HDK Eş Sözcüsü Hamzaoğlu'na hapis
AKP'yi eleştirmekle yargılanan HDK Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu'na 5 ay hapis cezası verildi.
27-11-2018 17:06

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun, Adana’da yaptığı konuşmadan ötürü tutuksuz yargılandığı davanın karar duruşması Adana 25’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün görüldü. Duruşmaya tutuksuz yargılanan Hamzaoğlu ve avukatı katıldı. ‘Türkiye Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama’ iddiasıyla yargılanan Hamzaoğlu'nun, duruşmada savunma yaptığı belirtildi.
'HALKI BİLGİLENDİRDİM'
HDK'nin Kasım 2016'dan beri sözcülerinden biri olduğunu Anayasa değişikliğiyle ilgili referandum için Adana'da gerçekleşen mitinge bu sıfatla davet edilip konuştuğunu ifade eden Hamzaoğlu, "Dolasıyla bütün muhalefetin olduğu gibi kamuoyuna açıklanmayan Anayasa değişikliği paketinin kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamak ve neden 'Hayır' oyu verilmesi gerektiği konusunda haklı bilgilendirmekti. Ben profesyonel bir siyasetçi değilim. Akademisyenim. Hekimim. Halk sağlığı uzmanıyım. Bu bağlamda AKP hükümetinin 14 yıllık uygulamalarını 2002'de açıklamış oldukları programla karşılaştıran sayılara, verilere ve bilimsel bilgiye dayanan bir konuşma hazırlanmıştım. Hedefim tümüyle AKP hükümetinin Türkiye halklarına yönelik olarak yaşattıklarını bir kez daha sergilemek ve Anayasa değişiklik paketinin bundan farklı olamayacağının bilimsel bilgilerle kanıtlamaktı" diye konuştu.
'SUÇLAMANIN GEREKÇESİNİ ÖĞRENMİŞ DEĞİLİM'
Konuşmasının barış talebi içerdiğini vurgulayan Hamzaoğlu, şöyle devam etti: "Dava savcısının konuşma metnimde neyi suç olarak atıf aldığı ve suçlamanın gerekçesini öğrenmiş değilim. Aynı zamanda bu bana karşı yapılan bir hak ihlali olduğunu belirtmek isterim. Bunun yanı sıra savcılığın dilekçesinin mahkeme kabulü ile bilimsel bilgi, eleştirel düşünce bu bağlamda sorgulama maalesef bir suç unsuru olarak kabul edilir hale gelmiştir. Tarafsız bir gözle incelendiğinde metnin tümü 14 yıllık AKP hükümetinin uygulamalarını hedef alan, eleştirileri içeren bir metindir. Halkın bilinçli bir şekilde 'Hayır' oyu vermesi için kendi yaşamlarında örneklerle hazırlanmış bir metindir. Başkaca bir amacı yoktur. Dolayısıyla bana atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Hakkımda hükmün açıklamasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını da kabul etmiyorum."
Hamzaoğlu'nun savunmasına aynen katıldıklarını belirten avukatları ise, konuşmanın ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında yapıldığını ve beraatını talep etti. Mahkeme, Hamzaoğlu'nun beraat talebini reddederek, "Türkiye Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama" iddiasıyla 6 ay hapis cezasını verilmesine, sanığın duruşmadaki iyi hali göz önünde bulundurularak verilen cezanın 1/6 oranında indirim yapılarak 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve verilen cezanın ertelenmesine karar verdi. Ayrıca mahkeme heyeti, Hamzaoğlu'nun 1 yıl denetim süresine tabi tutulmasına da karar verdi. (MA)
İLGİLİ HABERLER
Afrin'de bomba yüklü araç patladı
Suriye'nin kuzeybatısındaki Afrin'de işlek bir caddede bombalı araç patladı. İlk belirlemelere göre bir sivil öldü, 10 sivil yaralandı.
21-02-2019 18:24

Suriye'nin Afrin'in kentindeki işlek yerlerinden Villalar Caddesi'nde meydana gelen bombalı araç saldırısında, ilk belirlemelere göre bir sivilin öldüğü, 10 sivil yaralandığı bildirildi.
Ölü ve yaralı sayısının artmabileceği aktarıldı.
Siyaset bilimci Arantxa Tirado: Guaidó'nun iktidar olduğu tek yer sosyal medya!
Venezuela'da yaşanan olayları görmek için Caracas'a giden Katalan siyaset bilimci, Uluslararası İlişkiler ve Latin Amerika Çalışmaları doktoru Arantxa Tirado son durumu İleri Haber'e değerlendirdi.
21-02-2019 18:08

Venezuela'da yaşanan olayları görmek için Caracas'a giden Katalan siyaset bilimci, Uluslararası İlişkiler ve Latin Amerika Çalışmaları doktoru Arantxa Tirado son durumu İleri Haber'e değerlendirdi.
İleri Haber: Merhaba, öncelikle, Juan Guaido kimdir sorusuyla başlayalım.
Arantxa Tirado: Juan Guaidó Venezuela’da çok tanınmayan birisiydi. Leopoldo López’in Voluntad Popular adındaki sağcı partisinin genç bir milletvekiliydi. Kendini başkan ilan ettiği zaman Venezuela halkının yüzde 80’i onun kim olduğunu bilmiyordu. Belli ki ABD tarafından iyi bilinen bir aktörmüş ki darbe sürecini onun üzerine kurdular. Greyzone’un Juan Guaidó üzerine makalesini herkesin okumasını tavsiye ediyorum ve ABD ve AB tarafından labarutuvarda bir lider nasıl yaratıldığını; Venezuela’ya “rejim değişikliği” için ihraç edilmesini görmelerini istiyorum.(https://grayzoneproject.com/2019/01/29/the-making-of-juan-guaido-how-the-us-regime-change-laboratory-created-venezuelas-coup-leader/). Bu anlamda, Guaidó Chavizmo’yu yıkmak ve de facto bir paralel hükümet kurmak için yürütülen operasyonun adıdır. Ancak bilinmelidir ki bu “hükümet” sosyal medya ve onu tanıyan ülkelerin dışında gerçekliği olmayan bir yapıdır.
İleri: Peki, ABD ve Guaidó’ya desteği hakkında neler söylersiniz?
Tirado: ABD’nin Venezuela petrol rezervlerine, maden yataklarına, doğal kaynaklarına ve hepsinin üzerinde, politik tecrübesine yani Bolivarcı Devrim’e saldırdığını söyleyebilirim. Çünkü Venezuela’nın jeopolitik konumu, ABD’nin Latin Amerika ve Karayipler’e olan hakimiyetinde önemli bir noktada. Aynı zamanda Venezuela ABD için Latin Amerika ve dünyanın geri kalanına “kötü bir örnek” teşkil etmekte. Bu yüzden, 20. yılına giren Chavizm’i yıkmaya çalışıyorlar ancak başarılı olamıyorlar. Guaidó’ya verilen destek ve Nicolás Maduro hükümetini ve Venezuela halkını yıkma çalışmaları (diğer Latin Amerika ülkelerine de uygulanan ekonomik abluka ve sabotaj yöntemiyle) için “uygun anın geldiğini” düşünüp harekete geçtiler. ABD için uygun an, sağın ve aırı sağın yükselişe geçişiydi ve bu konjonktürü uygun buldular. Trump’ın anti Castrocu lobisi yalnız Küba’ya değil aynı zamanda Venezuela’ya da karşı. Bu lobinin tanınmış simaları olan Marco Rubio ya da Mario Díaz-Balart Kolombiya sınırında “insani yardım” için hazır kıta bekliyorlar ve Küba’ya mesaj yolluyorlar: Sıradaki sensin. ABD petrol sahipleri Irak petrolleri için de aynı şeyi yapmıştı. Ancak Rusya ve Çin gibi Venezuela petrolünü alan ülkeler, elleri kolları bağlı beklemiyor.
Sonuç olarak Guaidó dediğimiz kişi tamamen küçük bir aktördür. Guaidó ABD’yi desteklemese, ABD Guaidó’yu desteklemez. Guaidó bu tiyatronun ufak bir aktörü, daha doğru bir deyişle bu oyunda askeri müdahaleyi tetikleyecek olan kişi. Ben Guaidó olsam bu müttefiklerle bu kadar sakin yaşamazdım. ABD’nin Guaidó’ya nasıl sözler verdiğinizi çok merak ediyorum.
İleri: ABD Başkanı Donald Trump ve Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton her seferinde askeri müdahaleden bahsediyorlar. Yapabilirler mi? Ya da askeri müdahalede bulunurlarsa Venezuela ordusu ne kadar dayanabilir?
Tirado: Onlar savaş propagandasına dahil olan herşeyi söyleyebilir. Kuşkusuz, birçok analistin ya da onların “thinktank”lerinin dediği gibi Venezuela’da ABD’nin askerlerini göndermesi ve müdahale etmesinin gerektiği bir acil durum var. Tıpkı Irak’ta uygulanan senaryo gibi, “Venezuela’da silahlar var, milisler var” deyip ulusal güvenliklerinden bahsediyorlar. Bu aslında savaşın bir boyutu. ABD Venezuela’ya karşı konvensiyonel orduları kullanmasa da ülke içerisinde paramiliter çeteleri ya da Kolombiya gibi ülkeleri kullanarak bir savaş yürütüyor. Ancak Venezuela ordusu, gerilla taktiğini de biliyor. Yani ABD bir savaş istiyorsa, bundan kolay çıkamaz. Latin Amerikalılar, ABD’ye karşı savaşan yoldaşlarına katılır ve Venezuela’yı Latin Amerika’nın Vietnam’ı haline getirebilir. Aynı zamanda bunun ABD’nin iç politikasında da sonuçları olur. ABD’de milyonlarca Latin Amerikalı yaşıyor ve bunlar herhangi bir savaşın doğrudan özneleri haline gelebilir. Ek olarak çıkacak herhangi bir savaş kıtasal boyutlarının yanı sıra dünya çapında boyutlara da sahip olacaktır. Rusya gibi diğer büyük aktörler de doğrudan bir şekilde bu çatışmaya müdahil olacaktır. Dolayısıyla Venezuela sınırlarını çok aşan bir savaştan söz edilebilir.
İleri: Venezuela ekonomisi şu anda kötü durumda. Ve “sağ muhalefet” bu durumu kullanıyor. Venezuela ekonomisi nasıl bu hale geldi?
Tirado: Venezuela ekonomisi kuşkusuz kötü durumda. Bunun birçok nedeni var.Hem iç hem de dış kaynaklı nedenlerden bahsediyorum. İç kaynaklı olanlar, petrol rantına dayalı bir ekonomi yapısından kaynaklıdır. Yalnızca tek bir gelir kalemi olan petrol ve petrole dayalı bir ihracat üzerinden dönüyordu ekonomi. Böylece tarihin en büyük enflasyon oranları da görülmeye başlandı. 20 yılda çeşitlenemeyen bir ekonomi Devrim’in en büyük açmazlarından biriydi ve şimdi bu durumun bedelini ödüyor diyebiliriz. Devleti bu denli sıkıştıran bir diğer durum da doları kullanma zorunluluğuydu.
Dışa bağlı nedenlerde ise, Venezuela’ya karşı açılan ekonomik savaştan bahsedebiliriz, diğer nedenler arasında da hiperenflasyon sayılabilir. Bu hiperenflasyonun Venezuela hükümetini istikrarsızlaştıran politik noktaları da var. Bunu ekonomist Pasqualina Curcio “Piyasanın Görülebilir Eli” isimli kitabında detaylıca açıklıyor (http://www.15yultimo.com/2017/03/24/la-mano-visible-del-mercado-de-pasqualina-curcio-traducido-al-ingles/). Venezuela ayrıca, uluslararası finans tekelleri tarafından da bir blokaja uğramış durumda. Bu tekeller, Venezuela’nın uluslararası alanda olası kredilerini boykot ediyor, böylece Venezuela borçlarını zamanında ödeyemiyor. Dış faktörlerde bir noktaya daha dikkat çekmek gerekiyor: yakın zamanda devlet petrol şirketi PDVSA’ya uygulanan ambargo ve gelirlere el koyuldu. Bu durumda, Venezuelalı tüccar ve şirket sahipleri, spekülasyon yapıp, ürünleri daha da yüksek fiyata satıyor.
Tüm bu nedenler Venezuela halkını zora sokan bir kombinasyon oluşturuyor: hiperenflasyon ve bazen de piyasada ürün bulamama sorunu gibi nedenlerle karşılaşılıyor. Bu stratejiler, Şili’deki Allende hükümetini devirirken de, Nikaragua’daki Sandinist iktidarı devirirken de kullanıldı. Amaç, halkın “insani yardım” adı altındaki projeyi ister hale gelmesi.
İleri: Peki bu “insani yardım” nedir ve neden muhalefet bunu bir koz olarak kullanıyor? Devlet Başkanı Nicolas Maduro ve PSUV (Venezuela Birleşik İşçi Partisi) Genel Sekreteri Diosdado Cabello bunu bir şov olarak niteledi ve Venezuela’nın buna ihtiyacı olmadığını söyledi.
Tirado: “İnsani kriz”, “büyük kitle imha silahları” yalanı gibi bir koz haline getirildi. Aynı yalan, ABD tarafından aynı şekilde Irak’ta da uygulanmıştı. Ulusal ve uluslararası muhalefet, yıllardır Venezuela’da bu kriz lafını dile getiriyor ve bunu piskolojik bir savaş aracı olarak kullanıyor ve bu propagandayı medya ve sosyal medya üzerinden yapıyor. İnsanlara Venezuela’da bir “insani kriz” olduğunu kanıksatıp, “insani yardıma” ihtiyaç duyulduğu yönünde bir algı operasyonu yapılıyor. Ancak insani kriz herhangi bir şey değildir ve hiçbir şekilde bir ekonomik ya da pollitik krizle eş değer tutulamaz. Eğer tutuluyorsa şu an birçok ülke insani kriz içerisinde.
Muhalefet şimdi insani yardım kanalı açmanın kartını oynuyor. Yardım kelimesi iyi niyet içeren bir kelimedir, sorunları çözmek için kullanılır. Ancak bu durumda baktığımızda bu kelime propaganda için kullanılır, sergilenen tiyatronun bir sahnesi olarak kullanılıyor, “büyük sanatçıların” katıldığı konserler düzenleniyor, medya ve sosyal medyadan (Juan Guaidó hükümetinin var olduğu tek yer) Venezuela’yı kurtarmaktan söz ediliyor. Kuşkusuz biliyoruz ki “insani kanal” gerçekte Venezuela sınırının kontrolünü muhalefete verecek olan, Chavizmi iktidardan düşürecek olan ve Venezuela’yı sömürmeye yol açacak olan askeri bir kanal olacaktır.
İleri: Bolivarcı Devrim’in geleceğine dair neler düşünüyorsunuz?
Tirado: Bence Devrim’in yakın ve uzak geleceğini düşünmektense şimdiki halini düşünmek daha önemli. Çünkü Devrim şu an hayatta kalma mücadelesi veriyor. Bolivarcı Devrim, 20 yılın en kritik zamanını geçiriyor öyle ki 2002’de Chavez’e gerçekleştirilen darbe bile bunun yanında ufak kalıyor.
Şimdi ABD projesi darbenin biteceğini söyleyemeyiz ama kazanacağını da söyleyemeyiz. Yarın ne olacağını kimse bilmiyor. Ancak Venezuela muhalefetine ABD yardımları gelmeye devam ettiği sürece bu durum devam edecek. ABD hedefinde ısrarcıysa Chavizm’e dair planının sonunu getirmek isteyecektir. Ancak Venezuela halkının ve Chavist hükümetin direnişi oldukça bunu ne kadar kolay gerçekleştirebileceği ciddi bir tartışma konusu.Darbe süreci geçtikten sonra Bolivarcı Devrim’in geleceğine dair konuşabiliriz ve ondan sonra devrimci sürecin nasıl gelişeceğine dair bir inşa tartışması yapabiliriz.
İleri: Son olarak Türkiye halkı için eklemek istediğiniz bir şey var mı? Çünkü bildiğiniz üzere Maduro, Erdoğan ile yakın bir ilişki geliştirdi ve bu durum özellikle solu rahatsız ediyor.
Tirado: Türkiye halkına söyleyebileceğim şey şu ki “realpolitik” böyle durumları kapsar maalesef. Ancak sol için, gerçekten bir devrimci liderin Erdoğan gibi bir figürle yakınlaşmasını kavramak zor olabilir. Bunu anlamama rağmen, aynı zamanda şunu da anlıyorum: Venezuela uluslararası alanda yalıtılmış bir ülke. Diplomatik olarak yakınlaşabileceği, anti emperyalist bir ittifak geliştirebileceği, ekonomik işbirliği geliştirebileceği devletler arıyor. Venezuela’nın bu kritik durumu, ambargo, sabotaj, vb... çok önemli bir hal aldı. Bu bir ihtimal değil, kesindir ki, ufak ya da büyük anlaşmazlıklarımıza rağmen politika yapıyoruz. Ve bunun için ittifaklar geliştirmeliyiz. Bu durumda da her zaman değerler birebir uyuşmayabiliyor. İnanıyorum ki Venezuela hükümeti ve Türkiye halkı, Erdoğan hükümeti için benzer duyguları paylaşıyor. Türkiye halkı emperyalizme karşı Venezuela’yı sürdürmeye devam etsin. Bu savunma herşeyin üstündedir.
Özgürlükçü Demokrasi davasında yine tahliye yok
Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin 5'i tutuklu 14 çalışanının yargılandığı davanın duruşmasında tahliye çıkmadı.
21-02-2019 16:23

Kapatılarak mallarına el konulan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin 5'i tutuklu 14 çalışanının yargılandığı davanın 3'üncü duruşması İstanbul 23'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Gazetenin tutuklu yargılanan Yazıişleri Müdürü İshak Yasul, İmtiyaz Sahibi İhsan Yaşar ve editörler Mehmet Ali Çelebi, Rayhan Hacıoğlu ile Hicran Urun duruşmada hazır bulundu. Gazeteciler elleri kelepçeli bir şekilde duruşma salonuna getirildi. Tutuksuz gazeteciler Ramazan Sola ve Pınar Tarlak'ın hazır bulunduğu duruşmayı aileler ve gazeteciler izledi.
İshak Yasul hakkında İstanbul 37'nci Ağır Ceza Mahkemesince iki ayrı iddianamenin birleşiminden açılan davanın dosyasının mahkemeye gönderildiği belirtildi.
Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre kimlik tespitinin ardından söz alan Yasul, 11 aydır tutuklu olduğunu hatırlatarak, tahliye talebinde bulundu. Mehmet Ali Çelebi de, Türkiye'de basın, düşünce ve ifade özgürlüğünün büyük bir sorun haline geldiğini dile getirerek, "Soyut varsayımlar üzerinden hareket etmemek gerekiyor. Basın özgürlüğü gözetilmelidir. Hiçbir şekilde sansüre, oto sansüre yönenilmemeli. Adaletin ölçüsü vicdan olmalıdır" diyerek tahliye talebinde bulundu.
AÇLIK GREVİNDEN SÖZ EDİNCE SUSTURULDU
Gazeteciliğin suç olmadığını dile getiren Reyhan Hacıoğlu'nun ise "300'ü aşkın tutuklunun girdiği bir açlık grevi var" demesi üzerine mahkeme başkanı "Bizi ilgilendirmiyor" diyerek, sözünü kesti. Hacıoğlu, "Hakikat gazeteciliği yaptık. Toplumdan saklanan gerçekleri yazdığımız için tutuklu yargılanıyoruz" diyerek, tahliye talebinde bulundu.
'HALKIN HABER ALMA HAKKI YARGILANIYOR'
Hakkında hazırlanan iddianamenin haberlerden ibaret olduğunu ifade eden Hicran Urun de, "Burada halkın haber alma hakkı ve özgür basın yargılanıyor. Türkiye'de demokrasi ve adalet artık bir ütopyadır" diyerek tahliye talebinde bulundu.
İhsan Yaşar da söz alarak tahliye talebinde bulundu.
Avukat Özcan Kılıç, iddianameye başından beri itiraz ettiklerini hatırlatarak, "Gazetecilerin yaptığı haberler bile önüne konulmadı. Gazetedeki haber toplantısında çekilen fotoğrafı önüne koyuldu" dedi.
'KAÇ ÜLKEDE BU KADAR GAZETECİ TUTUKLU?'
Avukat Savaş İşleyen de, Türkiye'deki tutuklu gazeteci sayısına dikkat çekerek, "Dünyanın kaç ülkesinde bu kadar gazeteci tutuklu? Dünyadaki tutuklu gazetecilerin on katı kadar gazeteci tutuklu bu ülkede. Ne zaman bu kadar gazeteci tutuklanmış; Franco ve Hitler döneminde olmuştur. Hukuk artık hukukçular tarafından askıya alınmıştır. Bağımsız ve tarafsız olması gerekenler yargıçlardır. Hiçbir yerde haber yayınlamak suç değildir. Bu sadece bizim ülkemizde var. Bizim ülkemizde hukuk kurallara göre belirlenmiyor. 5 yıl önce ile bugün arasında ne değişti. Ülke de hukuku siyasetçilerin talimatı belirliyor" diye konuştu.
SAVCI MÜTALAA İÇİN DOSYAYI İSTEDİ
Duruşma savcısı da verdiği mütalaasında, dosyanın geldiği aşamayı göz önünde bulundurarak, Davut Uçar, Ersin Çaksu, Fırat Benli, Günay Aksoy, Önder Elaldı, Yılmaz Yıldız'ın dosyasının ayrılmasını, esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak için dosyanın tarafına verilmesini ve dosyada somut deliller var olduğunu savunarak, 5 gazetecinin tutukluluk halinin devamını talep etti.
GAZETECİLER TAHLİYE EDİLMEDİ
Mahkeme heyeti verdiği kararında gazetecilerin tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 10 Nisan'a erteledi. Mahkeme heyeti, mütalaa için dosyanın savcıya tevdiine de karar verdi.
10 Nisan'da aynı zamanda Özgür Gündem ana davasının da duruşması aynı mahkeme tarafından görülecek.
AKP'li Sofuoğlu: Cumhurbaşkanımız izin verirse yarışmak istiyorum
AKP'li Milletvekili ve eski motosikletçi Kenan Sofuoğlu, "Pistleri çok özlüyorum, Cumhurbaşkanımız izin verirse Dünya Supersport Şampiyonası'nın İtalya ayağında misafir olarak yarışmak istiyorum" dedi.
21-02-2019 16:18

İstanbul Fuar Merkezi'nde düzenlenen 11. Motobike İstanbul Fuarı'nın açılışında katılan Kenan Sofuoğlu, profesyonel kariyerini noktalamasına rağmen Dünya Supersport Şampiyonası'nın bir ayağına misafir olarak katılmak için AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan izin isteyeceğini söyledi.
Sofuoğlu, "Pistleri çok özlüyorum. Hayalim, bir gün Türk bayrağını taşıyan motosikletle yarışmaktı. Şimdi Turkish Racing Team'i kurduk. Sayın Cumhurbaşkanımız, benim yarışları bırakmamı istedi. Kendisinden izin isteyeceğim. Eğer izin verirse Dünya Supersport Şampiyonası'nın İtalya ayağında misafir olarak yarışmak istiyorum. Bu olursa hayalim de gerçekleşecek. Şu an kondisyonum yerinde. Antrenmanları sürdürüyorum, derecelerim çok iyi. İzin alabilirsem son hayalimi de gerçekleştirmiş olacağım" diye konuştu.
Özgür Gündem davasında Hatip Dicle’ye yakalama kararı
Kapatılan Özgür Gündem gazetesine ilişkin davada Kürt Siyasetçi Hatip Dicle için yakalama kararı çıkarıldı.
21-02-2019 15:30

Kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Genel Yayın Yönetmenleri Hüseyin Aykol, Zana Kaya ve gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya ile Kürt Siyasetçi Hatip Dicle’nin “hükümeti, yargı organlarını veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” ve “Türk milletini, cumhuriyetini ve Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılama” suçlamalarıyla yargılandığı davanın 11. duruşması İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.
Aykol, Kaya, Kızılkaya ve Dicle’nin katılmadığı duruşmada hazır bulunan Avukat Özcan Kılıç, yargılanan isimlerin daha önceki duruşmalarda yaptıkları savunmaları tekrar ettiğini söyledi.
Kararını açıklayan mahkeme heyeti ise Hatip Dicle hakkında yakalama kararı çıkarılmasına karar vererek bir sonraki duruşmanın 28 Mart’a saat 11.45’te görülmesine hükmetti.
Erdoğan: Cumhur İttifakı'nın zaferi bir tarihtir
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan Denizli'de konuştu.
21-02-2019 15:28

İleri Haber
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Denizli'de konuştu.
31 Mart yerel seçimleri için Erdoğan "Cumhur İttifakı'nın zaferi bir tarihtir" dedi.
Erdoğan konuşmasında "İstediğimiz konsolidasyona sahip değiliz" dedikten sonra ekonomik krizle alakalı "Türkiye'yi alan el konumundan veren el konumuna getirdik. Geçenlerde bir patlıcan, patates sohbeti yaptılar; tanzim satışlarını başlattık. Bu iş 31 Mart'a kadar düzeldi düzeldi, yoksa en ücre mahallelere varıncaya kadar bu satışları yapacağız. Gerekirse ürün satışlarını da arttıracağız" diye ekledi.
Erdoğan tanzim satışlarla ilgili "Biz sömürü düzenine alet olamayız, vatandaşı sömürenlere araç olamayız, benim alanım ekonomi, her kim ki buna serbest ekonomi diyor, gelsin külahıma anlatsın. Şimdiki kuyruk varlık, bereket kuyruğu; fırsatçılara ders verme kuyruğudur" dedi.