Fatma Şengül’ün katili Zeynel Akbaş'a uygulanan haksız tahrik indirimi kaldırıldı
Fatma Şengül’ü öldüren Zeynel Akbaş’a uygulanan haksız tahrik indirimi kararına itiraz eden aile ve avukatlar dosyayı İstinaf Mahkemesi’ne taşıdı. Mahkeme, sanığa uygulanan indirimin kaldırılarak cezanın müebbet hapse çevrilmesine karar verdi.
22-02-2021 13:45

İleri Haber
İstanbul’da aynı iş yerinde çalıştığı Zeynel Akbaş tarafından evinin önünde öldürülen Fatma Şengül'ün katledilmesine ilişkin davada, mahkeme tüm delillere ve tanıklara rağmen cinayetin planlanarak yapıldığını görmezden gelerek cezada indirim yapmıştı. Şengül’ün ailesinin ve avukatlarının karara itiraz etmesi üzerine İstinaf Mahkemesi’ne taşınan davada Zeynel Akbaş’a uygulanan haksız tahrik indirimi kaldırıldı, sanığa müebbet hapis cezası verildi.
İstinaf Mahkemesi'ne taşınan davanın duruşması bugün saat 10.30’da İstanbul 1. Bölge Adliyesi'nde görüldü. Sanık Zeynel Akbaş, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Fatma Şengül'ün kızı Açelya Şengül'ün tanık olarak dinlenildiği duruşmada, Açelya Şengül'ün ''Bu adam Gülsuyu tarafında oturuyor, biz Gülensu’da oturuyoruz. Bu iki yer arasında minibüs hattı farklı. Peynir almaya geldim, tansiyon hastasıyım diyor ama pusu kurduğu evimize gelmek 2 km yokuş çıktı. Annemi evimizin önünde planlayarak katletti'' sözlerinin ardından mahkeme başkanı tanığı dinlemeyi reddetti.
Duruşmada, Fatma Şengül'ün katiline verilen iyi hal indirimi bozularak, sanığa müebbet hapis cezası verildi.
HAKSIZ TAHRİK İNDİRİMİ UYGULANDI
Maltepe’deki evinin önünde 30 Mart 2019'da Zeynel Akbaş tarafından katledilen Fatma Şengül cinayetinin ardından gözaltına alınan ve tutuklanan Akbaş'ın duruşması Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan Akbaş'ın davasında, 19 Aralık 2019'da görülen duruşmada karar çıktı.
Çelişkili ifadelerine rağmen "dengesizim, tansiyon hastasıyım, yoksa yapmazdım" sözlerini indirim sebebi gören mahkeme heyeti, tanığa “haksız tahrik" indirimi uygulayarak 18 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti, bu kararı verme nedenini ise 4 görgü tanığından sadece birinin verdiği "Fatma Hanım belki hakaret etmiştir" ifadesine dayandırdı.
AİLE, AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET CEZASI İSTİYOR
Zeynel Akbaş, 5 Nisan 2019 tarihinden bu yana tutuklu. Müebbet hapis cezası verilmesine rağmen haksız tahrik indirimi uygulanarak cezanın 18 yıla düşürülmesi üzerine dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşındı. İstinaf incelemesinin yapılmasını isteyen Fatma Şengül’ün ailesi ve avukatları, ilk derece mahkemesinin kararının bozularak Zeynel Akbaş hakkında verilen indirim hükmünün kaldırılmasını ve tasarlanarak öldürme suçundan hüküm kurularak ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmesini talep ediyor.
SANIKTAN ÜST ÜSTE ÇELİŞKİLİ İFADELER
Sanık Zeynel Akbaş, hastanedeki ifadesinde cinayet silahını 2 yıl önce Suriyeli birinden satın aldığını söylemiş, mahkemedeki ifadesinde ise silahın ölen babasından 4 sene önce miras kaldığını ifade etmişti. Bunun üzerine Şengül ailesinin avukatının sanığa yönelttiği ‘’Baban ne zaman öldü’’ sorusu ise sanık tarafından ‘’1999 senesinde’’ şeklinde yanıtlanmıştı.
Duruşmadaki ifadesinde sanık Zeynel Akbaş, evden peynir almak için markete gittiğini ve Fatma’yı gördüğünü, Fatma’nın kendisine hakaret ettiğini ve bunun üzerine Fatma Şengül’ü vurduğunu; cebindeki silahın da babasından miras kalma olduğunu söylemişti. İfadesinin devamında ise sanık, yüksek tansiyon hastası olduğunu ve Fatma’yı orada görünce dayanamadığını, tansiyonunun çıktığını ve bu yüzden cinayet işlediğini sözlerine eklemişti.
Fatma Şengül’ün yaşamını anlatan Suç Bende Değil belgeselini izlemek için tıklayın.
İLGİLİ HABERLER
Fatma Şengül’ün katiline uygulanan haksız tahrik indirimi İstinaf’ta
Fatma Şengül’ü öldüren Zeynel Akbaş’a uygulanan haksız tahrik indirimi üzerine karara itiraz eden aile ve avukatlar dosyayı İstinaf Mahkemesi’ne taşıdı. İtiraza ilişkin duruşma, sanık avukatının mahkemeye gelmemesi üzerine ertelendi.
07-12-2020 10:19

İzel Sezer - @izelsezer
İstanbul’da aynı iş yerinde çalıştığı Zeynel Akbaş tarafından evinin önünde öldürülen Fatma Şengül'ün katledilmesine ilişkin davada, mahkeme tüm delillere ve tanıklara rağmen cinayetin planlanarak yapıldığını görmezden gelerek cezada indirim yapmıştı. Şengül’ün ailesinin ve avukatlarının karara itiraz etmesi üzerine İstinaf Mahkemesi’ne taşınan davanın duruşması bugün saat 10.30’da İstanbul 1. Bölge Adliyesi'nde görülecekti fakat sanık Zeynel Akbaş’ın avukatı mahkeme saatine çok az kala mazeret sunarak duruşmaya gelmedi. Mahkeme, 22 Şubat saat 10.30’a ertelendi.
Maltepe’deki evinin önünde 30 Mart 2019'da Zeynel Akbaş tarafından katledilen Fatma Şengül cinayetinin ardından gözaltına alınan ve tutuklanan Akbaş'ın duruşması Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan Akbaş'ın davasında, 19 Aralık 2019'da görülen duruşmada karar çıktı.
Çelişkili ifadelerine rağmen "dengesizim, tansiyon hastasıyım, yoksa yapmazdım" sözlerini indirim sebebi gören mahkeme heyeti, tanığa “haksız tahrik" indirimi uygulayarak 18 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti, bu kararı verme nedenini ise 4 görgü tanığından sadece birinin verdiği "Fatma Hanım belki hakaret etmiştir" ifadesine dayandırdı.
AİLEDEN AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET CEZASI TALEBİ
Zeynel Akbaş, 5 Nisan 2019 tarihinden bu yana tutuklu. Müebbet hapis cezası verilmesine rağmen haksız tahrik indirimi uygulanarak cezanın 18 yıla düşürülmesi üzerine dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşındı. İstinaf incelemesinin yapılmasını isteyen Fatma Şengül’ün ailesi ve avukatları, ilk derece mahkemesinin kararının bozularak Zeynel Akbaş hakkında verilen indirim hükmünün kaldırılmasını ve tasarlanarak öldürme suçundan hüküm kurularak ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmesini talep ediyor.
SANIK AKBAŞ’TAN ÜST ÜSTE ÇELİŞKİLİ İFADELER
Sanık Zeynel Akbaş, hastanedeki ifadesinde cinayet silahını 2 yıl önce Suriyeli birinden satın aldığını söylemiş, mahkemedeki ifadesinde ise silahın ölen babasından 4 sene önce miras kaldığını ifade etmişti. Bunun üzerine Şengül ailesinin avukatının sanığa yönelttiği ‘’Baban ne zaman öldü’’ sorusu ise sanık tarafından ‘’1999 senesinde’’ şeklinde yanıtlanmıştı.
Duruşmadaki ifadesinde sanık Zeynel Akbaş, evden peynir almak için markete gittiğini ve Fatma’yı gördüğünü, Fatma’nın kendisine hakaret ettiğini ve bunun üzerine Fatma Şengül’ü vurduğunu; cebindeki silahın da babasından miras kalma olduğunu söylemişti. İfadesinin devamında ise sanık, yüksek tansiyon hastası olduğunu ve Fatma’yı orada görünce dayanamadığını, tansiyonunun çıktığını ve bu yüzden cinayet işlediğini sözlerine eklemişti.
Fatma Şengül’ün yaşamını anlatan Suç Bende Değil belgeselini izlemek için tıklayın.
Fatma Şengül cinayeti belgesel oldu
İleri TV’nin hazırladığı Suç Bende Değil belgeselinin ilk bölümünde Fatma Şengül'ün hayatı izleyiciyle buluştu.
25-07-2020 23:11
İzel Sezer - Sezgin Alışır
İstanbul’da aynı iş yerinde çalıştığı Zeynel Akbaş tarafından evinin önünde öldürülen Fatma Şengül'ün hikâyesi, Şengül’ün kızı Açelya Şengül, kardeşi Aysel Işık ve avukatı Aylin Mert’tin anlatımıyla İleri TV’nin hazırladığı Suç Bende Değil belgeselinin ilk bölümünde izleyiciyle buluştu.
İstanbul’un Maltepe ilçesinde 30 Mart 2019'da Zeynel Akbaş tarafından katledilen Fatma Şengül’ün yaşamı, cinayete ilişkin dava süreci ve katledildiği günden bu güne ailesinin hayatında değişenler, İleri TV’nin kadın cinayetlerine dikkat çekmek amacıyla hazırladığı Suç Bende Değil belgeselinin ilk bölümünde anlatıldı.
En küçük çocuğu 5 yaşındayken eşini kaybeden Fatma Şengül, hayatını kaybetmeden önce ise kanser tedavisi görmüş ve hastalığı atlatmıştı. Eşinin ölümünden sonra 3 çocuğuna hem anne hem de baba olan Şengül’ün kızı Açelya, annesini şu sözlerle anlattı:
‘’Annem hayattan zevk almayı bilen bir kadındı. Kanser olduğunu öğrendiği gün dahi eve ‘Hadi bunu kutlayalım’ diyerek pastayla gelmişti ve hastalığı yeneceğine emindi. Çok zorlu bir süreçti, çok ağır kemoterapiler ve ışın tedavisi gördü ama tedaviye bile makyaj yaparak giderdi. Hastalık süreci bizi yıprattı ama annemi yıpratmamıştı.’’
‘ANNEM ELLERİMDE SON NEFESİNİ VERDİ’
Cinayetin işlendiği gün yaşananları anlatan Açelya Şengül, ‘’Annem her sabah beni öpüp öyle evden çıkardı. Annem kapıyı kapattıktan sonra iki kurşun sesi ve bir ‘ah!’ çığlığı duydum. O sırada cama koştum, o esnada iki kurşun sesi daha duydum. Cama çıktığımda kendini kamufle edercesine siyah kıyafetler giyinmiş eli silahlı bir erkeğin aşağı doğru yürüdüğünü gördüm. Annemin silah sesinden korkup bayıldığını düşünmüştüm çünkü annem hiç kimseyle sorun yaşamayan ve hayatı hep güler yüzlü karşılayan bir kadındı’’ dedi ve ekledi: ‘’Annemin yanına gittiğimde annem kanlar içindeydi, bana doğru döndü, derin bir nefes aldı ve son nefesini verdi.’’
‘SAVCI ‘BUNUNLA MI UĞRAŞACAĞIM’ DEDİ’
Annesinin vurulmasının ardından bir kurşun sesi daha duyduğunu söyleyen Açelya Şengül, bir sokak aşağıda katil Zeynel Akbaş’ın kendisini koltuk altından vurduğunu söyledi. Katilin mahalleden nasıl sağ çıkabileceğini planlayarak kendini vurduğunu düşündüklerini aktaran Şengül, failin, çevredeki insanların kendisini kovalamaya başladığı zaman kendini hayati tehlike oluşturmayacak bir bölgeden vurduğunu ekledi.
Annesinin vefatından önce Zeynel Akbaş tarafından annesinin telefonuna 3 mesaj geldiğini gördüğünü fakat mesaj içeriğine bakmadığını söyleyen Açelya Şengül, annesinin vefatından sonra bu mesajın kendilerine emniyet tarafından teslim edilen telefonda olmadığını söyledi. Aile, mesajın tehdit içeriyor olabileceğini düşünerek, içeriği görmek için savcıya talepte bulunsa da aldığı tek yanıt ‘’Kadın öldü, adam suçunu itiraf etti. Ben buradan Amerika’ya e-posta mı atacağım, bir de bununla mı uğraşacağım?’’ oldu.
ART ARDA ÇELİŞKİLİ İFADELER…
‘’Katil Zeynel Akbaş’ın hastanedeki ifadesinde silahı 2 yıl önce Suriyeli birinden satın aldığını söyledi, mahkemede silahın ölen babasından 4 sene önce miras kaldığını söyledi, avukatım ‘Baban ne zaman öldü’ diye sorduğunda da 1999 senesinde öldüğünü söyledi’’ diyen Şengül, çelişkili ifadelerin buradan başladığını aktardı.
Sanığın mahkemede çok güzel bir şekilde deli taklidi yaptığını, kendisinin akıl sağlığının yerinde olmadığını ve tansiyon hastası olduğu için cinayet işlediğini söylediğini ifade eden Açelya Şengül, mahkeme heyetinin sanığa indirim verilmesi için elinden geleni yaptığını söyledi.
‘MORGUN ÖNÜNE GÖTÜRÜLDÜĞÜMDE YIĞILMIŞIM’
Katledilen Fatma Şengül’ün kız kardeşi Aysel Işık ise, ablasının vefatını öğrendiği anları şu sözlerle paylaştı:
‘’Sabah 8’de ablamın ortanca oğlu Gökay beni arayarak Fatma’yı vurduklarını söyledi. Hastaneye girdiğimde herkes oradaydı, ağlamaya başladım. Beni morgun önüne götürdüklerinde ise orada yığılmışım…’’
‘KAMUOYU BASKISI YARATTIK’
Soruşturma aşamasının kadın cinayetleri dosyalarında özellikle önem taşıdığını söyleyen Av. Aylin Mert ise, sosyal medya aracılığıyla kamuoyu baskısı yarattıklarını, bunun savcı üzerinde de bir baskı unsuru yarattığını düşündüğünü ve bu sebepten savcılığın hazırladığı iddianamede sanığın ‘’kasten öldürme’’ suçundan değil, ‘’tasarlanarak kasten öldürme’’ suçuyla yargılanmasının talep edildiğini ifade etti.
‘’Sanık Zeynel Akbaş soruşturma aşamasında savcılıkta verdiği ifadesinde çok açık şekilde yaptığı fiili ikrar etmişti’’ diyen Av. Mert, Akbaş’ın ifadesinde, Fatma Şengül’ü iş yerinden tanıdığını ve kendisine karşı kötü hisler beslediğini, Suriyeliler’den aldığı silahla Fatma’yı kapısının önünde beklediğini ve çıktığında da onu öldürdüğünü söylediğini aktardı.
‘TANSİYONUM ÇIKTI, BU YÜZDEN ÖLDÜRDÜM’
Duruşmadaki ifadesinde sanık Zeynel Akbaş’ın evden peynir almak için markete gittiğini ve Fatma’yı gördüğünü, Fatma’nın kendisine hakaret ettiğini söylediğini aktaran Av. Aylin Mert, sanığın bunun üzerine Fatma Şengül’ü vurduğunu ve cebindeki silahın babasından miras kalma olduğunu da ifadelerine eklediğini söyledi. Ardından da sanığın yüksek tansiyon hastası olduğunu ve Fatma’yı orada görünce dayanamadığını, tansiyonunun çıktığını ve bu yüzden cinayet işlediğini söylediğini ifade eden Mert, bu ifade üzerine tüm salonun şaşkınlığa uğradığını da sözlerine ekledi.
HAPİS CEZASI İNDİRİMLE 18 YILA DÜŞÜRÜLDÜ
‘’Tanıklarına mahkemenin özellikle sorduğu soru, Fatma ile Zeynel arasında o an herhangi bir kavganın yaşanıp yaşanmadığıydı ve üç tanık da herhangi bir kavganın yaşanmadığını söyledi’’ diyen Av. Aylin Mert, tanıkların Fatma’nın ağzından iddia edildiği gibi bir hakaretin de çıkmadığını söylediğini paylaştı
Arabanın içindeki tanığın sanık Zeynel Akbaş’ın ateş ettikten sonra ‘’Neden bana hakaret ettin?’’ diye bağırmış olabileceğini söylediğini aktaran Av. Mert, bu tanığın da Fatma’dan herhangi bir hakaret duymamış olduğunu ifade etti. Bu ifadeler üzerine mahkeme savcısının açıkladığı mütalaada ‘’tasarlanarak öldürme’’ suçundan hüküm kurulması ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi gerektiği yer alsa da, kararda oy birliğiyle ‘’tasarlanarak öldürme’’ değil, ‘’kasten öldürme’’ suçunun oluştuğu yer alıyordu. Devamında ise mahkeme başkanının şerhiyle ve oy çokluğuyla tahrik indirimi verildi. Tahrik indirimi ise gerekçeli kararda tanıklardan birinin yöneltici sorularla söylediği ‘’Sanık, ‘Bana neden hakaret ettin’ diye bağırdı’’ sözleri üzerine verildi. Avukatlar sanığa ve diğer tanıklara, hakaret edildiğini duyup duymadıkları sorduğunda ise bu, ne sanık ne de tanıklar tarafından doğrulandı ve sonuç olarak katil Zeynel Akbaş, indirim uygulanarak 18 sene hapis cezasına çarptırıldı.
DOSYA İSTİNAFA TAŞINDI
Zeynel Akbaş, 5 Nisan 2019 tarihinden bu yana tutuklu. Müebbet hapis cezası verilmesine rağmen tahrik indirimi uygulanarak cezanın 18 yıla düşürülmesi üzerine dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşındı. İstinaf incelemesinin yapılmasını isteyen Fatma Şengül’ün ailesi ve avukatları, ilk derece mahkemesinin kararının bozularak Zeynel Akbaş hakkında verilen indirim hükmünün kaldırılmasını ve tasarlanarak öldürme suçundan hüküm kurularak ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmesini talep ediyor.
Nevşehir’de kadın cinayeti!
Nevşehir'de Pınar Can isimli kadın, Halis Onur D isimli erkek tarafından öldürüldü!
28-02-2021 00:29

Fotoğraf: Özge Özgüner / csgorselarsiv.org
Edinilen bilgiye göre, Nevşehir’de şehir merkezinde bir otelde konaklayan Halis Onur D. ve sevgilisi Pınar Can arasında çıkan tartışma sonrasında Halis Onur D., Pınar Can’ı boğazından ve başından bıçaklayarak öldürdü.
İhbar ile birlikte olay yerine polis ve 112 sağlık ekipleri intikal etti. Halis Onur D. olay yerine gelen polis ekipleri tarafından gözaltına alınırken, Pınar Can'ın cansız bedeni ise otopsi yapılmak üzere Nevşehir Devlet Hastanesine kaldırıldı.
Nazlıaka’ya açılan İstanbul Sözleşmesi davası mahkemeden geri döndü
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka’nın İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin yaptığı konuşma nedeniyle, “toplumda kutuplaştırma ve ayrımcılık yaratma”, “hedef gösterme” suçlamalarıyla açılan tazminat davası reddedildi.
27-02-2021 11:58

Yeniden Refah Partisi İstanbul İl Başkanı Hüseyin Terzi, Aylin Nazlıaka hakkında İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin yaptığı basın açıklamasında “Erkekler İstanbul Sözleşmesi’nden rahatsız değil; eşine, sevgilisine ya da hiç tanımadığı bir kadına şiddet uygulayan, katleden, tacizci, tecavüzcü erkekler rahatsız” sözleri nedeniyle manevi tazminat davası açmıştı.
Mahkeme heyeti, "ifadelerinden dolayı davacının kişilik hakkının zedelenmesinin olanaklı olmadığı, davacının zarar görmediği, dava konusu ifadenin eleştiri ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı anlaşılarak davacının manevi tazminat davasının reddine" karar verdi.
Kararı değerlendiren CHP PM Üyesi ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, “Basın açıklamam nedeniyle bana Türkiye’nin birçok ilinden dava açıldı. Kadına yönelik şiddetle mücadele etmek yerine kadınla mücadele eden bu zihniyeti kınıyorum. AKP iktidarında, hakkını arayan tüm kadınlar suçlu ilan ediliyor. Hepimiz suç makinesi gibi bir duruşmadan diğerine koşar olduk. Ancak adalet kavramı onların iktidarlarından büyüktür” dedi.
İstanbul Sözleşmesi’nin kadınların şiddetsiz ve eşit bir yaşama sahip olmasının garantisi olduğunu belirten Nazlıaka, “Bizim sesimiz, bizim sözümüz yaşamın ta kendisidir. Halkı kutuplaştıran, kin ve nefrete teşvik eden, kendisinden olmayanı, kendisine biat etmeyen herkesi ‘terörist’ ilan edenler ise bir çıkmazın içinde olanlardır” dedi.
Davanın “esastan reddi” kararının ise çok iyi bir cevap olduğunu ifade eden Nazlıaka, “Kadınların haklarına saldırmak yerine, bu toplumun yarısını oluşturan kadınlarla eşit bir şekilde yaşamaya alışsalar iyi olur. Çünkü yarının gücü, kendilerinin karanlık zihinlerinde değil, kadınların aydınlık gelecek mücadelesinde yatıyor” dedi.
Judith Butler’dan Boğaziçi Üniversitesi’nde açık ders: ‘Bir gün LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü tekrar açılacak ve ben de ziyaret edeceğim’
Boğaziçi Üniversitesi’nde açık ders veren Judith Butler, LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılmasını eleştirerek ‘’Bir gün o kulüp tekrar açılacak ve ben de ziyaret edeceğim’’ dedi.
25-02-2021 15:17

Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü Gönüllüleri tarafından kurulan Phil-free açık derslere başladı. Serinin Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü ortaklığında 24 Şubat tarihinde yapılan dersini feminist felsefe, kuir kuram, siyaset felsefesi ve etik dallarına katkı sağlamış bir filozof ve felsefe profesörü olan Judith Butler verdi.
Konuşmasında Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılmasının örgütlenme özgürlüğünün engeli olduğunu söyleyen Butler, ‘’Bu özgürlükler hem üniversite için hem de kamusal bir tanınmayı hak eden varoluşlar için gereklidir. Bir gün o kulüp tekrar açılacak ve ben de ziyaret edeceğim’’ dedi.
‘BURADA OLMAKTAN ONUR DUYUYORUM’
Etkinlikte Boğaziçi Üniversitesi’nde Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasının ardından yaşananlar anlatıldı. Ardından söz alan Judith Butler konuşmasına, “Burada olmaktan ve direnişinizin bir parçası olmaktan onur duyuyorum. Geçtiğimiz haftalarda ne kadar çok uluslararası örgüt ve medyanın bu konuda yazdığını görmek çok sevindirici” diyerek başladı. Butler, konuşmasında Barış İçin Akademisyenler'in tutuklanması ve sürgün edilmesi, akademik özgürlük mücadelesinin önemi, ulus aşırı otoriter stratejilere karşı ittifakların önemi, Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü'nün kapatılması, LGBTİ+'lara otoriter rejimlerin saldırıları ve LGBTİ+ mücadelesinin öneminden bahsetti.
'BİR GÜN O KULÜP TEKRAR AÇILACAK VE BEN DE ZİYARET EDECEĞİM'
Boğaziçi direnişi ve Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılması hakkında da konuşan Butler, ’’Öğrenci örgütlerinin sergilerini gösterme, politik fikirlerini sergileme konusunda hakları var. Özgürce örgütlenebilmek ve kamusal tartışmalara katılabilmek sizin temel hak ve özgürlüğüdür. Bu fikirler, gösterdikleriniz birilerini rahatsız edebilir ancak bu rahatsızlık öğrenmek için önemli bir şans. Üniversitelerdeki birçok şey dersler dışında gerçekleşiyor. Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün kapatılması örgütlenme özgürlüğünün engelidir. Bu özgürlükler hem üniversite için hem de kamusal bir tanınmayı hak eden varoluşlar için gereklidir. Bir gün o kulüp tekrar açılacak ve ben de ziyaret edeceğim.''
'LGBTQI'LERE SALDIRILAR OTORİTER REJİMLERİN NORMLARINA DÖNÜŞÜYOR'
Kaos GL’de yer alan habere göre, Butler derse şu sözlerle devam etti:
''LGBTQİ’lere saldırılar otoriter rejimlerin normlarına dönüşüyor. Otoriter bir rejimde yaşadığınızın işareti, LGBTQI’lere saldırılardır. Trump transların itibarlarına saldırdı. Mücadele ettikleri yasal statülerini almaya kalktı. Polonya ve Macaristan’da LGBTQİ’lerin kazanılmış haklarını geri almaya çalışıyorlar. Bu durumu Rusya’da da görüyoruz. Brezilya’da benzer bir durumu görüyoruz. Translar çok yoğun bir şekilde şiddete maruz kalıyor. Bu suçlara karşı durması gereken devlet ya başka yere bakıyor ya da katillerin ta kendisidir.’’
Ankara'da şüpheli kadın ölümü
Mamak’ta kimliği henüz belirlenemeyen bir kadın, evinde şüpheli bir şekilde hayatını kaybetmiş halde bulundu.
25-02-2021 10:42

Ankara’nın Mamak ilçesine bağlı Mutlu Mahallesi’nde kimliği belirlenemeyen bir kadın evinde şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiş halde bulundu. Kadının gece saatlerinde eve gelen erkek arkadaşı tarafından katledildiği iddia edildi.
Kadının cenazesi otopsi yapılmak üzere morga kaldırılırken şüpheli ölüme ilişkin soruşturma başlatıldığı öğrenildi.
Kadının gaz zehirlenmesi sonucu yaşamını yitirmiş olabileceği düşünülürken, soruşturma kapsamında şüpheli erkeğin de karbonmonoksit tespiti yapılmak üzere hastaneye kaldırıldığı belirtildi.
Ağrı'da bir erkek evli olduğu kadını ve 3 çocuğu bıçakladı!
Ağrı'nın Tutak ilçesine bağlı Aşağı Köşk köyünde bir erkek, eşi ve 3 çocuğunu bıçakladı. Anne ve 3 çocuğu bıçakladıktan sonra kendisine de zarar veren Şakir T. yaralı olarak hastanede tedaviye alındı.
24-02-2021 00:47

Ağrı'nın Tutak ilçesine bağlı Aşağı Köşk köyünde bir erkek, eşi ve 3 çocuğunu bıçakladı. Anne ve 3 çocuğu bıçakladıktan sonra kendisine de zarar veren Şakir T. yaralı olarak hastanede tedaviye alındı.
Olay akşam saatlerinde Ağrı'nın Tutak ilçesine bağlı aşağı Köşk köyünde meydana geldi. Şakir T., iddiaya göre evde ailesiyle oturduğu sırada eline geçirdiği bıçakla eşi ile 4, 6 ve 7 yaşındaki çocuklarına bıçakla saldırdı.
Anne ve çocukların yardım çığlıkları üzerine köylüler yardıma koştu. Anne ve çocukları kanlar içerisinde bulan köylüler jandarma ve sağlık ekiplerine haber verdi.
Aldıkları bıçak darbeleriyle yaralanan anne ve 3 çocuğu sağlık ekiplerinin yaptığı müdahalenin ardından Ağrı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırdı. Anne ve çocukların hayati tehlikesinin olduğu belirtildi.
Öte yandan bıçakla kendisine de zarar veren Şakir T., jandarma nezaretinde götürüldüğü hastanede tedaviye alındı.
Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
Özsavunma kullanan Melek İpek'in avukatlarından 'Örselenmiş Kadın Sendromu' başvurusu
Tutuklu bulunan Melek İpek için avukatların yaptığı başvuruda, sendroma bağlı olarak anlama ve isteme yeteneğini kaybettiği ileri sürülürken, olayın şokunu halen atlatamadığı ve hala rüyalarında Ramazan İpek'i gördüğü kaydedildi.
23-02-2021 16:58

Antalya'da kendisine çıplak bir şekilde işkence eden ve ölümle tehdit eden 12 yıllık eşi Ramazan İpek'i öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Melek İpek'in avukatları, İpek için 'Örselenmiş kadın sendromu' raporu başvurusunda bulundu.
Melek İpek'in Sendroma bağlı olarak anlama ve isteme yeteneğini kaybettiği ileri sürülürken olayın şokunu halen atlatamadığı ve hala rüyalarında Ramazan İpek'i gördüğü kaydedildi.
Antalya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu olan Melek İpek'te, 12 yıllık evliliği boyunca şiddet süresine, ağırlığına ve geçmiş ruhsal travmalarına bağlı olarak travma sonrası stres bozukluğuyla beraber devamında 'Örselenmiş kadın majör depresyon' rahatsızlığı oluştuğu öne sürüldü.
"ÖRSELENMİŞ KADIN SENDROMU" NEDİR?
Örselenmiş kadın sendromu, eşi veya partneri tarafından fiziksel, duygusal veya cinsel yönden istismara uğramış kadınların tıbbi ve psikolojik durumlarını ifade etmektedir.