Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe, görev başındayken polisler tarafından gözaltına alındıktan sonra darp edilerek katledilişinin 24. yılında mezarı başında anıldı. Atışalanı Esenler Kemer Mezarlığı’nda düzenlenen anmaya Metin Göktepe’nin gazetesi Evrensel’in çalışanları, ailesi, meslektaşları, basın örgütlerinin temsilcileri ve dostları katıldı.

METİN GÖKTEPE KİMİR?

Metin Göktepe, 10 Nisan 1968’de Sivas'ın Gürün ilçesine bağlı Çipil köyünde dünyaya geldi. Hayatının ilk 11 yılını Sivas’ta geçiren Göktepe, geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan, 8 çocuklu bir ailenin 7. çocuğuydu. 1979’da annesi ve babasından hemen önce küçük kardeşi Aziz ile birlikte İstanbul’a geldi. Göktepe, 1989 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’ne girdi ve üniversitede öğrenci gençlik mücadelesinin aktif bir üyesi oldu. Gazeteciliğe 1992 yılında Gerçek dergisinde başlamış, daha sonra 1995 yılında da Evrensel Gazetesi’nde muhabirlik yapmaya başladı.

GÖKTEPE’Yİ KATLEDENLER YARGILANMADI

Davaya bakan savcı Erol Canözkan, Göktepe’nin katledilmesiyle ilgili “Çay bahçesinden düşmüştür” dedi. Dönemim siyasileri ise Göktepe’nin katillerini korudu. Kamuoyunun baskısıyla sadece 8 polis yargılandı.

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, “Cinayeti polis işlemiştir tabirini beğenmiyorum” dedi. Yine o dönem İçişleri Bakanı olan Meral Akşener ise talimat vererek cinayet suçundan yargılanan ve daha önce açığa alınmış 11 polis memurunun görevlerine iade edilmesini sağladı.

NE OLMUŞTU?

8 Ocak 1996 tarihinde cezaevinde öldürülen iki tutuklunun cenazesini izlemek için görevi başındayken polislerce toplu halde gözaltına alınmıştı.

Gözaltına alınan Göktepe, polislerce darp edilerek katledilmişti.

Dönemin İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan 11 Ocak 1996 günü 32. Gün programında, “Konuyla ilgili tam bilgim yok. Ancak son gelen bilgiler Metin Göktepe'nin duvardan düşerek öldüğü şeklindedir!” diye bir açıklama yapmıştı.

Duvardan düştüğü iddia edilen gazetecinin ‘kamuoyu baskısıyla’ gözaltında dövülerek öldürüldüğü kabul edilmek zorunda kalınmıştı.

Şubat 1999 yılında yapılan mahkemeyle alınan kararla 11 memurdan altısına 7 yıl 6 ay hapis cezası verilmiş, usul yönünden bozulan dava kapsamında 5 Mayıs 1999'da Yargıtay tarafından, ceza alan altı memurdan beşinin cezası onanmış sanık emniyet amirine verilen ceza esastan bozulmuştu.