Haydarpaşa Garı'ndaki kazılarda toplu mezar bulundu
Haydarpaşa Garı’ndaki arkeolojik kazılarda 5. yüzyıla ait olduğu belirtilen kilise kalıntıları, toplu mezarlar, mimari kalıntılar ile yaklaşık 6 bine yakın sikke bulundu.
02-08-2019 16:38

Kadıköy'de HaydarpaÅŸa Garı’nın istasyon bölgesinde baÅŸlatılan ve 1 yılını geride bırakan arkeolojik kazılarda 5. yüzyıla ait olduÄŸu belirtilen kilise kalıntıları, toplu mezarlar, mimari kalıntılar ile yaklaşık 6 bine yakın sikke bulundu.
Tarihi HaydarpaÅŸa Garı ve çevresinde Marmaray çalışmaları sırasında rastlanan tarihi kalıntılar üzerine İstanbul Arkeoloji Müzesi tarafından baÅŸlatılan arkeolojik kazılarda 1 yıl geride kaldı. 2018 Mayıs ayında baÅŸlatılan çalışmalar 400 iÅŸçi, 17 arkeolog ve 3 müze uzmanı tarafından devam ettiriliyor.
Gar önü, peron 1, peron 2, menfez ve İbrahim AÄŸa bölgeleri olmak üzere 5 ayrı bölgede yürütülen çalışmalar kapsamında ortaya çıkan buluntular, ‘Körler Ülkesi’ olarak adlandırılan Khalkedon (Kadıköy) antik ÅŸehrine ait önemli ipuçları verdi. Yürütülen kazılarda bugüne kadar, Khalkedon’a ait çok sayıda mimari yapı, 5’inci yüzyıla ait olduÄŸu belirtilen bir kilise, yine aynı döneme ait ve anıt mezar olduÄŸu düÅŸünülen bir yapı ile 6 bine yakın bronz sikke bulundu.
'ÇALIÅžMALAR ÇOK ZOR'
Kazı çalışmaları ve ortaya çıkarılan buluntular hakkında DHA'ya bilgi veren İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Rahmi Asal, çalışmaların 300 bin metrekare alanda devam ettiÄŸini belirterek, "HaydarpaÅŸa Garı’nın arkasından baÅŸlayıp İbrahim AÄŸa’ya doÄŸru devam eden kocaman bir alan burası. Çalışmalar çok zor. Limanın içinde, Kadıköy’ün, Khalkedon’un antik batı limanı içinde çalışıyoruz. Bölgede devamlı bir mimari faaliyet görülüyor. Sonuç olarak iyi bir çalışma yürütüldü" diye konuÅŸtu.
'BÜYÜK BİR HEYECAN YARATTI'
İlk kazının baÅŸladığı alanda bir duvar yapısı ile karşılaÅŸtıklarını ifade eden Asal, "Bize büyük bir heyecan yarattı. Böyle büyük bir duvarın antik limanla iliÅŸkili olacağını önce düÅŸündük. Sonra hem yapım tarzından hem de arÅŸiv araÅŸtırmalarından Osmanlı Dönemi’ne ait bir yapı olduÄŸunu ve yaklaşık 1872’de yapılarak set duvarı olarak kullanıldığı anlaşıldı. Ancak eski araÅŸtırmalarından bilgimiz var. BaÄŸdat Demiryolu yapımında bir inÅŸaat mühendisinin bazı aktarımları var bu konu ile ilgili. Hemen arkamızda İngiliz mezarlığı var. Onun burnundan denize doÄŸru bu antik limanının mendireÄŸinin uzandığını belirtiyor. Ama bugüne kadar söz konusu ile ilgili kalıntıya rast gelmedik. Daha sonra benim de düÅŸünerek ulaÅŸmaya çalıştığım bir sonuç var. Belki de ' Osmanlı Dönemi’nde o bahsedilen inÅŸaat mühendisinin bahsettiÄŸi kalıntıya bir müdahale yapılarak Osmanlı Dönemi’nde set duvarı yapıldı' diyoruz ama ilerleyen zamanda baÅŸka bir sonuç çıkarsa onu da paylaşırız” dedi.
'HELENİSTİK DÖNEMİNE KADAR GİDEN BİR YAPI GRUBU MEVCUT'
Peron bölgesinde yapılan kazılar hakkında konuÅŸan Asal, "1960’larda yapılan betonarme ve taÅŸ yapılardan baÅŸlayarak Helenistik Dönemi’ne kadar giden bir yapı grubu mevcut. TabakalaÅŸma anlamında deÄŸil, birbirlerini kesen ve bozan yapılardan bahsediyoruz. Genel olarak mimariye bakarsak buradaki yapıların birçoÄŸu Erken Bizans Dönemi yapı gruplarıdır. Ama buradaki kazı alanında bir de ilk kazı sırasında tahmin ettiÄŸimiz farklı bir yapı grubu ile karşılaÅŸtık. Elde ettiÄŸimiz tespitlerde bu yapının Helenistik döneme ait olduÄŸunu yani M.Ö 4’üncü yüzyıla ait bir platform olduÄŸu tahmin ediliyoruz. Yine burada devÅŸirme malzemeler ortaya çıkarıldı. Hemen platformun altında Erken Bizans Dönemi’ne ait olan bir sütun baÅŸlığı toprağın altında duruyor.”dedi.
5. YÜZYILA AİT KİLİSE KALINTILARINA DA RASTLANILDI
"Peron 2 kazı alanında yapılan çalışmalarda önemli buluntulara rastlanıldı. Burada rastlanılan mimari kalıntıların, birçok kaynakta Khalkedon kent haritası üzerinde iÅŸaretli olan Hristiyan dünyasında önemli bir yeri olan Sainte Bassa kilise-manastırı olduÄŸu tahmin ediliyor" diyerek 5’inci yüzyıla ait olduÄŸu belirtilen yapı hakkında konuÅŸan Rahmi Asal, "Maalesef günümüze ulaÅŸan parçaları bu kadar. Bizi ÅŸaşırtan olaylardan birisi de içinde kemiklerin olduÄŸu gömüyle karşılaÅŸmamız. Muhtamel bunlar dinsel anlamda önemli kiÅŸiler. Düzce Üniversitesi’nden arkeolog ve antropolog Dr. Yasemin Yılmaz burada bizimle çalışıyor. Titiz bir çalışma ile uzun zamandır bu kemiklerle ilgileniliyor burada. 26 kafatasından 26 net gömünün olduÄŸunu söyleyebiliriz. Ancak kemik sayısına baktığımızda daha fazla gömünün olduÄŸu tahmin edilmekte” dedi.
1590'DAN KALMA SİKKE BULUNDU
Bir diÄŸer önemli kazı alanı ise ‘Menfez’ diye adlandırılan bölgede sürdürülüyor. Uzmanlar, bu bölgede tespit edilen açık arazide toprak üstünde ocakların bulunması alanın 3. Murat döneminde gerçekleÅŸtirilen ve 12 yıl süren İran seferi öncesinde askerlerin konakladığı ‘Ordugah Alanı’ olduÄŸunu düÅŸünüyor. Alandaki çalışmaların büyük bir özen ve titizlikle sürdüÄŸüne dikkat çeken İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Asal, “Kazı çalışmalarımızı ilerlettiÄŸimizde, titiz çalışmalarımız sırasında bir ocak kalıntısı ortaya çıktı. Bununla birlikte bir takım buluntular da elde edildi. Bir tabak, bir sikke bulduk. Sikke de 3. Murat dönemine 1590’a tarihlenen bir sikke. Önemli bir geliÅŸmeydi bizim için” ifadelerini kullandı
‘T’ PLANLI ANIT MEZAR BULUNTULARI
Kazı alanının en eski yapılarından biri de ‘İbrahim AÄŸa’ bölgesinde yer alıyor. Burada ‘T’ planlı olduÄŸu belirtilen yapının henüz temeline ulaşılamadığını kaydeden Asal, "Alan açıldıkça, kalıntılar ortaya çıktıkça farklı bir yapı tipi ile karşı karşıya olduÄŸumuzu görüyoruz. ‘T’ ÅŸeklinde almaşık taÅŸ ve tuÄŸla örgülü bir yapı karşımıza çıktı. Bu bölgedeki istasyon bölgedeki platformdan sonra kazı alanındaki en erken yapı olduÄŸunu düÅŸünüyoruz. Tahminen 4 – 5. Yüzyıla ait bir yapı. Tek bir yapı olması ve biraz daha nispeten uzak bir yerde bu yapının olması bir mezar anıtı olma ihtimali üzerinde duruyoruz. Ama ilerde tabanda yapılacak çalışmalarda elde edilecek buluntularla belki daha net bir açıklama yapabiliriz. Belki de kendini ÅŸu ana kadar gizlemiÅŸ önemli bir yapı ile karşı karşıya olabiliriz.” dedi.
'İNANILMAZ SAYIDA SİKKE GELİYOR'
‘İbrahim AÄŸa’ bölgesinde kazı bölgesinin sonundaki çalışmalar hakkında konuÅŸan Asal, “Buradan inanılmaz sayıda bir sikke geliyor. Bugüne kadar bütün alanda 6 bine yakın sikke tespit edildi. En büyük grubu da buradan geldi. İlk etapta biz buranın sikke üretim alanı olabilir mi diye bir tereddüt yaÅŸadık. Ancak ona yönelik herhangi mimari kalıntı ve bu düÅŸüncemizi destekleyecek bir bulgu çıkmayınca bu fikrimizden vazgeçtik. Sonuç olarak bu yapı grubunun olduÄŸu bölge liman arkası diye adlandırdığımız bir bölgede. Paranın en çok, ticari alışveriÅŸi için döndüÄŸü noktalardan birisi bu liman bölgesi.” İfadelerini kullandı.
'KADIKÖY TARİHİ İLE YENİDEN GÜNDEME OTURDU VE GÜN IÅžIÄžINA ÇIKTI'
Asal, kazı çalışmalarının geneli hakkında da “Burada ÅŸunları görebiliyoruz. Geç Osmanlı, Osmanlı, Bizans, Helenistik ve Klasik Döneme dair Kadıköy’ün güzel bir tabakalaÅŸmasını burada tespit ettik. Her arkeoloÄŸun yapmak istediÄŸi bir ÅŸeyi biz bu proje sayesinde yapabildik. Çok mutluyuz. Kadıköy hep yazılarda, tarihçilerin bahsettiÄŸi antik kaynakların aktarımları ile arkeolojisi ve tarihi ile biliniyordu. Bu yaptığımız iÅŸle Kadıköy gerçekten arkeolojisi ve tarihi ile yeniden gündeme oturdu ve gün ışığına çıktı diyebiliriz” diye konuÅŸtu.
İLGİLİ HABERLER
Elbistan'da termik santral için verilen olumlu ÇED raporu iptal edildi
Kahramanmaraş İdare Mahkemesi, Elbistan'da yapılması planlanan termik santral için verilen ÇED olumlu raporunu iptal etti.
07-12-2019 20:00

Diler Enerji'nin MaraÅŸ'ın Elbistan ilçesinde yapacağı 400 megawat kurulu güce sahip termik santrali için Çevre ve Åžehircilik Bakanlığı tarafından onaylanan Çevresel Etki DeÄŸerlendirmesi (ÇED) raporuyla ilgili daha önce yürütmeyi durdurma kararı veren KahramanmaraÅŸ İdare Mahkemesi, son duruÅŸmada ÇED raporunu iptal etti.
İleri Hatırlatıyor
AfÅŸin-Elbistan A ve B Termik Santralleri'nin bulunduÄŸu bölgeye 3'üncü bir termik santral olarak Diler Enerji tarafından Elbistan'ın Akbayır Mahallesi'ne yapacağı santral için müÅŸavir firma Çınar Mühendislik tarafından hazırlanan ÇED Raporu, 29 Haziran 2018 tarihinde Çevre ve Åžehircilik Bakanlığı tarafından onaylandı.
Mevcut santrallerinden çevreye verdiÄŸi zarardan yıllardır dert yanan yöre halkı, ÇED raporunun iptali için KahramanmaraÅŸ İdare Mahkemesinde Çevre ve Åžehircilik Bakanlığına dava açtı.
3,5 MİLYON TON ATIK ÇEVREYE VE İNSANA ZARAR VERECEK
3'ü demokratik kitle örgütü, 86'sı da ÅŸahıs olmak üzere toplam 89 davacı; santralde kullanılacak olan kömürün ıslak, aynı zamanda kalori deÄŸerinin çok düÅŸük olduÄŸunu ve bu nedenle santralin enerjiden çok kükürt üreteceÄŸini, santralin yapılacağı alanın büyük bir tarım havzasının tam ortası olduÄŸunu, yılda 910 ton patlayıcı kullanılacağını, patlama iÅŸleminden dolayı ortaya çıkacak toz ve sarsıntıların çevre halkına ve tarımsal üretime zarar vereceÄŸini, yanma sonucunda her yıl 3,5 milyon ton atık oluÅŸacağını, bu atıkların çevreye ve insanlara zarar vereceÄŸini belirtti.
BAKANLIK: TEDBİR ALDIK
Çevre ve Åžehircilik Bakanlığı ise savunmasında; ÇED çalışmalarının, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve bu kanuna istinaden çıkarılan yönetmeliklerin ilgili hükümleri ve diÄŸer mer'i mevzuat hükümleri çerçevesinde yürütüldüÄŸü, ÇED raporunun mevzuata uygun olarak hazırlandığı, projenin tüm çevresel etkilerinin deÄŸerlendirildiÄŸi ve gerekli her türlü tedbirin alındığı ve dava konusu iÅŸlemin hukuka uygun olduÄŸu ileri sürerek davanın reddedilmesini talep etti.
ÇED raporunu hazırlayan müÅŸavir firma Çınar Mühendislik de savunmasında, "Çevre ve Åžehircilik Bakanlığınca onaylanmış olan ÇED raporunun iptaline karar verilmesi halinde ÅŸirketin hakları zarar göreceÄŸinden dolayı" davanın reddedilmesini istedi.
ÇED RAPORUNUN BİLİMSEL OLDUÄžU İLERİ SÜRDÜLDÜ
Akbayır'a santral yapmayı planlayan Diler Enerji de davanın reddedilmesini talep ederek "Davacıların dava dilekçesindeki iddiaları haksız, hukuki ve bilimsel dayanaktan yoksundur. ÇED raporu tamamen bilimsel ve hukuka uyarlı bir ÅŸekilde hazırlanmıştır" diye savunma yaptı.
"ÇED RAPORU, KAMU YARARI VE BÖLGE HALKI MENFEAATLERİ AÇISINDAN YERİNDE DEĞİL"
KahramanmaraÅŸ İdare Mahkemesi, tarafları dinledikten sonra konuyla ilgili bölgede keÅŸif yapılarak rapor hazırlanması bilirkiÅŸi atadı. KahramanmaraÅŸ Sütçü İmam Üniversitesinden Çevre Mühendisi Dr. ÖÄŸretim Üyesi Yakup Cuci, Doç. Dr. Kevser Cırık, Jeoloji Mühendisi Doç. Dr. Ahmet Özbek, İnÅŸaat Mühendisi Prof. Dr. Mehmet Ünsal ve Ziraat Mühendisi Prof. Dr. Mustafa KızılÅŸimÅŸek'ten oluÅŸan bilirkiÅŸi, yaptığı inceleme sonunda mahkemeye raporunu sundu. 20 sayfalık raporda, santralın zararlarını detaylarıyla anlatılarak sonuç bölümünde ÅŸöyle denildi:
"Elbistan Akbayır 400 MW TES Entegre Projesine ait ÇED Raporu bir bütün olarak deÄŸerlendirildiÄŸinde ÇED olumlu kararının üstün kamu yararı, yöre halkının bireysel menfaatleri, ekoloji ve sürdürülebilirlik açısından yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır"
MAHKEME: HUKUKA UYGUN DEĞİL
KahramanmaraÅŸ İdare Mahkemesi, davacı ve davalarının savunmalarını dinleyip bilirkiÅŸi raporunu inceledikten sonra 11 Haziran 2019'da yapılan duruÅŸmada dava konusu iÅŸlemin uygulanması halinde uygulanması halinde telafisi güç zararlar doÄŸabileceÄŸinden 2577 Sayılı Kanunun 27'nci maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Mahkeme, 1 Kasım'da yaptığı son duruÅŸmada ise ÇED raporunun iptaline karar verdi. Mahkemenin kararında ÅŸöyle denildi:
"Taraflara usulüne uygun olarak tebliÄŸ edilen bilirkiÅŸi raporuna karşı, taraflarca itiraz edilmekle birlikte, yapılan itirazların, bilirkiÅŸi raporunu kusurlandırıcı nitelikte görülmediÄŸi ve bilirkiÅŸi raporunun hüküm vermeye elveriÅŸli olduÄŸu kanaatiyle, bilirkiÅŸi raporunun Mahkememizce hükme esas alınabilecek nitelikte olduÄŸu deÄŸerlendirilmiÅŸtir. Bu durumda, yukarıda aktarılan bilirkiÅŸi tespit, deÄŸerlendirme ve görüÅŸleri dikkate alındığında; KahramanmaraÅŸ İli, Elbistan İlçesinde yapılması planlanan Elbistan Akbayır 400 MW Kömürlü Termik Santrali projesiyle ilgili Çevre ve Åžehircilik Bakanlığınca verilen 29.06.2018 tarihli Çevresel Etki DeÄŸerlendirmesi Olumlu kararında hukuka uyarlık görülmemiÅŸtir"
1800 yıllık 'Çukurova’nın Ayasofyası'nda restorasyon faciası
1800 yıllık tarihi Ala Camii'ye yapılan restorasyonda demir, çelik, alüminyum ve özel malzemelerden yapılan çatının eklenmesi her kesimden tepki geldi.
07-12-2019 13:25

Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde bulunan ve 'Çukurova’nın Ayasofyası' olarak bilinen 1800 yıllık tarihi Ala Camii'ye demir, çelik, alüminyum ve özel malzemelerden çatı eklendi. Uzay mekiklerini andıran tarihi camiye yapılan restorasyona her kesimden tepki geldi.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre, Roma döneminde Ayasofya Camii'nden yaklaşık 2 asır önce yapılan, yapıldığında kilise olarak kullanılan, ardından da Bizans döneminde bazilika eklenip manastır olarak kullanılan, bölgenin 15. asırda DulkadiroÄŸlu BeyliÄŸi hakimiyetine geçmesinin ardından Osmanlı PadiÅŸahı Yavuz Sultan Selim’in dedesi Alaüddevle Bozkurt Bey'in kiliseye minare ekletmesi ile cami yapılan ve Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadar ibadete açık olan tarihi Ala Cami restore edildi.
2014 yılından bu yana yapılan restorasyon çalışması sonucu tarihi caminin üzerine demir, çelik, alüminyum ve özel malzemelerden çatı eklenmesine tepki gösteren Tarihçi Yazar Cezmi Yurtsever ÅŸunları söyledi:
“Tarihi neredeyse 2 bin yıla uzanan Ala Cami'de bir restorasyon rezaleti var. Ala Cami Romalılarda tapınaktı, Bizans zamanında kiliseydi, DulkadiroÄŸlu BeyliÄŸi ve Osmanlı zamanında ise minare eklenerek cami olarak kullanıldı. Yavuz Sultan Selim’in dedesi Alaüddevle Bozkurt Bey bu yeri camiye çevirdi. Yüzyıllardır bu cami kendi özelliÄŸini korudu. Åžimdiki zamanımızda ise caminin minaresi ve çatısı bir çelik kafes içerisine alındı. Caminin tarihi dokusuna dokunulmuÅŸ ve tahrip edilmiÅŸ. Bu tarihe saygısızlıktır. Buna seyirci kalamayız. CumhurbaÅŸkanımız Recep Tayyip ErdoÄŸan yakın zamanda Kozan ilçesine geldiÄŸinde tarihi HoÅŸkadem Camisine geldiÄŸinde orada pvc malzemesi kullanıldığını görüyor, yanlış yapıldığını söylüyor ve aslına uygun yeni baÅŸtan onarılmasını istiyor. CumhurbaÅŸkanımıza seslenmek istiyorum. Bu bir bilim, sanat ve insanlık faciasıdır. Bu Mimar Sinan’dan bu yana devraldığımız İslam kültür inancına ters bir durumdur. Buraya müdahale yapılmasını ve buranın aslına uygun bir ÅŸekilde onarılıp kamuoyuna açılmasını bekliyoruz."
Yağma sırası Alanya’da: Ormanlık alana maden açılacak!
Alanya’da kurşun, bakır ve çinko çıkarılıp Çin’e ihraç edilmek üzere maden açılması için ilk adım atıldı. Buna göre çalışmalar, 1540.91 hektarlık ormanlık alanda açık işletme şeklinde yapılacak.
05-12-2019 09:24

Antalya’nın Alanya ilçesinde kurÅŸun, bakır ve çinko çıkarılıp Çin’e ihraç edilmek üzere maden açılması için adım atıldı. Merkezi Alanya’da bulunan özel bir ÅŸirket tarafından Bakır-KurÅŸunÇinko Maden Arama Ve Üretim Faaliyeti Proje Tanıtım Dosyasına göre, Alanya Yeniköy Ve PaÅŸaköy mevkiinde toplam 1540.91 hektarlık ormanlık alanda açık iÅŸletme ÅŸeklinde yıllık 180 bin ton bakır, kurÅŸun ve çinko çıkarılması planlanıyor. Hazırlanan dosyaya göre, bölgede 36 bin ton/yıl BakırKurÅŸun-Çinko kompleksi, 144.000 ton/yıl pasa malzeme çıkarılacak.
BALYA’DA NELER OLMUÅžTU?
KurÅŸun, çinko ve bakır madenlerinin çevreye etkisini, Balıkesir’in Balya ilçesinde süren kirlilikten anlamak mümkün. GümüÅŸ, kurÅŸun, çinko çıkarılan ve 65 yıldır kapalı bulunan maden sahasında, dereler de, halen yüksek miktarda siyanür vb. zehirler yüksek oranda ölçülmeye devam ediliyor. Yıllar önce oluÅŸan atıklar nedeniyle tarım ve hayvancılık yapılamaz hale gelen Balya maden sahasında, ağır metaller çevreyi kirletirken bölgede, çevresel kirlilikten kaynaklanan hastalıklar ve ölümler ise sürüyor.
Mersin Nükleer Karşıtı Platform: Akkuyu inşatı durdurulmalı
Mersin Nükleer Karşıtı Platform Yürütme Kurulu, Akkuyu Nükleer Santrali inşaatının durdurulmasını talep etti.
05-12-2019 08:14

Mersin Nükleer Karşıtı Platform Yürütme Kurulu, Akkuyu Nükleer Santrali inÅŸaatının çevreye vereceÄŸi geri döndürülemez tahribatlardan dolayı durdurulmasını talep etti.
Platform Yürütme Kurulu'ndan yapılan açıklamada inÅŸaatın devam ettiÄŸi vurgulanarak çevre mücadelesinin yükseltilmesi için çaÄŸrı yapıldı.
Mersin Nükleer Karşıtı Platform Yürütme Kurulu tarafından yapılan açıklama ÅŸöyle:
"Bilim insanlarının, nükleer santral karşıtlarının, TMMOB, EMO, TTB gibi konu ile ilgili kurumların tüm uyarılarına ve Mersin halkının % 90’ının karşı olmasına raÄŸmen Akkuyu Nükleer Santral inÅŸaatı Türkiye ve Rusya siyasi iktidarları, Türkiye ve Rusya sermayedarları tarafından ısrar ve inatla sürdürülmektedir.
Nükleer santralin sadece kendi varlığı bile doÄŸa ve insan için geri döndürülemez zararlar yaratacak iken ve yıkıcı, yok edici sonuçlara gebe iken, inÅŸaat sürecinde bugüne kadar yaÅŸananlar siyasi iktidarların ve sermaye sahiplerinin gözlerini bürümüÅŸ olan aşırı kar hırsı ile doÄŸa tahribatına ve insanların uÄŸrayacağı zararlara gözlerini nasıl kapattıklarını ortaya koymaktadır:
1 – Akkuyu NGS’nin asıl sahibi Rosatom’un MEFA’ya yaptırdığı binlerce ton ağırlıktaki nükleer reaktörün, türbinlerin, jeneratörlerin ve meÅŸhur “kor tutucunun” yerleÅŸtirileceÄŸi kendi ağırlığı da binlerce ton tutan 80 m x 80 m x3 m boyutlarındaki zemin betonu iki kez çatlamış ve tamir edilmiÅŸtir.
Çatlamalar tutarlı olarak reddedilememiÅŸ en son Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez 12.11.2019’da TBMM Bütçe ve Plan Komisyonunda yaptığı konuÅŸmada çatlaklar konusunda: "Kesinlikle böyle bir ÅŸey söz konusu deÄŸil. Kullanılan en ufak parçaya kadar, bir vida ve somuna kadar tüm parçaların ürünlerinin belgeli olması ve akredite kurumlar tarafından da sertifikalandırma zorunluluÄŸu var. Nükleer Düzenleme Kurumu uzmanları orada. Nükleer konusunda tecrübeli yabancı uzmanlarımız da var. Diyelim ki yanlış imalat oldu; söktürülür, yeniden yaptırılır. Herhangi bir sorun ya da sıkıntı yok." Diyerek minareye kılıf arama tavrını ortaya koymuÅŸtur.
Bakanın sözünü ettiÄŸi “sertifikalandıracak akredite kurum” Rosatomun dolaylı yollardan ortağı olduÄŸu Avustralya kökenli gözüken bir gözetim ve sertifikalandırma ÅŸirketi, Nükleer Düzenleme Kurumu ise görevlileri siyasi iktidar tarafından atanan bir kurum, yabancı uzmanlar da Rosatomun uzmanları.
Siyasi iktidar ve Rosatom inÅŸaatı kendileri ile çıkar baÄŸlantısı olmayan bilim insanlarının ve kurumların gözetimine açmaktan ısrarla kaçmaktadırlar. Böylece halktan gizlenecek bir ÅŸeyleri olduÄŸunu ortaya koymaktadırlar. Çünkü inÅŸaat, uydular aracılılığı ile diÄŸer devletler tarafından zaten an be an izlenmektedir. Google Earthdeki yayınlanan en son görüntü 10.10.2019 tarihlidir.
2 – İnÅŸaatta çalıştırılan il dışından getirilmiÅŸ, sayısı bugün 1500 olan, yakın zamanda 4500 e çıkacağı söylenen personel için kurulan prefabrike koÄŸuÅŸların kanalizasyonları Büyükecelinin plajına akan ÇaÄŸlayık Deresine verilmiÅŸtir. Olayın basına yansımasından sonra belediyelerin çok sayıda vidanjörleri ile aralık verilmeksizin sürekli çekilmeye baÅŸlanmıştır. Kar hırsları bir arıtma tesisi kurmaktan bile kaçmalarına neden olmakta, arıtmanın maliyetini halkın vergileri ile çalışan belediyelere yıkmaktadırlar. Bu alanın 10000'e ulaÅŸacağı söylenen insan yükünün altında tamamen tahribi kaçınılmazdır.
3 – Sadece Akkuyyu koyunda deÄŸil, Büyükeceli, Yanışlı,KoçaÅŸlı köyleri sınırları içinde kalan ormanlar santral ve ÅŸantiye inÅŸaatları için yokedilmiÅŸ; Büyükeceli'nin içinde bulunduÄŸu vadi de tamamen inÅŸaat alanına dönüÅŸtürülmüÅŸtür.
4 -Nükleer santral inÅŸaatında kullanılacak çimento için YeÅŸilovacık’ta kurulan çimento fabrikası ile YeÅŸilovacık ve Akdere toz saÄŸnağına tutularak insan hayatı hiçe sayılmış, doÄŸa ve deniz yıkıma uÄŸratılmış, balıkçılık yok edilmiÅŸtir.
5 - Akkuyu Koyu ile Büyükeceli Plajı arasındaki tepe iki taraflı kazılarak yok edilmektedir.
6 – Gülnarda Akkuyu Nükleer Santrali için orman içinde yapılacak takriben 300 dönümlük trafo alanının imar planında iÅŸaretlenmesi önergesi Mersin BüyükÅŸehir Belediye Meclisinde çoÄŸunluk olan siyasi iktidar partileri üyelerinin oyları ile kabul edilmiÅŸ, ancak TBMM de muhalefeti oluÅŸturan partilerin Mersin BüyükÅŸehir Belediye Meclisindeki üyeleri yeterli mücadeleyi ortaya koymamışlardır.
7 – Akkuyu Koyu, Büyükeceli ve diÄŸer çevre köylerin doÄŸası tahrip edilmiÅŸtir ve bu tahribat ağırlaÅŸarak sürmektedir. DoÄŸanın tahribi aynı zamanda ormanların, denizin, kıyıların, derelerin ve tarım arazilerinin de tahribi anlamına gelmektedir. Nükleer santral köylülere herhangi bir ekonomik getiri getirmediÄŸi gibi yoksullaÅŸmalarına sebep olmaktadır. Daha nükleer santralin kendisi kurulmadan ve çalışmaya baÅŸlamadan sermaye sahiplerinin ve siyasi iktidarın kar hırsı ile yol açtıkları yıkım ortadadır.
Nükleer santral inÅŸaatı daha fazla geri döndürülemez yıkıma yol açmadan derhal durdurulmalıdır.
Karar vericileri caydırmak için daha fazla ve daha çok katılımlı etkinlikler gereklidir.
Termik santrallere filtre takılmasının ertelenmesine iliÅŸkin kanunda geri adım attırılması bunun kanıtıdır. Siyasi iktidar kamuoyu baskısı karşısında geri adıM atmak zorunda kalmıştır. Kamuoyunun oluÅŸturulmasında eko sistemi ve insan saÄŸlığını savunma mücadelesi veren aktivistlerin, kurumların çabası tartışılmazdır.
Nükleer karşıtı mücadele de özünde halk ve alan mücadelesidir.
Sermaye sahipleri ve siyasi iktidar bir taraftan termik santral filtrelerinde geri adım atarken diÄŸer yandan Sinop Nükleer Santral projesi için İDK (İnceleme DeÄŸerlendirme Komisyonu) toplantısı düzenleyerek ikinci bir nükleer santral için süreci devam ettirme çabasındadırlar.
DoÄŸa, ekoloji, çevre mücadelesine ve nükleer karşıtı mücadeleye gönül vermiÅŸ herkesi daha etkin ve yaygın bir mücadele için alana çağırıyoruz."
TİP Genel Başkanı Erkan Baş'tan, Kaz Dağları'yla ilgili soru önergesi
Baş, Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Kapasite Artış ve Zenginleştirme Projesi'yle ilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in yanıtlaması istemiyle 4 soru yöneltti.
03-12-2019 13:02

İleri Haber
TİP Genel BaÅŸkanı Erkan BaÅŸ, Kaz DaÄŸları’nda siyanürle altın arayarak on binlerce aÄŸacın katledilmesine ve doÄŸa talanına yol açan Kanada merkezli Alamos Gold ÅŸirketinin ruhsatıyla ile ilgili ayrıntıları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’e sordu.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel BaÅŸkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan BaÅŸ, Kaz DaÄŸları’ndaki doÄŸa katliamının mimarı olan Alamos Gold ÅŸirketinin Türkiye’de baÄŸlı kuruluÅŸu olan DoÄŸu Biga Madencilik A.Åž.’ye ait Kirazlı Altın ve GümüÅŸ Madeni Kapasite Artış ve ZenginleÅŸtirme Projesiyle ilgili ruhsat yenileme konusunu Meclis gündemine taşıdı.
Maden ve Petrol İşleri Genel MüdürlüÄŸü'nün internet sayfasında ruhsat tarihi sorgulama kısmında söz konusu ruhsatın tarihinin uzatılmadığının ve hala son tarih olarak 13.10.2019 olduÄŸunu hatırlatan TİP Genel BaÅŸkanı, Alamos Gold firmasının resmi internet sayfasında 14 Ekim 2019 tarihinde yapılan açıklamada da, ruhsatın yenilenmediÄŸini ancak ilgili bakanlık ile görüÅŸmelerin devam ettiÄŸini, inÅŸaat faaliyetlerini 2021’e kadar durdurduklarının açıklandığını belirtti.
Çevre ve Åžehircilik Bakanlığı'nın 2020 yılı bütçesinin görüÅŸüldüÄŸü Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Çevre ve Åžehircilik Bakanı Murat Kurum’un “Kirazlı Dağı Altın ve GümüÅŸ Madeni Kapasite Artışı ve ZenginleÅŸtirme Projesi kapsamında biz de ilgili bakanlıklarla CumhurbaÅŸkanı Yardımcısı nezdinde bir araya geldik ve burada hakikaten yapılan bir yanlış olup olmadığının tespiti ve gerekirse verilmiÅŸ ruhsatların durdurulması dahil her türlü süreci o toplantı çerçevesinde deÄŸerlendirdik. Biz de doÄŸamızı, çevremizi herkes gibi korumak istiyoruz. Bize bırakılmış emanetleri çocuklarımıza en iyi ÅŸekilde koruyarak aktarmak istiyoruz ki bu çerçevede zaten bu süreci de durdurduk” sözlerini de anımsatan BaÅŸ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in yanıtlaması istemiyle ÅŸu soruları yöneltti:
1- Çevre ve Åžehircilik Bakanı Sn. Murat Kurum tarafından yapılan açıklamaya istinaden ve ruhsat verme/uzatma yetkisinin Enerji Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel MüdürlüÄŸünüzde olması nedeniyle, Firmanın ruhsat yenileme baÅŸvurusu ile ilgili olarak Bakanlığınızca ne gibi bir iÅŸlem yapılmıştır? İşlemler için herhangi bir ek süre verilmiÅŸ midir? VerilmiÅŸ ise son süre nedir? Bu süre içerisinde Bakanlığınızca alanda her hangi bir inceleme araÅŸtırma yapılacak mıdır?
2- Söz konusu ruhsatın süresi uzatılmış mıdır? Uzatılmış ise tarih ve süresi nedir?
3- Ruhsat uzatılmamış ise gerekçesi nedir?
4- Kirazlı Altın Madeni Ruhsatı’nın baÅŸka firmalara devri konusunda herhangi bir baÅŸvuru var mıdır? Var ise bu devir iÅŸlemi Bakanlığınızca onaylanmış mıdır? Onaylanmış ise hangi firmaya devredilmiÅŸtir?
Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi: Kanal İstanbul'dan vazgeçilmelidir!
Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi yayımladıkları açıklamayla AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Çılgın Projesi' olarak da bilinen Kanal İstanbul Projesi'nden derhal vazgeçilme çağrısında bulundu.
02-12-2019 18:52

Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi, İBB BaÅŸkanı Ekrem İmamoÄŸlu'nun, Kanal İstanbul'a karşı olduklarını ve kararı halka sorma yoluna gidebileceklerini ifade etmesi üzerine, "Uyarımızdır!" denilerek bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, "Kanal İstanbul'un yapılıp yapılmayacağının kararı halk oylamasına gitmeden bilimin uyarıları dikkate alınarak verilmelidir!" ifadelerine yer verildi.
Açıklamada ÅŸu ifadeler yer aldı:
"ErdoÄŸan'ın 'Çılgın Projesi', tam bir akıl tutulması olan Kanal İstanbul yeniden gündeme getirildi. UlaÅŸtırma Bakanı Cahit Turhan, "1/100.000 ölçekli çevre düzenleme planının kesinleÅŸmesini müteakip ihalesine çıkacağız’’ dedi ve Kanal İstanbul nihai ÇED Raporu'nun beklendiÄŸini açıkladı. Nihai ÇED Raporu toplantısına katılan İstanbul BüyükÅŸehir Belediyesi İmar ve Åžehircilik Dairesi BaÅŸkanı olumsuz yönde görüÅŸ bildirdi.
TMMOB İstanbul İKK tarafından Ankara'daki nihai ÇED toplantısı yapılarken aynı zamanda süreci deÄŸerlendiren ve itirazlarını bir kez daha yükselten bir basın toplantısı gerçekleÅŸtirildi. Kanal İstanbul projesinin ilk açıklandığı günden bugüne tüm ekolojik, ekonomik, kentsel, politik sorunları dile getirildi. Bu projenin ertelenmesi deÄŸil tamamen unutulması gereken bir proje olduÄŸunu söyleyen uzmanlar özellikle su sorunu yeniden gündeme gelen İstanbul için tüm bölgenin su havzalarını tehdit eden bu projenin deprem riski konusundaki uyarılarını yinelediler.
'UYARIMIZDIR!'
İBB BaÅŸkanı Ekrem İmamoÄŸlu, Kanal İstanbul'a karşı olduklarını ve kararı halka sorma yoluna gidebileceklerini açıkladı.
Kanal İstanbul'un yapılıp yapılmayacağının kararı halk oylamasına gitmeden bilimin uyarıları dikkate alınarak verilmelidir! Bu proje bir 'deli' projedir ve potansiyel olarak bölgenin katili olacaktır! Tüm bilimsel uyarılar bu projenin yapılmaması gerektiÄŸini söylerken; kararı halka bırakalım demek bu coÄŸrafyanın henüz doÄŸmamış çocuklarının, hayvanları ve bitkileriyle tüm yaÅŸayanlarının geleceÄŸini tehlikeye atmak demektedir.
Halka sormak, yeniden değerlendirmek, ertelemek değil; uzmanlara, bilim insanlarına kulak verilerek bu proje derhal unutulmalıdır!
KANAL İSTANBUL PROJESİ NEDİR?
ÇED Raporu'nda Karadenizden Terkos Gölü'nün doÄŸusundan (3. Havalimanı'nın batısından) baÅŸlayıp Sazlıdere baraj havzası boyunca devam edip Küçükçekmece Gölü'nü yararak Marmara Denizi'ne ulaÅŸan 45,2 kilometre uzunluÄŸundan bir kanal öngörülüyor. 20 metre derinliÄŸinde ve 250-1000 metre aralığında deÄŸiÅŸen geniÅŸlikte olması planlanan kanalda 4 yıl süreyle hafriyat kaldırılması ve 1,5 milyar metreküp taÅŸ ve toprak çıkarılması hesaplanıyor. Bu çıkarılacak hafriyatla Karadeniz ve Marmara Denizleri kıyılarında konteyner limanı ve lojistik alan yapılması planlanıyor. Karadeniz kıyısına yapılması planlanan dolgu 605 bin 865 metrekare!
KANAL İSTANBUL NASIL ETKİLEYECEK?
Kanal İstanbul projesi bölgenin coÄŸrafi yapısını kökten deÄŸiÅŸtirecek ekolojik tüm dengeleri sarsarak bir yıkıma sürükleyecektir. Karadeniz ve Marmara Denizi arasındaki yükseklik farkı nedeniyle İstanbul boÄŸazı dışında açılacak bu yeni kanaldan jet akıntıyla Karadeniz'den Marmara'ya hızlı akış gerçekleÅŸecektir. Marmara'nın oÅŸinografik sistemi bozulacaktır.
ÇED raporunda, proje alanının yüzde 52'sinin tarım arazisi olduÄŸu belirtilmektedir. Tehdit altındaki tarım arazisi sadece ÇED alanı olarak düÅŸünülmemeli, etki alanı çok daha fazla tarım arazisini içerecektir.
Planlanan kanalın depremde yanal ve düÅŸey hareketlere karşı sıfır toleranslı olacağı uzmanlar tarafından söylenmektedir. Yine bir deprem sırasında 8 milyon nüfuslu yeni bir kent yaratılacağı söylenen yeni ÅŸehrin nasıl tahliye edileceÄŸi de bir baÅŸka sorundur.
Projenin yapımı için tahmin edilen süre olan 7 sene boyunca tüm İstanbul'u kat eden hafriyat kamyonlarının yaratacağı hava kirliliÄŸi ve trafik riski de hesaba katılmalıdır. Åžule İdil Dere'nin ailesi tarafından hazırlanan ‘Türkiye ve İstanbul Hafriyat Kamyonu-Beton Mikseri Can Kaybı Raporu’na göre sadece 2018 yılında Türkiye’de hafriyat kamyonu ve beton mikseri ile 253 kiÅŸi hayatını kaybetti, 943 kiÅŸi de yaralandı.
Tüm bu risklerle beraber Kanal İstanbul etrafında kurulması planlanan Yeni Åžehir yeni emlak projelerine gebe olacak! İstanbul daha da yoÄŸunlaÅŸan nüfusu, tüketilen kaynakları, tüm bölgenin ekosisteminin yıkımıyla karşı karşıya gelecek!"