Gazete RED yazarları ve destekçileri TİP'e katıldı: 'Birlikte yürüyelim'

Gazete RED yazarları ve destekçileri TİP'e katıldı: 'Birlikte yürüyelim'

Türkiye’nin birçok ili ve dış ülkelerden RED yazarları ile destekçileri TİP’e katıldıklarını duyuran bir deklarasyon yayınladı.

İleri Haber

Gazete RED yazarları ve destekçileri TİP’e katıldıklarını duyurdu. Deklarasyonda "Tüm işçileri, emekçileri, yoksulları, devrimcileri Türkiye İşçi Partisi’nde birleşmeye, gücümüze güç katmaya çağırıyoruz" ifadeleri kullanıldı.

Gazete RED yazarları ve destekçileri "İşçilere ve devrimcilere çağrı: Birlikte yürüyelim!" başlıklı bir deklarasyon yayınladı. Deklarasyonda Adana, Amasya, Ankara, Antakya, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bartın, Çanakkale, Eskişehir, Giresun, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Muğla, Sakarya, Samsun illerinden ve Almanya, İngiltere, İsviçre, Kazakistan, Polonya, Rusya, Ukrayna’dan RED yazarları ve destekçilerinin Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) katılma kararı aldıkları belirtildi.

Dinci/faşist zihniyetin Türkiye'yi uçuruma sürüklediği belirtilen deklarasyonda ortak paydalar dahilinde birleşik mücadelenin önemine vurgu yapılırken "Dünya geneline yayılan çürüme de, o çürümenin Türkiye’de bürünmüş olduğu dinci/faşist kılık da ancak örgütlü işçilerin sorumluluk üstlenerek gidişata el koymasıyla aşılabilir. Ortada reformlar yoluyla ıslah edilebilecek bir düzen yoktur. Bir bütün olarak dünya proletaryası ve elbette onun parçası olan Türkiye işçi sınıfı kaçınılmaz bir ‘son kavga’yla yüzleşecektir. Zira içinde yaşadığımız savaşlar ve iç savaşlar çağı, pek çokları için unutulmuş da olsa, aynı zamanda proleter devrimler çağıdır. Her türden gericiliğin geriye ittirmeye çalıştığı tarih çarkını yeniden ileriye doğru çevirecek, insana gerçek bir medeniyet kapısını açacak yegane alternatif, işçilerin önderliğinde gerçekleşecek sosyalist bir devrimdir. İnsanlığın ve gezegendeki tüm canlıların geleceği için, -son kavgayı işçi sınıfı kazanmak zorundadır" denildi.

RED yazarları ve destekçilerinin TİP'e geçtiklerini duyurduğu deklarasyonunun tamamı şu şekilde:

TARİHİN EN KRİTİK ANINA DOĞRU İLERLERKEN…

Tüm dünyada zenginler daha zengin, yoksullar daha yoksul hale geliyor. Servet giderek daha az elde birikirken, sefalet genelleşiyor. Hem ülkeler arasında, hem de tek tek ülkelerin kendi içinde eşitsizlik büyüyor. Gezegendeki doğal denge yok oluyor, insani değerler sürekli aşınıyor. İşçi sınıfı ve yoksullar tüm dünyaya yayılan bölgesel savaşlar ve uluslararası gerilimlerle her gün daha büyük acılara sürükleniyor. Bu, hem gezegenimiz hem de üzerindeki medeniyet açısından sürdürülemez bir durumdur. İnsanlık ya bu durumu bir sosyalist devrimle aşacak ya da yok oluşa sürüklenecektir.

ÇATIŞMALARIN KAVŞAK NOKTASINDA…

Dünyanın içinde bulunduğu durumun en çıplak gerçekliğe dönüştüğü yerde, bütün emperyalist güçlerin ve bütün çatışmaların kesiştiği coğrafyadayız. Yeraltı ve yerüstü zenginliklerinden gözleri kamaşan emperyalistler, yerel çelişkileri ve kuvvetleri de kullanarak Ortadoğu’yu tam bir savaş ve iç savaş sahasına çevirdi. Tüm bir Ortadoğu, kazananı olmayan milli, dini, mezhepsel çatışmalarla kan gölüne döndü. Buradan ya devrimci bir çıkış bulacağız, ya da savaş ve iç savaş ateşiyle kavrulacağız.

FAŞİZME BİR ADIM KALA…

Dünyaya ve bölgemize hakim olan cehennem manzarasının tam da ortasında, hızla kıyamete sürüklenen bir memlekette yaşıyoruz. İktidarı hileli seçimlerle gasp etmiş, sermayesi cehalet, gıdası rüşvet, silahı cinayet olan bir şer şebekesiyle muhatabız. İşçiye iş cinayetini, kadına “namus” cinayetini, çocuğa istismar cinayetini reva gören gözü dönmüş gericilerin iktidarı altında artık mutlak yoksulluk ve açlıkla sınanmaya başladık. Bu gerici sürü, önce zaten bütün çivileri oynamış olan cumhuriyeti darmadağın etti, demokrasi ve adalet kırıntılarını bitirdi, sonra kendi arasındaki güç savaşıyla ülkeyi tam bir tımarhane ortamına sürükledi. Gelinen son noktada, elinde bir ‘Saray’, dilinde saltanat söylemiyle, emeğe ve emekçiye azgınca saldıran bir iktidar var. Daha vahimi, sırf iktidarda kalabilme uğruna ülkeyi savaş cehennemine sürüklüyorlar; dinci/faşist çeteler yaratıp iç savaş dinamiklerini büyütüyorlar. Evet, önümüzdeki gündem, dincilikle bezenmiş yeni türde bir faşizmin memleketimize hakim olup olamayacağı konusudur.

EN SONUNCU KAVGAYA HAZIRLANMAK İÇİN…

Dünya geneline yayılan çürüme de, o çürümenin Türkiye’de bürünmüş olduğu dinci/faşist kılık da ancak örgütlü işçilerin sorumluluk üstlenerek gidişata el koymasıyla aşılabilir. Ortada reformlar yoluyla ıslah edilebilecek bir düzen yoktur. Bir bütün olarak dünya proletaryası ve elbette onun parçası olan Türkiye işçi sınıfı kaçınılmaz bir ‘son kavga’yla yüzleşecektir. Zira içinde yaşadığımız savaşlar ve iç savaşlar çağı, pek çokları için unutulmuş da olsa, aynı zamanda proleter devrimler çağıdır. Her türden gericiliğin geriye ittirmeye çalıştığı tarih çarkını yeniden ileriye doğru çevirecek, insana gerçek bir medeniyet kapısını açacak yegane alternatif, işçilerin önderliğinde gerçekleşecek sosyalist bir devrimdir. İnsanlığın ve gezegendeki tüm canlıların geleceği için, -son kavgayı işçi sınıfı kazanmak zorundadır.

TÜRKİYE İŞÇİ SINIFININ PARTİSİNİ BÜYÜTECEĞİZ…

Bugün insanlığı esir almış bütün sorunların üzerindeki sorun işçi sınıfının örgütsüzlüğüdür. Başka deyişle, insanlığın çektiği tüm acıların kökeninde, iktidarı alarak bu acılara son verecek devrimci bir işçi sınıfı liderliğinin bulunmaması yatıyor. Bu boşluk, Türkiye’de kendisini fazlasıyla hissettiriyor. Sendikal örgütlülüğü yok edilmiş, milli kökenine ya da mezhebine göre bölünmüş işçiler her türden gericiliğin elinde oyuncak haline geliyor. Sosyalist solun işçi sınıfıyla bağları çok zayıf. Bu durum keskin bir biçimde değişmek zorundadır. Türkiye işçi sınıfının, farklı kimlikleri aşan, burjuva siyasetinin karşısına dikilecek, dinci/faşist çeteleşmeyi dağıtacak, işçi sınıfı iktidarını yeniden güncel bir alternatif haline getirecek devrimci bir işçi sınıfı partisine ihtiyacı vardır; devrimci sosyalistlerin ise bir parti içinde işçi sınıfıyla bütünleşmeye, devrimciliği sınıf mücadelesinin içine yerleştirmeye…

Türkiye İşçi Partisi, bugün çok daha fazla işçinin, emekçinin, yoksulun yüzünü döndüğü bir parti haline gelmiştir. Farklı geleneklerden ve deneyimlerden gelen, devrimci bir atılım için irade göstermeye niyetli tüm sosyalistlerin, tüm öncü işçilerin bir parti çatısı altında birleşmeye çağırıyoruz. Bu birlik iki temel üzerinde yükselecektir: Parti programı ve devrimci ilkeler...

İŞÇİLERİN KENDİ PARTİSİNİ DEVRİMCİ TEMELLER ÜZERİNDE İNŞA EDELİM!

Devrimci partinin bir ‘kuruluş’a indirgenemeyeceğini, kitle mücadelelerinin içinde adım adım inşa edileceğini biliyoruz. Önderlik başta olmak üzere her kademesinde işçilerin, özellikle de kadın ve genç işçilerin inisiyatifini geliştiren, kendi içinde ve sınıfla ilişkilerinde alabildiğine demokratik davranan bir parti yaratacağız. Demokratik merkeziyetçiliği lafta bırakmayacağız. Partinin her bir üyesinin söz hakkını kutsal sayıyoruz. Çünkü yoldaşça tartışmalardan korkmuyoruz. Bütün öfkemiz sermaye düzenine ve o kokuşmuş düzenin hizmetindeki karşıdevrimcilere yönelecektir.

İŞÇİ SINIFININ İKTİDARI FETHİ İÇİN HAZIRLANALIM!

İşçi sınıfının devrimci önderliği, kendini işçilerin üzerinde gören, işçi sınıfı adına karar alabileceğini zanneden ‘seçilmişler’ topluluğu değildir. Sendikaları ve solu bu türden bürokratik tortulardan temizleyeceğiz. Partimiz, sınıfın en mücadeleci ve kararlı öncülerini kendi örgütlerinde birleştirecektir. İşçi sınıfının gündelik mücadeleleriyle iktidarı alma zorunluluğu arasında bağı kuracak olan yegane güç, partide örgütlenmiş öncü işçilerdir. Evet, devrimci parti artık kötü bir müsamereye dönüşmüş olan seçimlere katılabilir fakat bunu ancak iktidarın devrimci fethine olan ihtiyacı anlatmak için yapar. Türkiye İşçi Partisi’nin milletvekilleri bunu yaptıkları için parti işçiler ve yoksullar nezdinde görünür olmuş, büyük saygınlık kazanmıştır. Öte yandan, esas işimiz, tüm devrimci araçları ve örgütlenme biçimlerini kullanarak, sermaye sınıfını ekonomik ve siyasi olarak mülksüzleştirmek, servetin ve iktidarın işçi sınıfı ve yoksul halkın denetimine geçmesini sağlamaktır. Bunu bir an olsun aklımızdan çıkarmayacağız.

Burada özetlenen fikir ve ilkelerde Türkiye İşçi Partisi yönetimiyle mutabık kalarak partiye katılma kararı aldık. Tüm işçileri, emekçileri, yoksulları, devrimcileri Türkiye İşçi Partisi’nde birleşmeye, gücümüze güç katmaya çağırıyoruz.

Adana, Amasya, Ankara, Antakya, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bartın, Çanakkale, Eskişehir, Giresun, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Muğla, Sakarya, Samsun illerinden ve Almanya, İngiltere, İsviçre, Kazakistan, Polonya, Rusya, Ukrayna’dan RED yazarları, destekçileri...