Gezi Parkı'nın devredildiği vakıf sadece arşivlerde var!
Gezi Parkı ile birlikte Şişli Etfal Hastanesi, Pera Palas Oteli, Vefa Lisesi, Sait Halim Paşa Yalısı'nın da devredildiği Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı, “mazbut vakıf” statüsünde ortaya çıktı.
25-03-2021 17:43

Taksim Gezi Parkı’nın İBB’den alınarak devredildiği Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı’nın yaşamayan, sadece arşiv kayıtlarında bulunan ‘mazbut vakıf’ statüsünde olduğu belirtildi. İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, devir işleminin de yasaya uygun olmadığını söyledi
Taksim Gezi Parkı, geçen hafta Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kararıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden (İBB) alınıp Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı'na devredildi. Park parselleri, 12 Mart 2021 tarihi itibari ile Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne tescil edildi.
İBB devir işlemine karşı dava açmaya hazırlanırken söz konusu vakfın yönetimi ve faaliyetleri merak konusu oldu.
‘MAZBUT’ VAKIF ÇIKTI
Sözcü’den Özlem Güvemli’in haberine göre, Gezi Parkı ile birlikte Şişli Etfal Hastanesi, Pera Palas Oteli, Vefa Lisesi, Sait Halim Paşa Yalısı'nın da devredildiği Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı, “mazbut vakıf” statüsünde. Mazbut vakıf, Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girmeden önce kurulmuş, yönetimi bugüne kadar ulaşamamış, arşivlerde kayıtları bulunan vakıfları kapsıyor. Bu vakıfların yönetimi Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından üstleniliyor. Merkezleri, tabelaları, yönetim kurulları ve hiçbir faaliyeti bulunmayan bu vakıflar, sadece kağıt üstünde varlar.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinde, ‘mazbut vakıflar’ şöyle tanımlanıyor: “5737 Sayılı Vakıflar Kanunu uyarınca; Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflara “Mazbut Vakıf” denilmektedir.”
53 BİN MAZBUT VAKIF VAR
Vakıf uzmanı olan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilen bu statüde 53 bin vakfın bulunduğunu belirterek “Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün bu vakıflar aracılığı ile elde ettiği gelirin ne kadarını hayır işlerinde kullanıldığını sormak lazım” dedi. Polat, devir işleminin de yasaya uygun olmadığını söyledi.
Polat, “Yasa maddesinin işletilebilmesi için vakıf yoluyla kurulması ve vakıf kültür varlığı olması gerekir. Gezi Parkı, Beyazıt döneminde boş arsaydı. 3. Selim döneminde kiralanarak Topçu Kışlası yapıldı. Topçu Kışlası da vakıf tarafından yapılmadı” dedi.
İLGİLİ HABERLER
Sattas'ın solisti Orçun Sünear Türkiye İşçi Partisi’ne katıldı
Sanatçı Orçun Sünear, Twitter’dan yaptığı paylaşımla Türkiye İşçi Partisi’ne katıldığını duyurdu ve TİP’te örgütlenme çağrısı yaptı.
19-04-2021 23:50

Sattas grubunun solisti Orçun Sünear sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) katıldığını duyurdu. Sünear, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Rasta der ki @tipgenelmerkez katıl,katıl ve katıl. Aynı gün doğduğum @barisataya inat üye oldum!!!! TİP o kadar..." ifadelerini kullandı.
Rasta der ki @tipgenelmerkez katıl,katıl ve katıl. Aynı gün doğduğum @barisatay a inat üye oldum!!!! TİP o kadar... pic.twitter.com/pzm7mIWPZM
— Orçun Sunear 💀 (@sunearorcun) April 19, 2021
Metin Lokumcu davası öncesi Trabzon’da adeta sıkıyönetim ilan edildi!
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 31 Mayıs 2011'de Hopa'da düzenlediği mitingi öncesi ve sonrası çıkan olaylarda polisin sıktığı biber gazından ve aldığı darbelerden etkilenerek kalp krizi geçirerek yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun davası öncesi Trabzon Valiliği kentte tüm etkinlikleri yasakladı.
19-04-2021 22:20

Trabzon Valiliği, Metin Lokumcu davası öncesi, 26 Nisan tarihine kadar kent genelinde her türlü açık hava toplantısı, kapalı yer toplantısı, yürüyüş, miting, basın açıklaması, protesto eylemi, çadır kurma, insan zinciri, stant açma, oturma eylemi, imza kampanyası, el ilanı ve broşür dağıtma, anma töreni, toplu karşılama ve açılışlar vb. türdeki eylem ve etkinlikleri yasakladı.
VALİLİĞİN ‘UYGUN GÖRDÜĞÜ’ ETKİNLİKLER KAPSAM DIŞI
“Valilik ve Kaymakamlık makamlarının uygun göreceği etkinlikler” yasak kapsamı dışında bırakılırken, Valilik tarafından yapılan yazılı açıklamada “uygun görülecek” etkinlikler ise şöyle ifade edildi:
Devlet kurum kuruluşlarının program ve etkinlikleri, resmi bayram, resmi anma günleri, resmi tören ve kutlamalar ile bu kurumların düzenleyeceği gelenek, göreneklere göre yapacakları programlar, spor faaliyetleri ile bilimsel ticari ve ekonomik amaçlı yapılan toplantılar…
GEREKÇE ‘COVİD-19 ÖNLEMLERİ VE MİLLİ GÜVENLİK’
Valilikten yapılan yazılı açıklama şöyle:
“İlimizde milli güvenliğin sağlanması, kamu düzeni ve güvenliğinin korunması, dünya genelinde salgın olarak yayılan coronavirüsün (Covid-19) toplum geneline yayılmasının önüne geçilebilmesi, suç işlenmesinin önlenmesi, olası yağma ve infial yaratabilecek olayların önüne geçilebilmesi, temel hak ve özgürlükler ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin ve genel asayişin korunması amacıyla;
Valilik ve Kaymakamlık Makamlarının uygun göreceği etkinlikler (Devlet Kurum Kuruluşlarının program ve etkinlikleri, resmi bayram, resmi anma günleri, resmi tören ve kutlamalar ile bu kurumların düzenleyeceği gelenek, göreneklere göre yapacakları programlar, spor faaliyetleri ile bilimsel ticari ve ekonomik amaçlı yapılan toplantılar) hariç olmak üzere, İlimiz Ortahisar İlçesinde halkın yoğun olarak bulunduğu; 15 Temmuz Şehitleri ve Hürriyet Parkı (Meydan Parkı), Uzun Sokak, Kahramanmaraş Caddesi, Kunduracılar Caddesi, Gazipaşa Caddesi, Cumuhuriyet Caddesi, İskele Caddesi, Atapark, pazaryerleri ile park-bahçe, mabetlerde ve Kamu hizmeti görülen bina ve tesisler ile bunların eklentilerinde yapılacak olan, her türlü açık hava toplantısı, kapalı yer toplantısı, yürüyüş, miting, basın açıklaması, protesto eylemi, çadır kurma, insan zinciri, stant açma, oturma eylemi, imza kampanyası, el ilanı ve broşür dağıtma, anma töreni, toplu karşılama ve açılışlar vb. türdeki eylem ve etkinlikler Valilik Makamının 19/04/2021 tarihli ve 12470-1 sayılı Olur'u ile 19/04/2021 günü saat: 15.00’dan 25/04/2021 günü saat: 23.59’a kadar YASAKLANMIŞTIR.”
KKTC'li hukukçulardan Erdoğan'a tepki: Hıncı ve linci körüklüyor
Kıbrıslı hukukçular, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Partili yetkililerin, KKTC Anayasa Mahkemesi’nin Kur’an kursuları ile ilgili kararını eleştirmesini bağımsız yargıya müdahale olarak değerlendirdi.
19-04-2021 21:51

Kıbrıslı hukukçular, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, KKTC Anayasa Mahkemesi’nin Kur’an kursuları ile ilgili kararını eleştirmesini bağımsız yargıya müdahale olarak değerlendirerek Lefkoşa Yüksek Mahkemesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Yargılama süreçleri bağımsız bir şekilde yürütülmezse, varılacak kararlar siyasi iktidarın tekeline kalır ve adalete değil ideolojilere hizmet eder” denildi.
KKTC Anayasa Mahkemesi'nin Kur’an kursları ile ilgili kararının AKP tarafından eleştirmesi adada tepki ile karşılandı. Kıbrıs Türk Barolar Birliği Konseyi, Şehir Baroları üyesi çok sayıda avukat ve siyasetçi Lefkoşa Yüksek Mahkemesi önünde bugün bir araya gelerek “yargı bağımsızlığına sahip çıkıyoruz” pankartı açarak eylem yaptı.
'AĞIR BİR SALDIRIYA DÖNÜŞMÜŞTÜR'
Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı eyleme katılanlar adına basın açıklamasını okudu. Esendağ, KKTC’de yargı bağımsızlığına müdahaleyi kabul edilemez bulduğunu kaydederek, “Anayasa Mahkemesi tarafından 15.4.2021 tarihinde verilen kararın ardından, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere birçok yetkilinin, kararın içeriğini bilmeden ya da kasten çarpıtarak yaptığı açıklamalar, yargı organımıza yönelik ağır bir saldırıya dönüşmüştür" dedi.
'TEMEL DEĞERLERE SALDIRI İÇİN MALZEME OLARAK KULLANILIYOR'
KKTC'li hukukçuların yaptığı açıklama şöyle:
“Kararın açıklanmasından sonra, yalan haberlere dayanılarak verilen kışkırtıcı demeçler, toplum içinde hınç ve linci körüklemeye yöneliktir.
Mahkemenin kararı, Kıbrıs Türk toplumunu var eden en temel değerleri saldırı altına almak için mazeret olarak kullanılmıştır.
Bu noktada hukukun üstünlüğünü ve hakikate dayalı adaleti savunabilmek için başta hukuk uygulayıcılarının ve toplumun her kesiminin gereken tepkiyi göstermesi çok önemlidir.
Yargı bağımsızlığı, sadece mahkemelerin değil; siyaset ve demokrasinin de güvence altına alınması için elzemdir. Toplum içindeki farklılıklara eşit mesafede durup, tüm kesimlerin hak ve özgürlüklerini koruyacak olan yargı organıdır.
Kuvvetler ayrılığı ilkesine göre farklı görev ve yetkileri olan yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirinin üstünde egemenlik kurması ve baskı uygulaması hukukun üstünlüğüne dayanan sistemi ortadan kaldırır.
'ADALETE DEĞİL İDEOLOJİLERE HİZMET EDER'
Kısacası hukuk devleti ile yargı bağımsızlığı arasında oldukça sıkı bir bağ vardır.
Gerek idari yargı gerekse anayasa yargısı, devleti idare eden siyasilerin keyfi, hakkaniyete aykırı ve eşitliği ortadan kaldırıcı uygulamalarının önüne geçecek hayati birer araçtır.
Yargılama süreçleri bağımsız bir şekilde yürütülmezse, varılacak kararlar siyasi iktidarın tekeline kalır ve adalete değil ideolojilere hizmet eder.
Böylece yönetimde olan siyasi görüşün egemenliğine muhalif olan kesimlerin hak ve özgürlükleri hukuka aykırı bir şekilde sınırlandırılır ve insan hakları yok sayılır. Tarihsel süreç, bunun acı ve yakın örnekleri ile doludur.
Halbuki yargının görevi, hukuki eşitliğin sağlanması ve iktidarın keyfi uygulama yapmasının engellenmesidir. Bu noktada mahkemelerin, hiçbir kişi veya kesimin veya siyasi otoritenin etkisi altında kalmadan karar verebilmesi gerekir.
Anayasamızın 136. maddesinde yargıçların, bağımsız ve hukuka uygun karar verirken hiçbir kesim tarafından kendilerine talimat verilemeyeceği, genelge gönderilemeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunulamayacağı belirtilmiştir. Kararlar tartışılabilir, eleştirilebilir ama egemenliği elinde bulunduranlar tarafından tehdit edici şekilde linç malzemesi haline getirilemezler.
'KKTC YETKİLİLERİNİN AÇIKLAMA YAPMAMASI KABUL EDİLEBİLİR DEĞİLDİR'
Mahkeme kararının ardından başka bir ülkenin siyasi liderliğinin, KKTC Yüksek Mahkemesi’ne, tehdit ve hakaret dolu bir jargon kullanmasını; hedef göstermesini bir kırılma noktası olarak görüyoruz. Ama daha da önemli olan Anayasa'ya göre yürütme erkini kullanan KKTC’deki yetkililerin, yargının bağımsızlığına yönelik tek bir açıklama dahi yapmamalarıdır. Bu, kabul edilebilir değildir. Bu gelecek nesillere izah edilebilecek bir şey değildir.
Biz Kıbrıs Türk Barolar Birliği adı altında örgütlü bulunan avukatlar olarak toplumun tüm kesimleriyle birlikte, yargının işleyişine dönük tüm saldırılara karşı hukuk devletinin temeli sayılan yargı bağımsızlığını her koşulda savunmaya devam edeceğimizi bildiririz.
Eylem kararının açıklandığı andan itibaren sahip çıkan, destek beyan eden, bunun adeta toplumsal bir harekete dönüşmesini sağlayan ve bugün bizzat buraya gelen herkese sonsuz teşekkür ederiz.”
Redd’in solisti Doğan Duru, Türkiye İşçi Partisi’ne katıldı
Müzisyen Doğan Duru, Twitter’dan yaptığı paylaşımla Türkiye İşçi Partisi’ne katıldığını duyurdu ve TİP’te örgütlenme çağrısı yaptı.
19-04-2021 14:52

İleri Haber
Redd grubunun solisti, bas gitaristi, söz yazarı ve besteci Doğan Duru, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) katıldığını duyurdu. Duru, ‘’Eleştirilerimi, fikirlerimi ve muhalif kimliğimi Türkiye İşçi Partisi ile yakın bulduğumdan, ben de partiye katılmış bulunuyorum’’ açıklamasını yaptı.
‘’Kendini özgürce üretmeye adamış bir sanatçı olarak üretmeye fazlasıyla devam edeceğim’’ ifadelerini kullanan Doğan Duru, Twitter hesabından şu açıklamayı yaptı:
‘’Mevcut siyasi partilerdeki atıllık, geçkinlik ve bagajı fazlalık ve zorbalık, insanların mutluluğu ve birbirleriyle kucaklaşması önündeki en büyük engeldir. Konuşabilen, düşüncesini ifade etmekten korkmayan, eleştiren, sorgulayan bir toplumun hayaliyle yıllardır düşüncelerimi ifade ettim. Yapay toplum sempatisi tarafından kızgın, kavgacı gösterilmiş olsam da susmadım. Kendini özgürce üretmeye adamış bir sanatçı olarak üretmeye fazlasıyla devam edeceğim.
Eleştirilerimi, fikirlerimi ve muhalif kimliğimi Türkiye İşçi Partisi ile yakın bulduğumdan, ben de partiye katılmış bulunuyorum. Sizleri de davet ediyorum…
Bu ülkenin ihtiyacı olan sevgidir, barıştır, umuttur, adalettir. İnsandan ve hayvandan, ağaçtan ve yaşadığımız gezegenden daha önemli bir şeyin olmadığını düşünüyor; bir çocuğun hayali gibi görmeden gerçeğe dönüştürebilmek için çabalamaya değer buluyorum.’’
Ben de aralarına katıldım... #inadıniradendir pic.twitter.com/8xc83KX5Hm
— DD (@reddvox) April 19, 2021
Bakan Karaismailoğlu: Marmara Bölgesi'nin en stratejik ve katma değerli projesi Kanal İstanbul olacaktır
Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin açıklamalarda bulunan Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, "Marmara Bölgesi'nin gelecek resminde yer alan en stratejik ve katma değerli proje, yapımına kısa bir süre sonra başlayacağımız Kanal İstanbul olacaktır" dedi.
19-04-2021 14:25

Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Kuzey Marmara Otoyolu incelemelerine katıldı.
Burada yurttaşların ve bilim insanlarının yaratacağı doğa tahribatı nedeniyle karşı çıkmasına rağmen AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "İsteseniz de istemeseniz de yapılacak" dediği Kanal İstanbul Projesine ilişkin açıklamalarda bulunan Karaismailoğlu, "Marmara Bölgesi'nin gelecek resminde yer alan en stratejik ve katma değerli proje, yapımına kısa bir süre sonra başlayacağımız Kanal İstanbul olacaktır" görüşünü savundu.
Bakan Adil Karaismailoğlu, “Kuzey Marmara Otoyolu’nu tamamladık, 1915 Çanakkale Köprüsü’nü gelecek yıl açarak Marmara ringini tamamlayacağız. Elbette Marmara Bölgesi’nin gelecek resminde yer alan en stratejik ve katma değerli proje, yapımına kısa bir süre sonra başlayacağımız Kanal İstanbul olacaktır. Dünyada yük trafiği artarken denizyolu taşımacılığı önemini artırarak Orta Koridor’un ve Kuzey Güney Koridoru’nun kesişiminde bulunan İstanbul, dünya ticaretinin odak şehri haline gelirken Boğazlar’dan geçen yük miktarının her yıl artacağı da açıkça görülmektedir. Yani, tehlikenin boyutları çok daha büyüdü. Bundan böyle canımız da güvende değil, malımız da çevremiz de. İşte bu yüzden Kanal İstanbul’u inşa ederek hem dünya ticaretindeki iddiamızı kuvvetlendireceğiz, hem de dünya mirası İstanbullumuzu ve İstanbulluları her yönden güvence altına alacağız” diye konuştu.
TTB bir kez daha uyardı: 'Çarkları durdurun, ölümler dursun'
Covid-19 salgınındaki rekor artış ve ölümler sürüyor. Sağlık Bakanlığı tarafından dün açıklanan 24 saatlik Covid-19 tablosuna göre, resmi rakamlarla 318 yurttaş daha hayatını kaybetti. Buna ilişkin TTB tarafından sosyal medyada bir grafik paylaşıldı.
19-04-2021 13:22

İleri Haber
Covid-19 kaynaklı resmi can kayıplarının rekor kırması üzerine TTB tarafından bir kez daha “Çarkları durdurun, ölümler dursun” çağrısı yapıldı.
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınındaki rekor artış ve ölümler sürüyor. Sağlık Bakanlığı tarafından dün açıklanan 24 saatlik Covid-19 tablosuna göre, resmi rakamlarla 318 yurttaş daha hayatını kaybetti. Buna ilişkin Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından sosyal medyada bir grafik paylaşıldı.
Paylaşımda, şu ifadeler kullanıldı:
Resmi rakamlarla dahi 1 Mart'tan bugüne ölümler 4,7 kat artıp 69'dan 318'e çıktı. Bu grafiği tersine çevirmek mümkün: Ekonomik destekle toplu çalışma (fabrika, atölye vb.) ve iş alanlarını (AVM, vb.) kapatın, zorunlu üretim dışında çarkları durdurun, ölümler dursun.
Resmi rakamlarla dahi 1 Mart'tan bugüne ölümler 4,7 kat artıp 69'dan 318'e çıktı.
— TürkTabipleriBirliği (@ttborgtr) April 18, 2021
Bu grafiği tersine çevirmek mümkün: Ekonomik destekle toplu çalışma (fabrika, atölye vb.) ve iş alanlarını (AVM, vb.) kapatın, zorunlu üretim dışında çarkları durdurun, ölümler dursun. pic.twitter.com/QhS20cvrc6