10'luk payını alabilmek için harekete geçtiği öğrenildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2016 yılında açılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ndeki geçiş garantisi ödemelerinden yüzde 10'luk payını alabilmek için harekete geçtiği öğrenildi.
Hazine’nin 2016 yılında yap- işlet- devret modeli ile açılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü için IC İçtaş İnşaat-Astaldi Konsorsiyumu’na (ICA) yaptığı geçiş garantisi ödemelerinin yüzde 10’unu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) aktarması gerekirken tek kuruş bile göndermediği ortaya çıktı. IC İçtaş İnşaat–Astaldi konsorsiyumu (ICA) tarafından inşa edilen ve ağustos 2016'da hizmete giren İstanbul'un 3. köprüsü Yavuz Sultan Selim'den öngörülen sayıda araç geçmediği için Hazine tarafından şirkete her yıl geçiş garantisi ödemesi yapılıyor.
Sözcü'den Özlem Güvemli'nin haberine göre; 3. Köprü'den geçiş yapan araçlardan tahsil edilen gelirlerin yüzde 10'unun İBB'ye aktarılması gibi devletin şirkete ödediği geçiş garantisi bedelinin yüzde 10'unun da belediyeye aktarılması gerektiği ortaya çıktı. Yavuz Sultan Selim Köprüsü için sadece 2019 yılında Hazine tarafından şirkete yaklaşık 3 milyar TL geçiş garantisi ödemesi yapıldı. 2016 yılında beri ödenmeyen geçiş garantisi payı için yeni İBB yönetimi harekete geçti ancak bugüne dek bir gelişme olmadı.
‘GEÇİŞ GARANTİSİ İLE GEÇİŞ ÜCRETİ ARASINDA FARK YOK’
İBB Mali Hizmetler Daire Başkanlığı Gelirler Müdürlüğü, 6 Temmuz 2020'de Sayıştay müfettişlerinin 2019 yılı denetimi sırasında tespit edip İBB yönetiminden savunma istediği geçiş garantisi ödemesi ile ilgili bulgu üzerine ICA 3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu Yatırım ve İşletme A.Ş'ye yazı gönderdi. 2019 yılı Sayıştay denetimi raporuna girmeyen ancak İBB yönetimine gerekçesi sorulan bulguda, şirkete devlet tarafından geçiş garantisi adı altında ödenen bedelin yüzde 10'unun İBB'ye aktarılması gerektiği belirtildi. Yazıda yer verilen Sayıştay raporuna girmeyen bulguda “köprülerden fiilen geçiş yapan araçlardan tahsil edilen geçiş ücretleri ile garanti kapsamında ilgili işletmeciye ödenen geçiş ücretleri arasında herhangi bir fark bulunmadığından işletmeci tarafından köprünün kullanımından elde edilen tüm geçiş gelirlerinin yüzde 10'u kanun ve sözleşme hükmü dairesinde idareye aktarılmalıdır” tespiti yapıldı. Şirketten 3. Köprü'den tahsil edilen geçiş ücretlerine ek olarak 2019 yılı Sayıştay raporu bulgusuna istinaden bugüne dek geçiş garantisi adı altında ödenen bedelin de yüzde 10'unun İBB'ye aktarılması için gereğinin yapılması talep edildi. Bugüne kadar konuyla ilgili bir gelişme olmadı.
GEÇİŞ GARANTİSİ BEDELİ BİLGİSİ VERİLMEDİ
İBB yönetimi 10 Ocak 2020'de de Karayolları Genel Müdürlüğü'ne bir yazı göndererek İBB'ye aktarılan yüzde 10'luk geçiş ücreti gelirlerinin doğruluğunu teyit edebilmek için geçen araç sayısı, elde edilen gelir ve geçiş garantisi nedeni ile firmaya yapılan ödemelerin miktarını sormuştu. Yapılan yazışmalarda Karayolları, araç sayısı ile elde edilen bilgilerini İBB'ye göndermiş ancak geçiş garantisi nedeni ile yapılan ödeme bilgisini özel hukuk sözleşmesi hükümlerine tabi olduğu gerekçesi ile vermemişti.
4 YILDA 637.5 MİLYON GEÇİŞ ÜCRETİ TAHSİL EDİLDİ
Karayolları'nın İBB'ye gönderdiği rakamlara göre 3. Köprü'den 2016-2019 yılları arasında toplam 637 milyon 569 bin 910 TL geçiş ücreti geliri elde edildi. 2016 yılında eylül ayından yıl sonuna kadar 47 milyon 27 bin 268 TL, 2017'de 166 milyon 341 bin 861 TL, 2018'de 178 milyon 744 bin 196 TL, 2019'da 245 milyon 456 bin 585 TL geçiş ücreti tahsil edildi.
‘BAKANLIKLAR ALT ŞİRKETLERE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Oya Ersoy da konuyu Meclis gündemine taşıdı. Ersoy, İBB’ye ödeme yapılma zorunluluğu olmasına rağmen, ödeme yapılmıyor olmasını Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’na sordu.
“Şirketlerin kar elde etmesini sağlamak amacıyla, yurttaşların geçmediği köprünün bedelini ödüyor olması, bakanlık tarafından şirketle yapılan sözleşmenin hemen feshedilmesini gerektirmektedir. Bakanlıklar şirketler lehine proje üreten ‘alt şirketlere’ dönüşmüştür!" diyen Ersoy, şu bir gerçek ki ülkemiz bugün, AKP iktidarı boyunca şirketlerin lehine projeler üreten bir ülkeye dönüştürülmüştür” dedi.
Ersoy, bakanlığa yanıtlanması istemi ile şu soruları yöneltti;
1- Hazine’nin 2016 yılında açılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü için IC İçtaş İnşaat-Astaldi Konsorsiyumu’na (ICA) yaptığı geçiş garantisi ödemelerinin yüzde 10’unu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) aktarması söz konusu iken hiçbir ödeme yapmıyor olmasının nedeni nedir?
2- 2016 yılından itibaren Yavuz Sultan Selim Köprüsünden kaç araç geçmiştir? Elde edilen gelir ve geçiş garantisi nedeni ile firmaya yapılan ödeme miktarı ne kadardır?
3- 2016 yılından itibaren Yavuz Sultan Selim Köprüsünün geçiş garantisi ödemelerinden Bakanlığınıza ödeme yapılmış mıdır? Ödeme yapıldıysa ödenen tutar ne kadardır?
Canan Kaftancıoğlu hakkında yeni iddianame
Kaftancıoğlu hakkında 6 yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan iddianame, değerlendirilmek üzere mahkemeye gönderildi.
22-01-2021 14:58

Fahrettin Altun’un evinin fotoğraflarının çekilmesi suçlamasıyla Canan Kaftancıoğlu'na 6 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, CHP Üsküdar İlçe Başkanı olan Suat Özçağdaş'ın 21 Nisan 2020 tarihinde Fahrettin Altun ile ailesi tarafından kullanılan bahçeli evin fotoğrafını çektiği ve görüntüyü de Canan Kaftancıoğlu'na göndermek suretiyle özel hayatın gizliliğini ifşa ettiği belirtildi. Altun'un avukatının savcılığa başvurarak, Suat Özçağdaş'ın, Canan Kaftancıoğlu tarafından azmettirildiğini belirtip şikayetçi olduğu belirtildi.
İddianamede Canan Kaftancıoğlu ifadesinde, ‘Suat Özçağdaş'ın siyasi görevi gereği kentteki hukuka aykırı yapılaşmayı kontrol ettiğini, müştekiye ait evin fotoğraflanması yönünde Özçağdaş'a hiçbir telkinde bulunmadığını, iddiaların asılsız olduğunu ve suçlamayı kabul etmediğini' belirtti.
Soruşturma kapsamında iletişim kayıtları ve Suat Özçağdaş'a ait telefonun incelenmesi sonucu Kaftancıoğlu'nun “şüphelinin eylemini gerçekleştirmesine” azmettirdiğine dair veri bulunmadığı belirtildi. İddianamede, Kaftancıoğlu hakkında delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, itiraz üzerine kararın kaldırıldığı, bu durumda ''şüpheli'' hakkında kamu davası açma zarureti doğduğu kaydedildi.
6 YILA KADAR HAPSİ İSTENDİ
Dosyanın uzlaştırmacıya tevdi edildiği ancak tarafların uzlaşma teklifini kabul etmediklerinin belirtildiği iddianamede, savcılık Canan Kaftancıoğlu'nun “özel hayatın gizliliğini ihlal etmeye azmettirme” suçlamasını yöneltti ve 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. İddianame değerlendirilmek üzere mahkemeye gönderildi.
Erdoğan'dan erken seçim açıklaması: 'Acelecilik içerisinde değiliz'
Cuma namazı çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan muhalefetin erken seçim çağrılarına ilişkin "Şu anki tablomuz Haziran 2023’tür. Bu tarihten önce erken seçim söz konusu değildir" şeklinde konuştu.
22-01-2021 14:39

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cuma namazı sonrası açıklamalarda bulundu.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, erken seçim tartışmalarına ilişkin "Muhalefetteki siyasi partiler gibi acelecilik içerisinde değiliz. Şu anki tablomuz Haziran 2023’tür. Bu tarihten önce erken seçim söz konusu değildir" dedi.
Erdoğan öte yandan aşı konusunda da açıklamalarda bulunurken, "İkinci parti aşımız, nasip olursa onayı çıktı Çin'den. Büyük ihtimalle bu hafta sonuna kadar gelebilir" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
KISITLAMALAR VE AŞI
"Aşı konusunda şu anda ikinci parti aşımızın onayı Çin’den çıktı. Bu hafta sonuna kadar aşılar gelebilir. Beklentimiz 10 milyon geleceği yönünde. Bu arada yine Bilim Kurulu’nun yapacağı çalışmayla kademelendirme belirlenerek aşı süreci devam edecek. Restoran işletmeciliği konusu da kabine toplantısında değerlendirilecek. Endişelerimiz var. Sıkı tutacağız diyorlarsa da maalesef önlemler sıkı tutulmuyor. Şu anda başarılı bir süreç var bu süreci tekrar tersine çevirmek risk almak istemiyoruz. Verilere bakalım gerekirse bir esneme yapabiliriz.
ERKEN SEÇİM TARTIŞMALARI
Nedim Urhan’ı ziyaretimle ilgili daha önceleri de açıklama yaptım. Biliyorsunuz biz muhalefetteki siyasi partiler gibi acelecilik içerisinde değiliz. Şu anki tablomuz Haziran 2023’tür. Bu tarihten önce erken seçim söz konusu değildir. Oturmuş demokrasilerde aklınıza estiği zaman seçime gidilmez. Bu erken seçim yaygaraları oturmamış ama kendilerine ne elde edebiliriz gayreti içerisinde olanların hayalleridir. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değildir. Cumhur İttifakı olarak kesinleşmiş bir tarih vardır. Bu tarih de Haziran 2023’tür.
'REFORM ÇALIŞMALARIMIZI YAPTIK'
Reform paketiyle ilgili biz kendi içimizde çalışmalarımızı yaptık. Bu hafta içinde de özellikle İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni baz alarak eylem planımızı konuştuk. Ekonomiyle ilgili çalışmalarımızı da yapıyoruz. Bu konuyla ilgili önümüzdeki hafta yaparız."
SİNCAR ZİYARETİ
Erdoğan, Hulusi Akar'ın Sincar' yaptığı ziyaret sonrasında ‘Irak Hükümeti destek isterse veririz’ sözünü değerlendirdi. "Ortak operasyonları her zaman yapmaya hazırız ama bunları açıklamak suretiyle bu operasyonlar yapılmaz. Benim bir sözüm var.Cuma namazı çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtla Bir gece ansızın gelebiliriz'" dedi.
Erdoğan'dan erken seçim açıklaması: 'Acelecilik içerisinde değiliz'
— İleri Haber (@ilerihaber) January 22, 2021