Gençlik Örgütleri, faşist saldırılara karşı Beyazıt'tan seslendi: 'Hep burada olacağız'

Gençlik Örgütleri, faşist saldırılara karşı Beyazıt'tan seslendi: 'Hep burada olacağız'

İstanbul Üniversitesi’nde meydana gelen gerici - faşist saldırılara karşı Beyazıt Meydanı’nda bir araya gelen Gençlik Örgütleri, burada basın açıklamasında bulundu.

Ersan Kınık - @ErsanKinik

İstanbul Üniversitesi’nde yaşanan faşist saldırılara karşı bir araya gelen gençlik örgütleri, Beyazıt Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Açıklamada, "Dün buradaydık, bugün buradayız ve hep burada olacağız! Rengimizle, dilimizle, Kürt kimliğimizle, devrimci ve mücadeleci geleneğimizle faşist saldırılarınıza karşı üniversitelerde ve Beyazıt Meydanı'ndayız!"  denildi. 

İstanbul Üniversitesi’nde meydana gelen gerici - faşist saldırılara karşı Beyazıt Meydanı’nda bir araya gelen Gençlik Örgütleri, burada basın açıklamasında bulundu. Basın açıklamasına Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatı Nagehan Avçıl ve İstanbul Tabip Odası (İSTABİP) yöneticilerinden Nazmi Algan da destek verdi.

Basın açıklamasından önce söz alan ÖHD’li avukat Nagehan Avçıl şu sözleri kaydetti:

“Birkaç gün önce üniversitenin kütüphanesinde, Kürt yurtsever-sosyalist öğrenci arkadaşlarımızın, faşistlerin saldırısıyla karşı karşıya kalması üzerine arkadaşların yaptığı basın açıklamasına biz de Özgürlükçü Hukukçular Derneği olarak katılıyoruz. Üniversitelerde çete yöntemiyle muhalif öğrencilerin sesinin bastırılmasına karşı, öğrenci arkadaşlarımızın, müvekkillerimizin yanındayız. Bu faşizan uygulamalara karşı, muhalif öğrencilerin her türlü hukuki taleplerinde ve mücadelelerinde yanındayız.”

ALGAN: ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ BİZİM İSTİKBALİMİZDİR

Avçıl’ın ardından konuşma yapan İstanbul Tabip Odası yöneticisi Nazmi Algan ise şu ifadeleri kullandı:

“Biz tabipler olarak herkesin sağlık hakkını, herkesin iyilik hakkını savunan bir meslek örgütü olarak, öürenciler üzerindeki bu faşist baskıları kınıyoruz ve öğrencilerin serbestçe öğrenim hakkını savunuyoruz. Her düzeyde üniversite gençliği bizim istikbalimizdir, geleceğimizdir. Onlara daha iyi hizmet vermeli, onları daha çok korumalıyız ama gördüğümüz kadarıyla son yıllarda üniversite öğrencilerinin yurt sorunu, barınma sorunu, karnını doyurma sorunu gibi çok önemli sorunları var. Devletin, bu çocukların üzerinde baskı kurmaktansa bunları bir an evvel halletmesini ve öğrencilerin hayatına daha sağlıklı ve daha güvenli bir şekilde devam etmesini temenni ediyoruz.”

Okunan basın metni ise şu şekilde:

Biz İstanbul Üniversitesi öğrencileri olarak her zaman buradaydık. Beyazıt Meydanındaydık.

Üniversitelerin açıldığı ilk günden itibaren arkadaşlarımız ülkücü faşist çetelerin taciz, takip ve saldırılarına maruz kalmışlardır.

8 Ekim Ankara Gar Katliamı anmasından sonra arkadaşlarımız bir grup faşist çete tarafından saldırıya uğramışlardır. Bu saldırı esnasında arkadaşlarımıza karşı ırkçı söylemlerde bulunulmuş ve saldırıda kadın arkadaşımız, "Kürt Kimliği" hedef alınarak ölümle tehdit edilmiş, sözlü taciz ve küfürlere maruz bırakılmıştır. Olay sonrasında burnu kırılan arkadaşımız hastaneye kaldırılmıştır. Suç duyurusunda bulunmak için güvenlik kamerası kayıtlarını isteyen arkadaşlarımız yönetim tarafından türlü bahanelerle geri çevrilmişlerdir. Bu da üniversitenin yönetimi ve ÖGB'nin faşist çeteyle işbirliği içinde olduğunu göstermektedir. Sistematik saldırılarına devam eden bu ülkücü faşist çete 11 Ekim Pazartesi günü toplu bir şekilde arkadaşlarımızı sözlü tacizlerle Hukuk Fakültesi Kütüphanesi'ne kadar takip etmişlerdir. Kütüphane önünde biriken faşist çetenin ÖGB ve polislerle olan diyalogları ve samimiyetleri, bu saldırıların danışıklı ve sistematik bir saldırı olduğunu gözler önüne sermektedir. Olayların gelişmesi esnasında İstanbul Üniversitesi'nde iyi öğrenci dostu olduğunu söyleyen Dekan Ömer Ekmekçi can güvenliğimiz tehlike altındayken "bu olayın kendilerini bağlamadığını, kütüphaneden çıkmamız gerektiğini" söyleyerek iyi öğrenci dostu değil faşist çetenin dostu olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Ayrıca salı günü derse girmek için okula giden arkadaşlarımızı takip eden polis ve ÖGB'nin haber vermesiyle birlikte, içlerinde okul öğrencisi olmayan kişileri de barındıran faşist çete okul içerisinde toplanmaya başlayıp ellerindeki bıçaklarla gözdağı vermeye başlamışlardır. Bu esnada okul kapısında bekleyen arkadaşlarımız polis tarafından toplu bulundukları bahane gösterilerek dağıtılmaya çalışılmış, arkadaşlarımızı bıçakla tehdit eden faşist kişi ÖGB'ler tarafından okula alınmıştır.

Günlerdir yaşanılan sistematik ırkçı faşist saldırıların devlet, polis, ÖGB, ve okul yönetimi destekleriyle gerçekleştiğini biliyoruz. Nitekim iktidar maşası küçük ortak Devlet Bahçeli'nin "elindeki kılıcı sallayarak", ülkücü faşist çeteleri kastederek "elinizden zülfikarı eksik etmeyin!" demesiyle birlikte faşist çeteler sosyal medyadan devrimcileri hedef göstermeye ve Kürt Kimliği üzerinden tehdit ve tacizlere başlamıştır.

Bu saldırılar geçtiğimiz aylarda katledilen HDP'li Deniz Poyraz'ın ve Konya'da gerçekleştirilen Kürt bir aileye dönük katliamdan bağımsız olmadığını biliyoruz.

Bu saldırılar gençliğin mücadeleci kimliğinedir! Bu saldırılar bizim Kürt kimliğimizedir! Bu saldırılar bizim dilimize ve Beyazıt geleneğinedir!

Ne bizim demokrasi ve özgürlük mücadele tarihimiz ne de İstanbul Üniversitesi'nin mücadele tarihi bu saldırılara yenik düşmedi ve düşmeyecektir.

‘DÜN BURADAYDIK, BUGÜN BURADAYIZ VE HEP BURADA OLACAĞIZ’

Dün buradaydık, bugün buradayız ve hep burada olacağız! Rengimizle, dilimizle, Kürt kimliğimizle, devrimci ve mücadeleci geleneğimizle faşist saldırılarınıza karşı üniversitelerde ve Beyazıt Meydanı'ndayız!

Bütün sıra arkadaşlarımızı, demokratik kitle örgütlerini ve halkımızı bu faşist saldırılara karşı mücadeleye çağırıyoruz.”

Basın açıklaması, “Ferman devletin üniversiteler bizimdir”, “Beyazıt faşizme mezar olacak”, “Beyazıt goristan ji bo faşistan”, “Yaşasın öğrenci dayanışması”, “Jin, jiyan, azadi”, “YÖK, polis, medya bu abluka dağıtılacak” sloganları ile sona erdi.

 

DAHA FAZLA