Fosil kalıntılarını 'yalamak' doğru bir yöntem midir?

Fosil kalıntılarını 'yalamak' doğru bir yöntem midir?

Bir televizyon programında arkeologların fosil kalıntılarını yalayarak tespit ettiği sorusu üzerine başlayan tartışmalara kapsamlı bir yanıt geldi. Evrim Ağacı bu yöntemin nasıl kullanıldığı, güncel bir yöntem mi olduğu gibi sorulara cevap verdi.

Bir televizyon programında arkeologların buldukları taşları ayırt etme yönteminin konu edilmesinden sonra başlayan tartışmalara kapsamlı bir yanıt makalesi geldi.

Geçtiğimiz hafta yayınlanan “Kim Milyoner Olmak İster? Yarışmasında sorulan “Arkeologların buldukları taşların gerçekten fosil mi, yoksa sıradan bir taş mı olduğunu ayırt etmek için hangi yöntemi kullanırlar” sorusunun doğru cevabı olarak yalama yöntemini kullandıklarının söylenmesinden sonra başlayan tartışmalara dair kapsamlı bir yanıt 'Evrim Ağacı'ndan geldi.

Evrim Ağacı konuyla ilgili makalesinde öncelikle fosiller üzerinde çalışan bilim dalının paleontologlar olduğunun altını çizerken, arkeoloji ve paleontoloji tanımlarını yeniden hatırlattı:

"Arkeoloji insan kültürünün geride bıraktığı malzemeler üzerinden geçmişte yaşamış insanların faaliyetlerini araştıran bilim dalıdır. Paleontoloji ise, fosilleşmiş kemik ve iz kalıntıları üzerinden giderek biyolojik organizmaların tarihini araştıran bilim dalıdır. Fakat arkeologlar ve paleontologlar bir arada çalışabilirler ve zooarkeoloji gibi sahalar, çoğu zaman paleontolojinin tekniklerinden faydalanır ve onlara kendi bilgilerini ödünç verirler."

YALAYARAK NASIL SONUÇ ELDE EDİLİR?

Sorunun cevabına dönüldüğünde, paleontoloji uzmanları buldukları taşılları dilline değdirerek veya yalayarak tatlarını test edebilir. Genel bir kural olarak, eğer bir taşıl dile yapışıyorsa, muhtemelen organik yapılı bir varlığın fosilidir, saptaması yapılabilir.

Bunun nedeni ise şöyle açıklanıyor:

"Farklı kimyasalların ve bunların oluşturduğu minerallerin farklı şekillerde davranmasıdır. Örneğin silvit minerali, halit mineraline çok benzer yapıdadır; ancak halite göre çok daha acı, çok daha tuzlu bir tadı vardır. Öte yandan krizokol ve kaolinit gibi mineraller tadından ötürü değil de, yüzey dokusundan ötürü ayırt edilebilir: Çünkü bunları dilinize götürdüğünüzde yapışırlar. Eğer yaladığınız bir fosilse, bir taşa göre çok daha yapışkan olacaktır; çünkü kemikler delikli yapıdadır. Bu kemiklerin üzerini kaplayan organik malzeme, yani yağ, kaslar, vs. zamanla bozunurken, geriye inorganik malzeme kalır. Bunlar, kalsiyum yapılı kısımlardır ve dilinize yapışmaya meyillidirler."

BU YÖNTEM GÜNCEL MİDİR?

Televizyon programının başlattığı tartışmaya geri dönüldüğünde ise bunun güncel bir yöntem mi ya da kullanılan tek bir yöntem mi olduğu sorusu tartışma konusu oluyor.

Programın yayınlanmasından sonra da arkeologlar konunun bu basitlikte ele alınmasına tepki göstermişti. Bir fosil veya arkeolojik buluntu analizinin yalnızca 'yalayarak' yapılabileceği doğru bir tespit değildir denilen makalede konu şöyle açıklanıyor:

"Fosil veya arkeolojik buluntu analizi sadece yalayarak yapılmaz; bu sadece hızlı bir yöntemdir. Hatta güncel fosil ve buluntu tanı teknikleri o kadar gelişmiştir ki, bu yöntem deneyimli bir paleontolog veya arkeologun alet çantasındaki antik yöntemlerden sadece birisidir. "

Dünya'nın en büyük bilim enstitülerinden Smithsonian Enstitüsü de konuyla ilgili şu açıklamayı yapıyor:

"Eğer diğer tespit yöntemleri başarısız olursa, dil testi dediğimiz testi uygulayabilirsiniz. Fosil kemiklerin boşluklu yapısı, kalıntının dilinize birazcık yapışmasına neden olur. Ancak bunu deneyecek olursanız, yanınızda bir bardak su bulundurmanız faydalı olabilir."

HANGİ YÖNTEMLER KULLANILABİLİR?

Yani programda söz konusu edildiği gibi tek bir yöntem kullanılması söz konusu olmamak da, buluntular çeşitli canlılara ve canlıların çeşitli bölgelere ait olabileceğinden ayrıntılı analiz yöntemleri de çeşitlilik göstermektedir.

Morfolojik özelliklerin dikkate alındığı, genetik malzemenin kullanıldığı çeşitli analizlerin yanı sıra karşılaştırmalı anatomi gibi bilim dallarına başvurarak da fosil türleri ayırt edilebilir.

Embriyolojik analizler, matematiksel bilgisayar modellemeleri, koruyucu bilimler analizi gibi çeşitli yöntemler arkeolog ve paleontologların başvurduğu yöntemler arasındadır.

DAHA FAZLA