Geri Dönüşüm İşçileri Derneği'nden Mendillioğlu: Bugün yaşanan olayı bir iş cinayeti olarak tanımlıyorum

Geri Dönüşüm İşçileri Derneği'nden Mendillioğlu: Bugün yaşanan olayı bir iş cinayeti olarak tanımlıyorum

Geri Dönüşüm İşçileri Derneği adına Dinçer Mendillioğlu, bugün sabah saatlerinde atık işçilerinin kaldığı binada çıkan, 5 işçinin hayatını kaybettiği yangın üzerine İleri Haber'e konuştu.

Özgür Yılmaz - @ozguryilmaz344

Bugün sabah saatlerinde Ankara'da atık kağıt işçilerinin kaldığı binada yaşanan yangınla ilgili Geri Dönüşüm İşçileri Derneği'nden Dinçer Mendillioğlu ile konuştuk.

'BU İŞ SON SEÇENEKLERİ'

İleri Haber'e konuşan Mendillioğlu Ankara'da yangınla ilgili "Başka bir kurumdan bir arkadaşımız, sanki atık kağıt işçilerinden kaynaklanan bir ihmal varmış gibi lanse ettirmek istedi. Yangın sabah saatlerinde, Ankara şehir merkezine 1 kilometrelik bir mesafe olan İskitler bölgesinde, itfaiyeye 300 metre mesafede ortaya çıkıyor. Sabah saat 08.30 - 09.30 arasında 5 kişi bağıra bağıra ölüyorlar. Bunun açıklanabilir, izah edilebilir bir yanı yok. Ankara'da 2019 senesinde şehir merkezinde 5 insan böyle ölmez. Bu 5 insan sana sığınmış, Afgan mülteciler. Biz insan hayatına sahip çıkamıyoruz, mesele bu. Zaten bu insanların hayata tutunacağı bir yaşam alanı, bir işi olsa bu işi yapmazlar. Bu iş son seçenekleri. Bu insanlar son seçenekleri olan sokakta hayata tutunmaya çalışıyor ama yaşamını kaybediyor. Hem de çok ağır bir şekilde kaybediyor."

Mendillioğlu konuşmasına "Yakın mesafede yardıma gelen Urfalı atık kağıt işçileri oluyor. Onlardan birkaçı da müdahale etmeye çalışırlarken yaralanıyor, civar hastanelere sevk ediliyor. Şu an herkes orada sessiz bir şekilde bekliyor, bize sığınan 5 Afgan yurttaşın ölümü kanıksanmış bir şekilde orada duruyor" şeklinde devam etti. 

'MOLOZ YIĞINLARI KİRALANIYOR'

Yangının çıktığı bina ile ilgili Mendillioğlu "Kaldıkları bina, hem yaşama hem çalışma alanları. Yaklaşık 2005 senesinden beri Ankara'da çeşitli mahkemeler oluyor, İskitler sanayi bölgesinin boşaltılmasıyla ilgili. Burada kimi binalar boşaltılırken, kimi binalarda faaliyet devam ediyor. Boş olan kimi binalara, atık kağıt işçileri yerleşti. Kimini kiraladılar, kimi bomboş metruk binalar... Gözünüzde normal bir bina ya da depo gibi birşey canlanmasın, bildiğiniz moloz yığını aslında. Tamamen atıl durumdaki binalar bunlar. Bu da ayrı bir sömürüdür. Bazen de arkadaşlarımız boş görürlerse girerler, orada hem yaşarlar hem de mesleklerini yaparlar" ifadelerini kullandı.

'GÖRÜNMEZ İNSANLARIN GÖRÜNÜR OLMA MÜCADELESİ'

Atık kağıt işçilerinin sorunlarına dair ise "Yıllardır şöyle tarif ediyoruz aslında: Görünmez insanların görünür olma mücadelesi. Her gün binlerce insan kentlerde, bizim attığımız, tüketim çılgınlığımızdan meydana getirdiğimiz atıkları toplayarak hem ekonomiye hem ekolojiye doğrudan katkı veren insanlar... Bu atıklar çöp olacakken, bunun önüne geçiyorlar. Bizde çöp yakılıyor. Türkiye çöp dönüştürme konusunda çok geride. Dolayısıyla hem atıkların çöp olmasının önüne geçip bir meslek yaratıyorlar hem de doğaya katkıları oluyor. Bu insanlar bunları yaparken, biz bu insanların ne güvencelerini sağlayabiliyoruz, ne mesleklerini meslek olarak tanımlayabiliyoruz ne de herhangi bir istihdam açabiliyoruz. Ben bugün yaşanan olayı bir iş cinayeti olarak tanımlıyorum. Bugün Ankara'da yaşanan katliamı da şöyle tarif etmek istiyorum: Meclise 1 kilometre mesafede olan bir yer, ilgili kim varsa, belediyedir, kurumdur, bakanlıktır, kim varsa; bu kadar olanakla müdahale etmiyor. Ankara'nın ortasında barakalarında 10-15 kişi elektriksiz, içme susuz, tuvaletsiz, yaşamaktalar. Bu insanlar bu koşullarda yaşamaya çalışıyorsa bence dünyanın en onurlu işini yapıyorlardır ve bu şekilde ölmeyi hak etmiyorlardır. Bu olmasın diye bile bu işe bir düzenleme getirilmesi gerekmektedir" dedi. 

'ONURLARIYLA ÇALIŞIP HAYATA TUTUNDULAR'

Mendillioğlu "Sıfır atık projeleri konuşuluyor şu an, atık kağıt işçilerinin çalışma koşullarının düzeltilmesinde bahsediliyor ama sadece konuşuluyor. Sabahtan beri yanlarındaydık, yapayalnızlar. Kimseleri yok. İnsanlar kimsesiz ölüyorlar. Ne yapacaklarını da bilmiyorlar. Korkuyorlar. Kendilerinde suçluluk duygusu arıyorlar. Onurlarıyla çalışıp hayata tutundular. Hiç hak etmedikleri şekilde de katledildiler. Bu insanın kaderi olmamalı, fıtrat böyle bir şey olmamalı" diyerek konuşmasını noktaladı.