‘Hayatı istiyoruz’ diyen kadınlar Kadıköy'de buluştu

‘Hayatı istiyoruz’ diyen kadınlar Kadıköy'de buluştu

“Kadınlara yeriniz ya mezar ya cezaevi diyenlere cevabımız: Hayatı istiyoruz” diyen kadınlar Kadıköy'de buluştu.

İzel Sezer - @İzelSezer

AKP iktidarının kadın düşmanı politikaları her geçen gün tacizin, cinsel saldırının ve kadın cinayetlerinin artmasına sebep olurken; “Hayatı istiyoruz” diyen kadınlar iktidarın gerici politikalarına, erkek-devlet şiddetine ve kadınların yaşam haklarının elinden alınmasına karşı Kadıköy'de buluştu. 

Saat 19.30’da Khalkedon Meydanı'nda toplanan kadınlar, eyleme “Erkek adalet değil, gerçek adalet”, “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” ve “Kadın cinayetleri politiktir” sloganları atarak Süreyya Operası'na yürüdü. 

Yürüyüş esnasında polis, kadınların pankart açmasını engellemeye çalıştı. Kadınlar, “Kadınları değil cinayeti engelle” sloganlarıyla polisin engellemesini aşarak Süreyya Operası’na geldi.

Burada sloganlar ve konuşmaların ardından basın açıklaması okundu. Basın açıklamasının tamamı şu şekilde:

Kadınlara yeriniz ya mezar ya cezaevi diyenlere cevabımız var: 
 
Kadınlar her gün, ama her gün öldürülüyor. Doğum günü, yılbaşı, bayram seyran, seçim günü, evlilik yıldönümü, sevgililer günü, 8 Mart, 25 Kasım olması fark etmiyor. Erkek şiddeti ‘özel gün ve hafta’ tanımadan, öldürenin de öldürülenin de mesleği, statüsü, mahallesi fark etmeksizin can alıyor, ya da alma tehdidinde bulunuyor. Buna dur demenin ancak kadın dayanışmasıyla mümkün olduğunu biliyoruz. Adana'da, İzmir'de, Kocaeli'nde, Diyarbakır’da, Urfa’da sokağa çıkan kadınlardan güç bularak İstanbul'da da isyanımızı yükseltiyoruz!
 
Gün geçmiyor ki sosyal medyada bir kadının daha, bir çocuğun daha ismi dolaşmasın. Ve ne acı ki bu ülkede TT listelerinde bir kadın ya da çocuğun adının olması iyiye işaret değil. Çünkü başarılarımızla değil, maruz kaldığımız şiddetle anılacak kadar çok şiddete, tacize uğruyoruz, öldürülüyoruz.
 
Sadece bu geçen hafta, basına yansıdığı kadarıyla:

Kocaeli'de Cemal Oturak karısı Özgü Oturak'ı öldürdü. Dersim'in Hozat ilçesinde Sakine Oğuz öldürüldü. İzmir’de Cavit A. kendisinden boşanmak isteyen hamile karısını bıçakladı. Ödemiş'te Okan Karakaş, Gizem Tabak ve 2 yaşındaki çocuğunu öldürdü. Diyarbakır'da Mesut Issı kendisinden boşanmak isteyen karısı Müzeyyen Boylu’yu öldürdü. Aydın Çine'de Hüsamettin Yavaş karısı Nergis Yavaş’ı bıçaklayarak öldürdü. Kendisine cinsel saldırıda bulunan korucu Ümit Yalçıntuna ile zorla evlendirilen kadın intihar etti. Maraş-Elbistan’da Ferhat E. teyzesi Urgiye Demir’i öldürdü, iki kişiyi yaraladı. İstanbul Şehremini’de Özlem Bağdemir, boşandığı ama çocuklarının ısrarı sebebiyle birlikte yaşadığı eski eşi Tuncay Tezcan tarafından boğularak öldürüldü.
 
Yalnızca öldürülen kadınların değil, hayatta kalan, kendini savunan, savunmaya çalışan, öldürülmemek için öldürmek zorunda kalan tüm kadınların isyanıyla buradayız! Mahkemelerin aklayacak sebep bulması için öldürülenin kadın, öldürenin erkek olması yetiyor. Şiddetlerine “başkasıyla mesajlaştı sandım”, “çorba fazla sıcaktı”, “travesti zannettim” gibi bahaneler sıralayan erkekler her türlü indirimle salıverilirken, tek gerekçesi bu şiddetten kurtulmak olan kadınlar yıllarını cezaevinde geçirmek zorunda bırakılıyor. Erkek şiddetinin bahanesi çok, hayatlarımızın ise geri dönüşü yok! Tüm bu bahanelere karşı ses çıkarıyoruz:
 
Bir hafta önce bugün, Nevin Yıldırım'ın sistematik tecavüzüne uğradığı Nurettin Gider'i öldürdüğü için aldığı indirimsiz müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından onandı. Name Öztürk ise evliliği boyunca, defalarca polise şikâyet etmesine ve boşanmasına rağmen şiddetinden kurtulamadığı Kazım Aydemir’i öldürmek zorunda kalmıştı. Beraat etmeliydi, ağır tahrik altında yaşamını savunduğu için 10 yıl hapis cezası aldı. Kendisine sistematik şiddet uygulayan, kızını ise cinsel istismar eden kocasını öldürmek zorunda kalan Havva Zor ise tutuklandı, yarın duruşması var.

Hayatına sahip çıkan kadınlar cezalandırılırken, AKP'li bir belediye başkanı istismara uğrayan çocuğun babasına “Bu işi dallandırıp budaklandırmayalım” diyerek olayın üstünü örtmeye çalıştı. Urfa-Ceylanpınar’da bir çocuğu 9 yaşından 14 yaşına kadar istismar eden yedi erkek ilk duruşmada tahliye edildi. Müzeyyen Boylu'nun katili Mesut Issı'yı mahkeme “Hoş geldiniz Mesut Bey, geçmiş olsun” diyerek karşıladı. Şule Çet eyleminde üç kadını taciz eden bir adam adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Erkek yargı kadınları şiddetten korumak yerine etek boylarıyla ilgilenmeyi tercih etti.
 
Erkekler – evlilik sırasında ya çalışmasına izin vermedikleri, ya bakım emeğini üzerine yıkarak esnek, güvencesiz ve düşük ücretli işlerde çalışmaya mahkûm ettikleri - kadınlara üç kuruş nafaka vermemek için mağduriyet üstüne mağduriyet üretirken, erkek iktidar kadınlar boşanmasın diye yasa çıkarma derdine düşerken, kadınlar yalnızca şiddet dolu evliliklerden kurtulmaya çalıştıkları için "devlet korumasında" öldürüldü. Ve sistematik olarak öldürülmeye devam ediyor.  

Kadın cinayetleri politik olduğu gibi tüm bu kararlar da politik ve iktidarın "kadına yönelik şiddet politikası"nın ikiyüzlülüğünü gözler önüne seriyor. Bizim bir kişi daha eksilmeye, yeni bir kadın cinayeti haberine, çocuk istismarı vakasına tahammülümüz yok! Ayrıca hayatını savunduğu için cezaevinde olan tüm kadınların beraatını, şiddet önleyici koruyucu mekanizmaların da uygulanmasını istiyoruz! Şiddet karşısında en önemli güvencemiz olan haklarımızdan vazgeçmeye hiç mi hiç niyetimiz yok.

Yaşasın kadın dayanışması!
Kadınlar birlikte, birlikte güçlü!

 

DAHA FAZLA