Farabi’ye göre mutluluk

Farabi’ye göre mutluluk

Farabi’nin fikir dünyası, dini yasa ile antik siyaset felsefesi arasında bir uyum ve uzlaşmaya dayanan türün en iyi örneklerinden birini oluşturur.

Ufuk Akkuş

Orta Çağ siyaset felsefesi antik dünyadan miras alınan antik felsefe ile vahiyye dayalı dinler arasındaki bağlantılara odaklanır. Acaba vahiy yoluyla ve peygamberler aracılığı ile gönderilen yasalar ile Antik Çağ'daki Platon ve Aristotoles gibi filozofların aklı öne alan tutumları, insanlara sundukları şeyler ve insani yasalar arasındaki uyum ve farlılık noktaları nelerdir? Ahmet Arslan’nın saptamasıyla bu iki tutum arasındaki uyum ve uzlaşma fikrinin en etkili taraftarları Hristiyan dünyasında Tommaso d’Aquino, Yahudi dünyasında İbn Meymun, İslam dünyasında ise Farabidir.

İslam filozofu İbn Rüşd, peygamberin aynı zamanda filozof olduğu tezini savunarak onun ölümünden sonra yönetme görevini üstlenmeyi hak eden kişinin filozof olması gerektiği fikrini geliştirecektir. Platoncu-Aristotalesçi siyaset felsefesi geleneğine göre her varlık gibi insanın da bir doğası vardır ve bu doğanın gereğini yerine getirmek ve onu tam anlamıyla gerçekleştirmek insanı mutlu eder. Orta Çağ Hristiyan, Yahudi ve Müslüman siyaset filozoflarının antik siyaset felsefesi öğretisine katkısı, bu doğayı Tanrı’ya bağlaması ve bu yasaları vaaz edenin Tanrı olduğunu söylemesidir. 

Arslan’a göre Farabi, Orta Çağ  İslam felsefesi ve İslam siyaset felesefenin en önemli figürüdür. Farabi, her şeyden önce İslam dünyasına genel olarak Yunan felsefesini tanıtan ve öğreten insandır. İslam dünyasındaki adı ikinci öğretmen olan Farabi İslam dünyasına genel olarak felsefeyi, özel olarak da siyaset felsefesini öğretmiştir. Sistem kurucu filozof olan Farabi; teoloji, metafizik, psikoloji, ahlak ve siyaset kuramı geliştirir. Kendinden sonra gelen İbn Sina, İbn Bacce, İbn Tufeyl, İbn Rüşd’ü etkilemiş olup eserlerinin çevirisinden etkilenen düşünürler aracılığı ile  Aquino gibi Hristiyan (ve onun üzerinden Spinoza), İbn Meymun gibi Yahudi filozofları etkilemiştir. 

Arslan, onun siyaset felsefesi öğretisinin daha çok bir ahlak öğretisi olduğuna işaret eder.  Farabi’nin siyaset felsefesi, insanın bu dünyada ve öte dünya diye nitelendirdiği dünyada nasıl mutlu olacağını bilme ve gerçekleştirme amacına yoğunlaşmıştır. İnsanın mutluluğu, en üst iyinin gerçekleştirilmesi ahlakın alanına giren konulardır. Siyaset ve ahlak Farabi’de iç içe geçmiş konulardır. Hatta bir bakıma onlar bir ve aynı sorunun iki ayrı görüntüsü olarak ortaya çıkar. Ahlak ve siyaseti birbirine bağlama geleneği Farabi’ye Platon ve Aristotoles’ten miras kalmıştır. Her ikisine göre toplumsal hayat, siyasal hayat ve siyasal düzen insanın sadece varlığı için değil; aynı zamanda nihai mükemmellik ve mutluluğu için zorunludur.

Tanrı yasası-filozof yasası, peygamber-filozof, felsefe-din özdeşleştirmesi Farabi’nin Müslüman toplumun çoğunluğu tarafından mağrur, küstah, adeta dini ve şeriatı gereksiz kılıp onun yerine geçmeye çalışan dış kaynaklı bir fesat hareketi gibi görülmesine yol açmıştır.

Farabi, “Mutluluğun Kazanılması” adlı kitabında yöneticinin nasıl olması ve halkı nasıl yönetmesi gerektiğine dair tezler ortaya atar. Yöneticinin her şeyden önce teorik ilimlerde filozof olması gerektiğini, bunun yanı sıra ahlaki erdeme ve pratik sanatlara sahip olmasının zorunlu olduğunu söyler. Doğru yönetim; kanun koyma, mutlu olma, iyi yaşama ve herşeyden önce bilgi meselesidir. Bu bilgiye ise bazı özel insanlar sahiptir. Platon gibi o da insanları seçkinler ve sıradan insanlar diye ikiye ayırır. En seçkinler de filozof, peygamber ve kanun koyucu kişilerdir. Bu insanlar doğru yönetmenin, mükemmel toplumsal siyasal düzenin kanunlarının, en iyinin ve en büyük mutluluğun bilgisini aydınlanma yoluyla faal akıldan, bu akıl aracılığı ile de dolaylı olarak Tanrı’dan alırlar. Burada yönetimin kaynağı yasa değildir. Yasanın kaynağı yöneticidir ve yöneticinin gücü mutlaktır. Bu anlamda Farabi’nin devleti mutlak monarşidir ve teokrasidir.

Farabi’nin eseri altı bölüme ayrılır. İlkinde, insanların mutluluğu elde etmelerine aracı olan teorik erdem, fikri erdem, ahlaki erdem ve pratik sanatlar açıklanır. İkinci bölümde ahlaki erdem, üçüncü bölümde fikri erdem ve türleri işlenir. Dördüncü bölümde erdemlerin mertebeleri ve özellikleri, birbirleriyle ilişkileri incelenir. Beşinci bölümde, eğitim ve öğretimin üzerinde durulur. Bu bölümde Farabi; yönetici, eğitim, öğretim, toplumsal sınıflar, bu sınıfların eğitiminde izlenecek yöntemleri anlatır. Altıncı bölümde felsefe-din ilişkisi gibi kavramlar irdelenir. Burada Farabi; filozof, en yüksek yönetici, hükümdar, kanun koyucu ve imam ifadelerini aynı anlamda kullanır. 

Farabi’ye göre, varlığın bilgisine ulaşmaya çalışan araştırmacı öncelikle duyusal cisim türlerini inceler; sonra bitkiler ve hayvanları araştırır. Araştırmacı bu cinslerin her biri için bilgi vermelidir. Yani onun varlığı, onun ne olduğu, neyle olduğu, nasıl olduğu, niçin olduğu hakkında bilgi vermelidir. İnsan kendisini töz kılan nihai mükemmelliğe bu ilkelerin yardımıyla ve bu mükemmelliğe çaba sarf ettiğinde ulaşabilir. Farabi, her insanın bu mükemmelliğin ancak bir parçasına sahip olabileceğini ve insanın tek başına diğer birçok insanın yardımı olmaksızın mükemmelliğe erişemeyeceğini iddia eder. Buradan toplumsal hayvan veya siyasal hayvan aşamasına gelinir ve mükemmelliğe ulaşma çabasında siyaset ilmi ile karşılaşılır. Burada mükemmelliğe ulaştıracak iyilik, erdem ve güzel davranışlar analiz edilir ve mükemmelliği engelleyen şeyler ayırt edilmelidir. Bunların tamamı bilinir oluncaya ve birbirlerinden ayırt edilinceye kadar her birinin ne olduğu, nasıl olduğu, neden olduğu ve ne için olduğu açıklanmalıdır. Farabiye’ye göre bu siyaset ilmidir ve bu ilimle şehir insanlarından her birinin siyasi toplum aracılığı ile yaratılışının mümkün kıldığı ölçüde mutlu olmasını sağlayan şeylerin ilmidir.

Gerçek anlamda mükemmel olan kişi önce kesin bir içgörüyle teorik erdemlere sonra pratik erdemlere sahip ayrıca bu iki şeyi şehir ve milletlerde her biri için mümkün olan tarz ve miktarda meydana getirme gücüne sahip kişidir. 

“Mutluluğun Kazanılması” kitabı; filozof, kanun koyucu, yönetici, hükümdar ve imam ifadelerinin aynı anlama geldiğini söyleyen, mükemmel bir filozofu hem teorik, fikri, ahlaki erdemlere sahip hem de onları diğer insanların yararına kullanma gücüne sahip olarak gören Farabi’nin fikir dünyasına giriş için önemli bir kaynak niteliğinde.

 Künye: Farabi-Mutluluğun Kazanılması, Çev. Ahmet Arslan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2021, 50 sayfa.

DAHA FAZLA