'Geçinemiyoruz' diyenler Ankara'da buluştu: 'Savaşa ve Diyanet'e ayrılan bütçe halka ayrılsın'

'Geçinemiyoruz' diyenler Ankara'da buluştu: 'Savaşa ve Diyanet'e ayrılan bütçe halka ayrılsın'

Türkiye'nin dört bir yanında 'Geçinemiyoruz' diyenler eylemlerde bir araya geliyor. Ankara'da da, Batıkent Emek ve Demokrasi Güçleri'nin çağrısıyla yapılan eylemde yurttaşlar bir araya geldi, "Savaşa ve Diyanet'e ayrılan bütçe halka ayrılsın" denildi.

İleri Haber

Ekonomik krizin derinleştiği Türkiye'de, emeğiyle yaşayanlar yoksulluğa ve zamlara karşı farklı kentlerde düzenlenen eylemlerde bir araya gelmeye devam ediyor. 

Batıkent Emek ve Demokrasi Güçleri de "Yoksulluğa, Krize ve Zamlara Karşı Buluşuyoruz" diyerek bugün saat 16.00’da Ankara Batıkent'te yer alan Batıkent Murat Karayalçın Parkı’nda düzenlenen eylemde buluştu. 

Yapılan basın açıklamasında zamlar ve fahiş fiyatlara karşı ücretlerin yetersizliği hatırlatılırken, "İşçilere, emekçilere yaptıkları tek tavsiye "porsiyon küçültmek" olanların halkı çok umursadığı söylenemez. Onlar karlarına kar katmaya devam ederken hayatın gerçek yüzü ile bizler uğraşmaya çalışıyoruz" denildi. 

'SAVAŞA VE DİYANET'E AYRILAN BÜTÇE HALKA AYRILSIN'

"Eğitime bütçe yok, sağlığa bütçe yok, ulaşıma bütçe yok. "Halk aldığı hizmeti karşılamak zorunda" diyorlar ama konu savaş olunca, konu Diyanet olunca en fazlasından bütçe var" ifadelerinin yer aldığı açıklamada, "Savaşa ve Diyanet'e ayrılan bütçe halka ayrılsın" denildi. 

Batıkent Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından yapılan açıklamada çözümün örgütlü mücadele olduğu vurgulanırkeni, "Mücadelemizi büyütürsek soframız da büyür" ifadeleri kullanıldı. 

BASIN AÇIKLAMASI

Yurttaşları bir araya getiren eylemde yapılan basın açıklamasının tamamı şöyle: 

"Şanslı olup markete gidebilenlerin, kasadan çıkarken canının yandığı günlerden geçiyoruz. Biraz dikkat edin çıkış kapısına, parayı ödedikten sonra uzun uzun kasa fişine bakan insanlar goreceksiniz. Barkod okuyucu ürünü yanlışlıkla çift okumuştur, belki etiket fiyatı kasadakiyle uyumsuzdur ya da fişteki rakamları şöyle kafadan hızlıca toplasan yekünle tutmayacaktır. Bir umut işte.. Sonra çok çabuk yüzleşiliyor market kasasında hata olmayacağıyla. Hepsi tutuyor, hem de kuruşuna kadar.

Durum gerçekten parlak değil Erdoğan'in Üsküdar da reklamcılarıyla market dolaşıp "Fiyatlar uygun" demesinin üzerinden henüz 24 saat geçmeden TÜİK eylül enflasyonunu açıkladı. Rakamlar Erdoğan'ı yalanlıyor. Gıda fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 30 düzeyinde, Aylık artışın yandan fazlası gıda, konut ve ulaşımdan! Üstelik bu yüksek rakam iktidar ayıbını örtmekte mahir TÜİK'in oranı. DİSK'in araştırmasına göre ise enflasyon yüzde 40 düzeyinde. Fiyat artışları ücretlere de hiçbir şekilde yansımıyor. Asgari ücret ocaktan bu yana sabit. Toplu sözleşmelerdeki altışar aylık zamlar mutfak enflasyonunun çok altında.

Zamlar tabiki sadece gıda fiyatlarıyla kalmadı. Kiralar neredeyse iki katına çıktı. 2020'de 4 milyon insanın elektriği borç yüzünden kesilmişken, 2021'de yine defalarca elektriğe yüksek zam yapıldı. Isınma desen, doğal gaza daha yeni yüzde 15 zam yapıldı. Benzin, mazot, LPG... Listenin ucu bucağı yok.

Peki hayatın pahalı olması, açlık ve yoksulluk sorunlarından kaynaklı intiharlanın arka arkaya oluyor olmasi patronların ve hükümetin umurunda mı? İşçilere, emekçilere yaptıkları tek tavsiye "porsiyon küçültmek" olanların halkı çok umursadığı söylenemez. Onlar karlarına kar katmaya devam ederken hayatın gerçek yüzü ile bizler uğraşmaya çalışıyoruz.

Peki ya kadınlar! Hem krizin hem pandeminin hem de patriarkal kapitalizmin bedelini en çok onlar ödüyor. Güvencesiz, uzun mesailerle çalıştırıldıkları yetmez gibi düşük ücrete mahkum bırakılıyorlar. Evde artan bakım emeği yükü ise katmerlenerek büyüyor. Tencereler boş, yemek kaynamıyor!

Eğitime bütçe yok, sağlığa bütçe yok, ulaşıma bütçe yok. "Halk aldığı hizmeti karşılamak zorunda" diyorlar ama konu savaş olunca, konu Diyanet olunca en fazlasından bütçe var. Savaşa ve Diyanet'e ayrılan bütçe halka ayrılsın. Çocuklarımız eşit bir şekilde eğitim alsın. Herkes nitelikli ve eşit sağlık hizmetinden faydalansın!

Halkımız bulundukları tüm üretim hatlarında, atölyelerinde, okullarında, mahallelerinde mücadeleyi örgütlemezse; ne halka ekmekten fazlasını layık görmeyen anlayış ne de patron ve Erdoğan'in ihtişamlı sofraları biter. Hak kayıplarının önlenmesinin, sermayenin saldırılarının engellenmesinin, fatura ve temel tüketime yapılan zamların kaldırılmasının, özelleştirilmelerin durdurulmasının tek garantisi emekçi halkın örgütlü mücadelesidir. Mücadelemizi büyütürsek soframız da büyür. Yaşasın orgütlü mücadelemiz."