Hak savunucularına tahliye

Hak savunucularına tahliye

Büyükada’da bir toplantı sırasında gözaltına alınarak tutuklanan insan hakları aktivistlerinin davası dün (25 Ekim) Çağlayan Adliyesi’nde görüldü. Yapılan duruşmadatutuklu yargılanan hak savunucularının tümü tahliye edildi.

İstanbul Büyükada’da 5 Temmuz tarihinde 'dijital güvenlik ve stresle baş etme' konulu toplantıları basılarak gözaltına alınan 8'i tutuklu 11 hak savunucusunun ilk duruşması dün görüldü. 

Tutuklu bulunan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç, Yurttaşlık Derneği üyeleri Özlem Dalkıran ve Nalan Erkem, Kadın Koalisyonu'ndan İlknur Üstün, İnsan Hakları Gündemi Derneği üyeleri Veli Acu ve Günal Kurşun, yabancı eğitmenler Alman Peter Steudtner ve İsveçli Ali Gharavi ile tutuksuz yargılanan Eşit Haklar İçin İzleme Derneği Genel Koordinatörü Nejat Taştan ve Hak İnisiyatifi Temsilcisi Şeyhmuz Özbekli hâkim karşısına çıktı. 

Duruşmada, tutuklu yargılanan hak savunucularının tümü tahliye edildi.

DURUŞMADAN NOTLAR

Üç ayı aşkın bir süredir özgürlüklerinden yoksun bırakılan ve bugün ilk kez hakim önüne çıkacak olan hak savunucuları için Çağlayan Adliyesi’nde bir basın açıklaması yapıldı.
Adliye önünde yapılan basın açıklamasında şunlar kaydedildi:
“Konusu ve yapılışı bakımından hiç birimizin yabancısı olmadığı bir çalışma toplantısı ve bu toplantıya katılan hak savunucuları zorlama senaryolarla illegal bir çerçeveye sokulmak istenmektedir. 5 Temmuz’dan bu yana gerek soruşturma sürecinde gerek tutukluluk sürecinde hak ihlallerine maruz kalan, yalan haberler vasıtasıyla karalama kampanyasına maruz kalan arkadaşlarımızın hakkını ve adaleti savunmak üzere buradayız. 
Yazılan ve mahkemece kabul edilen iddianame, hak savunucusu arkadaşlarımızı yasadışı silahlı örgütlere üye olmakla ve yardım etmekle suçlamaktadır.  Bu suçlamaların delilleri ise ortada yoktur. 
Hak savunucularına karşı açılan soruşturma ve kovuşturma süreçleri vicdanen hak savunuculuğunu seçmiş insanların vicdan özgürlüğünü ihlal etmektedir. 
Biz, çalışma arkadaşları, dostları, aileleri ve avukatları olarak arkadaşlarımızın yanındayız ve hak savunuculuğuna devam edeceğimizi, yılmayacağımızı ilan ediyoruz. 
Hakikatin ötesinde olguların yana yana koyularak kurmaca bir senaryo üretilmesine, bu senaryoyu sahicileştirmeye, hak savunucularının soruşturma ve kovuşturma süreçlerine maruz bırakılmalarına itiraz ediyoruz. Adalet mekanizmasının da bu yönde karar vereceğini umut etmek istiyoruz. 
Arkadaşlarımıza kavuşmak istiyoruz. "

 

İlk savunmayı Özlem Dalkıran yaptı.

Özlem Dalkıran: "Adada bulunduğumuz zaman arkadaşlarımıza konum attık, sosyal medya paylaşımları yaptık. Bu mu gizli toplantı?

İnsan hakları kuruluşları bilgi gizlemez. Aksine bizim görevimiz, bilgileri kamuoyuyla paylaşmaktır.

Bunca absürt suçlamaya itibar edilirse, bu bütün sivil toplumun kendini baski altında hissetmesine yol açar.

Tanık olduğumuz, dinlediğimiz her ihlal öyküsü, bizde de ikincil travmaya yol açmaktadır.

Kendimizi, kurumlarımızı & hakkını savunduğumuz kişileri koruyabilmek için stresle baş etmeyi öğrenmek sorumluluğumuzdadır

Eğer bu toplantının organizasyonunu bir şirkete yaptırsaydık, onlar da bizimle burada yargılanacak mıydı?

2011 yılında Roboskili ailelerle dayanışma derneğine para göndermem, nasıl bir suç sayılabilir?

Bağış tarihinde kapatılmamış derneklere yapılan bağışların suç konusu yapılması kabul edilemez.

Telefonumun pin kodunu hatırlayamamamın, hayatın olağan akışına aykırı olduğu ifade edilmiş.

Fakat bu soru bana sorulduğunda, hayat olağan akmıyordu.

Stresle baş etme çalıştayını hiç tahmin etmediğimiz bir şekilde polis basmıştı” 

hepimizi İstanbul’un çeşitli karakollarına dağıtılmıştı. Saatlerce yakınlarımıza haber verilmemişti.

Özlem Dalkıran'ın savunmasının ardından Peter Steudtner, İlknur Üstün ve İdil Eser savunmalarını yaptı.

Peter Steudtner: Şiddete karşı olan biri olarak, asla bir terör ya da bağlantılı örgütü desteklemem söz konusu değildir.

İlknur Üstün: Bu suçlamalar kadın hakları ve insan hakları alanında verilen mücadeleye karşı bir suçlamadır. Beraatimi istiyorum. 

İdil Eser: Yapılan suçlamalar insan hakları alanında yaptığım çalışmalar ile ilgili. Daha önce yürüttüğüm insan hakları çalışmaları doğrultusunda ikincil travma hakkında bu toplantının gerekli olduğuna ikna oldum. Toplantının duyurulmaması gizli olduğu anlamına gelmiyor. Zaten kendi düzenlemediğimiz etkinlikleri hesaplarımızdan duyurmuyoruz. Pişman olacak hiç bir şey yapmadım. Ben insan haklarını savunuyorum.