Gazi Katliamı'nda hayatını kaybedenler, katliamın 25. yılında anıldı

Gazi Katliamı'nda hayatını kaybedenler, katliamın 25. yılında anıldı

22 kişinin hayatını kaybettiği Gazi Katliamı'nın 25'inci yılında, hayatını kaybedenler mezarı başında anıldı.

İleri Haber

Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995’te yaşanan katliamda hayatını kaybeden 22 kişi, katliamın 25. yılında anıldı.

Katliamda hayatını kaybedenlerin yakınlarının, siyasi partilerin ve yurttaşların katıldığı anma töreni Gazi Cemevi’nden başladı. Anma, Gazi Cemevi’nden karakola yapılan yürüyüşün ardından, mezarlıkta son buldu.

Yapılan yürüyüşün ardından okunan basın açıklaması ise şu şekilde:

"Bugün 12 Mart. Yine yüreklerimizde aynı öfke, aynı acı ile Gazi Mahallesi ve Ümraniye'de katledilen canlarımızı anmak için toplandık. Onlara olan vefa borcumuzu yerine getirmek için bir kez daha katledildikleri yerdeyiz. 

Sevgili dostlar, bundan tam 25 yıl önce 12 Mart 1995’te İsmetpaşa Caddesi’nde, bagajında şoför Mesut Efe'nin cesediyle birlikte ilerleyen ticari taksiden açılan ateşle, Dostlar, Cihan, Yavuz Kardeşler, Doğu kahvehaneleriyle, Sarıcıoğlu pastanesi kurşun yağmuruna tutulmuş, Doğu Kahvehanesi'nde oturan Halil Dede hayatını kaybederken 5'i ağır 25 kişi yaralanmıştı. Gazi halkı için bu tür saldırılar yeni değildi. Baskı, terör hiçbir zaman eksik olmamıştı Gazi halkının üzerinden. Gazi halkı alışıktı böyle saldırılara. Ama alışık olmak kanıksamak anlamına gelmiyor, tam tersine öfkeyi kabartıyordu. Kabaran öfkeyle halk bir anda sokakları doldurdu. Eli kanlı katillerin amacı halkı birbirine kırdırmak suretiyle Alevi-Sünni çatışması yaratmaktı. Ama Gazi Halkı provokasyonu yapanı da, yaptıranı da, nedenini de biliyordu. Amaç Gazi'de devrimci muhalefeti sindirmek ve tüm devrimci, demokrat halka gözdağı vermekti. 

Saldırı Alevisi, Sünnisiyle tüm halkaydı. Katiller nasıl oldu da, Gazi gibi polis devriyelerinin her zaman çok yoğun olduğu bir yerde, ellerini kollarını saklayarak ortadan kayboldu. Bunun açıklamasını Gazi Halkı biliyordu. Bu nedenle öfkesi sel oldu ve Gazi Karakolu'na akmaya başladı. Katillerin yakalanması ve cezalandırılmasını isteyen Gazi halkına, bu kez de, halkın can ve malını korumakla görevli olması gereken devlet güçleri tarafından, dünya basınının gözü önünde, hedef gözetilerek otomatik silahlarla ateş edilmiş, bulunduğumuz ve karanfillerimizi bıraktığımız bu yerde onlarca kişinin ölümüne yüzlerce kişinin yaralanmasına neden olunmuştur. 

Gazi Halkı'nın zalime ve zulme direnişi, sokağa çıkma yasağına, katliamlara, devletin polisinin sergilediği vahşet görüntülerine, 18 şehit, yüzlerce yaralıya rağmen 3 gün boyunca sürmüştür. Birçok ilde ve Avrupa ülkelerinde Gazi halkına destek yürüyüşleri yapılmış, Ümraniye'de Gazi halkına destek vermek, katliamı protesto etmek isteyen kitleye, bir okulda pusuya yatmış katiller tarafından ateş edilerek 4 canımız katledilmiştir. Günlerce ülkenin gündemine oturan direnişte, basında da çok net görüldüğü üzere vuranların kim olduğu belli olmasına rağmen, açılan göstermelik davada yargılanan katiller cezalandırılmadı. Sadece katil polislerden Adem Albayrak'a 4 kişiyi öldürmekten 3.5 yıl, Mehmet Gündoğdu'ya 2 kişiyi öldürmekten 1 yıl 8 ay ceza verildi. Yani dostlar, günlerce süren olaylardan sadece 2 polis sorumlu tutuluyordu. Gazi'de yaşanan bu katliamdan; dönemin başbakanı Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Hanife Avcı, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, İstanbul Emniyet Müdürü Nejdet Menzir ve bunların tetikçileri sorumludurlar ve cezalandırılmalılar. 

Koçgiri'de, Dersim'de, Maraş'ta, Sivas'ta, Gazi'de, 19 Aralık Hapishanelerde, Gezi'de, Cizre'de, Sur'da, Suruç'ta, Ankara Garı'nda aynı katliam zihni Türkiye halklarına reva görüldü. Bugün, ülke yoğun bir tecrit altında. KHK'lerle emektarlar işlerinden atıldı. Kayyum iradesi ile halkların iradesi yok sayıldı. Kadın cinayetleri %70 oranında arttı. Çocuk istismarı %90'lara vardı. İnanç diktası ve asimilasyon cenderesinde tüm okullarda zorunlu din dersleri, her okula mescit yaklaşımı ile Alevilere ve inanç kimliklerine zulüm uygulanmakta. Basın, cemevi ve kurum yöneticileri hukuksuzca tecrit edilmekte, siyasi soykırım operasyonları ile hukuksuzluğun en derini yaşatılmakta. Basın cendereye alınmış, halkların haber alma hakları yok edilmek istenmektedir. Hukuk iktidarın denetiminde tiyatroya dönüştürülmüştür. Hukuk ayaklar altına alınarak adil bir yargılama yapılmıyor. Adalete açlığımız gittikçe büyüyor. ÇHD'li tutsak avukatlar 3 Şubat'tan bu yana açlık grevinde. Adil yargılanma talebi ile Mustafa Koçak ölüm orucu direnişinin 254. gününde. Grup Yorum üyeleri 17 Mayıs'ta başlatmış oldukları süresiz açlık grevlerini iki üyesi ile ölüm orucu direnişine çevirmiştir. Helin Bölek ölüm orucunun 266, İbrahim Gökçek ise 269. gününde. Dün, Armutlu Cemevi ve Grup Yorum direnişçilerinin bulunduğu direniş evi polis tarafından basıldı. Gece 3'te yapılan baskında morga dahi girilmiş ve morgda bulunan cenazeye bile bakılmıştır. Helin Bölek ve İbrahim Gökçek zorla müdahale için Ümraniye Hastanesi'ne götürülmüştür. Çok sayıda kişi gözaltına alınmıştır.

Ülke, Suriye'de bir savaşa sürüklenmekte, savaşın yarattığı insani kriz derinleşmektedir. Emperyalizm ve işbirlikçilerinin politikaları yüzünden insanlar yapay sınırlarda köle hukukuna tevdi edilmekte ya da şantaj aracı olarak görülmekte, Ekonomi, örtülü ödeneklere teslim edilmiş, ülke ekonomisi ailelere peşkeş çekilir hale gelmiştir. Raf ömrünü dolduran rejim, Türkiye halklarını da kendi diktalarına kurban etme pesindedir. Türkiye halkları genel bir tecrit politikası içerisinde intihara sürüklenmektedir. Bir cinnet ittifakına dönüşen beka sorunu şizofrenisi halklara yeni katliamın kapısını aralamakta. Ve bizlere düşen halklarımız ve onurlu bir gelecek için direnmektir. Şehitlerimizi anarken onlara da sözümüz olsun umut ettikleri geleceğin onurlu takipleri olacağız. 

Son olarak hepinize katılımızdan dolayı teşekkür ederiz. Bizler devletin polisiyle öldürülen tüm canlarımızın mücadelesini son nefesimize dek devam ettireceğiz. Yeni canların öldürülmemesi için aramızda gezinen katillerin, Gazi olaylarını planlayan, organize eden sorumluların bulunarak cezalandırılmasını istiyoruz. Binlerce eli silahlı katilin karşısına sadece yürekleriyle çıkan, binlerce katilin onlar karşısında nasıl korkak ve aciz olduklarını, halkın gücünü tüm Türkiye’ye gösteren şehitlerimizi ve Gazi halkını selamlıyoruz."

GAZİ KATLİAMI'NIN ÜZERİNDEN 25 YIL GEÇTİ

25 yıl önce, Gazi Mahallesi'nde bulunan  Öntaş, Dostlar ve Yavuz kahvehaneleri ile Sarıoğlu Pastahanesi'ne düzenlenen silahlı saldırıda 76 yaşındaki Halil Kaya hayatını kaybetti, 25 kişi de yaralandı. Saldırı sonrası, yaklaşık 15 bin kişi Gazi Cemevi önünde toplanarak yürüyüşe geçti.

POLİS, KATLİAMI PORTESTO ETMEK İSTEYEN HALKA SALDIRDI

Karakola yürüyen halkın üzerine polisin ateş açması sonucu 12 kişi katledildi. Hayatını kaybedenlerin cenazelerini almak için yürüyüşe devam eden halka tekrar saldıran polis, 5 kişiyi daha katletti.

14 Mart günü, sokağa çıkma yasağı ve onca ölüme rağmen direnişin bir türlü bastırılamaması üzerine bölgeye 5 bin kişilik askeri birlik sevk edildi. Böylece çatışmalar yoğunlaştı, yaralı sayısı sürekli artıyordu.

1 MAYIS MAHALLESİ'NDE POLİS SALDIRISI: 5 KİŞİ KATLEDİLDİ

Öte yandan, katliamı 1 Mayıs Mahallesi'nde protesto etmek isteyen halka da polis saldırdı,15 Mart günü 5 kişi hayatını kaybetti. Gazi ve 1 Mayıs mahallelerinde sokağa çıkma yasağı ilan edildi, devlet fiili OHAL uyguladı. Eylemler, 3. günün sonunda halk komitesinin taleplerinin kabul edilmesiyle duruldu. 16 Mart günü cenazeler teslim edildi, sokağa çıkma yasağı kaldırıldı.

Çatışmaların sona ermesiyle, Gazi ve 1 Mayıs Mahallesi'nde toplam 22 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi yaralandı ve binlerce kişi gözaltına alındı.