Hadi rüya görelim: Rada ve Şakacı Şövalye
Kitabın en ilgi çekici yanlarından biri de okuyucuyu rüya alemlerinde etkili betimlemelerle gezdirmesi kadar çizimlerinin Janbaras Utku adında bir çocuğun 3 yaşından beri çizdiği resimlerden oluşması.
28-07-2019 00:06

Burcu Adıgüzel
“Rada ve Åžakacı Åžövalye” ile Betül Kanbolat, çocukları bir rüya kovalamacasına davet ediyor. Rada, Rüyalar Âlemini karıştıran Åžakacı Åžövalye’nin peÅŸine düÅŸüyor. Rada’nın öyküsüne davetlisiniz.
Elinde çok sevdiÄŸi papirüsüyle uykuya dalan Rada, kendini rüyalar âleminde bulur. Ancak rüyalar âleminde karmaÅŸa hüküm sürmektedir.
Önce piramitler arasında dolaşır. Åžakacı Åžövalye’nin rüyalar alemini karıştırdığını öÄŸrenince gemisine atlayıp yola çıkar ve Åžakacı Åžövalye’yi nerede bulacağını bilemeyen Rada’ya deniz kızı yardım eder.
“Kaptan Rada, cesur Rada
Åžakacı Åžövalye buralarda
Bulmak istersen onu
GideceÄŸin yer Dinazorlar Vadisi’nin sonu.”
Dinazorlar Vadisi, kayıp uygarlık Atlantis, GüneÅŸ Kale gezintisinden sonra Rada, Åžakacı Åžövalye’yi bulamaz.
‘’Åžakacı Åžövalye’yi bulamasa da Rada’nın keyfi yerine geldi.
Rüya görmek ne de güzeldi.
Rada dünyayı düÅŸündü.
Dünya çok büyüktü.
Rada uzayı düÅŸündü.
Uzay dünyadan da büyüktü.
Rada astronot olduÄŸunu, uzaydan dünyaya baktığını hayal etti.
Bu sırada Zaman Baba bir kez daha GONG’ladı.’’
GONG!
Kitabın en ilgi çekici yanlarından biri de okuyucuyu rüya alemlerinde etkili betimlemelerle gezdirmesi kadar çizimlerinin Janbaras Utku adında bir çocuÄŸun 3 yaşından beri çizdiÄŸi resimlerden oluÅŸması. Janbaras’ın gezdiÄŸi müzeler, anne babasından dinlediÄŸi öyküler, izlediÄŸi çizgi film ve belgeseller, evinin bahçesindeki keÅŸif maceraları Janbaras’ın hayal gücünü daha da renklendirmiÅŸ. Her geçen gün resimlerine yenisi eklenmiÅŸ ve Janbaras’ın da önerileri alınarak aralarından bir seçki yapılmış. Janbaras anlatmış, Ergün ve Betül günlerce dinleyip notlar almışlar. Bir süre sonra bu notlar uzun bir metne dönüÅŸmüÅŸ ve kitaptaki yerini almış.
Künye: Rada ve Åžakacı Åžövalye, Betül Kanpolat, Abm Yayınevi, 2019, 36 Sayfa.
İLGİLİ HABERLER
Vitrin: Yeni çıkanlar
Sevgili İleri Kitap okurları, haftanın yeni çıkan kitaplarından sizler için derledik. Keyifli okumalar dileriz.
08-12-2019 00:13

MOBY DİCK - HERMAN MELVİLLE
İngiliz dilinin ve dünya edebiyatının kuÅŸkusuz en büyük klasiklerinden biri olan Herman Melville'in bu eÅŸsiz eseri, yayınlanmasının üzerinden neredeyse yüz yetmiÅŸ yıl geçmesine karşın derinliÄŸi ve masalsı zenginliÄŸiyle tüm dünyada sayısız filme, oyuna ve anlatıya ilham olmayı ve etkisini sürdürüyor.
Moby Dick'te, Ishmael'in dilinden yalnızca balina gemisi Pequod'un destansı yolculuÄŸunu, kaptan Ahab'ın düÅŸman saydığı balinaya beslediÄŸi amansız takıntıyı, tehlikeli denizleri yuva bellemiÅŸ uyumsuz denizcilerin serencamını dinlemekle kalmayız; trajik yazgıların gülünç tesadüflerle, cesurca çabaların korkakça ricatlarla iç içe geçtiÄŸi yaÅŸamlar ve insan doÄŸası üzerine benzersiz bir hikây eye de kulak veririz.
Moby Dick tutkulara, arzulara, insana, yaÅŸama ve ölüme dair ölümsüz bir roman.
Yani demek ki insanın deliliÄŸi, tanrısal akıldır; insan fani akıldan uzaklaÅŸarak nihayet bu tanrısal düÅŸünceye varır, ki o noktada artık akıl saçma ve boÅŸ bir ÅŸeydir ve huzur da, keder de tavizsiz ve tarafsızdır, tıpkı Tanrı gibi.
(Tanıtım Bülteninden)
KÜNYE: Moby Dick, Yazar: Herman Melville, Çevirmen: Deniz Keskin, Sel Yayıncılık, 2019, 599 Sayfa
UZAYIN ŞEKLİ NASILDIR? - GİLES SPARROW
Hep kitap’tan yenilikçi, bilgilendirici, çığır açıcı yepyeni bir dizi: Önemli Sorular! Bu kitaplar, hayatlarımızda ve bugünün dünyasında büyük etkisi olan temel meselelere yepyeni bir pencereden bakıyor. EÅŸsiz görsel tasarımı ve katmanlı metin yapısıyla karmaşık konuları anlamamızı kolaylaÅŸtırıyor. Geriye sadece önemli soruların ardındaki tartışmaların derinliklerine inmek kalıyor.
EÄŸer gözlemlenebilen evrenin sınırı her ÅŸeyin sınırı deÄŸilse evren nerede biter?
EÄŸer gözlemlenebilen evrenimizin ucunda durursak önümüzde baÅŸka bir evrenin uzandığını mı görürüz?
Evren sonsuz derken nasıl bir sonsuzluktan bahsediyoruz?
Sayısız baloncuk evrenlerden mi oluşuyor?
Yoksa paralel ve çoklu evrenlerden oluÅŸan bir dizi evrenden mi bahsediyoruz?
Bu ve daha birçok sorunun cevabı bu eÅŸsiz kitapta sizi bekliyor!
(Tanıtım Bülteninden)
KÜNYE: Uzayın Åžekli Nasıldır?, Yazar: Giles Sparrow, Çevirmen: Eda Açanal, Hep Kitap, 2019, 144 Sayfa
ESMER MİLLETLER-HALKLARIN ÜÇÜNCÜ DÜNYA TARİHİ - VİJAY PRASHAD
Günümüzün en üretken Marksist tarihçilerinden Vijay Prashad, Esmer Milletler’de yirminci yüzyıla damgasını vuran Üçüncü Dünya’nın tarihini, “halkların tarihi” çerçevesinde ele alıyor.
Üçüncü Dünya’yı sadece coÄŸrafi bir tanımlama ya da uluslararası bir ittifak modeli olmaktan ziyade, yüzyıllar süren esaretin ardından sömürgeciliÄŸin zincirlerini kıran halkların siyasi, iktisadi ve kültürel mücadelelerinin bütünü olarak gören Prashad, SoÄŸuk SavaÅŸ’a dair sıradan siyasi tarih anlatılarının ötesine geçen bir çalışmayla çıkıyor okurun karşısına.
Üçüncü Dünya’nın tarihini, bir fikir olarak doÄŸduÄŸu 1920’lerden, dünyanın gündemini belirlediÄŸi 1960’lara ve nefesini tüketerek kendi mirasına sırt çevirdiÄŸi 1980’lere kadar, bilimsel titizliÄŸi elden bırakmadan, son derece canlı ve etkileyici bir anlatımla aktarıyor.
Nehru, Nasır ve Tito gibi Üçüncü Dünya’nın “dev” siyasi figürlerinin olduÄŸu kadar, Bolivyalı madencilerin, Jamaikalı kadın iÅŸçilerin,Tanzanyalı köylülerin, emperyalizmin kültürel boyunduruÄŸuna karşı bayrak açan entelektüellerin de hikâyesi bu aynı zamanda.
Prashad geçmiÅŸ güzel günlere methiye düzmek ya da yiten umutların arkasından ağıt yakmak yerine, Esmer Milletler’de bu hikâyenin bugüne ve geleceÄŸe bıraktığı mirasın izini sürüyor.
(Tanıtım Bülteninden)
KÜNYE: Esmer Milletler-Halkların Üçüncü Dünya Tarihi, Yazar: Vijay Prashad, Çevirmen: ÇaÄŸdaÅŸ Sümer, Senem ErdoÄŸan, Yordam Kitap, 2019, 448 Sayfa
BİR ZAMANLAR TOROSLARDA-SAGALASSOS - YAPI KREDİ YAYINLARI
27 Kasım 2019 - 28 Mayıs 2020 tarihleri arasında Yapı Kredi Kültür Sanat’ta izleyicileri ağırlayan “Bir Zamanlar Toroslar’da: Sagalassos” sergisi bir kitapla ölümsüzleÅŸiyor. Yapı Kredi Yayınları tarafından Türkçe ve İngilizce hazırlanan ve yayınevinin 5500. kitabı olan Bir Zamanlar Toroslar’da: Sagalassos’ta yer alan 27 makale her biri alanında uzman araÅŸtırmacılar tarafından güncel veriler ışığında kaleme alındı. Makalelerle birlikte sergide yer alan eserler hakkında detaylı bilginin de bulunabileceÄŸi kitapta bir de katalog bölümü yer alıyor. Pisidia ve Sagalassos konusunda en güncel yayın olan Bir Zamanlar Toroslarda: Sagalassos, Sagalassos ve içinde bulunduÄŸu Pisidia Bölgesi’nin tarihini bütün katmanlarıyla öÄŸrenmek isteyenlerin baÅŸvurabileceÄŸi önemli bir kaynak.
(Tanıtım Bülteninden)
KÜNYE: Bir Zamanlar Toroslarda-Sagalassos, Yazar: Kolektif, Yapı Kredi Yayınları, 2019, 560 Sayfa
KİFAYETSİZ PASTORAL - RIZA KIRAÇ
Yazar ve yönetmen Rıza Kıraç, Kifayetsiz Pastoral’de, Türkiye sineması ile “politika” arasındaki çetrefil iliÅŸkiyi derinlemesine inceliyor. Kıraç, “Yönetmenlerin sinema dilini etkileyen ‘politik’ faktörler ve olaylar neler? Sinemanın kendisi konjonktürü etkileyebilir mi? Türkiye gibi bir ülkede apolitik sinema mümkün mü?” gibi birçok soruyu Türkiye ve dünya ekseninde cevaplıyor. Ayrıca, Türkiye sinemasında özellikle Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Semih KaplanoÄŸlu, Reha Erdem ve Tayfun PirselimoÄŸlu gibi birçok yönetmenin filmleriyle taÅŸraya dönmesinin ya da taÅŸra estetiÄŸini filmlerine taşımasının nedenlerinin peÅŸine düÅŸüyor.
Kifayetsiz Pastoral, Türkiye sinemasına farklı bir pencereden bakmanızı saÄŸlayacak, deÄŸerli bir eser.
(Tanıtım Bülteninden)
KÜNYE: Kifayetsiz Pastoral, Yazar: Rıza Kıraç, İthaki Yayınları, 2019, 384 Sayfa
Öykünün iyisi
08-12-2019 00:07

Hangi öykü iyidir veya iyi öykü-kötü öykü farkı nedir sorusuna “KiÅŸinin hoÅŸuna giden öykü iyidir.” demenin çok doÄŸru olmadığını düÅŸünüyorum. Elbette bu yanıtı “KiÅŸinin yaÅŸamına dokunan öykü iyidir.” haline de sokabilirim ama bu sadece havayı deÄŸiÅŸtirir, anlamı deÄŸil.
Yazının tamamını okumak için tıklayın...
Az bilinen kitaplar
24-11-2019 00:07

Az bilinen kitaplar derken sadece az okunanları kastetmiyorum; evet az bilinenler doÄŸal olarak az okunurlar ama çok bilinip az okunanlar da vardır. Wisconsin Üniversitesi’nde kitapların okunabilirliÄŸini anlamak üzere yeni ve basit bir yöntem geliÅŸtirilmiÅŸ. Elektronik kitap olan Kindle’ın içindeki Popular Highlights bölümündeki kullanıcıların altını çizdikleri cümleler incelenmiÅŸ. Bu yöntemle Stephen Hawking’in Zamanın Kısa Tarihi ÅŸimdiye kadarki en az okunan kitap unvanını almış. Grinin Elli Tonu ve MuhteÅŸem Gatsby ise inceleme kapsamında en çok okunan kitaplar olmuÅŸ1. Ben de bu konuya daha önce deÄŸinmiÅŸtim2 ama bugün sadece az bilinen ya da az bilindiÄŸini düÅŸündüÄŸüm, daha doÄŸrusu benim çevremde az bilindiÄŸini düÅŸündüÄŸüm, kitaplardan bahsedeceÄŸim.
Yazının tamamını okumak için tıklayın...
Gerçekçilik ve estetik sarmalında Devletsiz Bir Ulusun Sineması
Kitabı okurken yazarın temelde iki soru üzerinden ilerlediğini görüyoruz: Kürt sinemasını Kürt sineması yapan şey ne? Kürt sinemasının icracısı yönetmenlerin ortaklıkları nelerdir? Bu sorunun yanıtını da dört ayrı ülkeden (Türkiye, İran, Irak, Suriye) Kürt yönetmenlerin Kürtleri anlattıkları filmlerdeki ortak anlatının ve estetik anlayışın izini sürerek buluyor. Sert, genel itibariyle sinemayı ve özelde Kürt Sinemasını anlatırken tarihsel meselelere ve politik etkenlere de değinerek bunların sinema ile bağlantısını kuruyor.
24-11-2019 00:00

Rojda Bakan
Sinemanın üretim süreci baÅŸlı başına zor ve pahalı olabiliyorken devletsiz bir ulus olarak Kürtler, sinema üretiminde çeÅŸitli finansal imkânsızlıklar, siyasal problemler ve devlet desteÄŸinin olmayışı gibi sebeplerden kaynaklı daha fazla sıkıntı yaÅŸamaktadır. Bu çerçeveden bakılınca sinemada Kürt temsili ve Kürt Sineması’nın hangi ayaklar üzerine oturtulabileceÄŸine dair tartışmaya açık birçok veri elde edebiliyoruz. Yazar ve yönetmen Soner Sert’in Dipnot Yayınları’ndan çıkan Devletsiz Bir Ulusun Sineması adlı kitabı, bu tartışmanın sinema ve Kürt Sineması için bir ihtiyaç olduÄŸunu bizlere gösterir nitelikte.
Sert, devletsiz Kürtlerin sinema ile tanışmasından üretim sürecindeki zorluklarına, sinemayı kavrayışlarından sinemanın geliÅŸim sürecine farklı coÄŸrafyalardan Kürt yönetmenlerin filmlerindeki hangi ortak yönlerin bu filmleri Kürt Sineması baÅŸlığı altında toplayabileceÄŸini irdeliyor. Sert, Kürt Sineması’nın tarihsel geliÅŸimine yer verdiÄŸi kitabında bu tarihsel geliÅŸim içerisinde dört parçaya ayrılmış bir coÄŸrafyada yaÅŸayan Kürt yönetmenlerin filmlerindeki ortak estetik anlayışın neler olabileceÄŸini kendi bakış açısı ve gözlemleriyle bizlere aktarıyor. Kürt Sineması hakkında ÅŸimdiye dek pek çok metin yazılmış olsa da, Devletsiz Bir Ulusun Sineması, sorduÄŸu sorularla ve ortaya koyduÄŸu iddia ile Kürt Sineması’na dair yazılmış özgün bir kaynak kitap olma özelliÄŸi taşıyor. Kitap, bütünsel olarak yapılan tartışmaların içeriÄŸine dair fikir edinebileceÄŸimiz giriÅŸ bölümüyle baÅŸlıyor.
Sinema endüstrisinin sanat eserlerini ÅŸekillendirmesindeki temel motivasyon pazarlanabilir hale getirilmesidir. PazarlanabilirliÄŸini belirleyen en önemli etmenlerden biri de sanatın üretildiÄŸi ülkenin siyasal ve toplumsal durumudur. Yazarın bu tespite verdiÄŸi yerinde bir örneÄŸi alıntılayalım: “YPJ’nin IŞİD’E karşı baÅŸarısının, Kürtleri tüm dünyada merak edilen bir millet yapması, Kürtlere dair yapılan filmlerin özellikle son dönemde ilgi görmesi gibi…” Dolayısıyla buradan sinema endüstrisinin kapitalist anlayışa uygun bir biçimde hareket ederek yalnızca satabileceÄŸini düÅŸündüÄŸü ürünleri pazarlamaya eÄŸilimli olduÄŸunu anlıyoruz.
Kitabı okurken yazarın temelde iki soru üzerinden ilerlediÄŸini görüyoruz: Kürt sinemasını Kürt sineması yapan ÅŸey ne? Kürt sinemasının icracısı yönetmenlerin ortaklıkları nelerdir? Bu sorunun yanıtını da dört ayrı ülkeden (Türkiye, İran, Irak, Suriye) Kürt yönetmenlerin Kürtleri anlattıkları filmlerdeki ortak anlatının ve estetik anlayışın izini sürerek buluyor. Sert, genel itibariyle sinemayı ve özelde Kürt Sinemasını anlatırken tarihsel meselelere ve politik etkenlere de deÄŸinerek bunların sinema ile baÄŸlantısını kuruyor. Dolayısıyla bu çalışma ile sinema ve Kürt Sineması hakkında detaylı bilgi sahibi olmayan bir okurun gözünde de konuya bir bütünlük kazandırmayı baÅŸarıyor.
Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin tek tipçi siyasetine karşı varoluÅŸ mücadelesi üzerinde kurulan Kürt kimliÄŸi doÄŸalında politik bir kimliktir. Dolayısıyla beraberinde kendisiyle ilintili baÅŸka unsurları da politik kılmaktadır. Bu dört ülkedeki siyasi baskılar ve bunun toplumsal sonuçları olaÄŸanüstü bir birikim ve anlatılacak hikâye barındırmaktadır. Bu yönüyle Kürt sinemacıların tarzları ve estetik anlayışları incelendiÄŸinde yaÅŸananları aktarma gayesinin gerçekçilik anlayışını hakim kıldığı kolaylıkla gözlemlenebilir. Bunun geliÅŸmesinde Yılmaz Güney’in büyük bir etkisi olduÄŸu göz ardı edilemez. Kitapta, 80’li yılların başında hak ihlalleri ve kitlesel katliamları özellikle Batı’ya anlatmak için haber-film ve belgesel üzerine yoÄŸunlaÅŸan Kürt sinemacıların, Batılıları yaÅŸananlardan haberdar etmenin ötesinde bir durumla karşılaÅŸtıklarını görüyoruz. 90’lı yıllarla birlikte artık Kürt sinemacılar bilgiyi yayma deÄŸil, bu bilgi ile izleyicide bir duygu uyandırma amacıyla hareket etmiÅŸ, kurmacaya yönelmiÅŸtir. Böylelikle belgesel sinemanın estetiÄŸiyle birleÅŸen kurmaca, bu dramatürjik yapı ile Kürt Sineması’na docu-drama (yarı belgesel) özelliÄŸi kazandırmıştır.
“Gerçekçilik geleneÄŸini bu yönüyle kullanarak mirasa sadık kalan ve yeni bir estetik anlayışını ortaya koymaya çalışan Kürt sinemacılar, kendi sosyal ve siyasal kodlarının biçimsel formasyonunu izleyiciye sunmuÅŸtur” diyen Sert, Kürt Sineması’nda aksiyon, bilimkurgu, macera, fantastik türlerinde film çekilmemiÅŸ olmasının temelinde, Kürtlerin sinema ile ideolojik bir iliÅŸki kurması olduÄŸunu belirtmektedir. “Kürtler gerçekçi sinema akımlarından etkilenmiÅŸtir ve estetik anlayışlarını, biçimsel yaklaşımlarını bu bakış açısı oluÅŸturmuÅŸtur. Yılmaz Güney de bu tavrın, bu anlayış ve oluÅŸumun ilk tohumlarını atmıştır” diyerek sinemadaki Kürt temsillerine, Yılmaz Güney’in kendi ifadeleri ve filmleri üzerinden Kürt Sineması’nın kodlarına eÄŸiliyor.
Sert, dört ayrı ülkede siyasal-kültürel ve fiziki soykırımla karşı karşıya kalan Kürtlerin hafıza, direniÅŸ, ölüm gibi sembollerle yaÅŸamı yeniden üretmesinin, Kürt sinemasının da özünü oluÅŸturacağını ifade etmektedir. Bir filmin Kürt Sineması’na dahil edilebilmesi için Kürtleri anlatıyor olması yeterli deÄŸildir. Yazar bu iddiasını açıklarken, Yılmaz ErdoÄŸan, Mahsun Kırmızıgül gibi isimlerin çektiÄŸi filmleri örnek verir. Bu isimlerin filmlerinde anlatılan Kürtler; Türklerin eÄŸitimsiz, yoksul kesimiymiÅŸ gibi anlatılarak karikatürize edilen “doÄŸu Türkü” konumundadır. Bir ulusu objektif bir ÅŸekilde ele alıp, bulunduÄŸu politik ortamın o ulusa etkilerinin ve kültürünün çarpıtılmadan ele alınması gerekmektedir. Hikâyeyi anlatırken, yaÅŸananların mevcut koÅŸullar çerçevesinde düÅŸünülerek olası sebeplerin ve sonuçların odaÄŸa alınıp sosyolojik düÅŸünerek temellendirilmesi aslolandır. Öteki türlüsü anlatılmak isteneni bilerek veya bilmeyerek eksik, çarpıtılmış anlatmaktır. Bu yüzden sinemada bu ÅŸekilde anlatılan Kürtlerin yer aldığı filmler için de Kürt Sineması denilememesi yeterince açıktır.
Yazar, “EÄŸer Kürt sineması diyeceksek, ortak göstergeler bulmak ve tutarlı bir estetik anlayıştan bahsetmek zorundayız” diyerek Kürt kimliÄŸinin kültürel, siyasal, sosyal ve ekonomik sebeplerin sentezinde karşılık bulduÄŸunu ifade ediyor. Ona göre bir filmin Kürt Sineması’na dahil edilebilmesi için konusuyla, estetiÄŸiyle farklı coÄŸrafyalarda yaÅŸayan tüm Kürtleri kapsaması gerekmektedir. Çalışmasında Kürt Sinemasının bahsi geçen dört ülkedeki ortaklıklarını “vatansızlık”, “sınır” ve “ölüm” kavramlarıyla kodlayarak Kürt Sinemasını ve Kürt kimliÄŸini tartışmaya açıyor. Kürt Sinemasının bu bakış açısının dışında deÄŸerlendirilmesinin yanlış olmayacağını da baÅŸlarken ifade ediyor.
SeçtiÄŸi kodlar üzerinde ortaklığı olduÄŸunu düÅŸündüÄŸü filmlerden, Bahman Ghobadi’nin “SarhoÅŸ Atlar Zamanı”, “Anavatanımın Åžarkıları”, “KaplumbaÄŸalar da Uçar” ve “Yarım Ay”, Hiner Saleem’in “Votka Limon”, “Sıfır Kilometre” ve “Tatlı Biber Diyarım”, yine aynı bölgeden Åževket Emin Korkî’nin “TaÅŸa Yazılmış Hatıralar”, Kazım Öz’ün “FotoÄŸraf” ve Hüseyin Karabey’in “Gitmek” filmlerini dil, estetik, finansal problemler, biçim ve içerik bakımından incelemeye baÅŸlıyor.
Soner Sert’in Devletsiz Bir Ulusun Sineması kitabı baÅŸka baÅŸka cevaplar arayacağımız sorgulama ve tartışmalara kapı aralıyor ve Kürtlerin yalnızca sinema deÄŸil sanatın baÅŸka alanlarındaki üretimleri için de benzer sorulara, derinlikli tartışmalara ve arayışlara ihtiyaç olduÄŸunu düÅŸündürüyor. Yolu açık olsun...
KÜNYE: Devletsiz Bir Ulusun Sineması, Soner Sert, Dipnot Yayınları, 2019, 192 Sayfa.
Oyuncağın Sırrı
Oyuncak bebekler bazen sadece birer oyuncak değildir. Bazen sihirli olabilir hatta sizi hayal bile edemeyeceğiniz yerlere götürebilir. Bir antikacı dükkanında yolları kesişen Teo’nun ve sihirli oyuncak bebeğin hikayesi…
24-11-2019 00:00

Selda Salman
Her oyuncak çocuklar için eÄŸlencelidir. Çocuklarının dünyalarının vazgeçilmezi olan oyunun da birer parçasıdır. Onlar her ÅŸeyle oynayabilirler: Küçük bir ip parçasıyla, taÅŸlarla, otlarla belki aÄŸaç parçalarıyla. Bunlar onların oyunlarındaki araçlar olmaktan çok yaratıcılıklarını da destekleyen en önemli faktörlerden biridir. Oyuncaklar aynı zamanda biz yetiÅŸkinlerin anlayamayacağı kadar “gizemli”dir de… Çocukların oyunları ve onların en önemli özelliklerinden biri olan gizemli olma veya merak duygusu yan yana gelince de ortaya inanılmaz hikayeler çıkar…
“Oyuncağın Sırrı”, bir oyuncak bebeÄŸin yüzyıllar sonra kardeÅŸ isteyen Teo’nun hayatına girmesiyle baÅŸlıyor. Teo diÄŸer erkek çocuklarından farklı olarak oyuncak bebeklere bayılıyor, hatta bakabileceÄŸi bir kız kardeÅŸ istiyor. Annesi ise tam tersi. Bebeklerden, bir çocuÄŸun daha sorumluluÄŸunu almaktan, dağınıklıktan açıkçası bir çocuk fikrinden nefret ediyor! Bir kız kardeÅŸi olmayacağını anlayan Teo ise çözümü oyuncak bir bebek alarak ona bakmakta buluyor. Hikayemiz de iÅŸte burada baÅŸlıyor.
Teo’nun aldığı oyuncak bebek yüzyıllar öncesinden gelen bir Peri’nin kızı ve musluk suyu içtiÄŸinde tuvaleti yerine altında 2 parça altın bulunuyor. Teo’ya gelmeden önce de talihsiz sahiplerin elinde mutsuz yolculuklar yapmış olan sihirli bebek Teo’nun yanında oldukça mutlu görünüyor. Peri tüm bunları Teo’ya anlattığında ona inanmasa da sonraki zamanlarda bu hikayenin tam ortasında buluveriyor kendini. Sıradan bir oyuncak olmayan Petra bebek Teo’yu ve arkadaşını da çok ilginç yolculuklara sürüklüyor. Tabii tüm bu serüvenlerin ortasında Petra’nın özelliÄŸini öÄŸrenen kötü niyetli insanlardan korumak da apayrı bir mesele haline geliyor. Üstelik yolları, eski kibritçi kız Lavinia’yla kesiÅŸtiÄŸinde iÅŸler hiç beklemedikleri ÅŸekilde karışmaya baÅŸlıyor.
“Oyuncağın Sırrı” 2019 yılında Günışığı Kitaplığı’ndan çıkarak, oyuncak bebekleri seven gizemli yolculukları seven çocuklarımıza ulaşıyor. İnanılmaz Hikaye dizisinin ikinci kitabı olan “Oyuncağın Sırrı” birinci kitapla baÅŸlayan serüvenin devamı niteliÄŸinde çocuklarla buluÅŸuyor. Teo’nun bir kız kardeÅŸ istemesini, sorumluluk bilinciyle birleÅŸtirerek ve mizahi bir anlatımla çocuklarımıza eÄŸlenceli bir hikayeyle baÅŸ baÅŸa bırakıyor.
KÜNYE: Oyuncağın Sırrı, Bianca Pitzorno, Çev: Demet Elkatip, Resimleyen:Quentin Blake, Günışığı Kitaplığı,2019, 88 Sayfa.
Vitrin: Yeni çıkanlar
Sevgili İleri Kitap okurları, bu hafta da sizler için yeni çıkan kitaplardan derledik. Beğeneceğinizi umuyor, keyifli okumalar ve iyi pazarlar diliyoruz.
17-11-2019 00:32

EMİLY'YE BİR GÜL - WİLLİAM FAULKNER
Yirminci yüzyıl dünya edebiyatının tartışmasız en büyük yaratıcılarından biri olan Faulkner’dan, her biri roman derinliÄŸinde, akıldan çıkmayacak öyküler.
William Faulkner, Amerikan Güneyi’ni romanlarında destanlaÅŸtırmakla kalmadı, yarattığı zengin dünyaya öyküleriyle yeni halkalar ekledi. Elinizdeki seçki, “Emily’ye Bir Gül”, “Ambar Kundakçısı” ve “O AkÅŸam GüneÅŸi” gibi en ünlülerinin de yer aldığı on yedi Faulkner öyküsünü bir araya getiriyor. Aralarında edebiyatımızın usta isimlerinin de bulunduÄŸu, farklı kuÅŸaklara mensup çevirmenlerin elinden çıkan bu çeviriler, Faulkner’ın romancılığına oranla gölgede kalmış öykücü yanını ortaya çıkarmalarının yanı sıra, bu büyük yazarın Türkçede ne kadar uzun zamandır ağırlandığının da kanıtı niteliÄŸinde.
Ben baÅŸarısız bir ÅŸairim. Belki her romancı önce ÅŸiir yazmak ister, yazamadığını anlayınca da ÅŸiirden sonra en zor tür olan öyküyü dener. Ancak onda da baÅŸarısız olduktan sonra roman yazmaya baÅŸlar.
William Faulkner
Faulkner’dan baÅŸka hiç kimse yazıya yüreÄŸinden ve ruhundan bu kadar çok ÅŸey katmamıştır.
Eudora Welty
(Tanıtım Bülteninden)
KÜNYE: Emily'ye Bir Gül, Yazar: William Faulkner, Çevirmen: Kollektif, Yapı Kredi Yayınları, 2019, 288 Sayfa
YIRTICILAR-DİŞLERİN VE PENÇELERİN TAM HİKAYESİ - GLENN MURPHY
BaykuÅŸları uçan ninjalara dönüÅŸtüren ÅŸey nedir?
Neden leoparlar, beneklerini deÄŸiÅŸtiremez?
Hangi dinozor, kudretli t-rex’in ödünü kopartıyordu?
Bu kitap inanılmaz fotoÄŸraflarla, komik çizimlerle ve aslanlardan ayılara, dinozorlardan sansarlara kadar, keskin diÅŸli vahÅŸi hayvanlar hakkında inanılmaz bilgilerle dolu. Elinizdeki kitap, bugüne kadar sormaya bile cesaret edemeyeceÄŸiniz bir sürü sorunun cevabını barındırıyor!
(Tanıtım Bülteninden)
KÜNYE: Yırtıcılar-DiÅŸlerin ve Pençelerin Tam Hikayesi, Yazar: Glenn Murphy, Çevirmen: Emre Yavuz, İş Bankası Kültür Yayınları, 2019, 224 Sayfa
OUROBOROS YILANI - E. R. EDDİSON
Fantazi yazınının erken ÅŸaheserlerinden Ouroboros Yılanı, Homer destanlarından lirik ortaçaÄŸ ÅŸiirlerine, İskandinav mitolojisinden Shakespeare’e uzanan bir geleneÄŸi, yazarının Romantik perspektifinden okurla buluÅŸturan bir anlatıdır. Fantazinin, sonradan Tolkien’le yeni bir dile evrilen yaratıları E. R. Eddison’ın mekan ve karakter isimlendirmelerinde kendine temel bulmuÅŸtur. Modern dönemin kendine has anlatılarının öncüllerinden addedilen bu kitabıyla Eddison, çağının karmaÅŸasını hayali evrenindeki iyi ve kötü arasındaki sürekli ve muazzam mücadelenin kesinliÄŸine dönüÅŸtürür; antik dönemin kaybolan erdemine sonraki nesillere ulaÅŸabilmesi için fantastik evreninde yeniden can verir.
Masalsı üslubuyla Ouroboros Yılanı, Merkür’ün kadim krallıklarından İblisler Diyarı ile Cadılar Diyarı arasındaki büyük savaşı anlatan bir destandır. Bu yaban coÄŸrafyanın her köÅŸesi kahramanlığa ve asalete olduÄŸu denli ihanete, zorbalığa ve kara büyüye de bulanmıştır. İblisler Diyarı’nın adil hükümdarı Lord Juss, Cadılar’ın ihanetine karşı hem ailesini hem de hükmündeki toprakları korumak için sıradan birine imkansız görünebilecek ancak yiÄŸitler yiÄŸidi bir savaÅŸçının hakkından gelebileceÄŸi görevlerle dolu bir maceraya atılır. Ouroboros Yılanı ne kadar zaman geçerse geçsin hala yapılacak ÅŸanlı iÅŸler ve edilecek kötülüklerin bulunduÄŸunu öÄŸütleyen ÅŸiir tadında bir kahramanlık övgüsüdür.
(Tanıtım Bülteninden)
KÜNYE: Ouroboros Yılanı-UnutulmuÅŸ Fantastik Klasikler, Yazar: E. R. Eddison, Çevirmen: Ezgi Altun, İthaki Yayınları, 2019, 552 Sayfa
AMERİKAN EDEBİYATI-101 - BRİANNE KEİTH
Edgar Allan Poe, Willa Cather, Henry David Thoreau, Mark Twain ve daha fazlası... Dünden bugüne önemli Amerikan yazarların listesi böyle uzayıp gider. Hepsi de Amerikan edebiyatının, hatta Amerika BirleÅŸik Devletleri’nin ÅŸekillenmesinde önemli rollere sahiptir. Ancak genellikle kitaplar ya edebiyata ya da sadece ülke tarihine odaklanır, üstelik sıkıcı detaylarla doludurlar.
Amerikan Edebiyatı 101 ise Amerika’nın tarihi, kültürü ve dili hakkında ayrıntılı, üstelik çok eÄŸlenceli bir özet niteliÄŸinde. Sömürgecilik dönemi anlatılarından çaÄŸdaÅŸ ÅŸiire, gotik edebiyattan kurgu dışı romana, postmodernizmden büyülü gerçekçiliÄŸe, Amerikan edebiyatıyla ilgili bilmek istediÄŸiniz her ÅŸey bu kapsamlı kitapta!
(Tanıtım Bülteninden)
KÜNYE: Amerikan Edebiyatı-101, Yazar: Brianne Keith, Çevirmen: Özlem Özarpacı, Say Yayınları, 2019, 240 Sayfa
ASILMAYIP BESLENENLER - ERTUĞRUL MAVİOĞLU
12 Eylül cuntasının toplumsal tahribatının sonuçlarını istatistiki veri olmaktan çıkaran ve o günleri yaÅŸayanların tanıklığına dayanan bu sözlü tarih çalışması, hem kurumsallaÅŸmış iÅŸkencenin dehÅŸetini hem de insanlığın tarihsel onurunu gözler önüne seriyor.
Yalnızca hainleri deÄŸil, bir bütün olarak toplumu ve gelecek kuÅŸakların siyasal bilincini yok etmek adına tankla topla devreye sokulan bu örgütlü kimliksizleÅŸtirme politikasının baÅŸarıya ulaÅŸan ve her ÅŸeye raÄŸmen yenilgiye uÄŸrayan yönlerini açıklıkla ortaya koyuyor.
Sesini her yükseltenin terörist olarak yaftalanması, insanlıkdışı hapishane koÅŸulları, hak gaspları, iÅŸkenceler ve ödüllendirilen iÅŸkenceciler... Bütün bunların normalleÅŸtiÄŸi ve kanıksandığı Türkiye tarihinin son elli yılındaki devlet geleneÄŸini ve bu gelenekteki sürekliliÄŸi gözler önüne seren Asılmayanların yaÅŸadıkları, toplumsal hafızayı diri tutarak dünle bugünün bağını güçlendiriyor.
Asılmayıp Beslenenler, unutuÅŸun zindanlarına terk edilmek istenen hakikatin güneÅŸ misali her sabah yeniden doÄŸuÅŸunun kitabı.
(Tanıtım Bülteninden)
KÜNYE: Asılmayıp Beslenenler, Yazar: ErtuÄŸrul MavioÄŸlu, Sel Yayıncılık, 2019, 405 Sayfa