Gözaltında tutulan 128 kişinin ifade işlemleri başladı
Dosya için getirilen gizlilik kararı sürüyor.
Diyarbakır merkezli 21 kentte gerçekleştirilen gözaltılarda avukat görüş kısıtlaması sona ererken, 128 kişinin emniyetteki ifade işlemleri başladı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dün başlattığı bir soruşturma kapsamında Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hâkimliği'nin haklarında gözaltı kararı verdiği 216 kişiden gözaltına alınan 128 kişinin emniyetteki ifade işlemleri başladı. 21 ilde yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan gazeteci, siyasetçi, hukukçu, sendikacı, sanatçı ve insan hakları yöneticilerinin üyelerinin 24 saatlik avukat görüş kısıtlaması sona ererken, dosya için getirilen gizlilik kararı ise sürüyor.
Kentteki polis karakollarının bazılarının depremden zarar görmesi nedeniyle farklı karakollarda tutulan 128 kişinin dosyasında avukat görüş kısıtlamasının kaldırılmasının ardından emniyet ifadelerine başlandı. İfadeler, kişilerin gözaltında tutulduğu karakollarda alınmaya başlandı.
'SAVCI SUÇ İŞLİYOR'
Gözaltında tutulan 25 avukattan biri olan Resul Temur’un bürosunda yapılan 5 saatlik arama sonrası savcı, tutuklu gazeteciler aleyhine kendisinin hazırlamış olduğu iddianameyi de suç delili olarak el koydu. Avukatların dava dosyaları ve savunma notlarına el konulmasının mesleki faaliyetleri engelleme olduğunu vurgulayan Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir, "Avukatlık 58. Maddesi ve Ceza muhakemesi kanunun 130. Maddesi kapsamında, suç nitelendirmesine bağlı olarak, arama işleminin yapılabileceği, savcı ve baro temsilcisinin hazır olması gerekliliği belirtilmiştir. Meslektaşlarımıza ilişkin soruşturma kapsamında, takip ettikleri dava dosyasının suçlama konusu yapılarak, delil mahiyetinde el konulması, avukatlık mesleki faaliyetinin açıkça engellenmesidir. Kaldı ki el konulan dava dosyalarından birisinin iddianamesinin aramayı gerçekleştiren savcı tarafından hazırlanması ve el konulması, keyfiyeti bizlere göstermekte, açıkça savcı suç işlemektedir" dedi.
'TEMEL HAKLAR İHLAL EDİLİYOR'
Hukuk devleti ve yargıya duyulan güvenin her geçen gün zedelendiğini vurgulayan Özdemir, "Yargının bağımlı karakteri her gün yeni olaylarla karşımıza çıkıyor. Keyfiyet ve hukuk dışılık olağanlaştırılarak, temel haklar ihlal edilmektedir" vurgusunda bulundu.
Özdemir, meslektaşları açısından yargısal işlemlerin suç şüphesine dayanmadığı, keyfi arama işlemlerine maruz bırakılarak savunma dokümanlarına el konulduğu hukuksuz bir sürecin yaşandığını belirtti.
'AMAÇ SİNDİRMEK'
Hak savunucularına yönelik baskıların ciddi bir şekilde ve yaygınlaştığı ifade eden Özdemir, "Yasal ve meşru savunuculuk faaliyetleri nedeniyle şiddet, taciz, tehdit, müdahale gibi çok çeşitli hak ihlallerine maruz bırakılan hak savunucularını engellemek amaçlanmaktadır. Bu baskı rejimi, hak aramanın önünü kesmek, toplumu korkutmak ve sindirmek amacıyla hak savunucularını hedef haline getirmektedir" diye konuştu.
Özdemir, yargısal işlemlerin niteliği ve uygulanma şeklininin, keyfi tehdit unsuru barındırdığı kadar, muhalif kesimleri sindirmeyi amaçladığını da vurguladı. (MA)